XIII-XVI. Asır Dil Yadigârlarının Anadolu Sahasında Türkçe Yazılış Sebepleri Ve Bu Devir Müelliflerinin Türkçe Hakkındaki Görüşleri
Türk milletinde eser verme âdeti daha ilk yazılı metin olarak ele geçen Orhun Âbideleri ile görülür. Bu Âbidelerin hakanlar ve vezir adına dikildiği dikkate alınırsa Türkçede ilk eser verenler başta kağan olmak üzere devletin ileri gelenleridir. Uygur devri eserlerini bir tarafa bırakırsak, İslâmî devir içerisinde ise ortaya konan eserlerin müellifler tarafından gerek hakana gerekse halîfeye sunulması vardır. Bunlardan 1077-78 yılında yazılarak Halife Muktedibillah’a sunulan Dîvânü Lügati’t- Türk; Türkçenin büyük bir dil olduğunu göstermek ve Araplara öğretilmek gâyesi ile yazılır. Şu halde Kaşgarlı Mahmud eserini, Türkçeyi Araplara öğretmenin dışında, doğrudan doğruya Türkçeye hizmet aşkıyla yazmıştır. Balasagunlu Yusuf Has Hacib’e gelince; Yusuf Has Hacib zamanında, rahmetli hocam Ahmet Caferoğlu’nun da derslerinde zaman zaman söylediği gibi, Farsça Şehnâme’nin yazılmış olması, Yusuf Has Hacib’i Türkçe bir şehnâme yazmaya sevk etmiştir. Türkçede ilk siyâsetnâme olarak görülen Kutadgu Bilig, kendisine verilen isimler göz önüne alınırsa gerçekten bir Şehnâme değerindedir. Bu eserle Türkçe ilk şâheserini manzûm olarak Yusuf Has Hacib sâyesinde kazanmış bulunuyordu. Bu devirde Mahmud Türkçenin gramerini ve Türk ağızlarını Cevâhirü’n-Nahv ve Divânü Lügati’t-Türk adlı eserleri ile ortaya koyarken, Yusuf da İslâmî devre âid olan 6645 beyitlik eseri ile Türkçenin kudretini ispat ediyordu. Şüphesiz Dîvân’daki metinlerde ve Kutadgu Bilig’de Türk milletinin sosyal hayâtı da yer alıyordu.
Büyük Selçuklu Devleti zamânında devletin belki bir cihân devleti olma siyâsetini gütmesinden dolayı-Türkçe ikinci plânda kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nde de durum aynıdır. Türklerden meydana gelen tebaanın muhtaç olduğu, bize kadar gelemeyen dinî ve kahramanlık eserlerinin dışında Farsça ve Arapça yine saray tarafından üstün tutulmuştur. Hattâ III. Alaeddin Keykubâd’ın Hoca Dehhâni’ye Farsça bir Selçuknâme yazdırdığı görülmektedir.
Daha sonra, aynı şekilde, I. Alaeddin Bey’in (öl. 1398 emriyle XIV. yüzyılda Karaman şairlerinden Yarıcânî’ye Farsça Karamanoğulları şehnâmesi yazdırması da vâriddir. Osmanlılarda ise bu durum yine XIV. yüzyıl şairlerinden Ahmedî’nin manzûm Tevârîh-i Â1-i Osman’ı ile ortaya çıkacaktır. Yalnız bu küçük eser Türkçedir.
Tarihî akış içinde Türkçenin Anadolu’da devlet dili olmak durumundan çıkışı Haziran 1277/Zilhicce 675 târihinde Karamanoğlu Mehmed Bey’in Türkçeyi resmî yazışma dili olarak ilân etmesine kadar sürdü.
Bu durumda Türkçe; beylerin ve devlet adamlarının işi bizzat ele almaları ve Türkçe yazan müellifler sayesinde, aynı geçmişteki gibi iki yönlü bir durum içine girmiş oldu.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi / Türkiye