Cumhuriyet, Vals ve Frak…
Batı emperyalizmine karşı verilen her aşamadaki savaşın bizzat içinde bulunmuş bir Gazi Paşa… Suriye’de, Bin Gazi’de, Kafkaslarda, Trablusgarp’ta, Balkanlarda, Çanakkale’de ve son olarak Anadolu’da İstiklal Savaşını planlayan, yöneten ve başaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin nimetlerinden yiyip içip zıkkımlananlar, şimdilerde Cumhuriyet kutlamalarına, milli bilinç aşılayan antlara, bayramlara karşı çıkmaktalar…
***
Cumhuriyetin kuruluşundan vefatına kadar geçen sürede, yani Gazi Paşanın gerçek anlamda Cumhurbaşkanlığı yaptığı Cumhuriyetin ilk 15 yılında, cehaletle, ekonomik sefaletle savaşıldığı unutuluyor… Türk Milletini ayağa kaldırmış, öz güven sağlamış, milli bilinç aşılamış, varlığının farkına varmasını sağlamış olması da unutulmuş…
İmparatorluk küllerinden Cumhuriyet kurulduğunda, 619 sene süren Osmanlı, bu süre boyunca Anadolu halkının ‘kıçına’ giydirecek bir kaput bezi dahi temin edememişti… Anadolu insanı tamamen unutulmuş… El dokumalarıyla ancak hazırlanan çuhalarla örtünen kalkın sefaletinden haberi olmayan Osmanlıyı özleyen cahiller, varsa vicdanlarına başvursunlar…
Bu 619 yıl boyunca Anadolu’ya tek çivi çakmamış, sadece analar cömert Mehmetçik doğurmuş, Osmanlı da saltanatının devamı için cephelerde kırdırmış.
Vergi almış, vermeyeni de dipçikle ezmiş…
***
Cumhuriyetle birlikte halk kendisine nasıl bir değer verildiğini anladı.
Devlet, halkının refahı için uğraştı, “..yurtta barış, dünyada barış..” dedi, savaş yorgunu halkını yeni savaşlara sokmadı Gazi Paşa…
Hiç bir komşu ya da başka bir dış devletin iç işine de karışmadı.
Kurduğu Cumhuriyetle mazlum milletlere örnek oldu.
İstiklal Savaşını başlatırken en büyük mucizesi, Anadolu halkını belli bir amaç etrafında ve aynı şemsiye altında toplayıp birleştirmesi, birlik, bütünlük sağlamasıydı…
Örgütlü cehalet ve öncüleri bunu da unutmuş…
Gazi Paşa; hiç bir şekilde ne mezhep, ne de ırk, ne aşiret, ne de sınıf ayırımı yaptı.
Herkesi eşit tuttu ve düşmana karşı vatan için, iffet için direniş başlattı.
Asla ayrımcılığa girmedi.
Son onbeş yıldır Ülkemde din ticareti yapan gafiller Cumhuriyetin temel prensiplerinden uzaklaşmanın ötesinde 92 yıldan beri ekilen cumhuriyet düşmanlığı tohumları nihayet ürün vermiş, açıktan ve kinleriyle kusmaya başladılar.
Cumhuriyetin temel ilkesi olan dış politikanın ana ekseni “..yurtta barış, dünyada barış..” ilkesi çiğnendi. Bu yanlış uygulamaları nedeniyle, ilkel anlayışlı dış politikaları ülkemize çok şey kaybettirdi. Bunları günümüzde yaşıyoruz. Tüm komşular “düşman” oldu…
Cumhuriyetin temel ilkelerinden biri olan hak ve hukuka saygınlık bu iktidar zamanında rafa kaldırıldı; adalet sistemi, siyasi gücün bir kolu haline getirildi ki bu en büyük felakettir. Cumhuriyetin kurucu felsefesi, Kemalist inanç ve düşünce sistemi laiklik, yargının bağımsızlığı, basın özgürlüğü darbe üstüne darbe aldı…
***
Hangisinden söz edelim ki; birini al vur diğerine… Birinden bahis açılınca diğeri feryatta…
Eğitim sistemimiz deseniz, içler acısı…
Aklın ve mantığın yok saydığı müdahaleler yapılarak sistem felç edildi.
İsrafın zirve yaptığı bir ortamda ekonomik sarsıntı içinde olan halkın gözüne bakarak son model onlarca lüks zırhlı araçlar için “çerez parası” diyen bir zihniyetin elindeki ekonomi, devletin borçlarını, cari açığını zirveye çıkarttı.
***
Doksan iki yıl önce Cumhuriyeti kuranların, Cumhuriyetin kutlama merasimlerinde giydikleri kıyafet, “frak”, bile dedikodu konusu yapıldı; güya Gazi Paşa’nın giydiği kıyafet; ‘dışarıda yalın ayak, aç insanların varlığı’ istismarını yaparak cehaletlerini teyit ettiler. Cumhuriyet felsefesini ve amacını saptırmaya çalışma gayreti olan bu yaklaşımlar sadece mide bulandırıcı; cumhuriyetin derin anlamını anlamayan kafalar, kutlamaları küçümsemekte tereddüt bile etmediler… Sanki israfın ve lüksün tipik örneği “kaç-ak sarayların” yanı başında çöplükten karın doyuran insanlar yokmuş gibi!… 17 milyon halk açlık sınırında değilmiş gibi!… Sokaklar dilencilerle dolu değilmiş gibi!… Milyonlarca genç işsiz değilmiş gibi!..
Sanki taktıkları kravat “milli” kıyafetmiş de frak değilmiş!…
İlkelliği “medeniyet” sayıp, Arap Bedevi gelenekleriyle mi Cumhuriyet kutlanmalıydı mı o zamanlar?
***
Cumhuriyete ve onun temel ilkelerine, çağdaş toplum olmaya muhalif zihniyetin öncülerine sorulması gereken husus, Gazi Paşa da dâhil olmak üzere, Cumhuriyetin kurucu kadroları kaç kez “özel uçak” kullanarak, mahiyetiyle, ailesiyle, yüzlerce yandaşıyla yurt dışına çıktılar?
Milli kültür fukarası kafa yapısıyla “frak giymeyi, vals yapmayı” tenkit edenler, zeybek mi oynadılar, halay mı çektiler?
O Gazi Paşa ki hem çağdaş toplumların dansı olan valsı da yaptı, zeybek de oynadı, halay da çekti… Çünkü cumhuriyetin hedefi, milli hasletlerini koruyarak muasır (çağdaş) medeniyetin üzerine çıkmaktı… Bunu anlamak için kültür lazım, feraset lazım, akıl lazım, izan lazım…
***
Bu güzel günün ulviyetini, felsefesini kavrayamayan şartlanmış beyinlerle uğraşmak zaman kaybıdır, onun da farkındayım. Ancak, Cumhuriyetin ürünü bir aydın / münevver olarak, tarihe not düşmek adına bu gerçekleri yazmaya mecburum. Bu, benim görevimdir; yazmazsam, sade vatandaş nerede ve nasıl yazacak! Milletimin, cumhuriyetin sözcülüğünü yapmayan aydın kişiler vebal altındadır…
Cumhuriyeti kurtarmak ve çağdaş Türkiye’ye yol göstermek için demokrasi kılıcı olan hak ve hukukumuzu doğru yerde ve zamanda kullanarak, gereğini yapmalıyız.
Hak ve hukuk içinde, demokratik haklarımızı her şart ve ortamda, kullanma kararlılığımızı da asla unutmayalım.
92 Yaşında olan Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milletinin aydınlık geleceğidir.
Düşmanlarına Tanrım fırsat vermesin. Cumhuriyet Türkiye’nin doğum günüdür; doğum günün kutlu olsun Türkiye’m…
Alıntı Kaynağı: www.r-demir.com