Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Cumhuriyet ve Sessiz Öfke

0 11.160

Prof. Dr. Ramazan DEMİR

Cumhuriyetimiz 92 yaşında… Kutlu olsun…

Kurulduğu günden beri düşmanları tarafından hırpalanmasına rağmen insani değerlerin üstünlüğü ve ilkeleriyle yoluna devam ediyor. Yerli ve yabancı komplocular, takiyyeciler, vefasız enteller, kriptolar, liboşlar, örgütlü cehalete rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayaktadır, yaşıyor, yaşamaya da devam edecektir. Bu girişten sonra bugün Cumhuriyetin kazanımları olan ekonomik kurumlarından bahsetmek istiyorum.

***

İstiklal Savaşından sonra işgalci emperyalist düşmanlardan temizlenen Anadolu, yeni savaşlarla baş başa kaldı. Bu savaşların ilki cehalet; ikincisi ekonomik sefalet, yokluk ve yoksulluktu…

Cumhuriyet kurulurken, nüfusun sadece okur ve yazar olan kısmı; erkeklerde %7, (yüzde yedi) ki bunların bir kısmı sadece okur fakat yazamazdı, Osmanlıda nüfus sayımına dahi dahil edilmeyen, yani insan, fert yerine konulmayan kadınlarda okur yazar oranı ise sadece %04 (binde dört) idi, ki bunların büyük bir kısmı da yine gayrım üslüm azınlık kadınlardı.

***

Şimdi düşünelim, böyle cahil bırakılmış, yüz yıllarca ihmal edilmiş Anadolu’ya yeniden ruh vermek ve medeniyetle tanıştırmak için bu cehaletle savaşılması gerekiyordu. “Bir gecede bizi cahil bıraktı harf devrimi” diyen yobaz, art niyetli cumhuriyet düşmanlarına verilecek en güzel cevap, işte bu okur-yazar oranlarıdır.

Bre sersem yobaz, sen zaten cahildin, cahil olan nasıl tekrar cahil bırakılır? Harf Devrimi ile adam yerine konuldun. Bugünkü “badem bıyıklarını” ve her kılın kökünde din ticareti yapma şeytanı yatan sakalını bırakma serbestîsini dahi cumhuriyete borçlusun. Geldiğin makamlar, edindiğin haram servetler de çabası…

***

Şimdi ekonomik kalkınma konusuna bakalım. Anadolu’nun, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik savaşı çok yönlü idi. Yapılacak bir fabrika, sadece bir sanayi kuruluşu, üretim aracı olarak düşünülmedi. İçinde halk sineması, tiyatrosu, eğitim atölyeleri de vardı… İzole bir kuruluş değil, halkla bütünleşmiş kuruluşlar olarak planlandı. Öyle de uygulandı…

***

Ekonomik savaş, cumhuriyetin kuruluş tarihi 1923 ile 1930 yılları arasında, bireysel teşebbüs dediğimiz “özel sektör” ‘aracılığıyla yürütülebilir mi’ diye bazı girişimler yapılmıştır. Fakat ülkede ekonomik yatırım yapacak yerli ve milli zenginler-sermaye maalesef olmadığı için bu düşünce sonuç vermedi. Fakir ve yokluk içinde kıvranan Anadolu’da ekonomik buhran had safhadaydı. Çare olarak devlet eliyle, Cumhuriyetin planlı kalkınma hamlesi başlatıldı.

***

İlk hedef, tarımın modernleşmesini sağlamak… Sanayileşmenin halkın temel ihtiyaçlarına yönelmek… Bunun için de ancak demiryollarının yapılmasıyla ulaşılabilirdi. Planlı ekonomik ilk hamle, halkın temel ihtiyacı olan beslenme ve giyinme sorununu çözmek olmalıydı. Cumhuriyet bunu ilk andan itibaren nasıl başaracağını planladı. Buna, halk arasında “üş beyazlar” olarak adlandırılır ki bunlar (kaput bezi, ekmeklik un, şeker) üretmek ana hedefti. Bunlar başarılmalıydı, başarıldı…

***

Cumhuriyet kurulduğunda çalışabilir, üretebilir güce sahip erkek nüfus sınırlıydı, yıllarca savaşmış bir milletin (12 yıl boyunca savaştı) insan kaynaklarını, yaşlılar, kadınlar, sakat gaziler ve çocuklar oluşturuyordu.

***

Buna rağmen cumhuriyet idaresi, ekonomik savaşı başardı. Toplumun temel ihtiyaçları olan bu üç beyazın üretilmesi için uygun bölgelere uygun sanayi tesisleri kurdu. Örneğin pamuk üretilen bölgeye Sümerbank işletmesi “basma ve dokuma”, şeker pancarı yetişen bölgelere “şeker fabrikaları”, buğday yetişen bölgelere “un fabrikaları” kurdu.

***

Ayrıca üzüm yetişen yerlere “şarap fabrikaları”, toprak özelliğine göre “çimento fabrikaları”, hayvancılığın yoğun yapıldığı bölgelere “yem fabrikaları” kurdu. Etibank aracılığıyla madenciliğin yoğun olduğu bölgelerde “cevher işleme fabrikaları” kurdu…

***

Cumhuriyet kurulduğu tarih ile Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği 1938 arasında geçen sadece 15 yıllık zaman zarfında Ülkemizde sanayileşme %19, kalkınma hızı %7 olarak dünya tarihine geçti.

***

Cumhuriyetin ilk yıllarında yurdumun her yanına dağılmış olan bu kurumların tamamı, cumhuriyetin sonradan yapılmış birikimlerini, bu hükümet, “özelleştirme” ismi altında yandaşlarına peşkeş çekerek, tam seksen yılda yapılan bütün devlet sanayi kuruluşlarını 64 milyar dolara(basından alıntı) sattı…

Gazi Paşa’nın cumhurbaşkanlığı süresinde, Osmanlıdan kalan tüm borçlar ödendi, yerli sanayi kuruldu ve dış borcu sıfırlandı. Bir ABD doları=1TL oldu.

***

İşte Cumhuriyet…

Onurlu, faziletli, ahlaklı, özgür yaşamanın sistemi olan cumhuriyetimizi bugünkü konuma, duruma getirenlerden hesap sorma fırsatın var…

Birikmiş sessiz öfkeni, cumhuriyet düşmanlarına karşı 1 KASIM günü sandıkta göstermelisin.

Alıntı Kaynağı: www.r-demir.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.