Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Tercüme Müesseseleri

0 8.811

Biz bu çalışmamızda; tarihimizde tercümanlar ve tercümanlık müesseseleri ile, Müslümanların yabancı dil öğrenerek stratejik noktalarda istihdam edilebilmeleri ve devlet mekanizmasına işlerlik kazandırılmak amacıyla 1821 yılında Hariciye Nezareti’nde kurulan Tercüme Odası’ndan bahsetmeyeceğiz. Biz bu çalışmada, Lâle Devri’nde heyetler halinde yapılan tercüme eserler dahil olmak üzere, 1851 yılında kurulan Encümen-i Dâniş’ten, 1940 yılında Hasan-Âli Yücel’in gayretli çalışmaları sonucunda kurulan Tercüme Bürosu’na kadar devlet bünyesinde kurulan resmî tercüme müesseseleri, heyetleri ve encümenleri üzerinde durmağa çalışacağız.

1. Lâle Devri’nde Heyetler Tarafından Yapılan Tercüme Faaliyetleri

İslâm dünyasında tercüme faaliyetlerinin başlaması, Emevîlerin ilk dönemlerinde olmuştur. Bu dönemde Halid b. Yezid b. Muaviye (öl: 85/704) ile başlayan tercüme faaliyeti, genellikle ferdî bazda olmuş ve dağınık bir şekilde devam etmiştir. Asıl sistemli ve yoğun tercüme hareketi ise Abbasîler zamanında, II. Halife Mansur’dan itibaren başlamış ve kurulan Beytü’l-Hikme’de, kadîm zamanlarda yaşamış olan Eflatun, Aristo, Hipokrat, Calinos, vs. filozofların eserleri tercüme suretiyle İslâm kültür dünyasına kazandırılmıştır. Abbasîler döneminde tesis edilen Beytü’l-Hikme İslâm dünyasında kurulan tercüme müesseselerine model olurken, Osmanlı Devleti zamanında heyetler halinde sistemli bir tercüme çalışmasına ilk defa Lâle Devri’nde şahit olunmaktadır.

Sultan III. Ahmed’in (1703-1730) saltanat zamanında sadaret mevkiine getirilenlerden biri, belki en mühimi Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’dır. 1718 yılında sadrazamlığa getirilen İbrahim Paşa (öl. 1730/1143), Çırağan, Sâdâbad ve diğer mesire yerlerindeki eğlenceleri, helva sohbetleri, şuarâ ve musiki meclisleri vs. hususlarla zamanını geçirdiği gibi diğer taraftan da ulemayı, şair ve sanatkârları himaye etmek ve kültürel faaliyetlerin gelişmesi için matbaa tesis etmekle de meşgul oluyordu. İşte bu kültürel faaliyetler çerçevesinde bir de önemli eserlerin tercüme yoluyla Osmanlı toplumuna kazandırılması için devrin mühim şahsiyetlerinden mürekkep tercüme heyetleri oluşturmuştur.

Bu dönemde daimî bir tercüme müessesesi kurmak yerine her eser için ayrı bir tercüme heyeti kurma yoluna gidilmiştir. Şimdi sırasıyla bu devrede heyetler tarafından tercüme edilen eserleri incelemeye çalışalım.

Taceddin KAYAOĞLU

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.