İsrail-ABD-PKK Üçgeninde Türkiye
Şu son dönemde PKK eylemlerinin artmasının Ortadoğu’da yaşanan süreçle bağlantılı olarak tekrar ele alınması gerekmektedir. Hükümetin PKK ile istediği müzakereleri yapmasına karşın PKK’nın muhatabını zorda bırakacak şekilde eylemlerini artırması PKK’nın dışında bir konu olarak görünmektedir. Bu konu en başta İran ve Suriye ile ilgilidir.
Ortada iki ihtimal var. Bunlardan birincisi İran ile ilgili olan nedenlerdir diğeri de Suriye’de yaşanan isyan süreci ile ilgilidir. Zayıf bir ihtimal olarak gördüğüm İran ihtimaline kısaca değinip daha güçlü ihtimal olan Suriye ihtimaline detaylıca girmek istiyorum.
İran PKK Tavrı
ABD’nin bölgeye iyice çöreklenmeye niyetlendiği şu günlerde İran olası bahanelerin önüne geçerek Türkiye ile arasının bozulmasını önlemek için azami gayret göstermektedir. En azından uluslar arası kamuoyu önünde aleyhine anlaşılabilecek gelişmelerin önüne geçmeye çaba sarf etmektedir.
Bu yüzden İran kendi PKK’sına (PEJAK) sürekli saldırarak Türkiye ile arasının bozulmasını ve uluslar arası çevrelerde kendisinden şüphe edilmesini önlüyor. Diğer yandan olası bir bölgesel çatışmada cephe gerisini temizlemeye çalışmaktadır. Ancak geçen ay yakalanan kişinin Murat Karayılan olduğu ve yakın zamanda serbest bırakıldığı söyleniyor. Eğer öyleyse İran, Karayılan’ı Türkiye’ye vurma şartıyla bırakmış olabilir. Bunu yaparak da bana karşı bir şey yaparsan daha beterini yaparım mesajı veriyor da olabilir. Fakat bunu zayıf bir ihtimal olarak değerlendirmekteyim.
Müzakere Sırasında Artan Terör
PKK’nın son dönemde eylemlerini artırmasının bilinçli bir politikanın uzantısı olduğunu düşünenlerdenim. Kanımca bu eylemlerle Türk kamuoyunda terör nedeniyle öfkeyi çoğaltıyorlar ve muhtemelen de bunu günü gelince Suriye’ye yöneltecekler. Türkiye bu konuda büyük bir açmazla karşı karşıyadır.
Hükümetin PKK’ya zeytin dalı uzattığı bir zamanda, hem de hükümetin PKK ile üst düzey ve kendince iyi niyetli görüşmeler yaptığının basına sızdığı günlerde PKK’nın hükümetin pozisyonunu daha da zayıflatıcı eylemlerde bulunması ilginç bir gelişmedir. Makul olan bu görüşmelerin terörü azaltması ve hükümetin politikasının başarılı olduğuna dair bir imaj yaratılarak bu görüşmelerin sürdürülmesi yönünde bir ortam yaratmaktır.
Ama son PKK eylemleri, halkın gözünde, PKK’nın neredeyse her dediğini yapan hükümeti iyice zora sokmaktadır. Sonuç olarak bu eylemler hükümet özelinde devletin PKK ile müzakere sürecini zora sokmaktadır. Saldırılara bu noktadan bakınca PKK’nın bu son saldırıları, kendi bindiği dalı kesmesi anlamına gelmektedir. Bu yüzden bu saldırıları başka bir şekilde okumak gerekmektedir. O da meselenin Suriye boyutudur.
Türkiye’yi Terörle İkna Etmek
Daha kısa bir süre öncesine kadar Türkiye’nin Suriye ile Ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yaptığını bilmeyen yok gibidir. Ancak Akdeniz İsyanları başlayınca Sn. Başbakan bu süreci başlangıçta kendi ideolojik mantalitesine göre algılayıp değerlendirmek istedi. Fakat ABD olaylara ağırlığını koyarak bölge ülkeleri gibi Türkiye’yi de bu konuda belirli bir düşünce formatına uygun hareket etmeye zorladı. Mısır, Yemen gibi ülkeler kısmen uzak olsa da Türkiye’nin Libya ve Suriye için ikna olması kolay olmadı. Hele ki daha kısa bir süre önce aileden birisi olan Beşşar Esad konusunda Türkiye’nin ikna edilmesi eminim ki ABD açısından zor olmuştur.
Bugün yaşanan PKK saldırıları Türkiye’nin ikna edilmesi sürecinin bir parçasıdır. Türkiye İsrail’e karşı esip yağıp gürlediği bir zamanda -şaşırtıcı bir biçimde- temel fonksiyonu İsrail’i korumak olan Füze Kalkanı’nı Malatya’ya yerleştirdi. Türkiye İsrail’le ilgili heyecan verici açıklamalar yaptıkça anlamı kolay anlaşılamayan pek çok şey gerçekleşti ülkemizde. En son da Sn. Başbakan BM Genel Kurulu’nda başta İsrail ve ABD’ye fırça atarken terör adeta zirve yaptı Türkiye’de.
Ortaya çıkan temel algı ise şu biçimde oldu; Türkiye, İsrail’in üzerine gittikçe İsrail’in taşeronu olan PKK saldırılarını artırdı. Siyaset biraz da algıların manipülasyonu olduğu için bu noktada profesyonel bir başarının elde edildiğini itiraf etmek gerekir. Sokakta kime sorarsanız terörün arkasında hemen İsrail’in olduğunu söyleyecektir. Sebep olarak da Türkiye’nin İsrail’e karşı bu dönemde yürüttüğü politikayı gösterecektir.
Ortada açık bir manipülasyon vardır aslında. Bu algının birinci kısmı doğrudur. Terörün ardında stratejik ortağı olmakla bütün hükümetlerimizin övündüğü ABD ve İsrail’in olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ancak terörün artması İsrail politikamızla zerre kadar ilgili değildir. Çünkü bizim ortada İsrail’i dize getirmek gibi bir politikamız hiç bir zaman olmadı. Olsaydı İsrail’i koruyacak Füze Kalkanı’nı ülkemize hem de İsrail’e zılgıt çektiğimizi iddia ettiğimiz bir günde kurmazdık.
Son Günlerdeki Terörün Gerçek Nedeni
Son günlerde artan terör olaylarının gerçek nedeni henüz tamamen ikna olmayan Türk kamuoyunun tamamen ikna edilerek Suriye’nin mevcut yönetiminin ipe çekilmesi için Türkiye’nin yola getirilme çabasıdır.
Terör olaylarının artması Türk toplumunda doğal olarak bir öfke ve nefret birikimine yol açmaktadır. Yarası sürekli derinleştirilen toplum, artan terörün verdiği acıyla önüne kısa zaman sonra atılacak kurbanı gözünün yaşına bakmadan linç edecektir. Şu an toplum bu linç ortamına hazırlanmaktadır.
Hedefte iki ana kurban vardır. Bunlar İran ve Suriye’dir. Suriye öncelikli hedef olduğu için İran’ın hedef gösterilmesinden ziyade bu terörün yakın bir zamanda Suriye kaynaklı bir terör olduğu propagandası medyada dillendirilmeye başlanacaktır.
Normal şartlarda Suriye’deki yönetimin ABD tarafından değiştirilmesine yeterince ikna edilememiş olan Türk toplumu bu yolla PKK üzerinden ikna edilmiş olacaktır. Son günlerde gerçekleşen terör olayları İsrail değil ABD kaynaklıdır. PKK, bu olayları tamamen ABD’den aldığı işaretle yapmaktadır. Temel amaç öfkeyi biriktirip Suriye’nin tepesine boca etmektir.
ABD’nin Türkiye’ye Mesajı
Kanımca artan bu saldırıların bir sebebi daha var. O da PKK eliyle ABD hükümete de mesaj veriyor, “sakın ola sözümden çıkma yoksa bundan daha kötüsü olur” diyor.
Hükümetin hiç de gerçekçi olmayan İsrail coşmalarının arkasında ABD’ye bu sebeple boyun eğmişliği olabilir. Hükümet böyle yaparak aslında son zamanlarda itirazsız bir şekilde her dediğini kabul ettiği ABD’yi takmadığı mesajını halka vermeye çalışmaktadır. Hükümet bu şekilde ABD’yi takmadığını söylemeye çalışıyor ama kanımca özellikle PKK vasıtasıyla hükümet hiç olmadığı kadar köşeye sıkıştırılmış durumda. Eğer böyle olmasa hükümetin PKK ile yaptığı müzakere hükümetin aleyhine olacak bir üslupla kamuoyuna sızdırılmazdı. İsrail-ABD ikilisi bariz bir şekilde hükümete “ne yaparsan yap seni zorda bırakırız” mesajı vermekteler. Bu olanlar hükümetin elinin güçlü olmadığını ortaya koymaktadır. Bu yüzden hükümet kendi kamuoyu önünde ikna edici olabilmek için olabildiğince efelenmektedir.
Suriye’den Sızan Teröristler
Suriye olayları başladığından beri ilginç bir şekilde Suriye’deki Kürtler ve PKK uzantıları ile ilgili herhangi bir gelişme yaşanmamaktadır. En azından Türk medyası bize henüz bu konuda bir bilgi aktarmış değil. Ancak yakın zamanda Suriye ilişkili terörist haberlerinde bir yoğunlaşma yaşanabilir.
Suriye konusunda henüz ikna olmamış durumdaki Türk kamuoyunu ikna etmenin en kolay yolu PKK’nın Suriye ile olması muhtemel bir bağıdır. Mesela yıllar önce boşaltılan Bekaa Vadisi bir hayalet konumunun ötesine geçip de Türkiye’ye –sözde- terör ihraç etmeye başlarsa durum hemen değişecektir. Hele ki şehit haberlerinin üst üste gelmeye başladığı şu günlerde Suriye’nin kimse gözünün yaşına bakmaz.
Yakın bir zamanda Suriye’den sızdığı iddia edilen teröristlerin eylemleriyle karşılaştığımız zaman biriken bu öfke hızla Suriye’ye yönelecektir. Nihayetinde patlama noktasına gelen halk öfkesini kolaylıkla Suriye’nin üzerine kusacaktır.
ABD’nin İstediği Bir Göz…
Bu ise tam da ABD’nin istediği şeydir, hatta ABD hiç elini katmadan Suriye meselesini Türkiye’ye çözdürmüş olacaktır. Böyle bir durumda ABD araya bile girme zahmetinde bulunmayarak “kendi aranızdaki mesele, kendiniz çözün” diyerek hasmını Türkiye’ye temizletebilir.
Sonuç,
Sonuç olarak son günlerde artan PKK eylemleri bir öfke birikimi yaratarak bunu bir sebeple Suriye’ye yöneltmek için ABD destekli eylemlerdir.