Işid’in Sonraki Hedefi ?
Son sözü en başta söyleyelim: İsrail’deki İsrail ve ABD’nin içindeki İsrail nereye elini uzatmak istiyorsa IŞİD oralara el atacaktır hiç şüphesiz.
Tıpkı El Kaide’nin her şeyin gerekçesi yapılması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Ama bu sefer El Kaide’den daha sofistike bir olgu var karşımızda.
Bir yandan çürümüş Suud rejiminin yerine yeni bir rejimin doğduğunu görmekteyiz. IŞİD, şu veya bu biçimde Körfez’in rejim yapısını değiştirecek. Vahhabilik kendini yenilemiş ama daha anti bir kimlikle karşımıza çıkacak. Burası açık. Suudi Arabistan’ın kendi içindeki rejime yönelik tartışmalar önümüzdeki uygun bir zamanda IŞİD söylemini de içerek bir sonucu önümüze koyacak.
Ancak meselenin küresel siyasetin aktörlerini bölgeye çeken boyutu da gözden kaçmamalı. Şöyle ki; bu sefer IŞİD insan zihninde daha şok edici bir dehşetin sembolü olarak küresel ölçekte her türlü mandaya rıza gösterilmesinde bir katalizör olacaktır. O coğrafya kanlı videoların internete yüklendiği her yer olabilir.
Son günlerde yapılan tartışmalarda başı Kırım dolayısı ile zaten belaya girmiş olan Rusya’nın gözetleme sahasına giren yerler, -başta Türkistan- IŞİD’in tehdit ettiği sahalar olarak öne çıkarılmaktadır. Burası çok dikkat çekici bir konu.
Bilindiği gibi ABD, 11 Eylül ile alelacele Rusya’nın Çin yolunu kesmeye çalışmış, Afganistan’a karargah kurmuştu. Ancak kısa sürede meşruiyet krizine girdiler ve Putin-Çin işbirliğinin ŞİÖ zemininde yarattığı psikolojik baskıya direnemeyip çekildiler.
Şimdi İŞID Orta Asya’ya girerse denilecek olan şudur: Değerli dostumuz Rusya! Sen Avrasya ilerini düzene koymayı bir türlü beceremedin, komşularınla da doğru düzgün geçinemedin, üstelik buralara hamilik de yapamadın. Sen az kenara çekil biz şu garibanları bir koşu kurtarıverelim.
IŞİD gibi bir dehşetin varlığı doğal olarak büyük bir meşruiyet sağlayacak ve ABD’nin 2005’lerde Özbekistan ve Kırgızistan’da başlayan meşruiyet krizi bu sefer tekrarlanmayacak…
Orta Asya’nın IŞİD’in potansiyel tehdidi altında olduğuna dair yorumlar geliyor. O yorumlardan birinin sahibi olan bir akademisyenin ağzından şu paragrafa özellikle dikkatinizi çekerim[1]:
‘‘Maalesef ne Tacikistan ne Özbekistan ne de Türkmenistan’ın silahlı kuvvetleri bugün IŞİD’e karşı koyabilecek durumda değildir. IŞİD militanları bugün itibariyle dünyanın en iyi ve deneyimli piyadeleri konumundadır. Hava saldırısı altında aktif olarak savaşan bu militanlar, taktik ve muharebe yeteneği konusunda da inanılmaz bir tecrübeye ve yeteneğe sahip. Bu radikal İslamcı militanları şu an sadece birtakım coğrafi faktörler durdurmaktadır. Ancak buna rağmen Orta Asya’ya hiç de uzak değiller ve bu coğrafya potansiyel olarak tehdit altındadır. Bilindiği üzere IŞİD, Bağdat’ı ele geçirmeyi planlamaktaydı. Ancak Batılı petrol şirketlerinin devreye girmesi ile birlikte bu planlarda bir takım değişiklikler meydana geldi. IŞİD şimdilerde Rusya ve Orta Asya ülkeleri için tehdit unsuru teşkil edebilecek bir yol haritası dahilinde hareket etmektedir’’.
Çok açık. Söyleyene değil söyletene yapana değil yaptırana bakacaksın diye. Açık bir Kurtarıcı/Mesih daveti var bu sözlerde.
Yüce Mesih’in de kim olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Haliyle de dünyaya hükmetmenin kapıları nereyse IŞİD’i de oralarda göreceğiz, fazla merak etmeye gerek yok.
[1] Açıklamanın ve değerlendirmenin tamamı için, bakınız: http://turkish.ruvr.ru/2014_10_27/ISHID-nereye-koshuyor/
1)IŞİD Israil-ABD güdümünde bir araçtır. Köpeksiz köyde deyneksiz geziyor. Keza amaçlanan coğrafyada korku salmaktadır
2) ABD ve Rusya'nın şimdilik anlaşamadıkları konu, ÇIN-Avruoa (AB ve Akdeniz Havzası dahil)gümruk muafiyetli anlasmalı ülkeler arası ticaret yolu. Birisi Güneyimizde, diğeri kuzeyimizdeki tarihi ipek yolu (bugün ipek demiryolu)na hakimiyet. AB Ile ABD aralarinda PASIFIK ticaret anlasması yaptılar. Rusya da kuzey ipek demir yolunu kaptırmak istemiyor.
3)Israil'in birinci amaı, Ipek Demur Yolu Projesini de içine alan Arz-ı Mevud topraklarına ulaşmak.
4) İlk önce Türkiye ile Suriye-İrak'taki Türkmenleri etkisizleştirmek isteyecekler. Bu hususa AKP yol veriyor.
Netice olarak, yılanın başını koparmalı. Belli ki esaslı bir savaş kaçınılmaz. Silahtan ziyade insan faktörü etkili olacak. Türkiye'deki insan potansiyeli ne derse sonuç o olur.
Bunun batı gerekçesi 1815 Viyan'da imzalanmış ŞARK MESELESİ anlaşmasıdır