SEZAR’IN HAKKI..
1 Ekim 2011
(Bir face yorumu olarak hazırlamış olmakla birlikte; mühim bir konuda, böyle açık seçik telafuz edilmekten sakınılan bir bakış, yazılmışken okunsun diye ..)
91 seçimleri.. MHP kontenjanından seçilen 19 milletvekili var.. O zamanlar neredeyse her partide “ocak” mazisi olan vekiller var, nasılsa biri gelir 19 iken 20 oluruz, gurup kurarız, bütçeden ona göre pay alırız, meclis kürsüsünden ona göre pay alırız, komisyonlara katılırız, söz hakkımız artar diye bekliyoruz..
Rahmetli demiş ki “Bizim tarlayı birileri haberimiz olmadan sürmüş..”
İşte, onu ve arkadaşlarını MHP’den koparanlar da o zaman MHP’nin tarlasını sürmüşlerdi..
Tam da Türk Dünyasının yeni bağımsızlık ilan etmiş 5 devlete sahip olduğu günler..
Ve o ülkelerin yönetimlerinin henüz o zamanlarda Türkiye’den büyük ümit ve beklenti taşıdığı bir süreç, henüz ilişkiler tahrif olmamış, tahrif edilmemiş..
Türkeş’in devlet protokolünde olmadığı halde Demirel tarafından bu ülkelere yapılan ziyaretlere başkonuk olarak davet edilip katıldığı ve de gidilen yerlerde devletin başı olan Demirel’den daha çok itibar gördüğü bir takvim..
MHP mecliste ne kadar güçlü olsa Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağ o kadar kuvvetli olacak bu belli..
Tam bu zamanda kürek kemiklerimizin arsında bir hançer sızısı..
Ölüyü hayırla yad edelim.
Emeğini katkılarını da inkâr etmeyelim..
Ama sezarın hakkı sezara..
Yaşanmış gerçekleri de unutmayalım, örtmeyelim..
Bu ayrılığın manası belli olduğu kadar kaynağı da belli..
O zamanlardaki Zaman gazetesinin bu ayrılışa ve ayrılıştan sonraki teşkilatlanma sürecine açık desteğini o zaman da görüyorduk..
Ama o zaman bu desteği yapanların, üretilmiş, ABD taşeronu bir örgüt olduğunu bilmiyorduk.
Asker -istihbaratı ile- bunu farketti, buna önlem almaya çalıştı..
Ve bu örgütlenmeye karşı geliştirdiği tedbirler (El hak, burada uygulamacıların bazılarının ifratı da malzeme olmaya hak kazanmıştır ) başörtüsüne, namaza ve İslama karşı savaş açıldığı şeklinde duyurulmuştur, bunda başarılı olunmuştur, kamuoyu bu konuda bu yaygın kanaate sahiptir..
Bu kamuoyunun oluşturduğu %50 ye varan siyasi destek, bu gün ABD karşıtı “millici” general ve subayları haksız ve dayanaksız hapse atacak kudret olmuştur.
Bu kudret, her ne kadar kamuoyunu yağan gürleyen kabadayılıklarla farklı algılara sürüklüyor olsa da, aleni olarak ABD projelerine taşeronluk yapmaktadır. ( İsrail’e küfür kafir üslup ile perdeleyerek İsrail’i koruyacak füze kalkanının radarlarını Malatya’ya konuşlandırıp İran füzelerinin İsrail’den önce hedefi olmak gibi –hadi buna yok desin biri!?- )
Buna rağmen ölüyü hayırla yad etmek yanlısıyım..
Emeğine de nankör değilim..
www.ucuncuyol.com