Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

“Mektup Yazdım Hasan’a.. Ha Hasan’a Ha Sana..”

0 19.206

18 Mart 2013

(Biraz uzun bir mektup oldu ama, okunsun isterim.. Aynı şeyleri başka başka kişilere bir daha, bir daha, bir daha, yüz defa, bin defa yazmaktan yoruldum çünkü..)
* * *
İsmail AKSOY ;
“Bana teşkilatımda: liderimi ulu orta yerlerde eleştirmemem gerektiğini öğrettiler. Ben bunu hala uyguluyorum. Sorun liderde ise sorunun çözümü teşkilat içindedir. İğneyle kuyu kazılmaz”
Şimdi bu arkadaş hikmetli sözler etmiş zannediyor kendini..
Bu arkadaş bir tane olsa gram dert değil, neyi yanlış bildiğini, doğrusunu ne olduğunu ona anlatmak hiç dert değil, kaç saat, kaç gün de sürse.. Motoru sağır kalmış da olsa.. İlla anlatırız..
On tane de olsalar bu İsmailler, hatta 50 tane olsa, hatta 100 tane olsa, yeter ki sayısı belli olsa..
Askerlik de saya saya bitti, “sayılı gün geçer” derler, “sayılı adam da biter” deyip birer birer iş ediniriz, kendimizi buna vakfederiz..
Ama bunlar bitmiyor..
Bir buçuk yıl önce, seçim öncesinde, burada, face’de yeni yeni oluşmaya başlayan guruplarda doğruları ve eğrileri yazmaya, tartışmaya, bildiklerimizi öğretmeye, bilmediklerimizi öğrenmeye başladığımızdan buyana, kaç İsmail ile uğraştık tek tek.. Uzun yazışmalardan sonra ortak doğrularda buluştuklarımız oldu, zaman zaman muhakemesi kıt insanlar ile karşılaştığımız oldu, onlarla ortak doğrularda buluşamasak da konuşabilecek sözlerinin kalmadığı haller oldu.. “Oh, bitti” demeye kalmadan bir başkası çıktı karşımıza, bir başka İsmail, SANKİ O YAZILANLAR HİÇ YAZILMAMIŞ GİBİ, sil baştan, aynı yanlış muhakemeyi bir daha teşhir ettik, aynı soruları bir daha cevapladık, aynı cevapsız soruları bir daha sorduk yeniden..
Sonra bir daha.. Sonra bir daha..
Ama gördüğünüz gibi ‘İsmail’ler bitmiyor..
* * *
İsmail bey kardeşim;
Sen şimdi süslemişsin ya, sanki bir yerdeki bir teşkilata müdavim olarak gitmişsin de oradaki bilgili insanlardan dersler, öğütler almışsın, bir şeyler sormuşsun öğrenmişsin gibi..
Sana liderini uluorta yerlerde eleştirmemen gerektiğini de bu derslerden birinde öğretmişler gibi..
Çok kuvvetle muhtemeldir ki “şu tarihte, şu mekânda, şu kişi bana bunu söyledi, anlattı, öğretti” diye söyleyebileceğin bir hayat öykün yoktur.. (Vardır dersen bunun inanılır olması için mesela Allah’a yemin eder misin, yada en sevdiklerinin başına?)
Bu asla gerçek olamaz diye de bir kayıt yok, olabilirdi, AMA OLSA DA BİR ŞEY DEĞİŞMEZDİ..
Neden mi?
İki sokak arkada başka bir mekânda, başka bir teşkilat binasında başka bir öğretici sana “ADAMIN ADAMI DEĞİL, ‘DAVA’NIN ADAMI OLACAKSIN !” diye öğretebilirdi..
Mesela ben, uzun yıllar boyunca teşkilatın çeşitli kademelerinde yöneticilik yaptım, o süreçte birikimlerimi paylaştığım binlerce insan olmuştur, az bir kısmı ile de ideolojik mesai arkadaşlığım olmuştur, onların mühim bir kısmı da bu sayfalardadır, onlar bilirler ki ben hep “DOĞRU, KİMİN YAPTIĞINA VE SÖYLEDİĞİNE BAKILMAKSIZIN DOĞRUDUR, YANLIŞ DA ÖYLE..” prensibinde şeyler söylemişimdir..
Yani,
Rahle-i tedrisatın benim yanımda olsa idi sen bu teşkilatta başka şeyler öğrenmiş olacaktın, önceliklerin ve doğruların başka olacaktı..
Şimdi sen, bu sözlerden sonra “tevil” yapabilirsin, “ben ‘eleştirilmesin’ demedim, ‘uluorta eleştirilmesin’ dedim” diye..
Burası “uluorta” mı?
Evet istihbarata açık bir yer.. Ama artık cep telefonu ile eşimiz ve çocuğumuzla yaptığımız konuşmalar bile istihbarata açık.. Bu gerekçe olamaz..
Biz mahalle kahvesinde, rakip partilerin fanatik taraftarlarının da bulunduğu mekânlarda, onlara koz verircesine kendi Genel Başkanımızın (“Liderimizin” değil dikkat edersen.. Bu konuya da geleceğiz..) eksiklerini ve yanlışlarını, ayıplarını ve kusurlarını söze döküyor değiliz ki..
BİZ HEPİMİZ (sen dahil) BURADA KENDİ CAMİAMIZDA “ÜLKÜCÜ KAMUOYU” OLUŞUMUNA KENDİ BİLGİLERİMİZLE, KENDİ DOĞRULARIMIZLA KATKI YAPABİLMEK UĞRAŞINDAYIZ..
Evet, hepimiz aynı iyi şeyleri istiyoruz..
Hepimiz bu iyi şeyler için kendimizce bir zaman ve enerji harcıyoruz..
Özünde hepimiz Ülkücü Hareket’in ve onun siyasi temsil organı olan MHP’nin “İYİ YÖNETİLMESİNİ, HALKTAN DAHA ÇOK TEVECCÜH GÖRMESİNİ, NETİCESİNDE ÜLKEMİZİN ÜLKÜCÜLER TARAFINDAN YÖNETİLMESİNİ, ONUN DA NETİCESİNDE HAK VE ADALET OLMASINI, ADİL PAYLAŞIM OLMASINI VE ÜLKEMİZİN ZENGİNLİKLERİNİN BAŞKA ÜLKELERCE SÖMÜRÜLMEMESİNİ” istiyoruz esas olarak.. Buradan giderek, “TÜRK BİRLİĞİ”nin tesis edilmesini, cihanın Müslüman Türk’ün adaletiyle yönetilmesini, tüm insanlığın bu adaletli düzenden istifade etmesini istiyoruz elbet..
AMA BUNLARIN OLMASI İÇİN “DOĞRU” BİLDİĞİMİZ, UYGULANMASINI İSTEDİĞİMİZ YOL VE YÖNTEMLER FARKLI..
* * *
Evet İsmail bey kardeşim,
(Ve benzer bütün “İsmail”ler)
Gösterdiğin ilgi ile, ayırdığın zaman ile, şu yukarıda telafuz ettiğimiz “İYİ NİYETLER” istikametinde sarfettiğin enerjiler sebebiyle bir takdire ve övgüye layıksın elbet..
Ya bunlar hiç umurunda olmasa idi.. Ya başka hiçbir şeyi umursamadan kendi kısa mesafeli menfaatlerinin peşinde koşan biri olsaydın..
Değilsin, ülkenin sorunları, milletinin sorunları seni ilgilendiriyor ve iyi bir şeyler yapmak istiyorsun.
Bahçeli’yi de işte bu sebeple “Liderim” diye sahipleniyorsun..
Ama feci şekilde yanılıyorsun..
Bir defa Bahçeli “Lider” değildir. Her Genel Başkan lider olsaydı, Yıldırım Akbulut da, Süleyman Soylu da lider olurdu.. Ama muhtemeldir ki sen bu kişilerin hangi partilerin hangi zamanında Genel Başkanı olduğunu bile bilmiyorsundur, hatırlamıyorsundur..
Lider toplumsal algıların ürettiği bir makamdır, bir kişi yada kurum tarafından bahşedilmez, bir görev makamı ile edinilmez..
Bahçeli “lider” olsa idi, 10.000, 50.000, 80.000 oy aldığımız ilçelerde, okuldan askerden arkadaş 200-300 kişilerle, “kendi seçtiklerine kendini seçtiren” zeminlerde “Güya Kongre”ler yaptırmazdı..
Herkesin üye olabildiği, herkesin de aday olabildiği, adaletli kongre zeminlerinde kendisini Ülkücü İrade’ye teslim ederdi..
İyi ise, “LİDER” ise, Ülkücüler zaten onu seçerdi..
Değilse, kim daha çok hak ediyorsa onu..
Ve..
Ülkücü Hareket’in “TEK, DOĞAL VE DEĞİŞMEZ” lideri Alparslan TÜRKEŞ’tir..
Ve onun dahi, BİZZAT KENDİ ÖĞRETİSİ OLARAK yanlışlarının sahiplenilmesi söz konusu değildir..
Bir gün hata yapar ise ardı sıra gelinmesini bizzat kendi men etmiştir.. Yürünecek izlenecek yolun “Dava” yolu olduğunu haseten söylemiştir..
* * *
Evet, İsmail bey kardeşim,
Sorunu teşkilat içinde çözmek istiyoruz..
(Ki zaten başka bir şekilde çözmek de mümkün değildir.. Başbakana, Cumhurbaşkanına veya Obama’ya “bizi bu yetersiz Genel Başkan’dan kurtar” deyip azledilmesini sağlamak mümkün değildir çünkü..)
NASIL ÇÖZECEĞİZ?
Kongrelerde farklı adayları yarıştırarak, içlerinden Ülkücülerin ortak kabulleri istikametinde “daha iyi” olanları seçerek..
Daha iyi ilçe başkanları ve yöneticileri, daha iyi İl başkanları ve yöneticileri, daha iyi Genel Başkanlar ve Genel Merkez yöneticileri..
AMA BUNU YAPAMIYORUZ..
HER SEÇİMDE OY VERDİĞİMİZ, EŞTEN DOSTTAN -ikna ile, hatır ile- OY TOPLADIĞIMIZ, BİR ÇOĞUMUZUN UĞRUNA BÜYÜK FEDAKÂRLIKLAR YAPTIĞI, CEZALAR YATTIĞI, OKULUNDAN İSTİKBALİNDEN VAZGEÇTİĞİ, DAVAMIZIN İDEALLERİMİZİN PARTİSİNE, PARTİMİZE ÜYE OLAMIYORUZ..
“Kendi seçtiklerine kendini seçtiren” bir düzen ile Ülkücü Hareket’in yönetim kademeleri İŞGAL ALTINDA..
AMA BUNU YAPACAĞIZ..
“İDRAK” İLE..
Her ilçede 90’dan bu yana yöneticilik yapmış ortalama 500 kişi var.. Bunlardan birkaçının ev sahipliği yaptığı çaylı çörekli toplantılarda bu hak telkin edilse, bu “idrak” temin edilse;
Bu 500 kişinin 250’si ilçeye gidip “BİZ ÜYE OLMAK İSTİYORUZ” dese, kendisinden önce başkanlık ve yöneticilik yapmış, dün önünde ceket iliklediği ağabeylerine NE DİYECEK DE ONLARI ÜYE YAPMAYACAK İlçe Başkanı ?!..
Nasıl bir gerekçe sunabilir ?!..
Ve..
250 kontrol dışı Üye/Delege, olunca bunu aşacak sayıda oy için 400’ü aşan üye yapmak, bu da mahallelere sandık koyup delegeleri üyelere seçtirmek anlamındadır..
Bu da herkesin aday olabileceği anlamındadır..
Bu da, -istisnaları olabilse dahi- DAHA İYİ OLANLARIN ilçe Yönetimine, İl Delegeliğine, İl Yönetimine, Genel Kurul Delegeliğine seçilecekleri anlamındadır..,
En nihayetinde MYK’ya ve Genel Başkanlığa da en iyi olanların seçileceği anlamındadır..
Sırada bu var.. Bu da olacak.. Adım adım geldiğimiz onca yoldan sonra..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.