Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Atatürk’ten Günümüze Doğu Anadolu’yu Kalkındırma Çabaları

0 8.505

“Doğu Anadolu’da yaşayan insanlarımızın ve yörenin ihmal edildiği” yolundaki iddiaların geçersiz olduğu yukarıdaki bilgilerden de açıkça anlaşılmaktadır. Esasen bu iddia, çeşitli çevrelerce uzun süre gündemde tutulmaya çalışılmış; iyi niyetli, ancak yeterli bilgiden yoksun kimseler de, zaman zaman buna âlet olabilmiştir. Oysaki Cumhuriyet hükümetleri, hiçbir zaman yurdun çeşitli yöreleri arasında ayrımcı bir tutum izlememişler, tam tersine Devletin bütün olanaklarını yurdun bir bütün olarak kalkınması için seferber etme gayreti içerisinde olmuşlardır.

Elbette bu gayretlerin Doğu Anadolu Bölgesi’nde ulaşabileceği başarı, diğer yörelerdeki ortalama başarı ile sınırlıdır. Bununla beraber, Doğu Anadolu Bölgesi, emperyalizmin bütün uğraşlarına karşın mamur hale getirilmeye çalışılmış, kıt kaynaklar çoğu zaman yurdun diğer yerlerinin “aleyhine” olmak üzere buraya aktarılmıştır. Nitekim 2000’li yılların başında ülkenin özellikle İç Anadolu, Doğu Karadeniz ve Doğu Akdeniz bölgelerinin gelişmişlik düzeyinin ülke ortalamasının oldukça gerisinde kalmış olmasını ve bu yörelerdeki pek çok ilde, doğu illeri ortalamasının altında kamu harcaması gerçekleşmiş olmasını ancak böyle bir yaklaşımla açıklayabiliriz. Nitekim, bütün Cumhuriyet hükümetleri Doğu Anadolu’ya en üst düzeyde ilgi göstermişler ve yörenin kalkınmasını yakından takip etmişlerdir. Her dönemin olanakları ölçüsünde, çoğu zaman diğer yörelerin paylarından da transfer yoluyla, Doğu Anadolu’ya kaynak aktarılmıştır. Bu bölgede yapılacak hizmet ve harcamalar, en başından beri “bir irat menbaı değil, bir kamu hizmeti” anlayışı ile çerçevelenmiştir.

Bugünkü noktaya gelinmesinde, olayın esasında siyasi boyutlu olduğunun görülememiş olmasının veya görmek istenilmeyerek sorunun bir ekonomik kalkınmışlık problemi olarak algılanmasının büyük rolü olduğu muhakkaktır. Nitekim PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın yakalanıp yargılanması ile yeni bir dönemece giren süreçte, ulusal ve uluslararası konjonktürdeki gelişmeler 2000’li yılların başında konunun siyasal boyutunu daha somut bir biçimde göz önüne sermektedir.

Dr. Sait AŞGIN

Araştırmacı / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.