Seyahatnamelere Göre Göktürklerde Budizm
Büyük Yabgu T’uwu’nun büyük oğlu T’umen (Tümen, İli Kağan, Bumin Kağan, 552-553) Göktürk Devleti’ni ilan ettikten sonra bu devlet hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Üçüncü kağan Mukan (553-572) tahta çıktığında, Juanjuanları tamamen mağlup etmiş ve Göktürk Devleti’nin batısındaki Eftalitler, doğusundaki Kıtaylar, kuzeydeki Ch’ikuları (Kırgız) sırasıyla mağlup ederek hâkimiyeti altına almıştır. Böylece Göktürk Devleti’nin toprağı genişlemiş ve doğusu Liaohai (Çin denizi), batısı Hishai (Hazar denizi), güneyi Gobi çölü, kuzeyi ise Peihai’ye (Baykal gölü) kadar genişlemiştir. T’apo (Taspar, 572-581) Kağan Dönemi’nde, Çin’de Ch’i (550-577) ile Chou (557-581) sülâlelerini siyasî bakımdan kendine bağlamıştır.
Shihpolüeh (İspara, 581587) Kağan Dönemi’nde, kuzeyde bulunan bütün göçebe kavimler hâkimiyeti altına almış ve 400 bin savaşçı birliğe sahip olmuştur. Fakat, devletin içinde meydana gelen hâkimiyet kavgaları ve Çin’de yeni kurulan Sui Sülâlesi (581-618), Göktürk Devleti’ni yıkmak amacıyla birtakım stratejik planları uygulamasından dolayı devlet sarsılmıştır.
Büyük Yabgu T’uwu’nun ikinci oğlu İstemi, “Tümen Kağan himayesinde on kavmin reisi olarak 200 bin askerle birlikte Hisyü’ye (Batı Bölge, Türkistan) sefer yapmış ve bölgedeki Hu memleketlerini (Soğut kökenli halkların memleketleri) kendi hâkimiyeti altına almıştır. Böylece İstemi kendini kağan olarak ilan etmiş (562576) ve On Ok kavim adını almıştır”. Eski Wusunların (Vusunlar) toprağını tamamen ele geçiren Batı Göktürklerin hâkim olan alanı doğusu Doğu Göktürklere, batısı Leichu denize (Hazar denizi), güneyi Shule’ya (Kaşgar), kuzeyi ise Hanhai’ye ulaşmıştır. Yench’i (Karaşehir)’nin kuzeybatısına doğru yedi günlük uzaklıkta Güney Otağı, kuzeye doğru sekiz günlük uzaklıkta ise Kuzey Otağı bulunmaktadır. T’iehlelerin bölgesi, Ch’iutz’u (Kuça) ve Hsiyü’daki (Türkistan) bütün Hu memleketleri Batı Göktürklere tabi olmuşlardır. Batı Göktürklerde Tulu, Nushihpi, Karluk, Ch’uyueh (Çigil?), Ch’umu (Çumuk?) ve Yiwu (Kumul) gibi topluluklar yer almaktadır. İstemi Kağan, 563-567 yıllarında Sogdyana, Toharistan, Kuzey Hindistan ve Doğu Türkistan’a hâkim olan Eftalitleri, Perslerle işbirliği yaparak mağlup etmiştir. Eftalit Devleti’ni iki ülke paylaşarak Demir Kapı ise Göktürk ile Perslerin sınırı olmuştur. Ardında Pers Devleti’nin zayıf düşmesiyle İstemi Kağan Eftalitlerin eski topraklarına tamamen sahip olmuştur. Bu sıralarda, Batı Göktürk Devleti’nin sınırı Hazar denizinin kuzey kısmına ulaşmıştır ve Bizans İmparatorluğu ile hemhudut olmuştur. Ayrıca, İstemi Kağan Bizans imparatoru ile işbirliği yaparak Pers Devleti’ni mağlup etmiş ve hâkimiyetinin temelini sağlamlaştırmıştır.
İstemi Kağan’ın oğlu Tat’ou (Tardu, 576-603) Kağan’ın torunu Shekui Kağan (611-619) Dönemi’nde, Batı Göktürklerin toprağı doğusu Altay dağına, batısı Batı Deniz’e (Hazar denizi) kadar ulaşmıştır. Çin’in batı sınırı Yümen geçidinden batıya doğru bütün Hu memleketleri tabi olmuşlardır. Otağı ise Kuça’nın kuzeyinde bulunan Sanmi dağında tesis etmiştir. Shekui Kağan’ın oğlu T’ung Yabgu Kağan (619-628?) Dönemi’nde, Kuzey Hindistan’da bulunan Kapisa memleketini hâkimiyeti altına almıştır. Bir kaç on bin askeri olan T’ung Yabgu Kağan kuzeydeki T’iehle kavimlerini ve batıdaki bütün Hisyü’yü (Türkistan) yönetmektedir. Ayrıca, otağını Şaş (Taşkent) memleketinin kuzeyinde bulunan Bin Çeşme’ye taşımıştır. Hisyü’de bulunan bütün memleketlerinin yöneticisine İltebir unvanını vererek bu memleketlerini teftiş etmek ve vergi almak için bir de Tudun unvanlı görevliyi göndermiştir. Batı Göktürkler hiçbir zaman T’ung Yabgu Kağan Dönemi gibi kuvvetli olamamamıştır. E. Chavannes’in araştırmasına göre bu dönemde Batı Göktürklerin batısı Merv, güneyi ise Hint nehrine kadar ulaşmıştır.
T’ung Yabgu Kağan Dönemi’nden sonra, Batı Göktürkler bitmeyen hâkimiyet kavgasının içine girmişler ve kavimler isyan yapmaya başlamışlardır. İç kargaşa yaratan hâkimiyet boşluklarından faydalanan T’ang Sülâlesi 630 yılında Doğu Göktürkleri kendi yönetimi altına aldıktan sonra Batı Göktürklere yönlenmiştir. 640 yılında Turfan’ı, 644 yılında Karaşehir’i, ardından batıya doğru sırasıyla Kuça, Kaşgar, Hotan ve Suyap’ı ele geçirmiştir. Nihayet 658-659 yılında, Batı Göktürkleri tamamen mağlup ederek bölgeyi kendi hâkimiyeti altına almış ve Batı Göktürklere tabi olan topraklarda T’ang Sülâlesi’nin garnizonlarını tesis etmiştir. Aslında, T’ang Sülâlesi’nin bu bölgede yürüttüğü hâkimiyeti pek sağlam değildi, bölgeyi tam anlamda kontrol altına alamamıştır. Bir çok Türk kavimlerinin isyan etmeleri ve Tibetlerin Doğu Türkistan’a el atması ve nihayet Türgişlerin Batı Göktürklerden sonra tekrar bu bölgelere sahip çıkmasıyla, T’ang Sülâlesi’nin bu bölgedeki hâkimiyeti sarsılmaya başlamıştır.
Moğolistan steplerinde devletini kaybeden (630) ve elli yıl T’ang Sülâlesi hâkimiyeti altında kalmış olan Doğu Göktürkler, İlteriş Kağan’ın (682691) önderliğinde tekrar devletini kurmuşlardır. Moch’u (Bögü Çur) Kağan (691-716), Bilge Kağan (716-734) ve onun kardeşi Köl Tigin’in çabalarından sonra, önce Orhon bölgesini ve etrafındaki Dokuz Oğuz, Kırgız gibi Türk kavimlerini ve Türk olmayan kavimleri hâkimiyeti altına almışlardır; sonra defalarca Türkistan’a sefer düzenlemiştir. Çin kaynaklarında da yazıldığı gibi, Doğu Göktürkler gerçi bazı seferlerde başarmışsa da, karşısında hem Müslüman Arap ordusu hem de Türgişlerin karşı çıkması, ayrıca, güneyde T’ang Sülâlesi’nin karşıt faaliyetinden dolayı eski Batı Göktürklerin hâkim olduğu topraklara sahip çıkamamışlardır. Bilge Kağan’ın ölümünden sonra Göktürkler Türkistan’ı kaybetmişlerdir.
Türkistan’ın büyük bir kısmına hâkim olan Türgişlerin Reisi Wuchihle’nın oğlu Shake (Sakal? 708-714) 708 yılında kendini kağan olarak ilan etmiştir. T’ang Sülâlesi de ona On Dört Kavim Kağanı unvanını vermiştir. Shake Kağan Batı Göktürklerin eski topraklarını, tekrar ele geçirmeye çalışmıştır, fakat, 714 yılında Doğu Göktürklerin batı seferinde öldürülünce kendi hâkimiyetini de kaybetmiştir. Kısa bir süre hâkimiyetini kaybeden Türgişler, Shake Kağan’ın ordu komutanı olan ve Kara Türgiş soyundan gelen Sulu’nun 716 yılında kendini kağan (716-738) ilan etmesiyle tekrar güçlenmişler ve Türkistan’a hâkim olmuştur. Sulu Kağan bütün On Ok kavimlerini kendi yönetimi altına alarak 200 binlik bir ordusuyla hem batıdaki Müslüman Arap ordusuyla hem de güneydoğu ve doğusundaki Tibetler, Göktürkler ve T’ang Sülâlesi’yle mücadele yapmıştır. Böylece bir dönem Türkistan’ı elde tutabilen Türgişler dış düşman ve iç kargaşaların sıkıştırmasıyla hâkimiyetini yavaş yavaş kaybetmeye başlamılardır. Orhun bölgesinde ise, 745 yılında Basmil, Karluk ve Uygurların baş kaldırmasından dolayı Göktürk Devleti yıkılmıştır ve bölgede Uygurlar Göktürklerin yerine geçerek hâkimiyetini kurmuşlardır.
Umumiyetle, Göktürkler en kuvvetli zamanlarında, toprakları doğuda Çin denizine, batısı Hazar denizine, güneyi Çin Seddi, Tibet ve Hint nehrine kadar ulaşmıştır. Doğu ve Batı Göktürkler ise aralarındaki Altay dağını sınır olarak kabul etmişlerdir. Araştırmamızın konuyla ilgili daha çok Batı Göktürklerin bölgeleri önem kazanmaktadır. E. Chavannes’in araştırmasına göre, Batı Göktürklerin toprakları, doğusu Altay dağına, batısı Volga nehrine, kuzeyi Tarbagatay dağına, güneyi ise Hint nehrine kadar ulaşmıştır. Batı Göktürk Devleti’nin mevcut olması, Asya’nın trafik ulaşım yollarını ve yolculuğun kolay olmasını sağlamıştır. Zerdüştçülük, Hıristiyanlık ve Maniheizm gibi üç dininin gelişmesinde yardımcı rol oynamıştır. Önceki iki dinin Çin’de yerleşmesi ve özellikle Mani dininin popüler hâle getirilmesi hâkkında rolü büyüktür. Batı Göktürk Devleti’nin çıkışlı ve inişli tarihi, Orta Asya’daki Zerdüştçülük, Hıristiyanlık, Manicilik ve İslâmiyet gibi dinlerin bölgede gelişmeleri ve zayıflamalarının çizgisini anlatmaktadır. Genelde bu tür olayların Orta Asya’nın siyasî durumuyla direkt ilişkileri vardır.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi / Türkiye