Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Bir Sorun Olduğu Doğru, Ama Adına “Kürt Sorunu” Demek Ne Kadar Doğru ?!

0 13.991

15 Haziran 2012

“Kürt sorunu” ifadesi, bölge coğrafyası – ve benzer stratejik önemi haiz coğrafyalar- üzerinde TAM KONTROL amacı güden ABD’nin (daha doğru bir ifade ile ‘Uluslararası Sömürgeci Sermaye’nin), altında Türkiye olarak imzamız bulunan ‘BM Şartı’nın ilgili Self Determination (Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı) hükmüne kapı aralayarak, ‘BÖLÜNME’nin önünü açmak hedeflerine hizmet gayesi gütmesi sebebiyle sakıncalıdır.
Teorik olarak bir itirazımızın olamayacağı ‘Self Determinasyon’, kendi coğrafyamızda, kan bedeli ödeyerek VATAN yaptığımız topraklarda, STRATEJİK VE JEOPOLİTİK tercihlerle ABD’nin kukla devletler üretmesine, adı ve bayrağı olsa da gerçek manada bağımsızlığının asla söz konusu olmadığı bir devletin/devletlerin kurulmasına hizmet edecek her düşünce ve eyleme karşı “korunma refleksi” taşıyan davranışların hepsi “de facto” hukuktur, meşrudur.
Bunu kınayacak ülke ve ulusların (bir örnek ABD, bir örnek İngiltere, bir örnek Fransa’nın) kendi sicillerinde bu korunma refleksine dair, çok sayıda ve ‘fahiş’ örneklerin olduğu da ayrı bir gerçektir..
Konuyu bu ifadelerle kapatmak da haksızlık olur;
Bir sorun olduğu doğrudur, çözümü de vardır.
— Bölgede devlet otoritesini tesis etmek üzere terörü sıfır noktasına taşımaya dönük -illegal yapılanmalar dahil her yol hak ve meşru sayılarak- her tedbiri almak..
— Eş zamanlı olarak “Tarım Kentleri” projesi ile merkezi köylere Okul, Hastane benzeri devlet hizmetlerini parasal maliyetlerini hiç önemsemeden acil olarak götürmek, ulaşımı tesis etmek, teşviklerle yöresel organize sanayi bölgeleri oluşturmak, bölge iş adamlarını motive edecek tedbirlerle bölgede istihdam ve ihracat öncelikli yatırımlar yapmak..
— Kısa bir gelişim sonrasında, pilot bölgelerde TOPRAK REFORMU uygulamaya başlayarak ve de devamlılığını sağlayacak her tedbiri alarak, nihai olarak “FEODALİTE”Yİ ORTADAN KALDIRMAK..
— Ayrılıkçı fikirlerin tahribatını zaman içinde örtecek kültürel ve sosyal yatırımları önemseyerek, maliyetlerini önemsemeden yapmak.. (Maliyetleri önemsememek lazımdır çünkü, bu maliyetler 30 yıldır süregelen ayrılıkçı terörün maliyetlerini ortadan kaldıracaktır nihayetinde.. Çünkü bu paralar yıllardır dağa taşa attığımız bombaların, füzelerin, uçak benzinlerinin maliyetinden daha fazla olamayacaktır..)
*   *   *
“-İllegal yapılanmalar dahil- her yol hak ve meşru sayılarak, her tedbiri almak..”  ifadesinin  göreceği muhtemel olan tenkitleri de peşinen cevaplayalım;
Her devletin  -uzak/ yakın- hedefleri ve bu hedeflere “kısa yollar”dan ulaşmayı sağlamak için illegal (kendi yasaları ile örtüşmeyen/gizli) yapılanmaları vardır.
(Ben size 5 egemen ülkeyi örnek olarak sayayım, siz de “hayır o devletlerin böyle illegal yapılanmaları yoktur” deyin,  üşenmem, varlığına kanıt teşkil edecek verileri sunarım
ABD’nin illegal yapılanmaları yok mu ? Almanya’nın ? Fransa’nın, İngiltere’nin, Rusya’nın ?..)
Terörün neredeyse sıfır noktasına çekildiği  yıllarda ve hemen öncesinde Gebze-Adapazarı arasında (bulunsun ibret olsun diye) toprağa dahi gömülmemiş cesetler ardı ardına medyaya manşet oluyordu, PKK’nın finans ayakları, kafa adamlarıydı bunlar ..
Yasal mıydı ? Hayır !..  Yanlış mıydı ?..
Asala diplomatlarımızı öldürüyordu.. Sonra baktık ki görünmez eller Asala hücrelerini basıp militanlarını imha etmeye başladı. Sonra öğrendik ki MİT bilgiyi ve donanımı veriyor, planı da yapıyor, ama bu işleri -devlet tarafından aranmakta olan bir firari- Abdullah Çatlı (ve arkadaşları) yapıyor..
Yasal mıydı ? Hayır !..  Yanlış mıydı ?..
12 Mart ile 12 Eylül arasında Emperyalizme kan ve can pahasına direnen bir Ülkücü Hareket vardı sokaklarda, üniversitelerde, fabrikalarda..
5.000 şehit, 10.000 gazi,  akabinde 20.000 cezaevi mağduru.. Bu şanlı bir direnişti..Mukabil silahlı mücadelesi vardı..
Yasal mıydı ? Hayır !..  Yanlış mıydı ?..
*     *    *
Hep söyledim, lafın yeri yine söylüyorum;
ESAS OLAN TÜRK MİLLETİ’NİN HAK VE MENFAATLERİDİR !
Bu hak ve menfaatleri temin ve tesis edecek her vasıta mübâhtır, meşrudur.. Hukuk ise hukuk, kılıç ise kılıç, ne lazımsa o !..
www.ucuncuyol.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.