Şor Türkleri ve Sözlü Edebiyatı
Güneybatı Sibirya’nın küçük topluluklarından olan Şor Türklerinin önemli bir kesimi günümüzde Kemerovo bölgesinde yaşamaktayken, bir kısmı da 1940’lardan itibaren Rus yönetimi tarafından Hakas Otonom Bölgesi içine dahil edildikleri için Hakas Türklerinin bir kolu olarak bilinegelmişlerdir. 19. yüzyıla kadar Demirci (Kuznetsk) Tatarları, Kondom Tatarları ve Mras Tatarları diye adlandırılan bu küçük Türk topluluğu, aynı yüzyılın ortalarında Güney Sibirya Türkleri arasında dolaşarak halk edebiyatı derlemeleri yapan W. Radloff tarafından Şor olarak tanımlanmıştır. Altaylılar, Teleütler ve Kara Orman Türkleri tarafından Şor adı verilen bu topluluk, geçmişte kendisini adlandırmak için özel bir boy ya da soy adı kullanmamıştır.
Daha çok kıyılarında oturdukları ırmak adlarını etnonim olarak kabul etmişlerdir: Pıras Kiji, Mıras Kiji, vs. Tom ırmağı ve bu ırmağın kollarını oluşturan Kondom ve Mras ırmaklarının kıyılarında yaşayan ve avcılık, balıkçılık, kürk avcılığının yanı sıra madencilik, özellikle de demircilikte de mahir olan Şor Türkleri, biraz aşağıda da sözünü edeceğimiz misyonerlik faaliyetleri sonucu 19. yüzyılda Hıristiyanlığı benimsemekle birlikte Türk inanış sistemini teşkil eden Tenricilik ve Şamanizm son dönemlere kadar Şor Türkleri arasında etkili olmuştur. Sovyet döneminde izlenen ateizm esaslı dinsel politikalar, Şor Türkleri arasında da etkisini göstermiş ve misyonerler tarafından Hıristiyanlaştırılan Şor Türklerinin bu dinle olan bağlarını koparmıştır. Fakat, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yaşanan dinsel özgürlük sonucu 1989 sayımlarına göre nüfusları 12.585 olan Şorların bir bölümü yeniden Hıristiyanlığı seçmiştir.
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rus ve Batılı bilim adamlarının ilgi alanına girmeye başlayan Şor Türklerinin etnik oluşumu konusunda da çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan en popüler olanı da Şor Türklerinin Ugor, Samoyid, Ket ve Türk kavimlerinin uzun süre bir arada yaşamaları ve bunların birbirlerine karışmalarından meydana geldikleri görüşüdür. Şor Türkleri, bilinen en eski dönemlerde Sayan Dağları’nın kuzey bölgelerini oluşturan taygada yaşamışlar, 6-13. yüzyıllar arasında da Göktürkler, Uygurlar ve Yenisey Kırgızlarının egemenliği altında kalarak etnik anlamda şekillenmelerini tamamlamışlardır. Bu dönemde Moğol ve Kalmuk derebeyliklerine de tabi olduklarını gördüğümüz Şor Türkleri, 14-17. yüzyıllar arasında Orta Yenisey bozkırlarında Hongoray ya da Hooray adıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir. Şor Türkleri, Yermak’ın önderliğinde ilk önce Kuzey Sibirya’yı, daha sonra da Güney Sibirya’yı işgal eden Rus Kazaklarının girişimleri sonucu 1610’lu yıllardan itibaren Çarlık Rusyası’nın egemenliği altına girmeye başlamışlardır. Çarlık Rusyası döneminde yürütülen Hıristiyanlaştırma politikaları çerçevesinde Hıristiyanlaştırılan Şor Türkleri bu dönemde, avcılıkla, kürk ticaretiyle ve demircilikle uğraşmışlardır. Fakat, Çarlık Rusyası sınırlarının Kalmuklarla ve Yenisey Kırgızlarıyla olan irtibatlarını büyük oranda engellemesi, demir madenciliği ve demir işletmeciliği alanında mahir olan Şor Türklerinin ticaret imkânlarını büyük oranda kısıtlamıştır.
Çünkü, Kalmuklar ile Yenisey Kırgızları, Şor Türklerinin demir işletmeciliği alanındaki ana müşterileri idi.
1917’de gerçekleştirilen Ekim Devrimi ve Sovyetler Birliği’nin kuruluşu, diğer Türk toplulukları gibi, Şor Türkleri için de son derece önemli olayların yaşanmasına vesile olmuştur. 1924’ten itibaren Rus yöneticilerce başlatılan Türklük kavramını parçalayarak yeni uluslar yaratma projesi kapsamında Şor Türkleri üzerinde de durulmuş ve Şor Türkleri, 1926 yılında Gornoy Şorii (Dağlı Şorlar) Muhtariyeti adındaki bir idarî yapıya kavuşturulmuştur. Bu dönem zarfında Şor Türklerinin bir yazı diline sahip olabilmeleri adına Şor Türkçesinin gramerini içeren eserler hazırlanmış, açılan okullarda Şor Türkçesi ile eğitim yapılmıştır. Şor Türkçesiyle hazırlanan kitapların yayımlandığı bu dönemin en belirgin özelliklerinden birisi de Çarlık döneminden beri Kiril alfabesini kullanan Şor Türkleri için 1930’da Latin esaslı yeni bir alfabenin hazırlanmasıdır. Bu dönemdeki dil ve alfabe alanlarındaki teşebbüsler, biraz aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. Sözü edilen dönem, 1939’a kadar devam etmiştir. Oluşturulan Gornoy Şorii Muhtariyeti 1939’da ortadan kaldırılmış ve böylece Şor Türkleri, şimdiki Rusya Federasyonu’nun Kemerovo bölgesiyle Hakas Özerk Bölgesi’nde yaşar bir topluluk haline dönüştürülmüştür.
1991 başlarına kadar sözü edilen statüde yaşayan ve yazı dillerinden mahrum kalan Şor Türkleri, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yeniden harekete geçmişlerdir. Kemeorovo merkezli yeni teşebbüslerde, 1927-1939 yılları arasındaki teşebbüslere benzer bir şekilde yazı dilinin geliştirilmesi, Şor Türkçesini okuyup yazan insanların sayısını arttırmak gibi amaçların takip edildiği görülmektedir. En önemli hedef ise Şor Türklerinin ulusal bilincini ve ulusal kültürünü canlandırmaktır.
Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Başkurdistan ile ilgili yazılarınızı okumak istiyorum.