Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

İsviçreli Jeolog: Arkeologlar Yunan Hayranı

0 12.795

İsviçreli Jeolog:
İsviçreli araştırmacı Eberhard Zangger, Truva dönemine dair iddialarıyla arkeoloji dünyasını hareketlendirdi. Zangger diyor ki bugüne kadar tarihi antik Yunan hayranı Batılı tarihçiler yazdı. Anadolu’nun gerçek sahipleri gözardı edildi.

“Truva antik kenti aslında şu anda görünenin 100 katı daha büyük bir alana yayılıyor. Çünkü bu kent, bundan dört bin yıl önce Anadolu’da yaşayan ve haklarında çok az şey bilinen Luvi Uygarlığı’nın etkisi altındaydı.

Luviler hakkında bir şey bilmiyor olmamız, tamamen politik. Yunan hayranı Batılı tarihçilerin işine böyle geldi. Anadolu’da hala kazılmayı bekleyen ama kimsenin ilgilenmediği pek çok Luvi kenti var. Eğer Truva ve bu kentler kazılırsa tarih değişecek…”

Bu sözler İsviçreli bir jeoloji uzmanı olan Eberhard Zannger’e ait. Luvi Araştırmaları Vakfı’nın kurucusu.

Vakfın tek finansörü kendisi ve hayatının amacı, M.Ö. iki binli yıllarda Türkiye’nin batısında Luvi Uygarlığı’nın yaşadığını kabul ettirmek…

Zannger aslında bir jeolog.

Yıllarca arkeolojik kazılarda jeolog olarak çalışmış. Bundan 20 yıl önce Yunanistan’daki kazılarda çalışıyormuş.

Zangger’in anlattığına göre, Luwian Studies Vakfı, Batı Anadolu’da MÖ 2. bin yılına tarihlendirilebilecek ve o dönemde var olan Miken veya Hitit kültürlerinin bir parçası olmayan 340 büyük yerleşim yeri tespit etmiş.

Bu yerleşim yerleri, şu ana kadar varlığı henüz kabul edilmemiş olan Luvi uygarlığını oluşturan halklara ait.

Zangger Türkiye’de yapacağı kazılarla iddiasını kanıtlarsa 200 senedir yaygın olan; bütün her şeyi Yunanlıların keşfettiğine dair inanç çökecek.

“Avrupalı arkeologları eleştiriyorsunuz, siz de bir Avrupalısınız. Sizin onlardan farkınız nedir?” sorusuna verdiği cevap ilginç:

İsviçreli Jeolog:
Ben daha farklı bir zihniyetle yetiştirildim. Liseye gitmedim, pratik bir işte çalıştım. Konservatör olarak. Ondan sonra diplomamı aldım ve üniversiteye gittim. Klasik bir eğitimim olmadı. Arkeolog değil de jeolog olduğum için, Avrupalı arkeologların yaşadığı şekilde benim beynim yıkanmadı.

PEKİ ZANGGER NE DİYOR?

Zangger bu kez Luviler hakkında ilgi çekecek iddialar dile getiriyor. Diyor ki Luvi Uygarlığı hakkında pek bir şey bilinmiyor. Luviler hiçbir zaman merkezi bir devlet kurmadı ama küçük krallıklardan oluşa bir uygarlıktı.

Tipik bir Bronz Çağı haritasında doğuda Hititler’in, batıda ise Miken, Minoa gibi Yunan kökenli uygarlıklarının arasında bomboş bir alan olması mümkün değil.

Bu küçük krallıklar bir dönem Hititler’e tabi olsa da aslında bir uygarlık olarak tanımlanmaları gekeriyor.

Zaten 1192’de Hititler’i yıkan büyük saldırıyı yapan, antik Mısır kaynaklarında geçen saldırgan ‘Deniz İnsanları’ da aslında Luvilerden başkası değil. Eski çağların en büyük anlatısı, yani Troia Savaşı ise Luviler’in güçlenmesine karşı saldırıya geçen Yunan kentlerinin bir saldırısı.

İsviçreli araştırmacı Eberhard Zangger.

Türkiye daha önce de Luviler ve Troia arasında bağlantı kuran yaklaşımları duymuş, Troia’nın Anadolulu olduğu yönündeki tezleri tartışmış iş “Troialılar Türk mü?” noktasına kadar gelmişti.

Zangger benzer bir tarih tezi dile getirmekten bir adım daha ileriye gidiyor ve kazılar yapılırsa kendisini destekleyecek buluntuların çıkacağını savunuyor. Hem yerini hem derinliğini belirtiyor: “Troia’da Kara Menderes nehrinin taşkın ovasında 5-6 metre derinlikte. Anadolu’da ise 10 metre derinde.”

Truva neden bu kadar önemli

Birçok bilim insanına göre Troya’nın önemi, Homeros’un eserlerinden ileri gelir. Oldukça gösterişsiz bir yerleşim alanı olmasına rağmen Troya’nın binlerce yıl boyunca bu kadar önemsenmesinin tek nedeni İlyada’dır. Ancak Troya’nın şöhretinin Homeros’tan kaynaklandığı tezine karşı birçok şey ileri sürülebilir.

Her şeyden önce Homeros, Grek kökenli bir yazar olarak, Grek kahramanları üzerine Grek dilinde bir destan yazar ve bu destan Grek savaşçılarının zaferiyle son bulur.

Bu durumda neden sonraki nesiller galip gelen Grekler yerine bu küçük yeri önemseyip yüceltmişlerdir?

Eğer Troya savaşlarına Homeros’un destanları ün kazandırdıysa, o zaman Romalı aristokratların ve Avrupa halklarının soylarını Troya Savaşı’nı kaybedenlere değil, muzaffer Agamemnon’a ve doğum yeri olan Miken’e dayandırmaları gerekmez miydi?

Başka kaynak yok

İkinci olarak, Troya’nın en parlak dönemi ile ilgili aktarılan birçok detayı Homeros’un eserinde görmek mümkün değildir. Dolayısıyla Homeros’un yanı sıra başka kaynaklar da söz konusu olmalıydı. Üçüncü olarak Troya konusu, özellikle ortaçağda, yani Homeros’un eserine erişimin mümkün olmadığı ve eserin kayıp olduğunun sanıldığı bir dönemde çok rağbet görmüştür.

Harikalar diyarı

Hititlerin büyük kralı II. Murşili’nin Luvi Seferi sırasında 66 bin kişiyi esir aldığı iddia edilir. Döneminin en zengin ve en güçlü firavunu III. Amenophis de ısrarla bir Luvi Prensesi ile evlenebilmeyi dilemiştir. Bunun yanında kendi mezar tapınağında, Grek kolonicilerinin bu coğrafyayı tanımalarından beş yüz yıl önce, Luviler ve İyonyalılar resmedilmiştir. Dünyanın yedi harikasından üçü eskiden Luvilere ait olan topraklarda yer aldığı gibi, Sokrates öncesi Ege filozoflarının hemen hepsi Luvilere ait devletlerde ortaya çıkmıştır.

Alıntı Kaynağı: http://www.sondevir.com
http://www.genelturktarihi.net/

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.