İlericiler
Disiplin, medeniyetin getirdiği bir davranış şeklidir. Medeniyetin doğurduğu meseleler birçok fedakârlığı gerektirdiğinden insanlar hürriyetlerinden, haklarından ve çıkarlarından vazgeçmek suretiyle bu disipline uyarlar.
Bugünün medeniyetinde romantik hürriyet yoktur. Hürriyet yalnız vicdanlarda ve kafaların içindedir. Davranış hürriyeti geri kalmış toplumların işidir. Hürriyetin sınırsızlığı ise ancak hayvanlara mahsustur.
Kendilerine “ilerici” ve kendileri gibi düşünmeyen herkese “gerici” diyen bir züppeler ve hayvanlaşmış insanlar topluluğu işte bu sınırsız hürriyeti istiyorlar. Bir topluluğu diri tutan disiplinlerden hiçbirini tanımak istemiyorlar. Kanunlarda işlerine gelmeyen maddeleri kaldırmak davasını güdüyorlar. Ahlakı tahrip etse dahi basının kayıtsız hürriyetini savunuyorlar. Serbest aşk istiyorlar.
Kanunlar hürriyeti kısmak, yani insanları hayvanlıktan kurtarmak için yapılır. Kanunlar kötülük yapmak hürriyetini, toplumu yıkmak hürriyetini, ihtikâr hürriyetini, cinayet hürriyetini önlemek için yürürlüktedir. Bir toplumu diri tutmak için gerekirse fikir hürriyetine de gem vurulur. Her toplumun ayrı bir mizacı, ayrı alerjisi, ayrı eğilimi vardır. Bunun dışına çıkılmaz. Çıkılınca rezalet ve fecaat olur.
İsveç, Norveç ve Danimarka’da kadınlar için suni aşılama ile gebelik kanunu vardır. Aslına bakılırsa sağlam nesil yetiştirmek için bu usul pek yerindedir. Ama bu yerinde olan işi gel de Türkiye’de uygula bakalım. Yer yerinden oynar. Çünkü Türk Milleti’nin düşünüş tarzı, ahlâk prensipleri ve insanlık gururu büsbütün ayrıdır,
Basın hürriyeti de böyledir. Her şeyi sayıp söyleyemezsin. Basında fikir ve duygu değeri, bilim gerçeği, millî fayda unsuru olmalıdır. Bunların hiç biri yokken, basın hürriyeti adına ahlâk veya sinir bozucu, millî duyguyu incitici yazılar yazmakla hangi insanî fayda sağlanır? Fikrin bir sıhhati olmak lâzımdır. Erkek ve kız kardeşlerin birbirleriyle evlenmesini savunan fikir, fikir midir?
Şu son günlerde Babeuf üzerinde koparılan fırtına kadar gülünç bir davranış olabilir mi? Acaba Babeuf dünyaya gelmeseydi insanlık, hattâ Fransa ne kaybederdi? Bu adamın eserinde Türk kanunlarına göre suç unsuru bulan savcı yanılıyor da onu savunanlar mı doğruyu söylüyor? Yasa gerektirdi mi, kürt Said’in eserlerini nasıl toplatılıyorsa Frenk Babeuf’unküler de öyle toplatılır.
Babeuf için gösteri yapan zavallılar bu davranışlarıyla tarihe geçeceklerine inanıyorlarsa ne mutlu onlara!…. Hele Mahkemeye kadar gelerek kendisini sanıklar arasına kattıran kahramana hiç diyecek yok. Yalnız bir küçük nokta: Bu muhteşem kabadayılığı sıkı yönetim zamanında yapmalıydılar.
İlericilerin savunduğu serbest aşka gelince, onların istediği bu hürriyet yalnız ve ancak hayvanlarda vardır. Pagan Roma’nın serbest aşk yüzünden, nasıl rezaletlere sahne olduğu unutulmamalıdır. Dinlerin erkek dişi ilişkileri üzerindeki baskısı da bu rezaletlere karşı sosyal bir tepkiden başka bir şey değildir.
İlerici gerici tabirlerini komünistler çıkarmıştır. Eskiden terakkiperver ve mürteci kelimeleri vardı.
Fakat bugünkü ilerici gerici anlamında kullanılmıyordu.
Bugün herkes tarafından kullanılan bu kelimeler aşınmış, mânâsız, medlûlsüz hâle gelmiştir. Hele kendilerine ilerici diyen iğrenç maskaraları gördükten sonra namuslu insanlarda bu kelimeye karşı bir düşmanlık bile belirmiştir.
İlerlemek, yurtta herkesi en aşağı ilkokuldan geçirmek ve dünya çapında üniversiteler kurarak dünya çapında bilginler yetiştirmektedir.
İlerlemek yurtta yüksek bir ahlâk seviyesi ve aile düzeni, fertler arasında sevgi ve saygı yaratmak, her türlü ahlâksız ve anormal fert ve akımları tasfiye etmek, hak ve ahlâk düşüncelerini kafalara sokmak, siyasî sınırlar dışında kalan soydaşlara yardım elini uzatabilmektedir.
Yoksa ilerlemek fikir ve düzen bozucu yazılar yazmak veya yazıları Türkçeye çevirerek milleti birbirine düşman sınıflara bölmek, çirkin ve ahlâksızca yayınlar yapmak, millî mukaddesatla alay etmek ve yabancılara sinsi sinsi uşaklık etmek değildir.
Ötüken, 15 Aralık 1964, Sayı: 12