Destanlarda ve Tarihî Kaynaklarda Alp Er Tunga (Efrâsiyâb)
Tarih öncesinden tarih devirlerine geçişten itibaren Asya’da Türklerin savaşçı ve teşkilatçı bir yapıya sahip oldukları bilinmektedir. Asya’daki devlet teşekküllerinde ve idarede hep etkili olmuşlardır. Bu etkinlik, hem devirlerinin en iyi savaş araçlarını üretmeleri ve en iyi şekilde kullanmaları hem de kendi aralarında teşkilatlanmaya dayalı bir hukuk sistemi oluşturmalarından kaynaklanmaktadır.
Yukarıda kısaca belirtmeğe çalıştığımız özellikleri taşıyan Türkler Asya’da hakimiyeti elinde tutan, bu hakimiyeti zaman zaman Japon denizine, Anadolu’ya ve Avrupa içlerine kadar yayan büyük hükümdarlar ortaya çıkarmışlardır. Bu hükümdarların idaresinde cihana hakim olma ülküsüyle büyük mücadeleler vermişlerdir. Verdikleri bu mücadeleleri yetiştirdikleri büyük hükümdarların hayatları ve mücadeleleri çevresinde destanlaştırmışlardır. Bu destan geleneği tarihin akışı içinde süregelmiştir.
Araştırmacılara göre Türklerin ilk büyük destanı Sakaların efsanevî hükümdarı Alp Er Tonga’nın hayatı ve mücadeleleri çevresinde söylenmiştir. Daha sonra yetişen büyük kahraman hükümdarların hayatı çevresinde destan söyleme geleneği devam etmiştir.
Türklerin yetiştirdikleri büyük kahramanlar idaresinde verdikleri mücadeleler, sadece Türk destanlarında incelenmemiş komşu milletlerin destanlarına da yansımıştır. Bu yansımayı biz en geniş olarak İran milli destanı Şehnâme’de görmekteyiz. İran milli kahramanları, en büyük mücadelelerini, sürekli ilerlemek ve hakim olmak ülküsüyle üzerlerine gelen Turan Hükümdârı Efrâsiyâb’a karşı verirler. Efrâsiyâb aralarında tabii sınır kabul ettikleri Ceyhun’un doğusunda kaldığı ve intikama sebep olacak bir hadise meydana gelmedikçe Türklerle savaşmazlar. Fakat Efrâsiyâb zaman zaman yenilip geri çekilse bile fırsatını bulduğu ilk anda ilerlemek ve hâkim olmak için hemen mücadeleye girişir.
Türklerden bahseden Farsça ve Arapça kaynaklarda Efrâsiyâb, Türk hükümdar soyunun atası kabul edilir. XI. yüzyılda yazılmış Kutadgu Bilig ve Divanü Lügat’it Türk’de Efrâsiyâb olarak bahsedilen kahramanın Türk hükümdar ailesinin atası büyük kahraman Alp Er Tonga olduğu kaydedilir. Bütün bunlar bize Türklerin tarih öncesinden tarih devrine geçişte yetiştirdikleri büyük kahraman Alp Er Tonga’nın hatıralarını XI. yüzyılda bile unutmadıklarını göstermektedir.
XV. yüzyılda İran milli destanı Şehnâme’ye benzer bir şekilde Anadolu anlatılan Hz. Süleyman kıssalarını merkez alarak Anadolu Türkleri için destanı ve efsânevi üç yüz altmış altı ciltlik büyük bir tarih hazırlamak isteyen ve bunun için ömrünün kırk yılını harcayan Uzun Firdevsî eserinin 3945. ciltlerini Hz. Süleyman’la Efrâsiyâb’ın mücadelelerine ayırmıştır. Bu kısımda kendisine “âleme hükümran olması” için Allah tarafından yüzük, kudret tahtı ve mucizevî güçler verilen Müslüman hükümdar Hz. Süleyman’la yine cihan hâkimiyeti ülküsü taşıyan ateşperest Efrâsiyâbı Türk, karşı karşıya gelirler ve mücadele ederler. Fakat Müslüman ideolojiye göre hareket eden Firdevsî tabii olarak sonunda Müslüman hükümdar tipini galip kılar. Fakat Efrâsiyâbı Türk’ün kahramanlığını da ortaya koyar. Eserini oluştururken büyük oranda Şehnâme’deki bilgilerden yararlanmasına rağmen Şehnâme’deki bilgileri değiştirir. Şehnâme’de Efrâsiyâb, İran kahramanlarını ve Hüsrev’e kadar hükümdarları hep yenip bir tek Rüstem karşısında yenilmesine rağmen Süleymannâme’de Rüstem dahil bütün İran kahramanlarını yenip bütün İran’ı hakimiyet altına alır. Müslüman hükümdar Hz. Süleyman karşısında yenilerek ona tâbi olmak zorunda kalır. Fakat Hz. Süleyman, ona ve yanındaki kahramanlarına itibar gösterip yanında önemli bir mevki verir. Birlikte “âleme hükümran olma” ülküsü peşinde mücadeleye devam ederler.
Başta Zeki Velidi Togan olmak üzere bir kısım tarihçilere göre Efrâsiyâb Sakaların efsânevî hükümdarıdır. Togan verdiği bilgilerin tam manasıyla kesinlenemeyen fakat yine de bir kısım kaynaklara dayanılarak temellendirilen muhtemel bilgiler olduğu kaydını koyarak Sakalarla ilgili bize şu bilgileri verir: Sakalar Devri’nin başlangıcı “tarih öncesi” devirden “ön tarih” devrine geçişte yer alır. M.Ö. VIII. yüzyılda merkezi Orta Tiyanşan’da olan kudretli bir Saka Devleti mevcuttu ve bu devlet Çin sınırından Tuna’ya kadar geniş bir alanda, parçaları arasında gevşek bağlarıyla büyük bir teşekkül oluşturuyordu. Bu milletin bir kolu tıpkı Hunlar, Göktürkler ve Moğollar zamanında olduğu gibi Doğu Avrupa’yı istila etti. Yunan müellifleri Sakaları birçok kavmi ihtiva eden “Skit” camiasının en kudretli zümresi biliyorlar. “Skit” ismiyle Doğu Avrupa’yı istila eden zümreleri, “Saka” ismiyle de Orta Asya’ya hakim olan ve Ön Asya bugünkü Azerbaycan’a doğru yayılan zümreleri anıyorlar. Eldeki muhtelif bilgi ve deliller muhtelif kavimlerden oluşan bu zümrelerde hakim unsurun Türk kavimleri olduğunu göstermektedir.
Doğu Avrupa’yı işgal eden bu zümreler hakim zümre oldukları halde kendilerinden medeniyetçe daha yüksek olan İran ve Slav kavimleri arasında erimeye başladılar. Bununla birlikte Sakalar bir ara Anadolu’yu bile ele geçirdiler. Anadolu’daki hakimiyet kavgası esnasında M.Ö. 62625 yıllarında İranî Medler Zile yakınlarında Sakalara büyük bir darbe indirdiler. Çinliler de bundan istifade ederek Saka ülkesinin doğu bölgelerini işgal ettiler. Bu hadise cihanşümul Türk devletinin tarihine ait Yunan, İran, Asur ve Çin kaynaklarında geçen ilk büyük hadisedir. Bu hadise Ön Asya bölgesindeki İrânî kavimleri güçlendirip canlandırdı ve İrânî kavimler M.Ö. VI. yüzyıldan I. yüzyıla kadar Güneydoğu Asya’dan Orta Asya’ya doğru hücum ve taarruzlarda bulundular.
Anadolu’da alınan darbeden sonra Sakalar buradan çekildilerse de Azerbaycan taraflarında uzun süre mücadeleye devam ettikleri ve hakimiyetlerini sürdürdükleri çeşitli kaynakların verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır. Gerek Anadolu gerek Azerbaycan’da yapılan mücadelelerde iki taraf da büyük kayıplar vermiş, bu hadiselerin izleri halk arasında uzun süre görülmeye devam etmiştir. İranlılar Efrâsiyâb’ın kardeşi Barsgan tarafından Beykend’de öldürülen İran Prensi Siyavuş için uzun süre senenin belirli günlerinde yas tutukları gibi Türkler de Anadolu veya Azerbaycan’da İranlılar tarafından öldürülen Alp Er Tonga’nın yasını uzun süre tutmuşlardır.
İran kaynaklarında “Efrâsiyâb” Türk kaynaklarında “Tonga Alp Er” ismiyle geçen kahraman, bu büyük Saka Devleti’ne hem en güçlü şevketli devrini hem de çöküş devrini yaşatmıştır. Onun ölümünden sonra oğulları tarafından Orta Asya’da Saka hakimiyeti uzun süre devam ettirilmiştir. Daha sonda da Türk hükümdar ailelerinin büyük atası kabul edilmiştir.
Efrâsiyâb her ne kadar tarihi olarak Hindistan’daki Buda’dan önce yaşamış bir kahramansa da Orta Asya Türk Budistleri Orta Asya ve Buhara taraflarında Zerdüştlüğü yaymak isteyen İranlılara karşı mücadele veren bir hükümdar olarak görmüşler ve ona dinî bir kutsiyet atfetmişlerdir. Bütün bunlar uzun asırlar onun hatırasının yaşadığının göstergeleridir.
Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi / Türkiye