Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Millî Mücadele’nin Deniz Cephesi

0 12.307

Birinci Dünya Savaşı sonrasında savaşın galibi devletler Osmanlı Devleti’ne karşı acımasız ve hayalci bir yaklaşım göstermişlerdi. Yüzyılların ürünü Şark Meselesini kendi programları çerçevesinde çözme konusunda, adeta yağma edercesine Osmanlı topraklarını paylaşmaya yönelmişler, Mondros Ateşkes Andlaşması’nı yürürlüğe koyarak işgaller sırasında kendilerine bir zorluk çıkarılmasını engellemek istemişlerdi. İstanbul’u avuçlarına alıp Orta ve Yakın Doğu’da istedikleri düzeni kuracaklar, Anadolu’yu da bu düzenin gereklerine uyduracaklardı. İtilaf Devletleri, Türk Milleti’nin bu oldu bittilerle kolayca teslim alınabilecek, köle ruhlu bir toplum olmadığını hesaba katmamışlardı. Anadolu’nun her köşesinde kısa süre içinde işgallere ve Türklerin istiklaline yönelik hareketlere karşı tepkiler ortaya çıktı. Türk milleti organize olmasa bile topyekün bir savaşa hazırlanmakta ve bunun işaretlerini vermekteydi.

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesiyle bu direnişler programlı bir şekle dönüşmüş, bağımsızlık için, bazı zorluklar yaşansa bile milli bir hareket başlatılmıştı. İşte bu noktada İtilaf Devletlerinin çıkarları ve programları tehlikeye düştüğü için, Anadolu’da başlayan bağımsızlık savaşını söndürmek üzere harekete geçmişlerdi. Sömürgeci Batılı ülkelerin ekonomik, siyasi, askeri, stratejik hedeflerine ulaşmaları Milli Mücadele’nin bastırılmasına bağlıydı. Bunun için İngiltere, Yunanistan’ı Batı Anadolu’dan içerilere gönderirken, Boğazlar, Karadeniz ve Kafkaslar üzerinden uyguladığı kuşatma politikası ile O’nun can damarlarını kesmek yoluna gitmiş, Amerika, Fransa, İtalya’da ganimetten pay alma yarışında geri kalmamak için bu uygulama içinde yer almışlardı. 1918 Ekim ayı sonundan, 1922 Eylül’üne kadar bu çabalar sürdürüldü. Bu zaman dilimi içinde Karadeniz yoluyla Anadolu’ya Rusya’dan ve İstanbul’dan gelen savaş araç-gereçlerinin gelmesini engellemek, Anadolu’yu, yarattığı etnik ayrılıklarla parçalamak, Milli Mücadele’nin inancını kırmak için, savaş gemilerini Karadeniz’e gönderip Türk taşımacılığını engellemek, Türk liman ve şehirlerini topa tutmak, yerli ve yabancı pek çok kimseyi casus olarak Anadolu’ya sokmak, gayrimüslimlerle bir dayanak noktası bulmak, Türk halkını Milli Mücadele’ye karşı ayaklanmaya yönlendirmek, kıyılara bildiriler atmak, olumsuz propaganda yapmak gibi faaliyetlerde bulundular. Anadolu’daki Milli Hareket de yılmadan, bütün bu zorluklara karşı gerekli önlemleri alarak savaştı. İtilaf Devletlerinin her türlü faaliyetine karşı alınan önlemlerle bu yıkıcı faaliyetlerin etkisi kırıldı. Bu faaliyetler siyasi ve askeri alanlarda yürütüldü. Siyasi alanda casusluk, Pontus ve Ermenicilik hareketlerine karşı propaganda ve milli kuruluşların karşı faaliyetleri yer aldı. Askeri alanda da nakliye, güvenlik ve lojistik faaliyetleri yürütüldü.

Yrd. Doç. Dr. Rahmi DOĞANAY

Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi /Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.