Yalan ve Hile Saltanatı…
Genel Bir Değerlendirme
Kırmadan dökmeden söz mü söyleyeceksin azizim, o zaman dokuz kere düşün sonra bir söyle… Herkesin aynı şeyi aynı derece ve ölçüde anlayabileceğini de sanma… Yorum için kullanacağın dili ve kelimeleri hassasiyetle seçerek düzgün bir anlatımla yansıtman gerekiyor…
Neden mi!
Aklını kullanmayan toplumları bu değerli öğesini kullanmaya sevk etmek için, ne anlatmak istediğini herkes anlayacak düzeyde olmalıdır da ondan… Uyandırmak için, en cahiline göre yazmak gerek! Uygun düşer mi bilmem; “Söz ola ki kestire başı, söz ola ki kurtara başı”(YE)… Böyle demiş üstat…
***
Arayış…
İkinci dünya savaşı başında Alman ve Hitler hayranlığı vardı. Çünkü aidiyet fikrini, nasyonalizmin katı örneğini savunuyordu; herkesin olmasa da çoğu insanın “milliyet” duygularını kamçılıyordu. Ayrıca, “güçlüden yana olma psikolojisi” egemen hal idi…
İlginçtir; Hitler yenilince işler tersine işlemeye başladı ve siyasetçiler konjonktüre göre tavır değiştirdiler. Alman “Nazizm” düşüncesi hedefe konularak aleyhinde her türlü negatif söylem gündeme getirildi. Bu aleyhtarlığı sorgulayan olmadı!.. Gerçekten insanlar “Nazizm” düşüncesine karşı oldukları, onun çok “kötü” bir şey olduğu için mi karşıydılar! Bu tartışılmadı, global lokma gibi yutturuldu… Bu negatif propagandanın ardındaki güç ne idi, kimlerdi ve neden?
***
İstiklal Savaşında Rusya, Başbuğ Gazi Mustafa Kemal’e dolayısıyla emperyalizme karşı savaşan Türkiye’ye destek verdi, ama Türkiye komünist değildi, olmadı da… Ancak o günden ve daha sonrasında Rusya ilk hedef ve “en büyük düşman” sayıldı… Türk milliyetçilerine de negatif rol düştü günün siyaseti gereğince… Zaman içinde devletler, menfaatleri gereğince tavırlarını değiştirebilirler, fakat milli hedef ve amaç temelinde fikir değişmez… Devletin milli çıkarları her dönemde ve zamanda önceliklidir, öncelikli olmalıdır…
***
Peki, günümüzde, siyasi erk “devletin milli menfaatlerini” öncelikli hedef sayıp ona göre hareket ediyor mu, gündemi bu esasa göre düzenliyor mu!
Dün başka, bugün başka olanlara dikkat edilmelidir; ki onlar, bir ülke için felaket tellallığı yaparlar… Dünün kuzuları bu günün kurtları, dünün kedileri kaplanları, dünün keçileri rahman çelebileri olurlar… Ana sebep ve temel hedef heybelerini doldurmak, doyumsuz egolarını tatmin etmek, kin ve nefret yumağı benlikleriyle cumhuriyeti yıkıma sürüklemektir!..
***
Hiç bir şey tarih içinde aynı kalamaz. Zamanla her şey değişir, değişmeyen sadece değişimdir… Gelişerek değişim esastır… Önemli olan da gelişerek değişmektir… Sadece kopya ile, taklitle değişerek değil… Dün söylediğini bugün, ya da yarın inkar ederek değil…
İşte ser halinde; Hunlar… Göktürkler… Uygurlar… Moğollar… Ve ardından gelen sayısız Türk devletleri, beylikleri… Derken Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti… Cumhuriyet de tarihi gelişim içinde kuruldu, gelişti ve devam ediyor gelişmeye…
İnsan merkezli demokrasiyi seçti, bireyi demokrat olmayı, devlet idaresi demokratikleşmeyi başarıp top yekun çağdaş / muasır (asrın) medeniyetin üzerine çıkma milli ülkü hedefine doğru koşacaktır…
Demokratlığı, demokrasiyi doğru anlayacak ve uygulayacak kadrolara görev vererek ilerleyecek, gelişecektir…
Her hal ve şartta milli devlet olarak devam edecektir… Milli devlet fikri olmazsa olmazdır, her devirde ve şartta geçerlidir… Bu fikir ve hedeften sapma olduğu takdirde milletin akıbeti karanlıktır. Bol yalan, aldatma ve kandırma yöntemleriyle halkı bir kez bilemedin iki kez kandırırsınız, ama ilelebet kandıramazsınız…
Yalan, zulüm, hile, rüşvet, iltimas ve hırsızlıkla kurulan saltanatlar, halkın ayaklarının altında ezilmeye mahkum olmuştur. Bu, değişmeyen bir tarihi gerçektir. Dün böyleydi, yarın da böyle olacaktır…