Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Vahşi ve Türk Düşmanı Suudi Arabistan

0 13.576

Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ

Bir süre önce Suudi Arabistan, Türkiye’nin gündemine geldi. Konu, Kâbe’nin etrafındaki Osmanlı-Türk mimarisinin eseri olan revakların yıkılmasıydı. Ne yapalım, bu ülkenin Türkiye’nin gündemine hayırlı bir şekilde gelmesine pek rastlanmaz. Aslında Suudi Arabistan gibi tarihin gerisinde kalmış bir ülkenin hâlâ böyle bir asalak rejim ile yaşaması bile insanlık adına bir utançtır. Birkaç gün önce bir gazetede bu ülkede demokrasi mücadelesi olarak kadınların araba sürme hakkı ile yurt dışına eşleri olmadan seyahat etme haklarından bahsediliyordu. Otoriter Suriye, Suudi Arabistan yanında gelişmiş demokrasi sayılır. 

Bir avuç kendilerine prens ünvanı takmış 5500 kişiden oluşan Suudi ailesi mensubu, Arap yarımadasının zengin petrol kaynaklarının rantını Amerikan Ordusu’nun koruması altında sömürmektedirler. Suudi ailesinin sömürüsünden geriye kalanlar ise Arabistan halkının önüne isyan etmesinler diye atılmaktadır. Petrolden gelen gelir milyarlarca dolar gelir ile tarihin gördüğü en şatafatlı hayatlardan birisi sürdürülürken, bu hayatın devam edebilmesi için başta ABD olmak üzere batı dünyasına milyarlarca dolar değişik vesileler kullanılarak transfer edilmektedir. Dökülen bunca paraya rağmen Suudi ordusunun ciddi bir ordu olduğunu söylemek mümkün değildir. 20 Kasım 1979’da gerçekleşen Kâbe baskını sonrasında isyancıları ele geçirmek için Fransa’dan yardım istenmiş, Fransız özel timi isyanı bastırmıştır.

Bu hanedanın İslam dünyasına da bazı gösteriş eylemleri dışında ciddi hiçbir hayrı olmaz. Hac görevini yerine getirirken kesilen kurbanlar bile nedense Müslüman ülkelerden satın alınmaz. Hacda Müslümanların milyonlarca dolar ödedikleri hediyelik eşyaların yapıldığı ülkeler de Müslüman ülkeler değildir. S. Arabistan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan’ın tasarladığı 1590’da Mimar Mehmed Ağa tarafından Türk üslubunda Tavaf alanı çevresine inşa edilen 500 küçük kubbeden oluşan ve ’Osmanlı revakları’ diye anılan eserin yıkılması girişimi vesilesi ile gündeme geldi.

Mekke’de bulunan Umm al-Qura Üniversitesi’nin geliştirdiği iddia edilen Kâbe’yi genişletme projesi Kral Abdullah tarafından kabul edilmiş ve 5 Aralık 2011’de Osmanlı mimarisinin son örneği olan revakların yıkımının Türk inşaat firmaları tarafından yapılacağı duyurulmuştur. 2002’de, Türk garnizonunun kullandığı Ecyad Kalesi’ni yıkan Suudlar kutsal topraklardaki son Osmanlı-Türk eserleri olan revakları yıkarak kutsal topraklarda Türk eseri bırakmamış olacaktır. Kendisi de ilahiyatçı olan Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ, “nedir bu iş diye?” bağıracağına, “ihtiyaçtanmış” açıklamasını yaptı.

Neresinden bakılır ise bakılsın aşağılık bir girişimdir bu. Aşağılık bir girişimdir bu, çünkü insanlık mirası olan 420 senelik bir eser yıkılmaktadır. Aşağılık bir girişimdir, çünkü sadece Suudilerin değil bütün İslam dünyasının ortak olduğu Kâbe’nin bir parçası haline gelmiş, bir sanat eseri yıkılmaktadır. Aşağılık bir girişimdir, çünkü Suudi yönetimi yıkım işini Türk taşeron firmaları kullanması kaydı ile bin Ladin firmasına vermiştir. Yani Türklerin yaptığını Türklere yıktıracaktır. Osmanlı-Türklerinin yaptığı eseri para karşılığı yine Türklere yıktırmayı deneyerek, Türk milleti karşısında aşamadığı aşağılık kompleksini bir kere daha ortaya koymaktadırlar.

Bu noktada AKP Hükümetine büyük bir görev düşmektedir. Orta Doğu’da bölgesel lider rolüne soyunan AKP Hükümetinin liderlik iddiasının ne kadar geçerli olduğunun ortaya çıkması için bu girişimin durdurulması çok önemli bir deney olacaktır. AKP Hükümetinin işinin zor olduğu da söylenemez. Çünkü AKP Hükümetinin savunacağı tez insani, dini, milli ve hukuki anlamda çok çok haklı bir tezdir. Afganistan’da Taliban’ın Buda heykelini yıkması karşısında ayağa kalkan Batı kamuoyunda herhalde Suudilerin Talibanlaşan tavrı onaylanmayacaktır.

Özetle, AKP Hükümeti bu vahşi eylemi durdurabilmek için dünyayı ayağa kaldırmalı, Suudi Arabistan’ı yalnızlaştırmalıdır. Eğer “Suudi sıcak parası ile ayakta kalıyoruz, yapacak çok şey yok” deyip seslerini çıkarmazlar ise o zaman bizim de bir diyeceğimiz yok. Üstelik şaşırmayız. Ecyad Kalesi’nin yıkılmasını protesto etmek amacı ile hac sırasında S. Arabistan’da bulunan bir grup Türk gazeteci Ecyad kalesinin kapısında Türk bayrakları ile protesto gösterisi ve basın toplantısı yapalım dediklerinde AKP’li ve SP’li milletvekilleri bunu reddetmişlerdi. Ancak daha sonra Türkiye’de 57. Hükümeti eleştiren açıklamalar yapmışlardı. Şimdi iktidardalar. Bakalım ne olacak. Gerçi son günlerde gündemden kalktı, yıkılmayacak deniliyor ancak Suudilere güvenilmez. Rahmetli Dündar Taşer’in rahmetli annesi hacdan döndüğü zaman kendisine “nasıldı oraları” diye sorulduğunda şöyle cevap vermiş: “Çok güzeldi, bir de Müslümanların elinde olsaydı.” Allah rahmet eylesin ne güzel söylemiş.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.