Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Yapısı
Bu yazıda 78 yıllık gelişmesini de gözden geçirerek, Türkiye Cumhuriyeti kamu yönetimi sisteminin günümüzdeki görüntüsünü vermeye çalıştık. Kolayca görülebileceği gibi, çok partili siyasal yaşama geçişle birlikte kamu yönetimi anlayışımızda da önemli sayılabilecek değişmeler olmuştur. Hızla değişen bir toplumda, halk yığınlarının giderek artan ekonomik istemlerinin ve siyasal değişmeyle birlikte ortaya çıkan artan ölçüde yönetime katılma istemlerinin karşılanması, bir bakıma, kamu yönetiminin değişen toplumsal koşullara ayak uydurabilmesiyle gerçekleştirilebilirdi. Bunu gerçekleştirmek çok kolay değildir. Bu güçlüğü yenebilmek için alınabilecek siyasal ve yönetsel önlemler yanında, kamu yönetimi sistemimizin zaman zaman bilimsel araştırmalar yoluyla gözden geçirilmesi, bu araştırmaların bulgularına dayanarak da yönetimin değişen toplumsal koşullara uyarlanabilme yeteneğini artırıcı uygulamalar yapılması yoluna gidilmiştir. Çok partili siyasal yaşama geçişin hemen ardından 8 Mayıs 1952 tarihinde Birleşmiş Milletlerce kurulan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, hem bu türden çalışmaların sonucunda kurulmuş olma özelliğine hem de bu türden araştırmaların yapıldığı bir merkez olma özelliğine sahip olan bir kurumumuzdur.
Bu tür bilimsel çalışmalar Devlet Planlama Teşkilatı ile TODAIE’nin işbirliği içinde 1961 yılından beri zaman aralıklarıyla yapılmıştır. 1963 yılında yayınlanmış olan Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi (MEHTAP) Yönetim Kurulu Raporu, 1971 yılında yayınlanmış olan idari Reform Danışma Kurulu Raporu ile 1983 yılında yayınlanan Kamu Yönetimi Komisyonu Raporu, yapılmış olan kapsamlı araştırmaların örnekleridir. Bu araştırma etkinliklerinin en son ve kapsamlı örneği de 199l’de yayınlanmış bulunan Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA) Yönetim Kurulu Raporu olmuştur.
Bütün bu çalışmaların amacı, kamu hizmeti gören merkezi yönetimin merkez, taşra ve yurtdışı örgütü ile yerinden yönetim kuruluşlarını, süratli, verimli ve nitelikli hizmet görecek bir düzene kavuşturmak ve bu kuruluşların böyle bir düzen içinde iş görmelerini sağlamak için; kamu kuruluşlarının amaçlarında, görevlerinde, görevlerinin bölünüşünde, örgüt yapılarında, personel sisteminde, kaynaklarında ve bunların kullanış biçimlerinde, yöntemlerinde, mevzuatında, iletişim ve halkla ilişkiler sisteminde varolan aksaklıkları, bozuklukları ve eksiklikleri saptamak ve bu konularda yapılması gerekenleri önermek olmuştur. Beş Yıllık Kalkınma Planlarına ışık tutmak amacıyla kurulan Özel İhtisas Komisyonlarının çalışmaları da bu amaçlara hizmet etmektedir.
Yönetimin iyileştirilmesi ile yönetsel yöntem ve işlemlerin basitleştirilmesi konusunun yıllardan beri gündemden düşmemiş olmasına karşın, yapılan çalışmalardan özlenen sonuçlara tam olarak ulaşılmadığı da görülmektedir. Değişen koşullar ve gereksinmeler de gözönünde tutularak kamu örgütlerinin amaçlar, yapılar, personel, uygulanan yöntemler, işlemler ile donanım ve yerleşme konuları açısından bütüncül bir yaklaşımla ele alınması benimsenmelidir.
Genelde tüm kamu kuruluşlarında ortak nitelik taşıyan sorunlar için şunlar önerilebilir: Personelin görev, yetki ve sorumlulukları açıklıkla belirtilmeli, yukarıdan aşağıya yetki aktarımına önem verilmeli, yönetim-halk ilişkileri geliştirilmeli, yurttaşların beyanlarına güven duyulmalı, hizmet binaları yeterli olmalı ve yerleşme incelemeleri yapılmalı, otomasyona geçilmeli, mevzuat basitleştirilmelidir.
Ülkemiz Avrupa Birliği’ne tam üyelik için başvuruda bulunmuştur. Bu konuda pek çok olumsuzluklarla karşı karşıyayız. Ancak, AB ile gümrük birliği içindeyiz. Bu durum, Türk Kamu Yönetimi açısından yeni bir uyarlanma sorunu yaratmaktadır.
Bütün eleştirilere karşın 78 yılda alınan yol az sayılamaz. Önemli olan her alanda çok şey başaran ve başarmakta olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, 21. yüzyılda daha etkili ve verimli bir Kamu Yönetimi sistemini de gerçekleştirebilmesidir. Çünkü kamu yönetiminin başarısı toplumumuzun başarısı demektir.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Genel Müdürü / Türkiye