Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Mart 2014)
Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)
Yazımın ilk satırlarını Şubat 2015’in ilk günlerinde kaleme alıyorum. Şu olaylar ise o tarihten en fazla onbeş gün öncesine ait:
– ŞIRNAK’ın İdil İlçesi’nde PKK’lılar Kobani kutlamaları bahanesiyle yüzleri kapalı ve ellerinde Kalaşnikof tüfeklerle yürüdü. Daha sonra bebek katili Abdullah Öcalan posteri açan PKK’lılar ilçedeki Kobani kutlamalarına katıldı. Olaylara güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi dikkat çekti.
– Diyarbakır merkez Bağlar İlçesi’nde Kürtçe eğitim verilen ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca özel okul statüsü tanınan Ferzat Kemanger Eğitim Destek Evi öğrencileri, ilk kez karne aldı. Kürtçe yazılı karnelerin dağıtıldığı törende konuşan DTK Eş Genel Başkanı ve HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, Kürtlerin 90 yıldan beri bugünü beklediğini belirterek, “30 yıldır verilen mücadele tam da bunun içindi” dedi.
– Açılım süreci ve Ayn el Arap’taki gelişmeler sonucunda Batı destekli bir ayaklanma provası hazırlığına girişen PKK, güçlü olduğu illerde anadil kullanımı kampanyası başlatıyor.
Bunları okuyan her yurtsever kendi kendine sormak zorunda: Biz bu noktaya kimlerin eliyle, nasıl geldik? İşte ben de öyle yaptım, şu güzel sözlerden aldığım dersi kendime yol gösterici yaparak:
– Tarihe bakan bugünü de görür, geleceği de.
– Bugün, dünün öğrencisidir.
– Tarihi bilmiyorsan daha dün doğmuşsun demektir. O zaman liderler sana istediği masalı anlatabilir.
Başlıyorum.
ARALIK 2013’DE OLANLAR
– Başbakandan sonra, “Kürdistan” diyen diyene… ■ http://www.gazeteci.tv/, (4.12.2013)
– T.C. Başbakanı RTE: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” Kimse bu vatan toprakları üzerinde operasyon düşünmesin. Boş hayaldir, bedelini ağır öder. 780 bin kilometrekare Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarıdır, bitti”. ■ Star, (6.12.2013)
– AKP iktidarı; Abdullah Öcalan ve PKK’lılarla sürdürdüğü “açılım” görüşmelerinde Güneydoğu bölgesini fiilen PKK’ya teslim etti. Yasal düzenlemeler beklenmeden fiili özerklik için düğmeye basıldı. AKP’nin istenilen yasal düzenlemelerin hepsini yapamayacağına işaret eden, sürecin bozulmamasını ve AKP’nin hoş görülmesini ima eden Öcalan, yasalar beklenilmeden gerekenlerin yapılmasını istemişti. Öcalan’ın bu açıklaması BDP çevrelerinde “Siz gerekeni yapın, Hükümet ses çıkarmayacak” şeklinde algılandı.
Örgütün en üst organı olan KCK Yürütme Konseyi’nin Eş Başkanı Bese Hozat, devletten yasal düzenleme beklemeden kendi demokratik özerk sistemlerini kuracaklarını, bundan sonraki sürecin ise “gerçek bir halk savaşı süreci olacağını bildirdi.
Emekli Jandarma Kurmay Albay Ergen: “Bölgeye getirilen ve kırsaldan indirilen silahlar milislere dağıtılmış durumda. Şu anda her evde yeteri kadar silah mevcut… TSK’nın eli kolu bağlandığı için PKK bu işleri elini kolunu sallayarak yaptı. Şu anda bölge sanki PKK’ya terk edilmiş görüntüsü veriyor. Yapılan hatalar telafi edilemez noktalara doğru ilerliyor. Bu durumu görünce Ergenekon, Balyoz gibi operasyonların kimler tarafından, neden yapıldığı da anlaşılıyor.” ■ Aydınlık, (9.12.2013)
– Güneydoğu yanıyor, Kürdistan adım adım inşa ediliyor. Yüksekova’da başlayan kalkışma Diyarbakır, Van, Bitlis ve Şırnak’a sıçradı ki, bunun adı isyan sürecinin fiili olarak başlatılmasıdır. Sözde barış süreci ile PKK hem uluslararasılaştı, hem de derlenip toparlandı. İlaveten Büyük Kürdistan’ın iki ayağı olan Irak ile Suriye Kürdistan’ı bizzat AKP iktidarı tarafından ihya edildi. Dolayısı ile bu meselede artık dönüşü olmayan bir yoldayız. ■ Sabahattin Önkibar, Aydınlık, (10.12.2013)
– Başbakanlık’a bağlı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı (KDGM) tarafından hazırlanan “Sessiz Devrim: Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri (2002-2012)” isimli kitap, “Şoreşa Bêdeng” adıyla “Kürtçe” olarak basıldı. Kürtçe’nin yaygın kullanımı olan Kurmançi lehçesiyle kaleme alınan 264 sayfalık kitap, Türkiye’nin ilkleri arasında yer aldı. Kitapla birlikte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan “Demokratikleşme Paketi”ndeki, “Türkçeden başka dil ve lehçelerin kullanılması”nın önünü açan yeni düzenleme sonrası sessiz sedasız bir adım daha atılmış oldu. Kitap daha önce Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak basılmıştı. ■ Hakkı Kurban, Akşam, (11.12.2013)
– PKK bir silah, tetik ise AKP’de… AKP Hükümeti iktidara geldiğinde, eğer isteseydi, terörü bitirirdi. Yapmadı. Terörü siyasi zemine çekip, terör taleplerini Kürt kimliği ile yan yana getirdiler, Kürt kimliği üzerinden siyasi çözüm aradılar. Oysaki sorun Kürt kimliğinde değil küresel siyasi projelerde yatıyordu, dış politik alanda mücadele etmek yerine işbirliğine gittiler.
Bu katil şebekesinin yapısı açık: Başı, yöneticileri, para kaynakları, arşivleri, iç ve dış destekleri… Bu yapıyı kim çökertecek? Hükümet! Ya paraları? İsviçre’de ama el koyan yok, donduran yok. Arşivleri? AB-Irak’ta, ele geçirmek için adım atan yok.
Terör küresel bir katil şebekesidir; bir hükümet “mücadele ediyorum” diyorsa eğer, bu şebekenin tüm yapılarıyla mücadele etmesi gerekmektedir. İşte Türkiye, bu noktada kendi yöneticileri eliyle tuzağa çekilmiştir. Bizim ülkemizde teröristler artık dağda değil, AKP siyasetindedir. Şehitlerimizi mezara götüren silah ve cephane PKK terör örgütünün elindedir, ama bu silahların tetiğini çeken doğrudan doğruya ülkemizi yönetenlerdir. ■ Erdal Sarızeybek, Sarızeybek Haber, (12.12.2013)
– Kuzey Irak’ta Barzani’ye yakın yayın yapan Rudaw TV’nin metoroloji haberlerinde Türkiye’den 7 ili ‘Kürdistan’ sınırları içinde göstermesiyle ilgili konuşan Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Bunu ciddiye alınacak bir husus olarak görmüyorum” dedi. ■Cumhuriyet, (14.12.2013)
– Kürtçe ticaret dili oluyor. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndan (KDGM) hükümete, ticari işletmelerde yerel dillerin kullanılmasına izin verilmesini önerdi. Böylece ticari işletmeler yazışmalarını Kürtçe yapabilecek. Kürtçe’nin yazışma, sözleşme ve şirket defterlerinde kullanılabilmesi için İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un 1. maddesi değiştirilmesi tavsiye edildi. Hükümetin, kendisine sunulan teklifi Meclis’ten geçirmesi durumunda bankalarla vatandaş arasındaki tüm işlemler Kürtçe yapılabilecek. ■ Cumhuriyet, (14.12.2013)
– Kürdistan’ın parası ABD’ye … Türkiye üzerinden dünya pazarına sevk edilecek Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin petrol paraları, Irak Kalkındırma Fonu (DFI) adına Birleşmiş Milletler tarafından 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde açılan hesaba yatırılacak. Söz konusu hesap numarası, ABD finans devleri arasında yer alan JP Morgan Bankası’nda bulunuyor. ■ Taraf, (29.12.2013)
OCAK 2014’DE OLANLAR
– AKP iktidarının Oslo’da başlattığı müzakere süreciyle birlikte hâkimiyet alanını genişleten“terör yapılanması”, meşru devlet otoritesini fiilen ortadan kaldırdı. İktidarın“Aman barış süreci bozulmasın” diyerek askeri kışlaya polisi karakola mahkûm etmesi paralel yapıyı kurumsallaştırdı.
Bölücü terör örgütü, “Kürdistan kurulduğunda hepiniz asker, polis olacaksınız” propagandası yaparak, dağa çıkışlarda patlama yarattı. Bir yandan belediyeler eliyle devletleşme süreci geliştirilirken, bir yandan da ihaleler ve işçi alımları PKK’nın denetimine girdi. PKK milisleri’asayiş’ adı altında bir yandan halkı terörize ederken, diğer yandan dağdaki unsurları kentlere indirip propagandaya başlatarak psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. PKK, kırsal alanda askerin ve polisin girmesini yasakladığı “gerilla alanları” ilan etti! ■ Yeniçağ,(13.1.2014)
– 2006’da Oslo’da PKK ile MİT aracılığı ile başlayan müzakereler neticesinde AKP Hükümeti PKK’nın önüne barış süreci içinde legalleşme imkânı koymuştur. 2012’de başlayan ikinci müzakere sürecini Öcalan’ın yönetimi ile daha akıllıca değerlendiren PKK, Güneydoğu Anadolu’dan terörist unsurları “geri çekeceğim”diyerek, AKP Hükümeti’ni tuzağa düşürmüştür. PKK’nın bu önerisini kabul eden hükümet TSK ve polis güçlerine yasalara aykırı bir şekilde “çekilen PKK’lılara müdahale etmeme” emri vermiştir. Böylece PKK meşrulaşmaya doğru en önemli adımını atmıştır. Asker ve polis PKK eylemlerine müdahale etmedikçe, PKK’nın meşrulaşması ve psikolojik üstünlüğü artmıştır.
“PKK şehitleri” adı altında inşa edilen ve şehir merkezlerine yakın olan, çoğunda 24 saat PKK’lıların nöbet tuttuğu mezarlıklar, 1984’den bu yana Türk Ordusu, jandarması ve polisinin canı pahasına vatan savunması için verdiği canların, döktüğü kanların inkârı anlamına gelmektedir. PKK gösterileri sırasında tahrik vesilesi olmaması için askerî lojmandan Türk bayrağı indirilmektedir. Adları geçici köy korucusu olmasına rağmen 1984’den bu yana PKK ile savaşan köy korucuları müzakere sürecinde PKK’nın insafına terk edilmişlerdir. Mücadelenin en ön safında yer alan ve PKK’ya korku salan en seçkin, milliyetçi, vatanperver korucular PKK tarafından tutsak ve şehit edilmektedir.
PKK-KCK, belediyeler eliyle devletleşme sürecini geliştirirken, KCK unsurları ile yargı dahil kendi mekanizmalarını kurmuştur. Bölgede ihaleler,alım-satımlar, işçi almalar tamamen PKK’nın denetimindedir. Demokratik özerklik hukuken olmamakla birlikte, fiilen yaşama geçmiş durumdadır.
Bütün bunlar olurken, Oslo’da yapılan anlaşma gereğince 1990’lı yıllarda PKK’ya karşı savaşan Türk subayları, yargılanmaya başlamıştır. Halen 1992-1994 dönemi ile ilgili olarak 200 subay ve emekli subay hakkında dava açılmış bulunuyor. ■Ümit Özdağ, Yeniçağ, (13.1.2014)
– Asıl “paralel” Güneydoğu’da… PKK, kendi “Asayiş Birliklerini” kurdu. PKK/KCK Yapılanmasının sonucu olan bu birlikler, bölgede her akşam, her il ve her ilçede toplantılar yapıyor. Bu toplantılara PKK üst düzey yetkilileri de katılıyorlar.
PKK, kendi “Vergi Dairelerini” kurdu, kendi “Yargı Sistemini” kurdu. Kadastro Mahkemeleri bile kurdular. Bu Mahkemelerin verdiği kararların itiraz mercii “Faraşin’de” çalışıyor. En üst Temyiz Mahkemesi ise “Kandil’de” faaliyettedir. Yargı-Vergi faaliyetlerini yürütmek için,şikâyetçiler ve suçlananlar, silahlı araçlarla herkesin gözü önünde TC Karayollarında bu merkezlere taşınıyor.
Bölgede artık Türk Bayrağı görülmemektedir. Aksine PKK bayrağı ve Öcalan posterleri her yerde bulunmaktadır. *Bölgede “Türkçe” konuşmak Belediyelerce yasaklanmıştır. Pazar yerlerinde “Kürtçe” konuşmak zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında olan korucular, PKK tarafından teker-teker öldürülmektedirler.
Tüm bunlar olurken sizler; Cumhurbaşkanı Gül’den-Başbakan Erdoğan’dan- Genelkurmay Başkanı’ndan- Milli Savunma Bakanı’ndan- İçişleri Bakanı’ndan veya MİT Müsteşarı’ndan, “Burada paralel devlet yapılanması var. Bu kabul edilemez. Tek Devlet vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir” diye bir feryat ve engelleme çabası duydunuz mu, gördünüz mü? ■Rıfat Serdaroğlu, Dünya48, (16.1.2014)
– Kürtler Rojava’da özerklik ilan etti: Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler, bugün düzenledikleri büyük bir mitingle başkenti Kamışlı olan özerk bir devlet ilan etti. Suriye’de bazı Kürt internet siteleri, Rojava denilen Türkiye sınır kesimindeki bölgeyi ellerinde bulunduran Kürtlerin, Cizire denilen kantonda özerklik ilan ettiğini yazdı.
Cizire Kantonu Başkanlığı ve bakanlıklara ilişkin önerilerin yapıldığı toplantıda Demokratik Özerk Yönetim ilan edildi. Cizire’den sonra diğer iki kantonun da aynı yolu izleyerek demokratik özerkliklerini ilan edecekleri ve geçici hükümeti kuracakları belirtiliyor. ■ Radikal, (21.1.2014)
– Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde belediye başkan adayı gösterilen Nurettin Ataman’ın konvoyunu bekleyen BDP’liler, sınırdaki birliklere giden askeri konvoya sarı, kırmızı yeşil flamalar salladı, ‘Yaşasın BaşkanApo’ sloganları attı. Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temel, yaptığı konuşmada, “Bizler Sayın Öcalan’ın yolunda yürüyoruz. Bugünden sonra inanıyorum ki hiç bir annenin ağlamasına izin vermeyeceksiniz” dedi. ■ Sözcü,(25.1.2014)
– Surıyelı Kürtlerden flaş hamle: Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesi Rojava’nın Cizire kantonunda demokratik özerklik ilan edilmesinin ilanından sekiz gün sonra, Kürtler Kobani Kantonunda da özerk yönetim ilan etti. 29 Ocak’ta Rojava’nın son kantonu olan Efrin de demokratik özerk yönetimi ilan edilecek. ■ Akşam,(27.1.2014)
ŞUBAT – MART 2014’TE OLANLAR
Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)
“İktidarın Fidan’ı Öcalan’la görüşüyor. Öcalan’dan 7 Haziran’a kadar olay çıkarmama konusunda söz alıyor. Karşılığında da Öcalan’a “özerklik” garantisi veriyor. Yani bölünme işi tamam! Alan memnun satan memnun! Ola ki memnun olmayan bir kesim olursa diye de, “iç güvenlik yasası” çıkartılıyor. Ülkenin değil ama saraylarının ve iktidarlarının güvenliğe çok ihtiyacı var! 7 Haziran’da ülkenin parçalanması oylanacak.” Yusuf Karaca, Yeni Mesaj gazetesinde daha dün (6. 2. 2015) bunları yazıyordu.
Peki, nasıl düşürüldü anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti böylesine onursuz bir duruma, kimler tarafından?
HEDEF ÖZERKLİK
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da konuşuyor: “Kürtler artık kendilerini yönetme aşamasına geldi. Seçimden sonra “demokratik özerklik”i inşa edeceğiz; muhtarlar, mahalle meclisleri vs. Halkımızın ana dilinde eğitimi olacak, ders kitapları olacak. BDP’li belediyeler bunları hayata geçirecek” ■ Yeniçağ, (14.2.2014)
BAŞBAKANDAN TIS YOK
Gel de kahrolma! Bu ülkenin bir bölgesinde bölücü paralel örgüt kimlik kontrolü yapıyor, vergi topluyor, ceza kesiyor; bu ülkenin Başbakan’ı bu konuda tek bir kelam etmiyor. Hizmet Hareketi’ne günde on kez tehdit savuran Başbakan, fiilî ‘paralel örgüt’ün silahlarını ve militanlarını görmüyor, tek bir cümleyle bile KCK’yı ağzına almıyor. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri ‘billboard’lara asılıyor. Ne Başbakan’da tık var, ne AK Parti yetkililerinde. PKK, Öcalan’ın tutuklanış yıldönümünü vesile ederek ortalığı ateşe veriyor, Başbakan yine susmayı tercih ediyor. “Seçimlerden sonra özerklik”ten bahsediliyor, bu ülkenin Başbakan’ı [suskunluğunu] inatla koruyor. ■ Ekrem Dumanlı, Zaman, 17.2.2014
GÜNEYDE FEDERASYON
BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkan adayları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı konuşuyor: 30 Mart’ta oylarımız tavan yapacak, özerklik tescillenecek. Kürtler bir halk olarak varsa, kendini yönetme hakkı da vardır. “Güney’de bağımsızlığa yakın bir federasyon oluştu. Rojava kendi özerkliğini kurdu. ■ İsmail Avcı, Zaman, (20.2.2014)
VALİLERİN GÖREVİ TSK’YI ENGELLEMEK
Emekli General İsmail Hakkı Pekin anlatıyor: PKK ile AKP hükümeti arasındaki görüşmeler 2006 yılında başladı. PKK’ya verilmiş taahhütler var. Şu anda devlette bölgenin nabzını tutan bir kurum yok. Mülki amirler TSK’nın terörle mücadelesini engellemekle meşgul. TSK sindirilmiş durumda. Hükümet desteği ile gerçekleştirilen Ergenekon, Balyoz, faili meçhul soruşturmaları ile, bölgede görev yapan komutanlar etkisiz hale getirildi. Devletten maaş alan korucuların bir bölümü aldıkları maaşın yarısını PKK’ya verir hale geldi.
Çok küçük bir azınlık bağımsız devlet istiyor, ezici çoğunluk ise Türkiye topraklarında eşit yurttaş olarak yaşamak istiyor. Ancak, ne yazık ki, Türkiye’de eşit yurttaş olarak yaşamak isteyen kesim hızla PKK terör örgütüne kaptırıldı. AKP iktidarı bu konuda siyasal bir irade ortaya koymadı. ■ Aydınlık, (27.2.2014)
TSK’YA OPERASYON YAPTIRILMIYOR
Emekli General Haldun Solmaztürk anlatıyor: PKK ile müzakere için masaya oturulduğu andan itibaren büyük kayıp yaşandı. Şu anda fiili bir durumla karşı karşıyayız. Hükümetin tavrı ne yazık ki bölgede terör örgütüne psikolojik üstünlük kazandırmıştır. Üstelik bölgede TSK’ya operasyon yetkisi verilmemektedir. Valiler üzerinden TSK’nın eli kolu bağlanmıştır. Hükümet PKK’ya bu konuda garanti vermiştir; Oslo tutanaklarında çok net ifadeler var. Demokratik özerklik denen şey federal yönetim talebidir. Ergenekon, Balyoz, faili meçhul davalarıyla TSK’nın direncinin kırılması amaçlanmıştır.
Norveç’in başkenti Oslo’da PKK ile görüşmeler yapılırken, o dönem Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan, PKK yöneticilerinden, şikâyetçi oldukları mülki amirlerin isimlerini istedi.
Uludere ilçesinde yapımı süren güvenlik yolu inşaatına sık sık yapılan PKK baskınlarını önlemek için, Tümen Komutanı, Şırnak Valisi’nden operasyon izni istiyor. Vali izin vermeyince Komutan ile Vali arasında tartışma yaşandı. En sonunda Tümen Komutanı, Vali’ye küfür edip, Vali’nin odasından kapıyı vurup çıkıyor. ■ Aydınlık, (27.2.2014)
AKP’DEN PKK’YA ÖZERKLİK DESTEĞİ
Genelkurmay’ın eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in yorumu: Suriye savaş uçağının düşürülmesi ve Esad yönetiminin zayıflatılması çabası PKK’nın özerklik ilanına destektir. TSK’nın hükümet emriyle IŞİD’i temizleme operasyonu yapan Suriye Ordusu’nun hava unsurlarını hedef alması, dinci terör gruplarının ve PKK/PYD’nin “Kanton” denilen özerk bölgelerinin rahat nefes almasını sağlıyor. Bir komşu ülke teröristlerle savaşırken yapılan bu hareket doğru değildir. Suriye uçakları kendi ülkesini teröristlerden korumaya çalışırken onlara yönelik saldırı, onların bölgeden uzaklaşmasına yol açar. Bu da terör gruplarına fiili yardımdır. Karşı tarafın uçaklarının hareketinin engellenmesi teröristleri rahatlatır. Şu anda Türkiye teröristlere fiilen yardım etmektedir.
Şam yönetiminin zayıflatılması PKK ve El Kaide’ye yarar. Bu da Türkiye’nin bütünlüğünün tehlikeye girmesidir. Ne yazık ki, Türkiye kendi ayağına kurşun sıkıyor. ■ Aydınlık, (25.3.2014)
KILIÇDAROĞLU DA DESTEKLİYOR
AKP hükümetinin Abdullah Öcalan’la başlattığı “açılım süreci”yle birlikte özerklik talebi Türkiye’nin gündemine sokuldu. BDP yerel seçimlerle birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı illerinde fiili özerk bölgeler yaratmak için harekete geçti. BDP’nin “demokratik özerk yönetim” diye tarif ettiği bu projeye hem iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi sessiz ve kayıtsız kalıyor.
Dersimli Kemal konuşuyor: Dersim’den sesleniyorum, barış süreci kimsenin tekelinde değildir. Bu ülkede barış sağlanacaksa bunu yapacak olan parti CHP’dir. Herkes çok iyi bilsin bunu. Bu ülkede barış süreci durmaz.
Eski CHP Milletvekili ve emekli Büyükelçi Onur Öymen: Kılıçdaroğlu özerkliğe zımnî değil, açık destek veriyor. Hiç ‘teröristlerle müzakere edilmez, sen nasıl masaya oturursun?’ dediğini duydunuz mu? Bunu biz yönetimde olduğumuz zaman söylüyorduk. Kılıçdaroğlu daha önce de “Avrupa Özerklik Şartı’ndan çekinceleri kaldıracağız” sözünü verdi. Oysa Avrupa Özerklik Şartı dediği metni iyi okumak lazım. Orada ne yazıyor? Ne gibi seçenekler bırakıyor ülkelere. Bizden başka hangi ülke tamamını rezervsiz kabul ederim demiş? ■ Zihni Erdem, Aydınlık, (25.3.2014)