Türk Dili ve Kenger (Sümer) Uygarlığı
Pek çok mühendis veya mimar kubbe yapmış veya onarmıştır. Ama hangisinin aklına gelmiştir: ilk kubbenin kimler veya hangi millet tarafından yapıldığını merak edip araştırarak büyük bir çalışma ile bu konuda bir kitap yazmak? Ben, son yıllara kadar ne ülkemizde, ne de yurt dışında böyle bir kimsenin varlığını duydum. Üç yıl önce Sayın Mehmet Ünal Mutlu evime gelip yaptığı çalışmalarla ilgili yazılarını önüme serince, böyle bir kimsenin aramızdan çıktığını görerek son derece mutlu oldum.
Gerçekten de o bir kubbe onarımı yaparken bunun ilk yapanları kimlerdi, diyerek araştırmaya başlıyor ve Sümerlilere[1] dayanıyor. Bu kez Sümerlileri araştırıyor, bir de bakıyor ki, bütün uygarlığın başı onlarda. Bu uygarlıkta insan hakları güvence altına alınmış, senato, meclis gibi demokratik kurumlar işliyor. Hindistan’dan Akdeniz’e kadar ticaret yapılıyor. Dicle ve Fırat nehirlerinde çeşitli tekneler dolaşıyor. Okulları var ve bu okullarda disiplinli ve sistemli bir öğretim uygulanıyor. Müzik, heykel, dans gibi sanatlar yapılıyor. Gökyüzü izleniyor. Gezegenler, burçlar saptanıyor. Öyle olunca bunlara ait bütün sözcükler de Sümerlilerde başlamış olmalı, diyerek bu kez dil araştırmasına giriyor. Fakat bütün Sümer dilini kapsayan henüz yayımlanmış bir sözlük yok. Ona karşın internette 2511 kelimeyi kapsayan Sümerce İngilizce bir sözlük ile onunla ilgili bazı bilgiler buluyor. Orada konu ile ilgili kelimeleri arıyor. Bu kez onların Türkçe ile bir ilişkileri var mı, diye Eski Türkçe’ye ait sözlük bulup karşılaştırma yapınca kelimelerin bir kısmının Türkçe ile bağdaştığını görüyor.
Çalışmalar bu durumda iken Ünal Beyle karşılaştık. Ben sonuçları görünce çok heyecanlandım. Bu çalışmanın şimdiye kadar bu konuda yapılan çalışmalardan çok daha kapsamlı olacağına inandım ve bu işe devam etmesini, daha çok değişik ve etimolojik Türkçe sözlüklerden yararlanmasını önerdim.
Üç yıldan beri çalışmalar çok ilerledi ve son derece önemli sonuçlar çıktı. Bu çalışmanın en önemli yanı, yalnız kelimelerin sözlüklere bakıp ses ve anlamları bir olanların ayrılması olamayıp, ayni konular içindeki uyan kelimelerin bulunmasıdır. 1925 yıllarında Friz Hommel, daha sonra Rus Sümeroloğu Diyakonof sözlüklerde ses ve anlamları bir olan yüz kadar Sümerce Türkçe kelime buldukları halde, bilim insanları bunun, Sümerce ile Türkçenin ayni kökten olduğunu kanıtlamayacağını, ancak belirli konulardaki kelimelerin uyması gerektiğini öne sürmüşler. Bazıları iki dil arasında benzer kelimeler için, her yerde insan zekası bir olduğundan ayni kelimeleri bulabileceğini, benzeyenlerin bir rastlantı olduğunu söylüyor. Buna karşı ünlü dilci M. Swadesha bilgisayar kullanarak yaptığı araştırmada “eğer iki dilde fonetik ve anlam bakımından benzeyen kelimeler yüzden fazla ise bunların birbirinden bağımsız olarak icat edilmiş olması ihtimali birkaç milyonda birdir, ayni şekilde çift kelime uygunluğu yediden fazla olursa bu iki dil arasında tarihi bir ilişki vardır.” Diyor. Başka araştırmacılardan, ünsüz+ünlü+ ünsüz olmak üzere her iki dilde fonetik ve anlam bakımından birine göre 3 çift, bir başkasına göre 3-4, bir diğerine göre 2-7 çift kelimenin tarihsel bağlantı için yeterli imiş.
İlk kez Olzhas Suleimenov Aziya adlı kitabında kelimeleri insan, tabiat ve tanrısal olarak sınıflandırarak ses ve anlam bakımından uyan 60 Sumer ve Türkçe kelimeyi karşılaştırıyor. Ne yazık ki Ruslar tarafından bu kitap 1975 yılında yasaklanmış . Ancak rejim değiştiğinde yeniden yayımlanmış[2].
Sayın Mehmet Ünal Mutlu da çalışmasında Evrensel Uygarlığın Etimolojisi başlığı altında Kültür ve Sanat, Bilim, Din, Siyaset, Mühendislik, Ticaret, Tıp gibi uygarlığın temelini oluşturan 21 konuya ait kelimeleri ele alarak etimolojik bir bakış açısı ile Türk dilleri , hatta daha ileri giderek Etrüsk, Hatti ve daha başka dillerdeki kelimelerle karşılaştırıyor. Şimdiye kadar böyle kapsamlı bir çalışma yapılmadı. O yalnız kelimelerle de kalmıyor, konuların başında Sümerlilerle ilgili bilgileri de veriyor. Kubbe ve kemer kelimesi üzerinde dururken Selimiye , Süleymaniye camilerinin kubbelerini , onarım dolayısıyla Süleymaniye camiinde yapılan zararları, Drina köprüsünü, onunla ilgili ve Türkleri son derece aşağılayan, Türkçe’ye de çevrilen Nobel almış bir kitabı da gözler önüne getiriyor. Kitabın son kısmında Çuvaşca ,Uygurca, Etrüskçe, Kazakca, Asya Türkçesi, gibi çeşitli dillerle Sümerce benzer kelimeler sıralanmış. 300’ e yakın mühendislikle ilgili terimler ayrı bir bölüm olarak toplanmış.
Bu çalışmada yalnız Sümerce Türkçe karşılaştırmasını görmüyoruz. Türkçe’nin ne kadar eski bir dil olduğunu , başka dillere olan etkilerini de gözlüyoruz. Dünyadaki bir çok yer adlarının, hatta şahıs adlarının Türkçe’ye dayandığını görmek insanı şaşırtıyor. İleride bunlara ek olarak gramer bakımından da karşılaştırmalar yapılabilir. Yalnız şunu göz önüne almak gerek. Sümerce henüz tam yerine oturmuş bir dil değil. O, kendisinden tamamıyla başka Sami olan Akad dili yoluyla çözüldü. Çözenler de onlara tamamıyla yabancı Batı dilcileri idi. Bu bakımda ileride bazı hatalar, bazı yanlışlıklar bulunabilir. Bunlar esas çalışmanın ruhunu ve amacını bozmayacaktır. Bu alanda çok büyük bir adım atılıyor. İleride bu adımın daha düzenli olarak sürmesi umuduyla Sayın Ünal Mutlu’yu, hiç alanı olmayan bu konuyu büyük bir merak ve titizlikle çalışarak ortaya koyduğu için candan kutluyor, bilim adına, Türklük adına teşekkürlerimi sunuyorum.