Türk Çok Tanrıcılığı: Tengricilik – 3
(Türk İnancında Tanrılar ve Tanrısal Varlıklar 2)
Altay Türkleri’nin inandığı tanrılar[1];
Tengri Kayra Kan, Ülgen, Kızağan, Mergen, Erlik Han, Umay, Ana Maygıl, Ak Ene (Ana), Pırkan Tengri[2].
Tengri Kayra Kan ya da Kayra Kan, Altay Türkleri için en büyük tanrıdır. Ülgen, Kızağan ve Mergen, onun oğullarıdır. Radloff, bunu şu şekilde anlatır:
“Tengere Kayra Kan bugün dahi semanın onyedinci katında oturur ve oradan kâinatın kaderini idare eder. Kayra Kan’dan südur yoluyla aşağıdaki üç yüksek ilah meydana gelmiştir. Semanın onaltıncı katında altın bir dağ üzerinde yaşayan ve orada altın bir taht üzerinde oturan Bay Ülgen; semanın dokuzuncu katında oturan Kızagan Tengere ve semanın yedinci katında yaşayan akıllı Mergen Tengere; gökle yeri aydınlatan güneş ana (kün ana) burada bulunur.”[3]
Kayra sözcüğü, bir yüce güçten gelen yardım anlamına gelir. Buna göre Kayra Kan ise yardım eden anlamına gelir. Altay Türkleri için ayrı bir tanrı olan Kayra Kan için genel olarak Türk boylarında Tengri’nin konumunda olduğunu söyleyebiliriz. Altay Türkleri arasında derlenen “Kayğançı Çak (Kıyâmet Günü)” ile ilgili bir anlatımda şöyle denilmektedir:[4]
“Kalğançı çak kelerde
kara yer otko kalarda,
Kayrakan ada kuday
kulağın yaba tudünar.”
(Kıyâmet günü gelince,
Kara yer ateşe kalınca,
Kayra Kan, ata kuday [tanrı]
Kulağın yana yatar) [çeviri K.A.K.]
Ayrıca ünlü Türkolog Radloff, derlemiş olduğu bir yaratılış efsânesinde Kayra Kan ile ilgili olarak, efsâneden şöyle bir bölüm aktarır:
“Kayra Kan kızgınlıkla kişiye Erlik adını taktı ve onu ışık diyarından kovdu; bunun üzerine arz üzerinde yerleşsinler diye başka kişiler yarattı. Yerden dokuz dallı bir ağaç büyüterek, her dalın altında bir kişi yarattı. Bu dokuz kişi, bugüne kadar yeryüzünde yaşayan dokuz boyun cedleri olmuşlardır.”[5]
Bununla berâber bâzı kamların duâlarında Erlik Han için bile Kayra Kan denilebilmektedir. Bu ise büyük ihtimâlle Kayra Kan adının, zaman zaman tanrı sözcüğü gibi kullanıldığını gösteriyor. Ayrıca Soyutlar da Kayra Kan’a inanan boylardandır. Tuvalar arasında yapılan incelemelerde de Kayra Kan inancı görülmektedir. Tuvalara ait bir kam duâsı şöyledir:
“Tanrımın kayını!.. Gök Börü erenim Kayrahan!.. Bozkurdum!”[6]
Ancak burada Kayra Kan, Altay Türkleri arasındaki konumundan uzaklaşmıştır. Yine Tengri ile yakındır. Ancak burada Tengri’nin kendisi değil, yakını konumundadır.
Altay Türkleri için Kayra Kan’dan sonra en önemli tanrı, Ülgen’dir. Ancak yukarıda Ülgen, Erlik ve tanrıça Umay’ı uzun bir şekilde anlattığım için burada tekrâr anlatmayacağım. Kızağan ve Mergen, kamların duâlarında Ülgen’in altında bulunur. Her ne kadar onlar da, Ülgen ile berâber Kayra Kan’ın çocukları olsa da, Ülgen’in hizmetine verilmiş olan tanrılardır. Kızağan, Mergen’in biraz daha üzerindedir. Kızağan, çok kuvvetli anlamına gelir ve savaş tanrısı olarak görülür. Çizim ve putlarda, kırmızı yularlı bir erkek devenin sırtında olarak tasvîr edilir.[7] Mergen ise çok bilgili anlamına gelir ve akıl ile bilginin tanrısı olarak görülür. Mergen, neredeyse bütün Altay toplumlarında inanılan bir tanrıdır. Moğol ve Tunguz dillerinde de, olduğu gibi, Mergen olarak yer alır.
Ana Maygıl ile Ak Ana (Ene), iki tanrıçadır. Ana Maygıl, Altaylıların koruyucu tanrıçasıdır. Ak Ana ise Ülgen’e yaratıcılık kudretini veren ve suda yaşayan büyük tanrıçadır. Altay yaradılış destânlarından birinde şöyle geçer[8]:
“Bir Ana Ana (Ene) var idi, yaşardı su içinde,
Ülgen’e şöyle dedi, göründü su yüzünde:
– Yaratmak istiyorsan sen de bir şeyler Ülgen,
Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren!
De ki, hep, “yaptım oldu” başka bir şey söyleme!
Hele yaratır iken “yaptım olmadı” deme!”
Karaçay / Balkar Türkleri’nin inandığı tanrılar[9];
Tengri, Teyri, Kün Teyri, Eliya, Goriy (Uskubriy, Cel), Debet, Aymuş, Teyri Ögüz, Erirey, Apsatı, Su Ana, Dolay, Ağaç Kişi, Cer Teyri.
Tengri’yi genel olarak anlattığım için burada tekrar ele almayacağım. Bununla berâber Karaçay / Balkar Türkleri’nin inançlarında Teyri, dünyânın sorumlusudur ve diğerlerinden üstündür. Teyri’nin putu, oldukça önemlidir. Geçmişte bu put, gittikçe küçülen dokuz halkanın üst üst dizilmesi ile yapılırdı. Kuleyi andıran bu put, ağaç ya da metalden yapılırdı.
Kün Teyri, güneş tanrısıdır. Diğer adı, Tan Teyri’dir. Karaçay türkülerinden birinde şöyle denir:
“Tan Teyri bizge tang belgisinden bergendi
Da Künçıkğanga ua totur kanatın kergendi”[10]
(Tan Teyri, bize tan işâretini vermişti
Da gün çıkan yerde totur [canlılık] kanadını germişti.)
Ayrıca destânlardan birinde, bu sefer Kün Teyri adıyla geçer:
“Kün Teyri diğer tanrıların hâkimiymiş. Dünyayı ısıtan o imiş. Kün Teyri öfkelendiği zaman yeri yakar, denizleri kuruturmuş. Bir gün bulutlar Kün Teyri’yi kızdırmışlar. Yeryüzünü kaplayarak güneşin yeri ısıtmasını engellemişler. Kün Teyri hiddetlenerek yeryüzüne kusmuş. İçinden kızgın taşlar, kıvılcımlar yeryüzüne yağmış. Yeryüzündeki madenler, altın, gümüş işte onlardan olmuş. Kün Teyri’nin diğer adı Kaynar Teyri imiş.”[11]
Eliya da tanrıça özelliği gösterir. Gökyüzü ve hava ile ilgili bütün olaylar, bu tanrıçanın sorumluluğundadır. Karaçay / Balkar destânlarından birinde şöyle bir duâ yer alır:[12]
“Şıbıla tayak uruuçandı da,
Köknü çartlatıb çığıuçandı da,
Adam da andan korkuuçandı da…
Ay, aytıuçuluğa aytıuçar tiysin
Bizge da Teyri Eliyanı iysin!..”
(Şimşek çakarmış da,
Göğü çatlatıp, çıkarmış da,
Adam, ondan korkarmış da…
Vay, konuşanlar, durmadan konuşturan bir hastalığı bulsun,
Bize de, Teyri Eliyanı göndersin!…)
Goriy Cel Teyri ise hava olaylarından sorumlu bir diğer tanrıdır. Ancak Eliya’nın aksine erkektir. Debet, doğadaki maddeleri insanların kullanımına sunan tanrıdır. Sur, demir tanrısıdır. Kut, savaş tanrısıdır. Aymuş, evcil hayvanların tanrısıdır. Erirey, bitkilerin tanrısıdır. Apsatı, av tanrısıdır ve vahşî hayvanlardan sorumludur. Teyri Ögüz, dünyâyı boynuzlarının üzerinde tutan tanrıdır. Deprem ve birçok âfetin kaynağıdır. Erirey, bitkilerin tanrısıdır. Yeryüzündeki bütün bitkiler ve tarım ürünlerinden sorumludur.
Su Ana, suların koruyucusu olan tanrıçadır. Özellikle çocuk masallarında geçer ve Karaçay Türkleri, ondan çekinirler. Çünkü inanışa göre suya giren çocukları yutabileceğine inanılır. Genel olarak kötü karakterli bir tanrı olmasa da, bu yönü ilginçtir. Bu yönüyle loğusa kadınlara ve çocuklarına zarar veren Albız’a benzer. Hattâ bâzı Türk boylarındaki Umay inancı ile de benzerlik gösterir.
Dolay, insanların gıdalarından sorumlu olan tanrıdır. Ağaç Kişi, ormanların ve ağaçların koruyucusu olan tanrıdır. Cer Teyri, yer tanrısıdır ve yeryüzünde olan bütün her şey, onun sorumluluğundadır.
Hakas Türkleri’nin inandığı tanrılar;
Tengere Kayra Kan, Akçağan[13], İrlik (Erlik) Han, Umay, Ayzık, Çaldırah Çayıçı, Toprak[14], Su, Orman (Ağaç), Ateş, Hava.
Kayra Kan, İrlik Han ve Umay hakkında açıklama yaptığım için tekrar yazmaya gerek duymuyorum. Akçağan ya da Ax Çayan[15], ak yaratıcı anlamına gelir. Tin, yâni ruhu veren tanrı olduğuna inanılır. İnanca göre tini, yer altında kaynayan bir kaynağın üzerinde esen bir rüzgârdan alarak verir. Çağan Çiri denilen, dokuz katlı göğün en üst katında oturur. Tanrıça Umay ile Tanrıça Ayzık ve Çaldırah Çayıçı, Akçağan’a yardım eden, onun altında olan tanrılardır. Umay, çocuklardan; Ayzık, nâmuslu kadın ve erkeklerden; Çaldırah Çayıçı ise şimşek ve yıldırımdan sonra tanrılardır. Bunlardan başka Toprak, Su, Orman, Ateş ve Hava tanrıları da bulunmaktadır.
Toprak tanrısı, yeryüzü ve onun üzerindekilerle ilgilenen tanrıdır. Su tanrısı, bütün sular ile yağmurdan sorumludur. Yağmur yağmadığı için zaman Hakaslar, Su tanrısına duâ ederler. Ayrıca deniz, göl, akarsu gibi su kaynaklarının kirletilmesinin, Su tanrısını kızdıracağına inanılır. Orman tanrısı, yeryüzündeki bütün ormanlardan, ağaçlardan, bitkilerden ve hayvanlardan sorumludur. Onların koruyucusu olan tanrıdır. Avcılar, ava çıkmadan evvel ormanın girişinde bir kamın eşliğinde Orman tanrısına duâ edip, kanlı ya da kansız kurban sunarlar. Ateş tanrısı, Tengriciliğe inanan bütün Türklerde yaygın görülen bir tanrıdır. Od Tengri ya da Od Tengere denir. Ateş sözcüğünün Türkçesi olan od sözcüğünden türeyen “ocak”ın koruyucusudur. Bir ocakta, yâni evde, ateş aslâ söndürülmez. Ona çöp atılmaz, kirletilmez. Hava tanrısı, havadaki bütün olaylarla ve görünmeyen varlıklarla ilgili olan tanrıdır. Ayrıca Çaldırah Çayıçı ile yakından ilişkilidir.
Tuva Türkleri’nin inandığı tanrılar;[16] [17] [18]
Hayra Haan, Erlik Han, Imay Ece, Hün (Güneş), Ay, Çedi Haan (Yedi Kaan, Yedigir yıldızı), Yer İyesi, Ayıg (Ayı demektir. Ancak adı söylenmez).
Tuva Türklerinde de Kayra Kan, en büyük tanrı olarak kabûl edilir. Bununla berâber k-h ses değişiminden dolayı, Kayra Kan, Hayra Haan; Kün, Hün şeklini alır. Ancak yukarıda Kayra Kan adıyla Hayra Haan, Kün adıyla da Hün, Ay, Umay adıyla Imay Ece ve Erlik Han hakkında bilgi verdiğim için daha fazla açıklamaya gerek duymuyorum. Bu yüzden de sâdece Çedi Haan, Yer İyesi ve Ayıg hakkında bilgi vereceğim.
Tuva Türkleri’nin Çedi Haan (Yedi Kaan) olarak adlandırdıkları Yedigir yıldızı, insanların hayâtının yedi bölümünü düzenleyen tanrıdır. Bu bölümler, bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş, büyüklük, ihtiyarlık ve dermansızlık dönemidir. İnanca göre Çedi Haan, insanın yapması ve yapmaması gerekenleri, bu bölümlerin her birine göre belirlemiştir. Tuva Türkleri, bu yüzden de kendilerini koruyup, kollaması için Çedi Haan’a duâlar ederler. Bâzıları şarkı biçiminde olan bu duâlardan biri şöyledir:[19]
“Çerivistin urugları
Çetçe-dir be, mendi-bir be,
Çedi-sıldıs Dolaan Burgan
Örü-dür be, Kudu-dur be.”
(Yurdumuzun çocukları
Yeterli mi, sağlıklı mı?
Yedi yıldız Dolaan Tanrı
Yukarda mı, aşağıda mı?)
Ayrıca Sambuu Saaya Çüvürekoviç adlı bir kamdan derlenen, bir kam duâsı ise şöyledir:[20]
“Tos deerden çarlıktıg,
Dooralanıp hajıılangaş,
Doktaay düşken sıldıstarım,
Dolaan burgan hayırakan.
Çedi haannıñ çarlıı-bile
Çedi burgan bodaradı.
Çergeleşken sıldıstarım!
Çedi çükçe örgüp tur men.
Çedi kadak azıp tur men.
Çedi kadak salıp tur men.
Amaçılap teylep tur men.
Agım-kögüm çajıp tur men.
Ajı-töldüŋ amır-mendi çoruu deeş
Muŋ ak hoynuŋ baştıŋı boor,
Muŋgaş mıyıstıg kara hoyum
Idıktap tur men. Örşeezinde!”
(Dokuz gökten yarlıklı,
Dolambaçlı yollardan
Duraklayarak düşen yıldızlarım,
Yedigir Tanrı!
Yedi kağanın yarlığıyla
Yedi tanrı yayıldı.
Dizilip yukarıda yürüyen yıldızlarım!
Yedi yöne kurban sunuyorum.
Yedi ipek asıyorum.
Yedi ipek koyuyorum.
Yüksek sesle dua ediyorum.
Ak sütümü saçtım, mavi bezimi bağladım.
Çoluk-çocuk selamette olsun diye
Bin ak koyunun reisi olan
Çatal boynuzlu kara koyunum
Kutsuyorum. Merhametinde!)
Yer iyesi ise yeryüzünün tanrıçasıdır. İye, genel olarak bütün Türklerde yaygın olan bir inanıştır. Türkçe’de sâhip anlamına gelir. Bu yönüyle Arapça’daki Rab sözcüğünün karşılığıdır. Yeryüzü, Tuva Türkleri’nin sık sık duâ ettiği tanrılardan biridir. Bu yüzden de “Gök atam, Yer anam” derler ve “Yer anam”[21] diyerek duâ etmeyi çok severler. Burada Tuva Türkleri’nin “anne” inancının da etkisi görülmektedir. Tuva Türkleri için anne, tanrıdır. Burada Yer ile Umay’ın birleştiğini görebiliyoruz.
Ayı, Tuva Türkleri için kutsal bir hayvandır. Bu yüzden de adını anmak yasaktır. Bu konuda Sovyet dönemi uygulamalarına rağmen, özellikle taygada yaşayan Tuva Türkleri’nin yaşlıları, hâlâ oldukça kararlı bir biçimde inançlarını devâm ettirmektedir. Ayrıca ayının putları, büyük önem taşır. Güçlü kamlar, mutlakâ ayı putunu bulundururlardı. Sıradan insanlar, ayıya herhangi bir ad vermezken, kamlar (Tuva Türkçesi’nde ham), Hayra Haan ya da Hayırakan ile Burgan[22] adlarını tercih ederler. Daha öncede söylediğim gibi Hayra Haan, bölge Türkleri’nin en büyük tanrısıdır. Bununla berâber Burgan, burhanın değişmiş şeklidir ve Buda anlamına gelir. Bu daha ziyâde Budizm etkisi altındaki Tuvalar için geçerlidir. Bu konuda Rus bilim adamı Grigory Nikolayeviç Potanin’in şu tespiti çok önemlidir.
“Ulug-Hem (Büyük Nehir) ve Kaa-Hem’de (Küçük Nehir) yaşayan Uryanhaylar’da (günümüzde Tuvalar) şu inançlarla karşılaştık: İki tane “Hayırakan” vardır. Birisi gökyüzünde bulunur ve gök gürültüsünün çıkışını sağlar. Buna “Hayırakan-Kuday (Tanrı)” denir. Diğer “Hayırakan” ise yerde yürüyüp, ormanda yaşayan ayıdır.”[23]
Bundan başka Tuva Türkleri’nin, ayı putlarının önünde “Örşee Hayırakan” (Bağışla Hayırakan) demesi sık görülen bir durumdur. Ayı ile ilgili inançlar, genel olarak bütün Sibirya’da yaygındır. Bununla birlikte ister Türk, ister diğer toplumlar olsun, çoğunda bu derece tanrı ya da tanrılaşma görülmemektedir. Evenler, ölen şamanların mezarının çevresine, ölen şamanı koruması için sırıklara geçirilmiş ayı kafataslarını asarlardı.[24] Ayrıca Saha Türkleri de ayı kafatası üzerine and içerlerdi.[25]
osman bey bu çok önemli kıymetli bir ileti çok teşekkür ederim var olun
Teşekkür ederim…