Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Türk Büyükleri – 43 : Yakub Beg

0 15.413

Prof. Dr. Saadettin Yağmur GÖMEÇ

Türkistan Türklerinin tarihinde önemli bir yeri olan Yakub Beg’in 1826 (veya 1827) senesinde doğduğu söylenir ve ismi daha çok Kaşgar Hanlığıyla beraber anılır. O önce Ruslarla, ardından Türkistan’da Çinlilerle yaptığı mücadelelerle ön plana çıkmıştır. Hakkında bugün de müspet veya menfi pek çok şey yazılmasına rağmen, bilhassa Doğu Türkistan’da Çinliler gelmeden evvelki faaliyetleri takdire şayan olup, asla göz-ardı edilemez.


Yakup Beg

Bilindiği üzere Temürlü hâkimiyetinin Türkistan’da son bulmasıyla, bölgede bir otorite boşluğu doğmuştu. Ne Temür Beg’in yerine geçen oğulları, ne de onlardan sonra birer yerel hanlık şeklinde ortada gözüken Buhara, Hive, Hokand gibi idarelerin, Türkler üzerinde kesin bir nüfuz kuramadığı aşikârdır. Her halk ve bölge kendisini diğerinden daha üstün görüp, zayıflık anlarında birbirlerinin arazilerine tecavüz ederek, kendi kuyularını kazmakla meşgul olduklarından, bu kopukluk daha çok Rusya ve Çin’in işine yaramıştı. Söz konusu iki devlet ciddi bir engelle karşılaşmadan, Türkistan’ı peyderpey ele geçirdiler. Buna bağlı olarak, Kazan Hanlığının sükûtundan itibaren (1552), Rus Çarlığı Sibirya ve Kafkasya’yla birlikte Türkistan’a doğru inmeye başladı.

Türkistan ileri gelenlerinden Cihangir Hoca 1826’da Kırgız Türklerinin de yardımıyla Kaşgar, Yarkent ve Hoten’in de içinde bulunduğu bir hanlık tesis etmişti Doğu Türkistan’ı kendi toprağı sayan ve bağımsızlık hareketlerini hep kanlı bir şekilde bastıran Çin, Cihangir Hoca’nın (veya Cihangir Töre) kurduğu bu mahalli devleti, 1847 yılında gönderdiği kalabalık bir ordu ile ortadan kaldırdı. Ve o ele geçirilerek, Çin’in başkenti Pekin’de parça parça edilmek suretiyle öldürüldü. Ancak Çin’e karşı isyanlar hiçbir zaman durmadı. Çünkü Cihangir Töre Çin’in o kadar da abartılacak bir güç olmadığını ispatlamıştı.

Yine Kırgız beylerinden Sıddık (veya Sadık) 1863/1864 yıllarında Doğu Türkistan’daki Türklere yardım amacıyla Kaşgar üzerine yürümüştü. Ancak tek başına Çinliler karşısında direnmesi mümkün gözükmüyordu. Bu yüzden o, Hokand hanı Said Sultan’dan yardım talebinde bulundu. Hokand Hanı, Cihangir Hoca’nın oğlu olan Buzurg (veya Büzürg) ile Yakub Beg’i Kaşgar’a gönderdi ve 1864 şubatında onlar Kaşgar’a girdiler. Buzurg Han ve Yakub Beg, Kaşgar’a iner-inmez, Sıddık Beg’in ve askerlerinin ellerindeki silahları almak istemişler ve ona bir suikast plânlamışlardı. Sıddık Beg bunların yardıma değil, kendisini ortadan kaldırmaya gelenler olduğunu geç anladı. Sıddık Beg’in bertaraf edilmesiyle Kaşgar bölgesine tamamen hâkim oldular. Dolayısıyla Buzurg’un Kaşgar’a girmesi ve han atanması, Kaşgar Hanlığının fiili olarak kurulduğu tarih sayılmaktadır.

Kaşgar hanı Buzurg, zayıf iradeli, devlet işlerinden anlamayan, kabiliyetsiz ve eğlenceye düşkün bir insandı. Bu yüzden yönetim sözde hanın elinde olmakla beraber, bütün yetkileri Yakub Beg toplamıştı. Daha evvel 17 Temmuz 1852’de Miralay Blaramberg kumandasındaki Rus ordusunun Akmescid’de saldırısı Yakub Beg tarafından püskürtülmüş, bu olay ona büyük ün kazandırmıştı. Yakub Beg, birer birer Doğu Türkistan’daki küçük şehir idarelerini ortadan kaldırdı. Buzurg Han, onun başarılarını kıskanmış; Yakub Beg de Buzurg Han’ı 1866’da önce hapsetmiş, sonra da Hacc’a göndererek ondan kurtulmuştur. 1866’da gerçekleştirdiği bu darbeden sonra, Buhara emiri Muzaffereddin’e bir elçi ve hediyeler yolladı. Emir, Yakub Beg’e “Atalık Gazi” unvanı verdi. Bazı kaynaklarda onun bu unvanından dolayı Kaşgar Hanlığına, Atalık Gazi Devleti de denmiştir. Böylece Yakub Beg kendisini han ilan edip, Kaşgar’ın tek hâkimi oldu.

Yakub Beg’in koruma birlikleri

Yakub Beg, hükümdarlığını açıkladıktan sonra “Bedevlet” unvanını da alarak fetihlerini sürdürdü. Yeni Kaşgar hanı Yakub bütün Doğu Türkistan’ın Çin hâkimiyetinden ve nüfuzundan kurtarılması gerektiğini düşünüyordu. Bunun için de önce birtakım girişimlerde ve ön hazırlıklarda bulundu. Bu sırada Çinli Müslümanlar olan Dunganlar, yaşadıkları yerlerde ya kendi hükümetlerini kuruyorlar veya Türklerle ortak idarede bulunuyorlardı. Kaşgar Hanlığının bu denli yayılması ister istemez onları rahatsız etti. Bunun üzerine Yakub Beg’e muhalif oldular ve onu epey uğraştırdılar.

Ruslar, 1868’de yeni kurmuş oldukları Türkistan Umumi Valiliği vasıtasıyla Kaşgar üzerine bir sefer düzenlemeyi plânladılarsa da, bu sırada ortaya çıkan Hive meselesi daha önemli olduğundan bu düşüncelerini ertelediler. Bununla beraber Ruslar, Yakub Beg’e de bir ticaret andlaşması imzalatmak istemişler, fakat o Rusların ticaret adı altında casusluk faaliyetleri yapacağını bildiği için bu adlaşmaya yanaşmamıştır.

Rusların Türkistan hanlıklarını birer birer ele geçirmeleri ve Hindistan’a doğru uzanmaları bu sırada İngilizleri telaşlandırmıştı. Bu yüzden Kaşgar Hanlığıyla ilgilenmeyi bir zaruret olarak görüyorlardı. Türkiye ile de dost geçinen İngiltere’den Yakub Beg yardım istedi. Osmanlı Devleti, Kaşgar Hanlığının kuruluşundan itibaren bundan haberdardı. 1865’te İstanbul’a gelen Hokand elçisi Seyyid Yakub Han vasıtasıyla Kaşgar hakkında bilgi alınmıştı. İngilizler de Kaşgar’ı hem Rusya’ya, hem de Çin’e karşı bir tampon bölge olarak kullanmayı düşünüyorlardı. Türkiye de diğer Türkistan hanlıklarına yeterince ilgi gösterememenin ızdırabını silmek gayesiyle Yakub Beg’e yakından davranmaya başladı.

Yakub Beg’in Birlikleri

Bununla birlikte Osmanlı Devleti’nin Kaşgar’a yaptığı yardımlar dikkat çekicidir. Bunun asıl sebebi hem Osmanlı’nın Asya siyasetinde etkili bir duruma gelmek istemesi, hem de Çin’in Osmanlı Devleti’ne doğrudan karşılık verecek vaziyette olmayışıdır. Nihayet Rusya’nın Hokand Hanlığını yıkmaya yönelik saldırılarının artması üzerine, Seyyid Yakub Han Töre, Hokand’a daha fazla hizmet edemeyeceğini anladığından, 1870 yılında İstanbul’dan Hokand’a dönmemiş ve Kaşgar’a gitmişti.

Yakub Beg, Abdulaziz Han’a elçi olarak Seyyid Yakub Han Töre’yi gönderdi. Doğu Türkistan Türklerinin dileğine binaen Osmanlı Devleti, Kaşgar ordusunu eğitmek üzere subaylarla birlikte 2000 tüfek, 6 top, Kaşgar’da imal edilmek üzere kapsül ve barut malzemeleri yolladı. Yardımı götüren heyetin gemisi herhalde Süveyş Kanalında arızalandı. Bunun üzerine yükler Kızıldeniz’de başka bir vapura aktarıldıktan sonra, Hindistan üzerinden Kaşgar’a ulaşmıştı. Onlar 100 pare top atışıyla karşılandı. Bundan sonra, Yakub Beg topraklarında hutbenin Abdulaziz Han adına okunmasını ve sikkelerin de onun adına basılmasını emretti. Osmanlı Devleti’nce Yakub Beg’e “Emir-ül Müslimin” unvanı, bir sancak ve halkını gereksiz yere savaşa sokmaması yolunda bir ferman da yollanmıştı.

Yakub Beg bu sanı almasından sonra, teşekkürünü bildirmek üzere, 7 Nisan 1875 tarihinde Osmanlı Türkiyesi’ne bir mektup göndermiştir. Mektubunda; “Devlet-i Aliyye’nin sancağını açtıklarını, hutbeyi halife adına okutup, sikkeleri Abdulaziz adına bastırdığını” belirtiyordu. O daha sonra tahta çıkan Abdulhamid’e de bağlılığını bildirdi. Bu arada Türkistan ve Hindistan’ın kuzey taraflarındaki yerel beyliklerden de, Osmanlı Devletine biatlar oluyor, Avrupalı Hristiyanların topyekûn Osmanlı’ya saldırmalarını kendilerine yediremeyen bazı idareciler, İslam’ın yüzakı bu devlete yardımın farz olduğuna dair mektuplar yolluyorlardı. Böylece Doğuda İstanbul’a karşı bir sevgi ortamı gelişti.

Fakat bu sırada Çin imparatorluğu da boş durmadı. Aynı zamanda batıya yayılmayı plânlayan ve Rus istilasının önünü almak isteyen Çin, ne pahasına olursa olsun Doğu Türkistan’ı ele geçirmek arzusundaydı. Bu maksatla, 89.000 kişilik orduyla 1873’de Kansu bölgesini işgal etmişti. Bu arada Ruslarla da bir anlaşma yapılarak, Çin askerlerinin ihtiyaçları karşılandı. Bunun üzerine, Yakub Beg hem İngiltere, hem de Türkiye nezdinde daha çok yardım sağlanması için taleplerde bulunduysa da; ne İngiltere’den ne de bu sırada Ruslarla 1877/78 Harbi kaçınılmaz duruma gelen Osmanlı’dan gerekli desteği alamadı.

Çin’in Kaşgar Hanlığına karşı büyük bir taarruz içerisinde olduğunu anlayan Yakub Beg, Kaşgar’da bulunan Osmanlı elçilik heyetinin başı Murad Efendi’nin yanına elçisini katıp, yeni silah ve askeri yardım talebinde bulunmak amacıyla İstanbul’a göndermişti. İstanbul’a tekrar gelen Seyyid Yakub Han Töre, II. Abdulhamid’e, Osmanlı hâkimiyetine tabi bir ülkeye arka çıkılması gerektiğini söylemiş; ancak bu sırada 93 Harbi olarak bilinen 1878 Osmanlı-Rus Savaşından yenik çıkan Türkiye, Kaşgar elçisinin isteklerine olumlu cevap verememiştir. Yakub Beg’e, sadece İngiltere’nin desteğini sağlama ve Rusya ile iyi geçinme tavsiyeleri yapılmıştı.

Çin’e karşı savunma tedbirlerini almakla meşgul olduğu bir sırada Yakub Beg’in ölümü Doğu Türkistan için bir talihsizlikti. O kısa bir süre de olsa, Doğu Türkistan’ı hem Çin, hem Rusya, hem de İngiltere’nin işgaline uğramaktan kurtarmıştı. Onun ardından Türkistan ileri gelenleri birbirlerine düştüler. Neticede Yakub Beg’in oğlu, Beg Kulu Han birliği sağladıysa da, askeri bakımdan son derece güçsüz olduğundan 1878’de Kaşgar’ın işgaline engel olamadı ve Hokand’a kaçtı. Çinlilerin burada yaptığı ilk iş, 60.000 kişilik Kaşgar ordusunu tamamen katletmek oldu. Bu sırada sivil halktan da binlerce insan öldürüldü. Bundan sonra Çinliler, Doğu Türkistan için “Yeni Sömürge” manasına gelen “Sinkiang” deyimini kullandılar ve haritalarda da bu adla anılır oldu.

Prof. Dr. Saadettin Yağmur GÖMEÇ

“Türk Tarihinin Kahramanları: 44- Yakub Beg”, Orkun, Sayı 107, İstanbul 2007

Görseller: https://tr.wikipedia.org’dan alıntılanmıştır.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.