Türk Akıncıları Nasıl Yok Oldu?
Türk askeri tarihinin en çarpıcı askeri güçlerinden birisi Osmanlı akıncılarıdır. Akıncılar, bugünün komandoları, özel kuvvetleri, satları, saslarıdır. Sürekli hareket halinde düşman topraklarının derinliklerine dalar, keşif yapar, düşman ordularını arkadan vurur ve çekilir. Akıncılar aynı zamanda bir istihbarat toplama mekanizmasıdır. Düşman ile sürekli temas içinde olmanın, düşman topraklarında olmanın sağladığı imkânları değerlendirerek bilgi toplarlar. Akıncılar ünlü komutanlarının isimleri bugüne kadar gelmiştir.
Akıncıları anarken aklımıza hemen “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik, aktolgalı beylerbeyi haykırdı ilerle, Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” mısraları gelir. Bu mısralar sadece akıncıları değil, aynı zamanda 1352-1683 arasındaki Balkanlar ve güney Avrupa’daki tarihimizi de özetler. Sonra akıncıların aniden tarih sahnesinden silindiğini görürüz. Bu muhteşem asker güç nasıl tarihten çekilmiştir? Ancak ne olmuştur da bu büyük güç ortadan kaybolmuştur.
Yılmaz Öztuna Ötüken Yayınlarından çıkan “Büyük Türkiye Tarihi” adlı eserinin 5. Cildinde 40-42 sayfalarda anlatır Akıncıların nasıl tarih sahnesinden çekildiklerini. 1595’de Eflâk yani Güney Romanya’da voyvoda Mihai isyân etmişti. Sadrazam Sinan Paşa, 100.000 kişilik bir orduyla Eflak’a girdi. Mihai 100.000 askerden oluşan güç karşısında ezilmemek için geri çekildi. Sinan Paşa, Romen isyanını bastırdığını sanarak, geri dönme kararı aldı. Satırcı Mehmed Paşa’yı, 2.000 askerle Bükreş’te bırakmıştı.
Sinan Paşa’nın adımlarını casusları aracılığıyla izleyen voyvoda Mihai, Sinan Paşa ve Türk Ordusu Targovişte’den ayrılınca ordusu ile Eflâk’a girdi. Türk ordusunu, 24 saatlik mesafeden takip etmeye başladı. 19 Ekim 1595’de Mihai komutasındaki Eflak Ordusu Targovişte’yi işgal etti. 3.500 Türk askeri öldürüldü veya esir edildi. Ali Paşa Koçu Bey ve yüksek rütbeli subaylar, ateşte çevrile çevrile kızartıldı ve Mihai ve maiyeti tarafından büyük bir iştiha ile yenildi. Esir edilen Türk askerleri kazığa oturtuldu.
Targovişte’de bu akıl sınırlarını zorlayan katliam gerçekleşirken, Sinan Paşa’nın komutasındaki ordu Tuna’nın kuzey kıyısındaki Yerköyü kalesine gelmişti. Geri dönüp asi Eflak ordusunu cezalandırması gerekirken bunu yapmak yerine geri çekilmeyi tercih etmişti. Ordu, Tuna’nın öbür kıyısındaki Ruscuk’a geçecekti. Önce Sinan Paşa ve karargâhı Tuna’yı geçti. Ruscuk’a erişti. Ordunun geçmesi, 3 gün, 3 gece sürecekti. Ordu çekilirken, hafif silahlar ile donanmış akıncılar köprüyü ve orduyu koruyacaklardı. Akıncılar en son köprüyü geçecekti.
Ordunun üç gün süren geri çekilişi sırasında açgözlü Sinan Paşa görülmemiş bir şey yaptı ve askerin aldığı ganimetin serdar payı olan beşte birini hemen köprü başında tahsildarlara tahsil ettirmeye başladı. Bu ordunun geri çekilişini olağanüstü yavaşlattı. Bu sırada asi Mihai’nin ordusu yaklaşıyordu. Gözleri para hırsı ile dönmüş olan Sinan Paşa Akıncıların ve mahiyetinin uyarılarını dinlememekte ısrar etti.
Mihai, Türk ordusu karşı tarafa geçinceye kadar saldırmadı. Akıncılar dışındaki bütün ordu geçince asi Eflak ordusu top ateşi ile akıncılara saldırdı. Ancak ilk top ateşi başlayınca hala köprü üzerinde olan akıncıların hızla geçmesi için Sinan Paşa emrini, geri aldı. Ancak bu arada Eflak topları köprüyü vurmaya başlamıştır. Binlercea akıncı Tuna nehrinin mevsim şartları gereği kabaran sularına gömüldüler. Karşı tarafta 70.000 kişilik asi ordu ile karşı karşıya kalan binlerce akıncı ise son ferdine kadar savaşarak şehit oldular. Tarih 27 Ekim 1595’di.
Osmanlı belgeleri durumu şöyle kaydetmektedir: “Bu suretle akıncı tâifesinin ekseri karşı yakada bulunmakla, hîç ferd halâs olmayıp, ol zamânda akıncı kökü kesilip münkariz oldu. Ve bir mertebe musibet ve hasâret oldu ki, bir asrda nazîri vâki’ ve bir târîhde böyle inhizâm şâyî’ olmamışdı.”
Sinan Paşa, ordunun protestolarına aldırmadı. Geri çekildi. Tımarlı sipahiler kışlamak üzere dağıldılar. Kendisi görevden alındı ve yerine Lala Mehmet Paşa atandı. Lala Mehmet Paşa 9 gün sonra ölünce Sinan Paşa tekrar sadrazamlığa atandı. 4 ay sonra 80 yaşlarında öldü.
27 Ekim 1595’de almış olduğu bu ağır darbeden sonra Türk akıncı sınıfı bir daha hiç toparlanamadı. Oysa akıncılar modern orduların komando, ranger, özel kuvvet adı ile keşfettikleri gücü temsil etmekteydiler. 80 yaşına gelmiş bir adamın sonsuz para ihtirası, böyle bir gücü Türk devletinin ve Türk milletinin elinden almıştır. Tarih tekerrür etmez ancak okumasını bilenler için tarihten alınacak çok önemli dersler vardır.
http://www.21yyte.org
Ruhları şad olsun. Allah rahmet eylesin.