Seni Ne Kadar Doğru Anladık Gazi Paşam?
Bu soruya, maalesef, tam anlamıyla olumlu bir yanıt veremeyeceğim sevgili Gazi Paşam… Çünkü Seni doğru ve gerçek boyutuyla öğretmediler, anlatmadılar bize, biz de anlatamadık; dolayısıyla Seni tam anlayamadık…
Sana evvel-ahır düşman olanları zaten saymıyorum; onlar anlasalar bile “geri zihniyetten ve kara düşünce boyutundan” kurtulamadıkları için Senin yaptıklarını anlamazlar, daha doğrusu anlamak itemezler… Onlara söz söylemeye gerek yok; zaten meşrebi de cibilliyetleri de Seni doğru anlamaya ve anlatmaya uygun değil…
Esas sözüm Seni istismar edip, Senin gerçek yüzünü saklayan ya da kendilerine “kalkan” yapan, Senin ismin üzerinden “getirim” sağlamaya çalışan sözde “Atatürkçü” geçinip emperyalizmin baronlarına kukla olanlaradır… Benim sözüm işte bu sahte Atatürkçü geçinenleredir; bu negatif durumlara düşenleredir sözlerim…
Liberal geçinip Atatürk’ten nemalanan ‘her dönemin adamı, esen rüzgâra göre yön değiştiren’ buğday başakları gibi eğilip bükülen rotasız, zikzak çizgili, renksizler ve ruhsuzlaradır sözüm…
Kurduğun cumhuriyet ve sağladığın bağımsızlık, birilerinin genetiğine işlenmiş nankör ve hainlik nedeniyle saldırı altında… Ulus Devlet kurumları, birer-birer emperyalizme “peşkeş” çekilerek ikbal ve menfaat sağlanmakta…
Senin kurduğun ulus devlet ve cumhuriyet sayesinde nesepleri belli olan hainler şimdilerde senin yaptıklarından “öç” almak için seferber olmuşlar… Mandacılığa, emperyalist kuklacılığa engel olduğun için düşmanlar sana…
Ama bunlar beklenen sonuçlar, yadırgamıyorum… Kızgınlığım, daha düne kadar “Atatürk” diye ortalıkta dolaşan ‘naylondan kahramanların’ hiç sesi çıkmıyor olmasına… Senin adını bile anmaktan korkan yazarcıkları, aydıncıkları, bürokratçıkları tanır olduk şimdilerde… Her şeyleri günlük çıkarlar ve ikbal için jurnalcilik bile mubah sayılmakta…
Benim kızgınlığım; en doğal hakları olan demokratik haklarını kullanarak ses çıkarmayan, konuşmayan, yazmayan sözde “aydın” geçinenlere… Üniversitelere… Bürokratlara… Keselerinin hacmiyle meşgul kapital patronlarınadır… Bunlar konuşmazsa, vatanın, milletin değerlerine sahip çıkmazsa, köylü Hasan efendi, bakkal Mehmet efendi, emekli Ali bey ne yapabilir?
İşte böyle sevgili Gazi Paşam… Bunları anlatmamın sebebi ACİZLİKTEN dolayı değil, sana şikâyet de değil, kendimize olan ÖZELEŞTRİDİR…
Sen kurdun, emanet ettin, gençliğe hitabeyle görevler de verdin… Bu görevleri yapıp yapmamak, köle olup olmamakla eş değerdir…
Üzgünüm Gazi Paşam, Sana güzel haberler veremediğim için… Yetmez üzüntüm; GÖREVİMİ TAM YAPAMADIĞIM İÇİN daha çok mutsuzum ve endişeliyim…