Şehit Öğretmen Neşe Alten’ın Heykeli Dikilsin. O Heykel Öğretmenlerimizin Vatan Sevgisinin Simgesi Olsun!
“Ben öğretmenim. Bayrağımın dalgalandığı her yere giderim.”
Siz Tekirdağ’lı Neşe öğretmenin öyküsünü bilir misiniz?
Bugün, hükümetimizin kendisiyle müzakere yürütme teslimiyetine düştüğü katilin, bizzat verdiği emirle işlediği yüzlerce cinayetten biridir bu.
Neşe Alten 1993 yılında eğitim fakültesinden mezun oldu, aynı yıl ataması yapıldı Diyarbakır’ın, Bismil ilçesine. Neşe öğretmen daha 22 yaşındaydı ve cıvıl cıvıl bir kızdı.
Ataması, Bismil ilçesine çıkınca ailesi gitmemesi için baskı yaptı, yalvardı ona, ama o: ” Bayrağımın dalgalandığı her yere giderim” diyerek kararlı olduğunu bildirdi.
Babası çaresiz, “seni yalnız başına gönderemem” dedi ve kızıyla birlikte gitti Bismil’e. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ona tayininin Çavuşlu köyü ilköğretim okulu olduğunu söyledi.
Köye ulaştılar. Okul denen binanın hali içler acısıydı. Camlar, sıralar kırılmış, duvarlar boyasızdı. Köy muhtarına gitti Neşe Öğretmen. “Yardım edemeyiz” yanıtını aldı. “Ücretini ben karşılarım, usta bul”, dedi. Muhtar tamam, dedi. Tam üç aylığına mal olmuştu. Ama olsun, okul, okul olmuştu.
Neşe Öğretmen tam bir ışık kaynağıydı. Dersler başlamış, keyfine diyecek yoktu.
Ancak emir verilmiştir.
1993 yılının o uğursuz 26 Ekim akşamıdır.
Neşe öğretmen yorgun argın evine gelir. Program defterine ertesi günün derslerini yazar.
Biraz dinlendikten sonra babasına “okulun tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var, istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” der. Henüz bir ocakları yoktu. Biberleri hazırladı, tavayı piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı.
Hava iyice kararmış, dışarıda köpekler sürekli havlıyordu.
Tam babasıyla yemeğe oturacaktı ki, kapı sert bir şekilde yıkılırcasına çalındı. Baba, “kim o” dedi. Dışarıdan biri seslendi: “Açın, köydeniz. Neşe öğretmene bir şey soracağız”.
Kapı açılır açılmaz silahlı iki hain belirir karşılarında.
Türkçeyi iyi konuşan biri babasına sertçe bir tokat atar ve gürler: “Biz kamuoyuna açıklama yapmadık mı? Baskıcı TC’nin hiç bir öğretmenini, Kürdistan’a önderliğin emriyle sokmayacağız, demedik mi ulan?”
Neşe Öğretmen, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başlar. Avazı çıktığı kadar haykırır ama boşunadır.
Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarır. Hainlerden biri silahını çeker ve babanın şakağına dayar, tetiği çeker.
Genç kız donup kalır, tekrar bağırmak ister ama sesi çıkmaz.
Neşe öğretmeni saçlarından tutup sürükleyerek, tekme ve dipçik darbeleriyle köyün dışına götürürler. Genç kızın üstündeki giysiler paramparça olmuştur. Ağıza alınmayacak küfürler savurarak önce sol göğsüne 5 mermi, sonra da sağ göğsüne 5 mermi sıkarlar.
Henüz öğretmenliğinin yirmi beşinci günüydü.
Neşe Öğretmen oracıkta şehit düşer.
Genç öğretmenin şahadeti insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı. AB komiserleri kimseye “nedir sizin bu yaptığınız” demedi. Aydınlarımız da öyle…, hiç sesleri çıkmadı. Neşe Öğretmen’in arkasından on binler yürümedi.
Memleketinden 1500 km uzakta 22 yaşında 25 günlük öğrenmenken şehit edildi Neşe Öğretmen! Tek silahı kalemiydi. Onu koruyan kimse yoktu, hükümet de yoktu.
İyi ki, az da olsa hamiyetli yurttaşlarımız var. Sütlüce’de Şehit Öğretmen Neşe Alten İlköğretim Okulu onun adını taşıyor; Tekirdağ’da da, Şehit Öğretmen Neşe Alten Anaokulu!
Ey Millet!…
Biz ne yaptık?
Unuttuk mu Neşe Öğretmeni?
Belki de ilk kez duyuyoruz adını!
Hep unutmaktan, cehaletten, ataletten değil mi, bütün bu başımıza gelenler?
Gelin, biz de Neşe Alten’in heykelini dikelim. Bütün Türkiye tanısın onu.
O bize unuttuklarımızı hatırlatsın:
Vatan sevgisini, bayrak sevgisini, millet sevgisini…
Ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü…
Atatürk’ü!…
Alıntı Kaynağı: http://www.cihandura.com/
KAYNAK: https://www.facebook.com/sarkoy?fref=photo#!/photo.php?fbid=10152582715448962&set=a.10150411474383962.364120.781553961&type=1&theater
http://www.emirdag.com/hazin-bir-ogretmen-hikayesi/