Geniş bir coğrafyada hayli uzun bir süre hakimiyetini sürdüren Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki şehirlerin, köylerin, mahallelerin teşekkülü hadisesi şu şekilde idi:
- İlk kez (yeni) kurulan Osmanlı şehirleri, köyleri, mahalleleri,
- Antik kentlerin yanında, civarında ve üzerinde kurulan Osmanlı şehirleri, köyleri, mahalleleri,
- Bizans kalesi ya da şehri iken Osmanlı şehri haline dönüştürülen yerleşimler. Çalışmamızda Rumeli’de ilk kez Osmanlılar tarafından kurulan şehir, mahalle ve köyleri tespit etmeye çalışacağız.
I. Rumeli’de İlk Kez Kurulan Osmanlı Şehirleri
1. Cisr-i Ergene: Sultan II. Murad Edirne’yi Çanakkale Boğazı’na bağlayan tarihi yol üzerinde günümüzde Uzunköprü adıyla bilinen Cisr-i Ergene şehrini kurmuştur. Ergene Nehri’nin zaman zaman taşarak zarar vermesiyle çevrede gizlenen haramilerin yolu kullananlara verdiği can ve mal kaybını önlemek amacıyla kurulmuştur. Sultan Murad bu bölgedeki ağaçları kestirerek nehir üzerinde bir köprü ile cami, imaret, hamam ve pazar yeri yaptırarak bu mevkii imara ve yerleşime açmıştır. Bu şekilde çevre halkının yeni kurulan şehre yerleşmesi sağlanmıştır. Bu şehre yerleşen insanları vergiden muaf tutarak halkın buraya yerleşmesine imkan ve kolaylık sağlamıştır.
2. Saruhan Beyli-Tatar Pazarı: Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve genişleme devrinde Saruhan Bölgesi’nde bu havaliye hatırı sayılır bir Türk unsurunun iskân edilmiş olması, nahiyenin adını bu sebepten almış olduğunu akla getirmektedir.
1516 tarihinde 168 hane 27 mücerred vergi nüfusunun yaşadığı bu şehrin tamamını Türkler teşkil ediyordu.
3. Eski Zağra: Osmanlı idaresine girdikten sonra Rumeli eyaletinin kazaları içinde yer alan ve uzun süre Edirne’ye bağlı kalan Eski Zağra Osmanlıların ilk devirlerinde bir uç kale şehri durumundaydı. 1516 ve 1530’daki mahalle sayısı 18 olup tamamı Türklerle meskundu. Eski Zağra’da gayrimüslim nüfusa rastlanmaması bu şehrin Türkler tarafından kurulduğunu göstermektedir.
Yenipazar, Saraybosna, Travnik, Köprülü, Pirot ve Yenişehir’de yeni kurulmuşlardır. Teselya’daki Yenişehir’in nüfusu tamamen Türklerden müteşekkildi.
II. Rumeli’de İlk Kez Kurulan Osmanlı Köy, Mahalle ve Mezraları
Defterlerde rastladığımız köy adları yerleştirmenin niteliğini bir dereceye kadar ortaya koymaktadır. Bu köyler de sadece Türklerin meskun olduğu ve Türk adını taşıyan köyler bizzat Türkler tarafından kurulmuş köylerdir. Anadolu’dan gelen Türklerin yeni yurtlarında ayrı ayrı kurduklarını ve yerli Hıristiyan nüfusla pek karışmadıklarını söyleyebiliriz. Kasaba ve köylerin adlarını veren 15. yüzyıl tahrirlerine göre söz konusu yeni köylerin sakinlerinin tamamı Türktü. Bunun yanında aşağıda belgelerde ifade edildiği gibi Hristiyan bir köy ya da mahallelere de bir takım Türk yerleşimlerinin söz konusu olduğu görülmektedir. Bununla birlikte Müslümanlarla Hristiyanların beraber olduğu köylerde yaşayanların, daha çok ihtida etmiş Osmanlı tebaası olma ihtimali büyüktür. Bunun yanında mahallelerde oluşturulan yerleşim yerlerinde ise Türklerin tamamen Hristiyan nüfustan ayrı ve cemaat halinde teşkilatlanarak yerleştiklerini görmekteyiz.
Vaktiyle meskun iken daha sonra çeşitli sebeplerle ahalisi boşalmış bazı iskân mahallerinin Türkler tarafından yeniden iskâna açıldığını görmekteyiz. Bu tip köyler hem eski ismiyle hem de orayı şenlendiren zatın ismiyle deftere kaydedilmiştir.
Rumeli bölgesinde Türklerin oluşturduğu köylerin nüfus itibarıyla sayılarının ilk zamanlarda fazla olmadığını görmekteyiz. Hristiyan köylerle mukayese edildiğinde Türk köylerinin nüfusunun oldukça düşük olduğu görülmektedir. İskân hadisesinin bir neticesi olarak öncelikle çekirdek olarak bir bölgede cami ya da tekke etrafında kurulan köylerin nüfuslarının birkaç haneden ibaret olduğu görülmektedir ki daha sonra Anadolu’dan getirilen veya gelen kişiler için yeni bir yerleşim yerinin bu şekilde temelleri atılmış oluyordu.
Az sayıdaki Hristiyan köyleri nüfus yoğunluğu çok fazla iskân birimleri şeklindedir ve köy başına 40-50 hane gibi yüksek bir rakam düşmektedir. Gayri müslim köylerin bu kalabalık vaziyeti, eski Balkan köylerinin ananevi yapısından kaynaklanabileceği gibi, onları kontrol altında tutmak, dağılmalarını önlemek için bir tedbir olabileceğini, ayrıca bir çoğunun belirli hizmetler karşılığı avarız vergilerinden muaf tutulması sebebiyle, gayri müslim unsurların bu vergi muafiyetlerinden istifade edebilmek maksadıyla buralarda toplandıklarını hatıra getirmek lazımdır.
Osmanlı Devleti’nde birbirini tanıyan, içtimaî dayanışma içinde olan, aynı mescitte ibadet eden, aynı inanışa sahip insanların aileleriyle birlikte yaşadığı mahalleler beledî ve adlî teşkilatın ilk basamağını teşkil ederdi. Mahalleler, cami, mescit, zaviye ve imaret gibi müesseselerin etrafındaki çok sayıdaki evlerden müteşekkildi. Yeni kurulacak bir şehir veya imar veya iskân edilecek bir semtte; önce cami, medrese, imaret gibi içtimaî müesseseler ve bu müesseselerde çalışacak memurların ikametgahları ile su, kanalizasyon gibi beledî tesisler yapılır ve mahalle bu eserler etrafında gelişirdi.
Cami veya mescidin merkez olması mahallede imamın fonksiyonunu artırmaktadır. İmam din adamlığı yanında mahallenin lideri durumunda idi. Mahallelerde yiğitbaşı ve kethüda gibi görevliler çeşitli hizmetlerin görülmesinde imama yardımcı olurlardı. Camiler ve mescitler mahallelerde avarız vergilerinin toplanmasında ve asayişin sağlanmasında da önemli bir ünite idi.
Tahrir defterlerinde Müslim ve gayri müslim gruplar şehirlerde mahalle taksimatını veren listelerde ayrı ayrı belirtilmişlerdir. Bu listelere bakanlar görünüşte bunlarının her birinin ayrı ayrı mahallelerde oturdukları kantatına sahip olabilir. Ancak ayrı ayrı kayıt edilmiş olsalar da bir çok şehirde bunların birlikte oturduğunu görmekteyiz. Hatta aynı mahallenin müslim ve gayri müslim sıfatı eklenerek farklı mahalleymiş gibi kaydedildiği görülmektedir ki gayri müslim nüfusun çok olduğu Balkan şehirlerinde buna sıkça rastlanmaktadır. Bunun yanında Anadolu’da mevcut bulunana şehirlerde de bu şekilde gayri müslim nüfus ile Müslim nüfusun bir arada yaşadığı mahallelere rastlanmaktadır. Mesela, Safranbolu’da fetih sonrası kaleden çıkarılan gayri müslimlerin kasabanın uzağında bir mahalleye ikamet etmeleri sağlanırken, Edirne’de kale içinde kalmalarına izin verilmiş. Giresun Kalesi’nde de aynı özelliğin olduğunu görmekteyiz.
Hiçbir zaman çok geniş boyutlara sahip olmayan mahalle, kuruluş döneminde aşağı yukarı 50-100 kişiden oluşmaktaydı. Mahalleler ile ilgili yönetmelik dini bir temele dayanır; mahallelerin en üst otoritesi caminin imamı olmuştur.
Mezra umumiyetle ahalisi dağılmış, eski iskân yerine denir. Bir yerin müstakil mezra olabilmesi için, harabesinin, suyunun veya mezarlığının bulunması şarttı. Bir mezra, bir timar-erine gelir olarak yazılabiliyordu. Mezralar, defterde yakın bir köyün ekinliği, yani ziraatle uğraşıp edip işlediği yer olarak tayin edilebildiği gibi, haymana, yürük veya umumi bir tabirle haric raiyyet’in (yani o timar sahibi üzerinde yazılmamış çiftçilerin) gelip işledikleri topraklar olarak da yazılabilir. Mezra herhangi bir timar sahibi üzerine yazılmış ise öşrü alınır. Mezralar evvelce köy olduklarından umumiyetle sınırları vardır.
Osmanlı vakayinamelerinde tesadüf edilen kayıtlarda, Anadolu’dan Rumeli’ye çeşitli zamanlarda toplu iskânların yapıldığı anlaşılmakla beraber, bunların kesin olarak hangi bölgelere yerleştirildiği, hangi köy, kasaba ve şehirlerin kurulmasında veya gelişmesinde rol oynadığı, ne kadar nüfusa sahip olduğu ve Anadolu’nun hangi bölgesinden geldiği hususunda bir fikir beyan etmek oldukça zordur. Böyle olmakla beraber Osmanlı arşivlerinde mevcut olan tapu tahrîr defterlerine ve maliyeden müdevver defterlere dayanmak suretiyle, her şehir, kasaba, köy mezra gibi yerleşme merkezlerinin adları, orada meskun olan halkın nereden geldiği gibi konular hakkında malumat edinmek mümkün görülmektedir.
Coğrafyadan vatana geçiş sürecinde insan gruplarının veya etnik grupların üzerinde yaşadıkları, yürüdükleri toprak parçalarına vurdukları ilk damgalar, sınır taşları, yer belirtme işaretleri, kültürlerinde “yer adları” olarak karşımıza çıkar. Her bir ad, ait olduğu etnik grup için, üzerinde yaşanılan toprakla ilgili ayrı bir anlama sahiptir. Eski yurtlarından başka yerlere göç sürecini yaşayan insan gruplarının yeni ortamdaki durumlarını ortaya koymak için onların buraya taşıdığı, burada yarattığı, kendi yapısına benzettiği veya kullanmada rahatsızlık duymadığı yer adlarına bakmak gerekmektedir.
Tarihi kaynaklara göre yerleşimde, adını, banilerin (eser yapan kişi) inşa ettiği ya da halkın geldiği yörenin ismini taşıyan yeni mahalleler kurulmuştur.
Yeniden ihya ve imar edilen Rumeli’nin köy, kasaba ve şehirleri esas itibarıyla ya eski harabelerin yanında ya da üzerinde kuruldu. Türkler kendilerinden önce Rumeli’de mevcut olan yolların ve güzergahların hem stratejik ve hem de ticarî bakımdan önemli mevkileri üzerinde bu tür faaliyetlerini yoğunlaştırdılar. Yeni yurtlarında kısa zamanda yüzlerce köy ve kasabayı kurarken harabe durumunda olan pek çok şehri de yeniden inşa ettiler.
Kurdukları köy, kasaba ve mahallelere isim verirken Orta-Asya’dan getirdikleri geleneklerine göre davrandılar köy ya da mahallenin adlandırılmasında fetih ya da imarında emeği geçen beylerin veya manevi öncelikle büyüklerin adları, ikinci olarak tabiat ve coğrafya şartları üçüncü olarak Oğuz veya Türmen-İlinin 24 boyunun adları ve bu boylardan doğan Türkmen oymaklarının adları kullanılmıştır. Bunun yanında bazı yerleşim yerlerinin iki isim taşıdığını görmekteyiz. Mesela Karye-i Umur Hacı, nam-ı diğer Derbend köyü, Karye-i Ebri, nam-ı diğer Saruhanlu oğlu Yunus Köy, Karye-i Çoban viranı, nam-ı diğer Tatarlar köyü gibi. Belirli özelliklere göre adlandırılmış bir yer adı yeni bir duruma ve daha belirli, ya da güncel olaya göre başka bir Türkçe ada yerini bırakmış, belli bir süre yukarıda örneklerini verdiğimiz gibi iki isim birlikte kullanılmıştır.
A. Özel İsim Taşıyan Yer Adları
Yeni kurulan köy ve mahalle adlarının tamamı Türkçe isim taşımaktaydı. Türklerin isim verme gelenekleri arasında bir yerin fethi ve imarında emeği geçen beylerin ve manevi büyüklerin adlarının verilmesine çok sıkça rastlanmaktadır.
Mahalle ve Köyler
Mahalle-i Bolayır, Mahalle-i Birgi, Mahalle-i Cami, Mahalle-i Edilci Hacı, Mahalle-i Hacı İbrahim, Mahalle-i Veled Reis, Mahalle-i Yegan Oğlu, Mahalle-i Mescid-i Bahadır, Mahalle-i Kaya Bey, Mahalle-i Mescid-i Yegan Reis, Mahalle-i Tatar Hamza, Mahalle-i Mescid-i Hacı, Mahalle-i Hacı Hızır, Mahalle-i Koçhar Tatar, Mahalle-i Akbaş, Mahalle-i Mescid-i Hacı Hak, Mahalle-i Mescid-i Hacı Sinan, Mahalle-i Mescid-i Hacı Halil, Mahalle-i Mescid-i Hacı İlyas tabi Taş Dağdan, Mahalle-i Mescid-i Hacı İlyas tabi-i Pekiç (?), Mahalle-i Mescid-i Durulgan Beğ, Mahalle-i Mescid-i Alac Hacı,Mahalle-i Mescid-i Hacı Yunus, Mahalle-i Mescid-i Hacı Mahmud, Mahalle-i Mescid-i Hacı Yakub, Mahalle-i Mescid-i Tatarlar, Mahalle-i Mescid-i Hacı Hasan, Mahalle-i Mescid-i Köse İvaz, Mahalle-i Mescid-i Kara Hamza, Mahalle-i Mescid-i Koyun Yusuf, Mahalle-i Mescid-i Selaniklü Yusuf Hacı Kurt Mahallesi, Karye-i Delü Şanî, Karye-i Delü Pazarlı, Karye-i Akbaş, Karye-i Tatarlar, Karye-i Tatarlar, Karye-i Musalar,
Karye-i Balabanlu, Karye-i Devlethan, Karye-i Kızılca Sula, Karye-i Balta Oğlu, Karye-i Tatarlu, Karye-i Karıcı, Keşan’da Karye-i Musa Beğ, Karye-i Devletli Kaba Ağaç, Karye-i Cezallu, Keşan Karye-i Aktokuç, Karye-i Mürsel, Karye-i Umur Hacı nam-ı diğer Derbend köyü, Karye-i Sultan Şah, Karye-i Aslıhan, Karye-i Haydar Havarî, Karye-i Arpuz Ata, Karye-i Panlı (Yanlı) Kadısı Yağmurca Danişmend dahi derler, Karye-i Emir Gazi, Karye-i Balabanlu, Karye-i Evrenos Beğ, Karye-i Evrenlü, Karye-i Gökhan, Keşan Karye-i Köse Ahmedlü, Karye-i Ali Seydi, Karye-i Saru Demircilü, Karye-i Musa Beğlü, Karye-i Kara Yusuflu, Karye-i İlicelü, Karye-i Dudullu, Karye-i Oğulbeylü, Üsküdar Karye-i Karye-i Hamza Beğli, Karye-i Rum Beğli, Karye-i Aruz Beğli, Karye-i Ebri nam-ı diğer Saruhanlu oğlu Yunus Köy, Karye-i İshak Bey Köy Tatarlar otururlar, Karye-i İshak Aktav Tatarları otururlar, Karye-i Hisar Beği, Karye-i Beküş Ak Beküşlü dahi derler, Karye-i Budak, Karye-i Tatarlar, Karye-i Karasilü, Karye-i Paşa Yiğitli, Karye-i Haydar, Karye-i Davud Bali, Karye-i Çavuşlu, Karye-i Tatarlar, Karye-i Mahmud veled-i Evrenos, Karye-i Arablu, Karye-i Delüler, Karye-i Hacı İlyas, Karye-i Tatarlar, Karye-i Bazarlu Beğ, Karye-i Haydrarlu, Karye-i Müstecablı, Karye-i Eytimur, Karye-i Sasani, Karye-i Yahşi, Karye-i Ballu İlyas, Karye-i Koç, Karye-i Aksaklu, Karye-i Köbeleklü, Karye-i İshak Şeyhlü, Karye-i Delü Şani Karye-i Delü Şani tabi-i Hırala
B. Meslek İsmi Taşıyan Yerleşim Yerleri
Göçebe Türkmen kabilelerinin yeni fethedilen topraklara nakline ve orada hizmet görmelerine çalışılırken, vezirler, beylerbeyi, sancakbeyi gibi büyük ümeranın, mîrahur, hazinedar-başı, kilarcı gibi sarayın yüksek memurların, ulema, meşayih ve fakihlerin bu iskân ve kolonizasyon hareketlerinde büyük rolleri olmuştu. Devlet hizmetinde vazife görenler kendi dirlikleri dahilinde bir taraftan köy, çiftlik, mezra gibi meskun mahaller kurarken diğer taraftan reayanın rahatı ve Türk ahalinin yoğunlaşması için gerekli tedbirleri alıyor ve bu suretle kurucu ve şenlendirici oluyorlardı. Mutasavvıflara zaviyeler açmak, mescit ve tekkeler temin etmek, ilk hükümdarlardan aldıkları muafiyetler, beratlarla birer kültür ve sosyal, iktisadî faaliyet merkezi haline getirerek büyük hizmetler sunuyorlardı.
Mahalle ve Köyler
Mahalle-i Yazıcı Hızır, Mahalle-i Hatib Hacı, Mahalle-i Bedreddin Hoca, Mahalle-i Halveti Ali, Mahalle-i İsa Fakih, Mahalle-i Kuyumcu, Mahalle-i Doğancı, Mahalle-i Mescid-i Mahmud Beğ veled-i Kassab, Mahalle-i Kazaz Mustafa, Mahalle-i Mescid-i Sarac Kadı, Mahalle-i Mescid-i İshak Fakih, Mahalle-i Ahi, Tabbakan Mescidi, Hacı Dizdar Mescidi, Hacı Hızır Yağcı Mescidi, Bostancı İnebeği Mescidi, Mütevelli Hoşkadem Mescidi, Ali Fakih Mescidi,Edirne de Mahalle-i Mescid-i Maruf Hoca Mahalle-i Mescid-i Hacı Mustafaa El-Karamanî, Mahalle-i Mescid-i Şeytan Karaca.
Karye-i Okçular, Karye-i Topcu İshaklu, dini görevi dolayısıyla verilmiş köy adı; Karye-i Aydın Fakih, Karye-i Osman Fakih, Karye-i Hoca, Karye-i Köprücüler, Karye-i Bekçi, Karye-i Bazargan Mahmud, Karye-i Urgancılar, Dimetokada Karye-i Çavuş, Karye-i Çobanlu, İpsala Karye-i Ahi, Karye-i Koyunlu, Karye-i Çadurlu Başköy dahi derler, Karye-i Sofyalu nam-ı diğer Çakıcı Başı Hamza, Karye-i Çoban viranı nam-ı diğer Tatarlar köyü, Karye-i Ahur Köy Numan köy dahi derler, Karye-i Kara Ahi, Karye-i Ahi Evren, Karye-i Demircilü tabi-i Kavak.
C. Oğuz Boylarının Adlarını Taşıyan Yer Adları
Rumeli bölgesine geçerek burada köy ve mahalle kurmuş olan Oğuz boyları da şunlardır:
Mahalle-i Kayı, Mahalle-i Kızık, Mahalle-i Bayındırlı, Mahalle-i Salurlu, Mahalle-i Avşarlı, Mahalle-i Kızıklı.Karye-i Salurlu, Karye-i Eymürlü, Karye-i Bayatlar, Karye-i Döğerli, Yanbolu Karye-i Kara Osman Yüreğir dahi derler, Ferecik Karye-i Türkeşlü, Karye-i Bayatlu viranı nam-ı diğer Çavuş Köy, Karye-i Salurlu, Karye-i Türkmen, Karye-i Salurlu, Karye-i Yuva, Karye-i Eymürlü, Karye-i Salurlu.
D. Cemaat ve Oba Adları
Oba çadır topluluğu anlamına gelmekteydi ve mera yetersizliği sebebiyle 5 ile 10 çadırdan fazlası bir arada barınamadığı için obalar vücut bulmuştu. Oba, 5-10 çadırın en yaşlısı, en dirayetlisinin ismi ile anılır. Ekseriye akraba olanlar bir oba teşkil ederlerdi. Anadolu’dan Rumeli’ye belli obalara mensup insanlar gelmişler ve oba adlarını yeni kurdukları mahalle ve köylere vermişlerdir.
Cemaat hemen hemen bütün göçebelerin temel yapısı idi. Birbirleriyle akraba olan ve birbirlerini çok iyi tanıyan bu grup 10 ile 80 ve hatta daha fazla haneden meydana gelmekteydi. Aynı şekilde cemaat mensupları da kendi adlarıyla anılan mahalle ve köyler vücuda getirmişlerdir.
Mahalle ve Köyler
Mahalle-i Bulduklu, Karye-i Bulduklu, Bulduklu cemaati yürükan taifesindendir. Kırşehri, Bozok, Adana, Karahisar-ı şarki, Tarsus, Sivas sancakları, Larende kazası, Karye-i İbrahim Obası, Karye-i Habil Obası, Karye-i Bulduklu nam-ı diğer Buldu Köyü, Karye-i Resurlu nam-ı diğer Gazi Obası, Karye-i Danişmendlü Obası,3 Karye-i Kara Osmanlu, Karye-i Bayezidli Obası, Karye-i Bezci Doğan Obası, Karye-i Hüseyin Obası, Karye-i Musa Fakih Salih Obası dahi derler, Karye-i Armudlu nam-ı diğer Halil Obası, Karye-i Kalkan Obası, Karye-i Görene, Karye-i İshak Obası ki 17 kişi otururlar.
Cemaat Adları
Cemaat-i Fındıklı, Cemaat-i Aktav Tatarlar (Aslında kırk elli yıldır dahi varlar), Cemaat-i yürükan (Göçerlidirler, Bu mezkur Yürükler bazı Yanbolu bazı Naldöken).
E. Coğrafî Şartlara İzafeten Verilmiş Yerleşim Yerleri
Yaygın olan adlandırma şekillerinden birisi de ıssız ve harap durumdaki toprakların, vatan tutmak üzere geldikleri coğrafyada hislerinin üzerine yapmış olduğu tesirin etkisiyle karşılaştıkları harabe ülkenin umumî durumuna bakarak Türkçede harabe yerler için kullanılan “Ören”, “Viran”, kelimelerine o yerlerin sıfatlarını da ilave etmektir. Anadolu’da bu tür köy ve kasaba adlarına, yani “Kiçi-Ören, Seki-Ören, Kara-Viran, Viran-Şehir” gibi isimlere çokça rastlamaktayız. Aynı şekilde Rumeli bölgesine gelen atalarımız coğrafyanın yarattığı şartlar altında bu tür isimler vermişlerdir. Şehrin kenar bir mahallesinde kurulan şehre biraz uzak olan mahallere de “Küsti” kelimesini kullanarak isim vermişlerdir.
Mahalle ve Köyler
Mahalle-i Karabağ, Mahalle-i Kara Hisarlı, Mahalle-i Akviran, Mahalle-i Mescid-i Bazar, Mahalle-i Mescid-i Cami, Mahalle-i Şimali Küsti, Mahalle-i Mescid-i Tavşan Dağıdelen, Mahalle-i Mescid-i Tahtalu.
Türkler de Yeni, Yenice ismi oldukça sık kullanılmaktaydı. İlk defa kurulan çok yaygındı yerleşim merkezine Yeni, Yenice, Yenişehir gibi isimler vermek. Yörede eskiden beri var olan şehirlere köylere nispetle, yeni yapıldığında Türk ad verme geleneğine ve gereçlerine uygun bir şekilde Yenice denilmektedir ki Üsküp de kurulan köylerden birinin ismi de Yenice’dir.
Karye-i Akova, Karye-i Şeyh Viranı nam-ı diğer Kozlu Pınarı. Karye-i Kayagılu, Karye-i Çukur Ören, Karye-i Pazarcık, Karye-i Kara Hisarlu, Keşan Karye-i Yerbölen, Keşan Karye-i Küçük Cezal, Karye-i Çalı, Karye-i Ak Kovaç.
F. Anadolu’da Belli Bir Yerleşim Merkezinin İsmini Taşıyan Yerleşim Yerleri
Anadolu’da ele geçirilen beylikleri daima zayıf durumda bulundurmak onları yeni bir isyan hareketinden men etmek amacıyla bu beyliklere mensup insanları gruplar halinde zaman zaman Rumeli’ye nakli lüzum görülmüş ve tatbik edilmiştir. Anadolu’daki şehir ve köyleri terk ederek Rumeli bölgesine yerleştiklerinde, yerleştikleri yerlere ya da oluşturdukları şehir, köy ve mahallelere Anadolu’da bıraktıkları şehir, köy, mahalle ve bucakların adını vermişlerdir. Aşağıda zikrettiğimiz köy ve mahalle adları ya Anadolu Türk Beyliklerine ya da Anadolu’nun her hangi bir iline mensup kişilerin kurduğu yerleşim yerlerinin adlarıdır.
Mahalle ve Köyler
Mahalle-i Saruhanlu, Mahalle-i Germiyanlu, Mahalle-i Tekeli İmamı, Mahalle-i Karasili, Mahalle-i Kırşehirlü, Mahalle-i Karahisarlı, Kırımlı Hızır Mescidi, Mahalle-i Emirhanlu nam-ı diğer Ayanlu.
Vidin de Karye-i Hamidlü, Karye-i Karasili, Karye-i Koçi, Karye-i Hisarbeği, Karye-i Emirhanlu, nam-ı diğer Aydınlı, Karye-i Hamidlü, Karye-i Keşanlu, Karye-i Tırnevî, Karye-i Tekeli, Karye-i Çekirdeklü Menteşelü Köy dahi derler, Boravadi Karye-i Büyük Saruhanlu, Küçük Saruhanlu, Karye-i Kırşehirlü, Karye-i Bigalu, Karye-i Söğütlü, Karye-i Evren nam-ı diğer Karahisarlı, Karye-i Kırımlı, Karye-i Hisarbaşı nam-ı diğer Aydınlu, Karye-i Küçük Geredelü, Karye-i Danişmendlü, Karye-i Saruhan, Gümülcine Karye-i Danişmend oğlu ve nam-ı diğer Han Köyü, Karye-i Saruhanlu, Karye-i Saruhanlu ma Kadı-ı Kastamonî, Karye-i Karasilü.
G. Kadın Adı Taşıyan Yerleşim Yerleri
Türk ordularının seferlerine kadın ve çocuklar katılmazlardı. Fakat çok uzun süren seferlere, özellikle büyük cihangirlerin senelerce devam eden seferlerine kadın ve çocukların da katıldığını görüyoruz. Cengiz Han ve Timur’un seferlerine aile efradının katıldığı bilinmektedir.
Herhalde senelerce devam eden büyük seferlerin dışında, orduya kadın ve çocukların katılması, Türk tarihi için söz konusu değildir. Türk beyleri sefere giderken kadın ve çocuklarını mahfuz yerlere bırakırlardı.Rumeli topraklarında herhangi bir bölge tam manasıyla emniyet altına alındıktan sonra aileler o bölgeye yerleşiyorlardı.
Osmanlı Devleti başından beri net bir iktidar merkezine sahip olduğundan kadın olsun erkek olsun bütün seçkinlerin kültür hamiliğinin her dönem de başkentlerde yani Bursa, Edirne ve İstanbul’da odaklaşmış oluyordu. Özellikle erken dönemde kadınların, Balkan toprakları kendileri için belirli bir alan yaratılmasına izin verilmediğini görüyoruz. Rumeli’nin fetih ve iskân sürecinde bu bölgelerde ağırlıklı olarak askeri sınıfa mensup akıncı ailelerinin etkili olduğu ve bu tür vakıf tesislerinde ya da mülk edinmede daha çok onların söz sahibi olduğunu görüyoruz.
Mahalleler
Mahalle-i Mescid-i Ahi Ana, Mahalle-i Fatmacık, Mahalle-i Satı, Hacı Doğan Mescidi SinanBeye Kızı, Mahalle-i Aişe Hatun.
Rumeli bölgesinde defterlerden elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda köy adları arasında kadın ismine rastlamadık. Kadınların öncülüğünde kurulmuş köy Rumeli bölgesinde bulunmamıştır. Bununla birlikte yine Gelibolu bölgesini içine alan coğrafyada kadınlar tarafından kurulan mahallelere rastlamakla birlikte bunların sayısının fazla olmadığını gördük.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Rumeli bölgesinde kadınların öncülüğünde çok fazla bir teşekkül oluşturulmamış yeni yerleşim bölgeleri onların önderliğinde kurulmamıştı. Bu durumun Türklerin kadınlara verdiği önemden daha doğrusu onları koruma amacıyla güvenilir bölgelerde bırakma anlayışından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Türk kadınlarından bu gibi vakıf kuranlar genellikle padişahın eş ve çocukları ile devlet memuru kişilerin aileleri idi. Sıradan bir Anadolu kadının bu tür bir faaliyetine ekonomik ve sosyal şartlar gereği hem Anadolu’da hem Rumeli’de pek tesadüf edilmemektedir.
H. Türkçe Ad Taşımamakla Beraber Türklerin ve Müslümanların Meskun Olduğu Yerleşim Yerleri
Şehrin on Hristiyan mahallesi vardır. Buraya yerleştirilen Müslümanlar bu mahallelerde cemaat halinde oturmaktadırlar ki bu cemaatler şu şekildedir:
Ayo Mine Mahallesinde; Cemaat-i Mescid-i Kilise, Cemaat-i Mescid-i Hızır Ağa, Cemaat-i Mescid-i Hacı Mustafa, Cemaat-i Mescid-i diğer Hacı Mustafa.
Mahalle-i Horşe; Cemaat-i Mescid-i Kara Hacı, Cemaat-i Mescid-i Ahi Bali, Cemaat-i Mescid-i Mustafa Karaferi.
Mahalle-i Ofalo; Cemaat-i Mescid-i Hatib, Cemaat-i Mescid-i Yusuf Tokmak, Cemaat-i Mescid-i Hacı Kemal.
Mahalle-i Ayo Dimitri; Cemaat-i Mescid-i Ahmed bin Kara Hacı, Cemaat-i Mescid-i Hacı İsmail Mahalle-i Ketafi; Cemaat-i Mescid-i Hacı Sufî, Cemaat-i Mescid-i Kadı Abdullah, Cemaat-i Mescid-i Balaban Ağa, Cemaat-i Mescid-i Hamza Beğ.
Mahalle-i Ahiropit; Cemaat-i Mescid-i Hacı Hasan Mahalle-i Ayo Pelaye; Cemaat-i Mescid-i Mehmed Talyancı, Cemaat-i Mescid-i Raif, Cemaat-i Mescid-i HacıMehmed.
Mahalle-i Bodrom; Cemaat-i Mescid-i Sinan Beğ birader-i Saruca Paşa, Cemaat-i Mescid-i Emir Süle.
Mahalle-i Ayo Dimitri, Cemaat-i Mescid-i Hazret-i Kasım Paşa.
Mahalle-i Asomat; Cemaat-i Mescid-i Ali paşa,; Cemaat-i Mescid-i Hacı Mustafa.
Mahalle-i Ahiropit, Cemaat-i Mescid-i Hoca Burhan, Cemaat-i Mescid-i Cami.
Mahallelerin Müslüman ve Hristiyan nüfuslarının incelenmesi bize 1478 tahririnin yapıldığı yıllarda şehrin bu iki unsurunun iç içe yaşadığını göstermektedir. Bir mahalle hariç bütün mahallelerde hem Müslüman hem de Hristiyan nüfus birlikte yaşamaktadır. Şehrin Müslüman nüfusunun cemaatler halinde değişik mahallelere bağlı olarak yazılması, bu yıllarda fetihten sonraki şartların henüz pek değişmediğini göstermektedir. Fetihten sonra Müslümanların Hristiyanların terk ettikleri boş evlere yerleştirildikleri bilinmektedir.
Müslümanların meskun olduğu köyler; Karye-i Bardofça, Karye-i Belalene, Karye-i Istaykofça, Karye-i Torbarova; Müslümanların Hristiyanlarla birlikte oturdukları köy; Karye-i Beraseniç gibi. İsmini daha sonra Türkçeleştirdikleri fakat daha yine yerli halk tarafından tesis edilmiş fakat fetihten sonra birkaç Müslüman ailenin meskun olan köy de bulunmaktadır ki karye-i Romanulula/Baharınköy gibi. Yine Hıristiyanlarla Müslümanların birlikte oturdukları köyler Zağanos Paşa’nın zevcesinin Bursa’da bulunan Kubad Çarşısındaki muallim-hanesine vakfetmiş olduğu köyler ki Vırgaro-Hori 34 hane gebran iken 2 hane Müslim, Gidro-Hori 23 hane gebran iken 3 hane Müslim idi. Muhtemelen bu köylerde yaşayan Müslümanlar ihtida etmiş kişilerdi. Genel teamül gereği Müslüman ve Hristiyanlarn birlikte yaşadığı köyler pek bulunmamaktaydı. Şehirlerde farklı olarak birbirleri içerisinde mahalleler oluşturuyorlardı fakat köyler için bu durum söz konusu değildi. Zaten Hristiyan köyleri de Türk köylerinden oldukça farklı bir konumdaydı.
İ. Mezra Adları
Mezra adları içerisinde hem özel isim taşıyan, hem cemaat ismi taşıyan yerleşim yerleri mevcuttur. Mezralar genellikle ıssız yerler oldukları ve tarım toprakları az olduğu için içerisinde yerleşenler sayısı oldukça sınırlıdır. Bazen bir bazen 2 ya da 3 hanenin oturduğu kaydedilmektedir. Bununla birlikte 7 veya 19 hanenin oturduğu büyük mezralar da bulunmaktadır. Bu mezralara genellikle yörükler yerleşmişlerdir.
Yörükler yaşayış tarzlarının gereği dağınık ve az kalabalık bir toplum halinde yaşadıkları, buralarda çok defa küçük toplulukların -ki bunu büyükçe bir aile de kabul edebiliriz- en büyük nüfuzlu ve ileri gelen şahsiyetlerin adını ve lakabını yahut da her ikisinin adını verdikleri açıkça görülmektedir.
Mezralara gelince; Yenişehir’de Mezra-i Koçbasan, Mezra-i Mecader (?), Mezra-i Tuyuzlar, Mezra-i İnehanlu, Mezra-i Büyülday, Mezra-i Hasan Tatarlar, Mezra-i Çoban Kuyusu, Mezra-i Südüslü, Mezra-i Koç Basan, Mezra-i Suruçlar, Mezra-i Saruhanlu, Mezra-i Çullular, Mezra-i Sakallu, Mezra-i Aşık Aliler, Mezra-i Kula Mustafa, Mezra-i Sadıklar,
Mezra-i Südüşler, Mezra-i Odullar (Evdiller?), Mezra-i Aşık Bedirlü, Mezra-i Şabanlu, Mezra-i İnegölü, Mezra-i Akpınar, Mezra-i Sarucalar, Mezra-i Sokaşlar, Mezra-i Lala Mustafa, Mezra-i Salaklar, Mezra-i Aydullar, Mezra-i Altunlar, Mezra-i Muhiddin Halife
Mezra-i Kayalu Hacı Hamza yaylası dahi derler, Mezra-i Tatar viranı, Mezra-i Kıncak, Mezra-i Akpınar, Mezra-i Sazlık, Mezra-i Saruhan Çiftlik.
Mezra-i Aşık Seğid de bulunan yürüklerin Germiyanlu yürüklerinden olduğu deftere kaydedilmiştir.
Saruhan ismine mensup köy ve mahallelerin Malkara’da, Hırala’da, İpsala’da, Edirne’de Yanbolu’da vs. bulunması bu insanların farklı bölgelere özellikle dağıtıldığı sonucuna varmamıza neden olmaktadır.
Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye
Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 9 Sayfa: 177-186
Arşiv Malzemeleri.