Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Prof. Dr. Ahmet Temir’in Milletine ve Vatanına Dönüşü

0 15.170

Roza KURBAN

Aslen Kazan Tatarlarından olan Prof. Dr. Ahmet Temir (1912–2003), 2012 yılının mart ayında Tataristan’ın başkenti Kazan’da yayımlanan  “Dönüş” (Vozvraşçeniye) adlı kitabı ile milletine ve vatanına dönmüştür. 1929 yılında Sovyetlerden kaçıp Türkiye’ye sığınan Temir, tüm ömrünü bilime adamış olup Türkoloji’nin gelişmesine büyük katkılarda bulunan önemli bir şahsiyettir. Eğitiminin büyük bir kısmını Türkiye’de alan Ahmet Temir, kendine kucak açan Türkiye’yi vatan edinmiştir. Vatan ve millet hasreti içinde geçen bir ömürdür onun hayatı. Bağrına taş basarak hayatını sürdüren Ahmet Temir’in doğup büyüdüğü topraklara geri dönememiş olması çok acıdır. 1552 yılında Kazan Hanlığı Korkunç İvan tarafından işgal edildikten sonra, Rus zulmüne dayanamayan Kazan Tatarları farklı tarihlerde dünyanın dört bir yanına göç etmek, kaçamak zorunda kalmıştır. Son yüzyılda Sovyet rejiminden kaçanların sayısı da az değildir. Eğitim hakları elinden alınan, eğitim alması yasaklanan Ahmet Temir de onlardan birisidir. Kaçanların hepsi Sovyetler tarafından “düşman” ilan edilmiş, adları, yazarların ise hem adları hem de eserleri yasaklanmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra bu “düşmanların” yavaş yavaş adları ve eserleri vatanına dönmeye, onlarla ilgili yazılar yazılmaya, araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Örneğin, Tatar yazar Ayaz İshaki’nin  “Zindan” adlı oyun ve hikâyelerden seçmeleri 1991 yılında Kazan’da yayınlanmıştır. O tarihten sonra İshaki’nin hayatı ve eserleri ile ilgili birçok kitap, cilt cilt eserleri yayımlanmış, Tataristan Yazarlar Birliği tarafından “İshaki Ödülü” verilmeye başlanmıştır. Fakat Ahmet Temir’in adı pek ağza alınmamış, eserleri yayımlanmamış, hakkında birkaç yazı dışında onunla ilgili hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bunun sebeplerini “Dönüş” kitabının önsözünü yazan tarihçi Fevizye Bayramova şöyle açıklamıştır: “Ne yazık ki, Ahmet Temir’i hiç tanımayan ve eserleri hiç yayınlanmayan ülke – Rusya ve vatanı Tataristan’dır. Bunun sebepleri hiç kuşku yok ki siyasidir. İlk sebep, onun SSCB’den kaçması ise, ikinci ve en önemli sebep – Ahmet Temir’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlarla işbirliği yapmasıdır. Bundan dolayı o düşman ilan edildi, asla doğup büyüdüğü topraklara dönemedi, onun adı yasaklandı, eserleri yayımlanmadı. Ancak perestroyka yıllarında Tataristan’da Ahmet Temir’in adı anılmaya başladı, onunla ilgili az sayıda yazı yayımlandı, fakat eserleri çevrilmedi ve gün yüzü görmedi.” (Ahmet Timer 2012: 13–14).

Ahmet Temir, 1929 yılında ayrılmak zorunda kaldığı vatanına bir daha geri dönemedi. 1990’lı yıllarda yurt dışında yaşayanların büyük çoğunluğu Tataristan’a gitmiş, fakat Temir defalarca davet edilmesine rağmen gitmemiştir. Davet edenlerin bazıları küsmüş, bazıları kırılmış Ahmet Temir’e davetlerini geri çevirdiği için. Bazı çevreler ise Ahmet Temir’in bu durumunu “korkaklık”, “cesaretsizlik” olarak adlandırsalar da işin aslı hiç de öyle değildir. Sovyetler Birliği çöktükten sonra haberleşme imkânı doğmuş ve Ahmet Temir ailesi ile ilgili haberleri o yıllarda almıştır. Temir’in Türkiye’ye kaçışından sonra ailesi darmadağın olmuş, yaşadıkları yerden taşınmak zorunda kalmıştır. 1938 yılının 15 Şubat tarihinde Ahmet Temir’in babası Reşit Yarullin (1880–1938) “Türk casusu” suçundan Stalin tarafından idam edilmiş, ayrıca aynı gün aralarında ünlü bir Tatar tarihçisi olan eniştesi Hadi Atlasi (1876–1938) de olmak üzere toplam 9 kişi kurşuna dizilmiştir. Ailesi ile ilgili aldığı bu üzücü haberler Ahmet Temir’i derinden etkilemiştir. Durum böyleyken, Ahmet Temir Tataristan’a nasıl gidebilir, nasıl güvenebilir? Güvenemez tabi ki, dönem değişmiş fakat devlet başında oturanların komünist olduklarını iyi bilmiştir Temir. Gitseydi, dönemeyebilirdi… Ahmet Temir daha 17 yaşından itibaren insanlara temkinli davranmayı öğrenmiş, araya mesafe koymasını bilmiştir. Toy delikanlıyken, tek başına hayatta kalmayı başarmış olan Ahmet Temir, hayat üniversitelerinden geçerek deneyimli bir insan olmuştur. Hayat tecrübeleri onu yanıltmamış ve o doğduğu toprakları görmemek pahasına da olsa Tataristan’a gitmemeyi seçmiştir.

Prof. Dr. Ahmet Temir, Türkiye’ye kaçışının 83.yılında, aramızdan ayrılışının 9. yılında ve doğumunun 100.yılında “Dönüş” kitabıyla tekrar milletinin ve vatanının huzurundadır. Ahmet Temir, artık toy bir delikanlı değil, kocaman bir çınardır… Yasaklara, idamlara rağmen milleti Ahmet Temir’i unutmamış ve unutulmasına yok olup tarih sayfalarına karışmasına da izin vermeyecektir. Milletler milli ruhlu fedakâr insanların omuzlarında yaşarlar. “Dönüş” kitabı, Ahmet Temir’in hemşerisi olan tarihçi Roza Abzalova-Selmenova’nın girişimi ve çabası ile hayat bulmuştur. Kitabı yayına hazırlayan Roza Hanım, kitabın yayın ücretini de kendi denkleştirmiştir. Ne devlet sahip çıkmış, ne de bir sivil toplum kuruluşu, her şeyi kendi imkânları ile yapmıştır Roza Abzalova-Selmenova. Kitap “Yaz” yayınevinde 1000 adet basılmıştır. 200 sayfadan ibaret olan bu kitabın önemli kısmını, 1993 yılında Türk Kültürü Araştırmaları dergisinin Ahmet Temir’e Armağan ettiği (Yıl XXX/ 1–2, 1992) sayısında yer alan “Ahmet Temir’in Kendi Kaleminden Hayatı ve Eserleri” oluşturmaktadır. Ahmet Temir’in bu eserini, Zölfiye Kadıyr Türkçeden Rusçaya çevirmiştir. Ahmet Temir’in kendi kaleminden hayatı: doğum yeri, ailesi ve şeceresi, ilk ve orta tahsil, Türkiye’ye kaçış başlıkları altında toplanmış olup, Ahmet Temir’in eserleri ve eserlerinin bibliyografyasına yer verilmiştir. Ayrıca Temir’in eserlerinin bibliyografyasının Türkçesi de mevcuttur. “Dönüş” kitabında, Roza Abzalova-Selmenova’nın “Köklerimiz” (Rusça), “Köklerimiz Mekke-Medine’deymiş” (Tatarca), “İdil-Ural Varisleri”(Tatarca) adlı yazıları bulunmaktadır. Roza Hanım, “Köklerimiz” başlıklı yazısında geçmişin ve tarihin öneminin altını çizerek şöyle demiştir: “Her insan kim olduğunu, nerden geldiğini, köklerini, ecdatlarını bilmelidir ki, tüm bunlar insanın temelidir. Soyunu ve geçmişini bilmeyen, temeli sağlam olmayanlar kıblesi olmayan insanlardır… Ecdatlarının, kendi milletinin, ülkenin tarihini, içtimai hayatını öğrenmek, araştırmak her bireyin görevidir. Nesillerin geçmişi milletinin tarihini yansıtmaktadır ki, ülkenin kaderi ise tarihin ta kendisidir. Ancak kendi kaderini tayin edebilen, kendi tarihini bilenler güçlüdür.” (Ahmet Timer 2012: 8).  Kitapta, filolog Azat Ahunov’un 2002 yılında Ahmet Temir ile yaptığı ”Özgürlüğü Seçti, Fakat Vatanını Kaybetti” (Rusça) başlıklı söyleşi de yer almaktadır. Söyleşi, ‘Ahmet Temir’in Şeceresi’, ‘Yeni Vatanındaki Başarıları’, ‘Almanya’daki Eğitimi ve Hayatı, Tatar Esirleri ile Çalışması’, ‘Ahmet Temir ve Musa Celil’, ‘İkinci Dünya Savaşından Sonraki Hayatı ve Bilimsel Çalışmaları’, ‘Ahmet Temir’in Hayatının Son Yıllarındaki Çalışmaları’ gibi bölümlerden ibarettir. Gerçekleştirdiği söyleşi sırasındaki Ahmet Temir’in durumunu Ahunov şu satırlarla dile getirmiştir: “Ahmet Bey’in vefatından bir yıl önce onun Ankara’daki dairesinde gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi, onun doğduğu köyü Elmet hakkında sorularıyla başladı. O her şeyi merak ediyordu: çevrenin nasıl değiştiğini, köyün civarındaki ormanlar, nehirlerin durumunu. Bilgin heyecanını gizleyemiyordu, onun nefesi daralıyor, konuşurken Tatarcadan Türkçeye geçiveriyordu; biraz soluklanmak ve ilaç almak için zaman zaman yatak odasına gidiyordu. Daha o zaman, Ahmet Temir’in hasta olduğu belliydi. Denilecek bir söz yoktu, yıllar yılları kovalamış, Ahmet Temir yaşlanmış (o sırada ona 90 yaştı) ve bu ünlü Tatar ömrünün sonuna doğru yaklaşıyordu. Yeni vatanında büyük başarılar elde eden Ahmet Bey, doğup büyüdüğü toprakları bir daha asla göremeyeceği, çocukluğunda duyduğu nehrinin çağıltısını hiçbir zaman duyamayacağı için acı çekiyordu…” (Ahmet Timer 2012: 120). “Dönüş” kitabı Tatar tarihi ile ilgilenen geniş okuyucu kitlesine hitap etmektedir. Bir tesadüf müdür bilinmez, bu kitabın tanıtımı 16 Mart 2012 tarihinde Bögelme şehrinde gerçekleşen Hadi Atlasi ile ilgili konferansta yapılmıştır. Hadi Atlasi Stalin Devri kurbanı, Ahmet Temir ise Sovyetler tarafından eğitimi yasaklanıp Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan birisidir. Bögelme’deki konferans da Sovyetlerin “düşmanlarını” bir araya getirmiştir.  Kazan Tatarları gerçek milli kahramanlarının unutturulmasına izin vermemekte, çeşitli yollarla tarihteki gerçekleri su yüzüne çıkarmaya devam etmektedir.                   

1990 yılında ben, otobüsle Elmet üzerinden Bögelme şehrine gitmiştim. O yıllarda Ahmet Temir’in varlığından bile haberim yoktu, adını dahi duymamıştım. Bilseydim merak eder, araştırırdım. Kim bilir, belki Bögelme şehrinin sokaklarında gezerken Ahmet Temir’in geçtiği yollardan, sokaklardan geçmişimdir haberim olmadan… O zaman daha Ahmet Temir’in adı bile vatanına dönmemişti.  Geç de olsa Ahmet Temir’in “Dönüş” kitabıyla milletine kavuşması sevindirici bir olaydır ki, bunun devamı da gelir kanaatindeyim. Prof. Dr. Ahmet Temir, şartlar ne olursa olsun milletine hizmet etmiş bir şahıstır. Ahmet Temir, açılmamış, okunmamış bir kitap gibidir, açılıp okunması için araştırmacılarını beklemektedir. Prof. Dr. Ahmet Temir’in hayatı, bir köylü çocuğunun bilimin zirvesine ulaşmasının hikâyesidir. 19 Nisan Ahmet Temir’in aramızdan ayrılış tarihidir. Unutturmak ve unutmak isteyenlere inat olsun diye, Ahmet Temir bugün de eseleri ile aramızdadır. Milli ruhlu ve milli canlı Tatarlar var olduğu müddetçe Tatar ulusunun büyük evladı Ahmet Temir yaşamaya ve yaşatılmaya devam edecektir!

Roza KURBAN


Kaynakça:

  1. Abzalova-Salmanova, Roza,  Axmet Timer: Vozvraşçeniye (Ahmet Temir: Dönüş), Kazan 2012.
  2. Temir, Ahmet, Vatanım Türkiye ( Rusya-Almanya-Türkiye Üçgeninde Memleket Sevgisi ve Hasretle Şekillenmiş Bir Hayat Hikâyesi, Ankara 2011. 
  3. Türk Kültürü Araştırmaları, Ahmet Temir’in Kendi Kaleminden Hayatı ve Eserleri, Yıl XXX/ 1–2, 1992, Ankara 1993.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.