Orta Moğolistan’da Türklerin Atayurdu olduğu varsayılan Ötüken Ormanları içinde bulunan adı belirlenemeyen bir Göktürk hükümdarına ait olduğu belirtilen mezarda ele geçirilen arkeolojik buluntular, tarihi ezberleri bozacak türden bulgular içeriyor. Ortasaya ve Türk tarihi açısından Arkeolojik önemi büyük kazıyla ilgili hazırlanan belgesel görüntüleri özel bir Türk Televizyonunda ilk kez yayınlandı….
KURGAN 2001, MEZAR 2011 YILINDA BULUNMUŞTU
Kazakistan’nın Novosti-Kazakistan Haber Ajansının Ekim 2011 tarihinde servis ettiği habere göre Orta Moğolistan’ın Bulgan vilayetinin Bayan-Nur bölgesinde; Kazakistan Kültür Mirasını Ortaya Çıkartma Projesi çerçevesinde Kazakistan ile Moğolistan işbirliğiyle Kazakistan Türkoloji Enstitüsü ve Moğolistan Tarih Enstitüsü elemanlarının ortak gerçekleştirdiği kazılar çerçevesinde M. S. 7 veya 8. yüzyıllarda gömülmüş bir Türk Kağanına ait mezar bulunduğu açıklanmıştı.
2001 yılında yapılan ön araştırma raporlarına göre yeri belirlenen kurganda yapılan araştırmalar sonucunda mezarın önünün Türk geleneklerine göre güneyde olması gerektiğinden yola çıkılarak 2011 yılında yapılan kazılarda, yer seviyesinden 7,5 metre, kurgan tepesinden 11 metre aşağıda mezarın girişi bulundu. 42 metrelik dehlizin sonunda bulunan mezardaki arkeolojik bulgular bu güne dek bilinen pek çok tarihi bilgiyi değiştirecek türden.
Kazı ekibinde bulunan Türkoloji ve Altay Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin müdürü Profesör Karajabay Sartkojalı, ünlü akademisyen resim sanatçısı ve restorasyoncu Kırım Altınbekov ve Moğolistan Tarih Enstitüsünün yöneticisi Ayuydayn Oçirom’un önderliğini yaptığı kazılarda bulunan ve kurgan olduğu anlaşılan mezarda; değerli mücevherler, altın paralar, kilden pişirilerek yapılmış tam boy, insan, at ve köpek heykelcikleri ve kaseler ve duvar resimleri bulunmuştu.
Haberde arkeologların alışılageldik ‘mezar tümseğinin üst kısmının bir delik açma’ yönteminin yerine, yeni bir yöntem kullanaran, mezar girişini bulup ve mezara kadar giden yolu temizleyerek mezara ulaştıkları bilgisi yer alırken, bu yöntem sayesinde mezar duvarlarında bitkisel boyalarla tam boyda yapılmış insan ve hayvan resimlerinin zarar görmemesinin sağlandığı belirtiliyordu.
GÖRÜNTÜLER İLK KEZ BİR TÜRK TELEVİZYONUNDA YAYINLANDI
Sözkonusu kazıyla ilgili hazırlanan belgeselin görüntüleri 3 Kasım günü Haberturk Televizyonunda Murat Bardakçı’nın hazırlayıp Erhan Afyoncu ve Zeynep Özkartal’la birlikte sunduğu “Tarihin Arka Odası” programınında gösterildi. Moğolistan’da bir Göktürk hükümdarı için bundan 1500 yıl önce inşa edilen ve geçtiğimiz aylarda ortaya çıkartılan mezarın görüntüleri yayınlandı.
Elde edilen bulgular, Türk hükümdann ‘panaramıa’ denilen cenaze merasimine katılanlann ‘kan ağladığını gözler önüne sererken, 6. yüzyıl Orta Asya’sında öte dünya inançlarına dair ipuçlarını da gözler önüne seriyor. Öte yandan mezarda bulunan resimler Türklerin o yıllarda hâlâ göçebe şekilde yaşadığını savunanları yalanlar nitelikler içeriyor. Bulgulara göre Türkler, ahşap, toprak ve metal işçiliği konusunda hayli maharetli görünürken ticaret konusunda da paralarla araları hayli iyi. Hatta o dönemde Türk elöi ve tüccarlarının sadece Çinle değil Bizanslı tacirlerle de ilişki içinde olduğu anlaşılmakta.
Mezarın ait olduğu kağanın cesedinin yakılmış olmasından yola çıkarak 1. Göktürk Devleti dönemine ait olduğu sanılan mezarla ilgili bilgileri programa konuk olan eski Türk Tarihi uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ile Göktürk mezarını bulan ekip başkanın oğlu Kazak arkeolog Cantekin Karcaubay konuk oldu.
Binbeşyüz yıl önceki Türk geleneklerini gözler önüne seren araştırma bulgularınını 4 saatlik belgesel haline getirdiğini belirtenCantekin Karcaubay, belgesel filmin ilk kez Kazakistan ve Moğolistan’da yayınlanacağını söyledi.
AVRASYA BOZKIRLARININ EN BÜYÜK DUVAR RESMİ
Belgeselde yer alan görüntülerde 45 metrelik dehlizin iki tarafında yer alan resimlerin Avrasya bozkırlarındaki en büyük duvar resmi olduğuna dikkat çekildi.
Göktürk hükümdarlanndan bınne ait mezara 45 derecelik açıyla giden dehlizde 22 metrelik duvar resmi de şaşırtıcı unsurlardan. Resimde 3 adam ve tünelin ucuna doğru yol almakta olan bir ejderha görülüyor. Kazak Vkeolog Cantekın Karcaubay. mezan inceleyen Çinli ve Japon bilim ınsanlannın mabetteki buluntulan yorumladığını ve duvardaki ejderhave pars betimlemelerine rağmen mezarda Çın kültürüne dair hiçbir ize rastlanmadığını söyledi.
Mezarı koruduğuna inanılan, Yaklaşık 9 metre boyunda Turkuaz renkli ejderhaların, parsların, kanatlı köpek grifonların, 1500 yıllık mezardaki buluntular ezberleri bozacak türden.
Mezarda bir Kıpçak boyu olduğu belirtilen Aşınalara ait çarpıcı figürlere rastlandı. Budist gelenekleriyle gömülen hükümdann yakılarak, küllerinin ahşap bir tabutun içine yerleştirilmiş kutu içinde korunduğuna dikkat çekildi. Ahşap tabuttaki 80×30 santimetrelik bir kutuda, hükümdarın yakılan cesedinin külleri bulundu. Panarama1 diye nitelenen cenaze merasimini gösteren resimlere askerlerin atlanyla beraber cisimleştirildiği heykelcikler eşlik ediyor.
Tabutun etrafındaki minyatür Göktürk ahalisinin, cesedi yakılan kişinin ruhuna öte dünyada eşlik edeceğine inanılıyor.
Göktürkler zamanında düzenlenen cenaze törenlerine eşlik eden müzisyenlerin atlı olmasının yanı sıra, boru, kaval ve flüt benzeri nefesli çalgılar ile Akardion benzeri körüklü ve tuşlu çalgılar çaldıkları dikkat çekiyor.
RESİMLERDEKİ RENKLER 1500 YILDIR SOLMAMIŞ
Göktürk hanının mezarında bulunan, pişirilmiş killi topraktan yapılmış ve üzeri özenle boyanmış heykelciklerin görüntüleri de programda yayınlanan unsurlar arasındaydı.
Çin’de bulunan Hanlar dönemine ait, Terrakota Ordusunun insan boyundaki topraktan yapılmış askerlerini andıran heykel ve kabartmalardaki boyaların aksine, Ötüken bölgesindeki Göktürk mezannda elde edilen heykellerin renklerinin solmamaış olması dikkat çekti. Aradan geçen 1500 yıla rağmen Turkuaz ağırlıklı renklerle süslenmiş desenlenn parlaklığını koruduğuna dikkat çekildi.
Resimlenndekı detaylar da dikkat çekici. Duvardaki at resimlennın yerden yüksekliği 180 santimetre. Duvara boylu boyunca çizilmiş at resımlenndekı detaylar, izleyenlerde hayranlık uyandınyor.
GÖKTÜRK BAYRAKLARI KIRMIZI VE İNCEYMİŞ
Duvar resmilerinde görülen bayraklann tek şerit halinde kırmızı renkte olması dikkat çekti. Toprağın çeşitli maddelerle kanştınlıp yüzeyinin sıvanması sonucu elde edilmiş sert duvara nakşedilen figürler, MS 7. veya 8. yüzyılda hükün süren Kağanın devletinin Türk Bayraklannın neye benzediğini de gözler önüne serdi.Kırmızı ve ince enli bayraklarda şekil bulunmuyor.
Görüntiler bugüne kadar Göktürklerin bayrağının “Kurt başlı” olduğunu, hatta bayrak kullanmayıp bu sancağı kullandığını savunanların tezlerini de yalanlarken, “kızıl tuğ” tezlerini de doğruluyor.
Mezardaki resimlere göre Göktürkler, tuğ şeklinde, ince uzun, ucu yırtmaçlı kırmızı renkli bayrak kullanıyorlardı.
TÜRKLERİN KUTSAL HAYVANI KURT DEĞİL PARS MIYDI?
Yaklaşık 1500 yıl önce gömülmüş Han Mezarı’nda bulunan bazı objelerin üzerinde ve duvar resimlerinde bulunan rengarenk Pars resimleri, özellikle 20 metre uzunluğundaki Pars duvar resmi de gösteriyor ki; Göktürkler için Pars, Kurt’tan çok daha önemli. Cantekin Karcaubay, Pars’ın Göktürklerin Totem’i olabileceğine dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ise Bozkurt ve Asena tarzı sembollere sanılanın aksine, Orta Asya’daki kaya resimlerinde fazla rastlanmadığını tam aksine Pars, Koç ve Yaban Keçisi gibi hayvan figürlerine daha sık ve bolca rastlandığını söyledi. Han mezarında bulunan koç, tavuk ve domuz gibi hayvan tasvirlerin ise 12 Hayvanlı Türk Takviminden kaynaklanmış olma ihtimali bulunuyor.
Öte yandan Taşağıl, Ergenekon destanında bozkurt imgesinin öemli rol oynadığını, Orhun Abideleri’nde ve bazı kaya resimlerinde çocuk emdiren kurt sembolünün bulunduğunu da hatırlatarak, Roma mitolojisindeki Romus ve Romulus kardeşler öyküsüyle etkileşim olabileceğini söyledi.
GRİFON KORUYU TILSIM MAHİYETİNDE
Mezarda bulunan en dikkat çekici cisimlerin başında ‘grifon’lar geliyor. Hükümdann mezannı her türlü tehlikeden, özellikle de yabancılardan koruyacağı inanacıyla titizlikle hazırlanan ‘kanatlı
köpeği andıran grifon, bir çok hayvanın kanşımyla elde edilmiş grifon mezar odasının her iki yanına yerleştiriliş. Kazı ekipleri mezara girdiğinde dehlizin sonunda ilk olarak her iki köşede yer alan mezar koruyucularını görmüş. Kötü ruhlu bir cin ya da iyi huylu bir cin olup olmadığı bilinmeyen ilginç tasvirin yanında turna sürüsü tarzında kuşlaırn da mezar resimleri arasınd bulunması dikkat çeken unsurlar arasında yer aldı.
CENAZEDE KAN AĞLAMA GELENEĞİ
Tarihin Arka Odası programının konuklarından Mimar Sınan Üniversitesi Öğretim Üyesı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl. arkeolojik bulgulara bakıldığında o dönem Türklerin bazı boylan üzerinde Budizmin yoğun etkilerinin görüldüğün ifade edilebileceğini söyledi. Türk gelenekleriyle gömülmüş ismi meçhul Göktürk hükümdannın mezannda ağıt yakan insanlan gösteren bulgulann varlığına da dikkat çeken Taşağıl. cenaze törenine katılanlann, Alper Tunga destanında belirtildiği gibi, yas tutmak için yüzlerini çizerek, kanlarıyla gözyaşlarının birbirine kanşmasım amaçladıklarını dile getirdi.
Mezar da elde edilen bulgulann. özellikle de ejderha-pars fıgürlerinin. ‘Türklerin tarihinde totem yoktur” tezini savunanları yalanladığı belirtildi.
Mezardan çıkarılan eserlerim Moğolistan’daki Harhorim Müzesi’nde sergilendiği, Göktürk mezarın UNESCO yetkililerince de incelendiği belirtildi.