Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Osmanlı Toplumsal Yapısı ve Sivil Toplum

0 13.816

Bu bölümde sivil toplum konusu kendi tarihsel arkaplanımızla birlikte ele alınacaktır. Türkiye’nin toplumsal yapısının ve siyasal sisteminin Osmanlı toplumsal ve siyasal sisteminin derin izlerini taşıdığını söylemenin, bilinenin yeniden tekrarı olduğu muhakkaktır. Gerçekte Türkiye’de tarihsel geçmişten soyut olarak bir sivil toplumdan söz etmek zor gözükmektedir. Osmanlı toplumunda, sivil toplum olup olmadığından çok, sivil toplumun günümüzdeki anlaşılan özelliklerin benzer sosyal, ekonomik ve düşünsel yapıların olup olmadığının sorgulanması gerekir.

Ekonomik güç olmadan toplumun devlet karşısında özerkleşemeyeceği, ona karşı bir direnç oluşturamayacağı ortadadır. Bu nedenle Osmanlı toplumundaki genel örgütlenme şeması verildikten sonra ekonomik yapı incelenecektir. Bunu yapmakta amaç Batı’da sivil toplumun doğuşunu hazırlayan ekonomik ilişkilere Osmanlı toplumunda ne oranda rastlanabildiğidir.

Batı Avrupa’da sivil toplum gelişiminde belirleyici unsurların başında kentlerdeki ekonomik örgütlenmenin değişime uğraması gelir. Bu nedenle Osmanlı Devleti’nin modernleşme öncesi esnafların örgütlenme biçimi incelenecektir. Burada ekonomik üretimi yürüten loncaların, merkezi otorite karşısında bir özerk alan oluşturup oluşturmadığı incelenecektir.

Osmanlı toplumunda gayrimüslimler kendi yaşam biçimlerini devlet otoritesini zedelememek koşuluyla sürdürebilmekteydiler. Aynı zamanda Müslümanların bir kısmı da tarikatların etkisindeydi. Tarikatların farklı yaşam biçimleri oluşturan insan gruplarını bir arada toplaması nedeniyle incelenmesi gereklidir. Aynı zamanda tarikatlar toplum içindeki yaygınlığı ve toplumsal muhalefetin yoğunlaştığı oluşumlara dönüşmekteydi. Bu açıdan bir sivil toplum örgütü olarak değerlendirilebilir.1 Tarikatlar zaman zaman merkezi otoriteyi tehdit edebilmekteydi.

Osmanlı toplumsal yapısında devlet müdahalesine belirli oranda kapalı bir alan da vakıf kurumudur. Bu kurum, günümüzde sivil toplum kuruluşu denince akla gelenlerden biri olan gönüllülüğe dayalıydı. Ne var ki vakıfların çoğu devlet denetiminden mal kaçırmak amacına yönelikti. Vakıf kurumları bir insan topluluğu oluşturmaması nedeniyle bu çalışmanın sınırları dışında bırakılmıştır.

Bir toplumsal yapıda sivil toplum öğelerinden söz edebilmek için sadece ekonomik yapı ve toplumsal örgütlenme değil zihin dünyasında böyle bir yapılanmaya uygun fikirler bulunup bulunmadığı da önemlidir. Bu nedenle bilim ve düşünce üretmesi beklenen medreseler ve bilim dünyasının durumunu da gözden geçirmek gerekir. Osmanlı toplumundaki batılılaşma öncesi durum saptandıktan sonra günümüzde sivil toplumu irdelemek daha kolaylaşacaktır.

Doç. Dr. Ahmet CİHAN – Doç. Dr. İlyas DOĞAN

Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.