Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Osmanlı Medeniyetinde Muhteşem Bir Payitaht Ve Bir Kültür Şehri Olarak Edirne

0 10.671

Dünya üzerinde bazı şehirler vardır ki onlar kendi iç dinamiklerinden gelen bir albeniye sahiptirler. Deyim yerindeyse ruhlarındaki çekicilikle tarihin aynasından görüntüleri hiç mi hiç eksilmez. Edirne şehri de bunlardan biridir. Tarihin takvimini çağ tomarları olarak çevirdiğimizde milâdî 1360’lı yıllarda durursak Edirne’de Osmanlı adının başlangıcını da buluruz. Edirne, Osmanlı asırlarında Anadolu ve Rumeli medeniyeti arasındaki köprüde yerinden oynatılamayacak bir kilit taşıdır.

Aynı ana babadan doğmuş kardeşler vardır. Ama çoğu defa, kimi sarışındır, kimi esmer; kimi narindir, kimi hoyrat; kimi uysaldır, kimi ise dik başlı. Osmanlı da böyle bir yapıya sahipti. Ama Osmanlı, kendine özgü bir kaynaşma ve kaynaştırma metodu sayesinde çeşitli millet ve mezheplerin içerisine dalarak kısa zamanda hâkim unsur oldu ve efendi millet pâyesini kazandı. Böylece ana kavim imtiyazını beş asır elinde tutan Osmanlılar, Rumeli adı verilen coğrafyada da çok özel bir medeniyet çeşnisine vardılar. Sonuçta ortaya Edirneler, Filibeler, Sofyalar, Üsküpler, Saraybosnalar, Priştineler, Prizrenler, Manastırlar, Nişler, Şumnular, Tırnovalar, Selânikler, Varnalar, Vidinler, Mostarlar, Vardarlar, Belgratlar, İşkodralar, Beratlar, Kalkandelenler, Ohriler çıktı.

Trakların en büyük boylarından biri olan Odrisler tarafından kurulduğu sanılan Edirne, çok eski bir yerleşim merkezi olarak zaman içerisinde çeşitli isimler alır. Makedonyalıların burasını Orestlerin bir kolonisi haline getirmesinden sonra şehre Orestia ve şehrin dış mahallelerine de Gonnoi adı verilmiştir. M.S. 4. yüzyılın ortalarından başlayarak Hunların ve özellikle Gotların işgaline uğrayan şehir, zamanla Slav ve Bulgar akınlarından da önemli ölçüde etkilenir. Şehrin imparator Hadrianus tarafından yeniden kurulması sebebiyle de şehre Hadrianopolis denilmiş ve bu ad uzun bir süre kullanılmıştır. Bu ismin Adrianopolis, Adrianople, Adrianopel şekillerini aldığı da görülür. Hadrianopolis 586 tarihinde Avarlar tarafından kuşatılmış, Bizans ve Peçenekler arasındaki savaşlara da sahne olmuştur.

Edirne, I. Murad’ın tahta geçişinin ilk aylarında, 1362 yılı Temmuz’unda Osmanlıların eline geçer. Edirne artık bir ordugâhtır, bir taht şehridir ve sedd-i islâmdır. Yine de şehrin fethedildiği tarih konusunda tarihçiler arasında farklı görüşler vardır. Uzun yıllar Edrinabolu, Edrenos, Edrune, Edrine gibi çeşitli adlar alan şehir, I. Murad’ın İlhanlı hükümdarı Üveys Han’a gönderdiği “Fetihnâme”de, “Edrine” olarak adlandırılmış ve son birkaç yüzyıldır da Edirne olarak tanınmıştır. Diğer taraftan Edirne’nin özellikle Osmanlı nesir edebiyatında Dârü’l-mülk, Dârü’l-feth, Dârü’s-Saltana, Dârü’n-Nasr ve Tahtgâh-ı Edrine gibi değişik isimlerle anıldığını görüyoruz.

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan CANIM

Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.