Oğuzlar
Oğuz adının menşei hakkında birçok fikirler ileri sürülmüştür. Ünlü Macar bilginlerinden J. Nemeth, Oğuz sözünü ok+uz şeklinde tahlil etmiştir. Ona göre ok, boy (kabile), “z” de cemi edatıdır. Böylece Oğuz, boylar demektir. Gerçekten okun eski zamanlarda boy anlamına geldiği biliniyor. Batı Göktürk Devleti on boya dayanmakta olup, bu on boya “on-ok” denilmekte idi.
Okun boy anlamına geldiğinin izi Oğuz elinin boy teşkilatında da görülmektedir. Oğuz eli, bilindiği gibi, iki kola ayrılmakta, bunlardan birine Boz-Ok, ötekisine de Üç-Ok adı verilmektedir.
İkinci adın Üç-Ok’dan meydana geldiği muhakkaktır. Ancak başta W. Bang olmak üzere, bazı âlimler Oğuz’da ğ sesinin olması dolayısı ile Nemeth’in bu fikrine itiraz etmişlerdir. Son yıllarda ise Oğuz adının aslı hakkında başka izah tarzları ortaya atılmıştır. Biz J. Nemeth’in fikrini kabul etmeye mütemayiliz.
Bilindiği üzere, Orta-Asya’da ilk defa olarak teşkilâtlı ve büyük bir imparatorluğu, Çinlilerin Hiung-nu adını verdikleri kavim kurmuştur. Bu kavim ilim âleminde “Türk” asıllı kabul edilmiştir. Çin kaynaklarında Göktürklerin, Uygurların ve Kırgızların Hiung-nuların soyundan göstermeleri şüphesiz bu hususta en mühim delillerden biridir. Türk devlet teşkilâtının gerçek kurucuları olan Hiung-nular, milattan önce III. yüzyılın sonlarında komşularının çekindiği kudretli bir kavim haline geldiler. M.Ö. 209 yılında bu kavmin başına Çinlilerin Mao-Tun (yahut Me-Te) dedikleri bir hükümdar geçti.
Mao-Tun, faaliyetlerinden anlaşıldığı üzere, Türklerin tarihçe bilinen ilk büyük hükümdarıdır. Çin kaynaklarında, rivayet olarak anlatıldığına göre, Mao-Tun, genç bir şehzade iken üvey annesinin şiddetli tesiri altında bulunan babası Teoman tarafından Hiung-nuların güneybatı komşuları Yüe-çilere rehine olarak verilmiş, sonra da Teoman bu kavme saldırmıştı. Bundan maksat Yüe-çilerin oğlunu öldürmelerine vesile vermekti. Gerçekten Yüe-çiler öldürmek için Mao-Tun’u aradılarsa da bulamadılar. Çünkü Mao-Tun uğrayacağı feci akıbeti anlayarak kaçmış ve babasının yanına gelmişti. Teoman oğlunun bu başarısından çok memnun görünerek ona, hassa tümeninin kumandanlığını verdi. Fakat, Mao-Tun, babasının kendisine yapmak istediği kötülüğü unutmayarak bir fırsatını bulup Teoman’ı ve onun yakınlarını öldürdü. Bu suretle Hiung-nu tahtına geçen Mao-Tun yaptığı seferler ile devletinin hudutlarını genişleterek zamanın en kudretli hükümdarlarından biri oldu.
Mao-Tun ve haleflerinin bir sıra yüksek çifte kumandanları olup, bunlar birbirlerinden sol ve sağ olarak ayrılıyorlardı. Bundan Hiung-nu İmparatorluğu’nun dayandığı elin sol ve sağ olmak üzere iki kola ayrılmış idiği neticesi çıkarılabilir. Yine Çin kaynakları geniş Hiung-nu İmparatorluğu’nun 24 kumandan tarafından idare edildiğini yazıyorlar. Bundan da Hiung-nu elinin 24 boydan meydana geldiğini söylemek mümkündür.
Yine bilindiği gibi, XIV. yüzyılın, başlarında yazılmış olan Oğuzların destani tarihlerinde, Türklerin ilk fatih hükümdarı olarak Oğuz Han’dan bahsedilir. Hatta buradan da, Oğuz’un dini inancından dolayı, babası Kara-Han tarafından öldürülmek istendiği fakat onun yapılan savaşta galip gelerek babasını öldürdüğü söylenir. Diğer taraftan Oğuz elinin sağ ve sol olamak üzere iki kola ayrıldığını, sağ kola Boz-Ok, sol kola Üç-Ok denildiğini ve Oğuz elinin 24 boydan meydana geldiğini biliyoruz.
Bir çok müellifler, zikredilen şu benzerliklere bakarak efsanevi Oğuz Han’ın tarihi Mao-Tun olması ihtimalini ileri sürmüşlerdir. Biz bu mesele üzerinde ancak şu hususlara dikkati çekmek istiyoruz: Oğuzların destani tarihleri, Mao-Tun’dan aşağı yukarı 1500 yıl sonra yazılmış olup, bu destani tarihin Oğuz-Han’a ait bölümünün, milli bir gaye ile aydın bir Türkün muhayyilesinden çıktığı anlaşılıyor. Diğer taraftan Oğuzların 24 boydan meydana geldikleri hakkındaki bilgimiz de XI. yüzyıldan daha geriye gitmemektedir.