Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Nikolay İl’minskiy: Orta Volga Müslüman ve Türk Halkları Üzerindeki Siyaseti

0 16.075

Dr. Agnes Nilüfer KEFELİ

Giriş

Nikolay İvanoviç İl’minskiy (1822-1891) hep tartışmalı bir kişilik oldu ve tartışmalı bir kişilik olarak da kaldı. Bir rahibin oğlu olarak Penza’da doğan ve misyonerlik eğitimi alan İl’minskiy, Kazan İlahiyat Akademisi’nde görev yapan bir Türkolog idi ve ününü en çok Rus İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Rus olmayan halklar (norodtsy) için geliştirdiği eğitim sistemi ile kazandı. İl’minskiy’in temel amacı, bu yerli halkların yerel dillerinde bir Ortodoks Hıristiyan kültürü yaratmaktı. İl’minskiy’in çalışmalarına iki prensip rehberlik etmiştir: birincisi, yerlilere kendi dillerini öğretmek (Tatar metinlerinin Kiril alfabesinde okunmasına yönelik bir fonetik yöntem geliştirmiştir); ve ikinci olarak, yerli öğretmenleri ve yerli Ortodoks rahipleri eğitmek.

Vasiliy Skvortsov (1859-1932) gibi bazı Ortodokslar, onu Ortodoksluğu Müslüman, mutaassıp tarikatçılar, Budist ve animistik propagandanın saldırılarına karşı savunan gerçek bir Hıristiyan olarak anlatmaktadır. Kazanlı Başpiskopos Afanasiy (Sokolov) (1856-1866 yılları arasında bu pozisyonda bulunmuştur) gibi diğerleri de onu İslam’a ve yerel kültürlere karşı sempatik davranmasından dolayı kınamaktaydılar.

Sağ kanattaki Rus milliyetçiler onu ulusal ve dini ayrılıkçılığın savunucusu olarak nitelemekteydiler. Öte yandan, Ravil Nafigov gibi çağdaş, milliyetçi Tatar tarihçiler ise onu tehlikeli bir Ruslaştırıcı olarak görmekteydiler.[1]

İl’minskiy’in bu kadar farklı tepkilere neden yol açtığını anlamak zor değildir. İl’minskiy sadece yerli halkları eğitmek ve onların dillerine ait yazı karakterini değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda devletin de kendi dönemindeki eğitim ve milli politikalarını şekillendirmiştir. Özellikle, İl’minskiy’in Hıristiyan idealleri ile onun resmen İslam’ı kabul etmiş olan Ortodoks Tatarlara (aynı zamanda Kriaşenler olarak da bilinmektedirler) karşı izlediği politikayı uzlaştırmak gerçekten de kolay bir iş değildir. Bir taraftan, bir misyoner olarak o yerel halkın cebren ya da rüşvet ile din değiştirmelerini sağlamaya yönelik yaygın uygulamaları telin etmekteydi. Öte taraftan ise, aynı kişi, ihtida edenlerin liderlerinin -ki bunlar gerçekten dini yaşayan Müslümanlar olsa bile- Sibirya’ya sürülmeleri konusunda devlet yetkililerine çağrıda bulunmaktaydı. Kutsal Sinod’un Vekili Konstantin Pobedonostsev’in (1880-1905 yılları arasında bu görevde bulunmuştur) desteğiyle, bazı yerel yetkililerin merhamet göstermesi için kendisine başvurmasına rağmen, Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçen mürtediler için bir rahatlama sağlayacak kanuni düzenlemeleri engellemeyi başarmıştır.[2]

Rusya Federasyonu içinde resmen egemen bir devlet olan Tataristan’da, İl’minskiy’in bir Ruslaştırma ajanı mı yoksa küçük ulusların bir koruyucusu mu olduğuna yönelik bu eski tartışma yeniden ortaya çıkmıştır. Çağdaş “Müslüman” Tatar tarihçiler İl’minskiy’i bir Rus emperyalist olarak kınarken, Ortodoks Tatarlar bu misyoneri kendilerini aydınlatan kişi olarak savunmaktadırlar. Basın dünyası ve akademik dünyada, misyonerlerin Kriaşen toplumunun pekişmesinde oynadıkları rol siyasi bir mesele olmuştur.

İl’minskiy’in tarihselliği ve onun eğitim sistemi dört döneme ayrılmaktadır. Devrimden önce, İl’minskiy’in talebeleri hocalarını idealize etmişler; onu solcu seküleristler ve sağ kanat Rus milliyetçilerinin saldırılarına karşı savunmuşlardır. 1920’ler ve 1930’larda, Sovyet tarihçiler İl’minskiy’i gericilikle ve İmparatorluğun ulusal azınlıklarına baskı kurulmasına yardım eden bir emperyalist olmakla suçlamış ve kınamışlardır. Stalin döneminin sonlarında, Sovyet tarihçiler İl’minskiy’in rolünü bir pedagog olarak yeniden ele alarak değerlendirmişlerdir, çünkü Sovyet milletler siyaseti, Rus olmayan azınlıklar için birer Kiril alfabesinin yaratılması gibi İl’minskiy’in pek çok stratejisini benimsemiştir. Kuruşçev (1953-1964) ve Brejnev (1964-1982) rejimleri sırasında, Sovyet bilim adamları İl’minskiy’in çalışmalarını olumlu değerlendirmeye açık olmuşlardır. Bununla birlikte, Alexandre Benningsen (1912-1988) gibi Batılı tarihçiler ise, bu Rus Misyonerinin Sovyet kültürel emperyalizminin temellerini attığını düşünmektedir. Sovyetler sonrası dönemde ise, İl’minskiy, Tatar kültürünün dünü ve geleceği üzerine yapılan tartışmalarda bir kez daha odak haline gelmiştir.

Devrim Öncesi Tarihi

1917 devriminden önce, İl’minskiy hakkındaki eserlerin çoğu, Nikolay Alekseevich Bobrovnikov (1854-1921), Petr Onisimovich Afanas’ev (doğumu 1874) ve Kilise tarihçisi Petr Znamenskiy (1836-1917) gibi onun talebeleri tarafından yazılmıştır. Bunların temel ilgi alanını İl’minskiy’in Ortodoks Hıristiyanlar arasındaki faaliyetleri; ve Kilise ve hükümet içindeki Rus merkezli muhaliflerine karşı vaftiz edilmiş yerliler için yeni açılmış olan okulların savunulması oluşturmaktadır. İl’minskiy’in talebeleri, hocalarını dört tip eleştiriye karşı savunmak zorunda kalmışlardır. İl’minskiy’in İslami edebiyata olan ilgisi, Kazanlı Başpiskopos Afasaniy gibi bazı Kilise yetkililerinin, Onun İslam’a sempati duyduğuna inanmasına yol açmıştır. Ekonomist Vladislav Zalesskiy (doğumu 1861) gibi başka eleştirmenler ise Misyoner İl’minskiy tarafından İncil’in yerel dillere çevrilmesi ve onun tarafından yerli din adamlarına eğitim verilmesinin Rus Ortodoksluğu’ nun altını oyacağını iddia etmekteydiler.

1911 Bütün Asil Ruslar Kongresi de dahil olmak üzere Rus milliyetçileri, yerlilerin kendi yerel dillerinde eğitilmelerinin milliyetçiliğin ve ayrılıkçılığın yükselmesine yol açacağı uyarısında bulunmaktaydılar. 1905’ten sonra, Evgeniy Aniçkov (1866-1937) ve Aleksandr Amfiteatrov (1862-1938) gibi seküler liberaller ise İl’minskiy’in eğitim sistemini çok fazla dini olmakla ve siyaseten de gericilikle eleştirmekteydiler.[3]

Devrim öncesi edebiyatı çoğunlukla İl’minskiy’i, vaftiz edilmiş insanların huzurunu kalbinde taşıyan gerçek bir Hıristiyan olarak resmetmektedir. [İlginç bir şekilde, İl’minskiy’in muhalifleri eleştirilerini yazılı olmaktan ziyade sözlü olarak ifade etmeyi tercih etmekteydiler, bunun sebebi belki de İl’minskiy’in hükümetin iki güçlü ve önemli isminden destek görmesinden kaynaklanmaktadır. Bu kişiler Eğitim Bakanı Kont Dmitriy Tolstoy (1823-1889) ve Konstantin Pobedonotsev (1827-1907)] Fakat, İl’minskiy’in hayranları da yapılan eleştirileri hesaba katmaktaydılar. İslam ve Doğu dilleri hakkındaki engin bilgisi sayesinde, İl’minskiy’in geleneksel olarak kafirlere karşı kapalı olan Müslüman dünyasına girebilmiş olmasına da övgüler dizmektedirler. Onun 1863 yılında kurduğu Merkezi Kriaşen-Tatar okulunda, çocuklar kendi yerel kültürlerinden uzaklaşıp, yabancılaştıklarını hissedememişlerdir. Bu çocuklar, yerel dillerinde dini ya da dini olmayan konulara maruz kalmaktaydılar. İl’minskiy, okulu bıraktıktan sonra da bu öğrenciler ile olan ilişkisini sürdürmekte ve ihtiyaç duyduklarında bunlara mali yardım göndermekteydi.

Son olarak, hayatının son gününe kadar, İl’minskiy yerel dillere metinler tercüme etmiştir. İl’minskiy’in çalışmaları hakkında bu olumlu değerlendirmeler sadece talebeleri tarafından dışlayıcı bir şekilde yapılmamıştır. Genç etnografyacı Dmitriy Zelenin (1878-1954), henüz lurev Üniversitesi’nde öğrenci iken yazdığı ilk makalesinde, İl’minskiy’in eğitim sistemini güçlü bir şekilde desteklemekteydi. Kırımlı bir Tatar muharrir ve pedagog olan İsmail Gaspıralı (1851-1914) da İl’minskiy’in, öğrencilere devlet/resmi dilin yanı sıra yerli/yerel dillerinin de öğretildiği Kriaşen okullarını selamlamaktaydı.[4]

N. A. Spasskiy’in biyografisinde ve Svetlana Çicherina’nın müdafaacı eserlerinde (1862-1921), İl’minskiy Ortodoksluğun ve onun saldırgan İslam’a karşı meşruluğunun savunucusu olarak görülmektedir. Mesela, Kriaşen okullarını korumak için İl’minskiy mahalli okulların mütevelli heyetlerine Müslümanların katılmasına karşı çıkmıştır.

Aynı zamanda II. Katerina tarafından kurulan Müslüman Ruhani Heyeti’ni de irtida etmiş Kriaşenleri Müslüman olarak kayıtlara geçirdikleri için eleştirmiştir. Akıcı bir şekilde Rusça konuşabilmelerine ve geleneksel yöntemlerle eğitim almış olan elitlere nispeten Rus alemine daha yakın olmalarına rağmen Cedidci (reformistler/yenilikçiler) aydınlar da İl’minskiy’in güvenini kazanamamıştır. Devrime kadar, Rus siyasetçiler ve kırsal bölgelerdeki din adamları, yerli halkları entegre etmenin en iyi yolu olarak dilin Ruslaştırılmasına inanmaya meyletmekteydiler, oysa İl’minskiy lingusitik Ruslaştırmanın (bu yerel halkların kendi yerli dillerine dayanan İl’minskiy’in kendi pedagojik yöntemine bir tehditti) Müslümanları daha sadık bir teba yapmayacağını savunarak bu görüşle mücadele etmiştir.[5]

Sovyet Tarihi

Devrimden sonra, İl’minskiy’in bu müspet imajına yönelik saldırılar başladı. 1920’lerde Rus ve Tatar tarihçiliğinin tüm dikkatleri “zulme uğramış” Müslüman milliyetlere döndü. Arapça yazının ve İslami geçmişin Tatar ulusal kültürünün ana parçaları olduğunu düşünen eski bir Tatar öğretmen olan Alimcan İbramihov’un (1887-1938) eserlerindeki İl’minskiy herhangi bir olumlu özelliğe sahip bulunmamaktadır. O, Tatarları Hıristiyanlaştırmanın yollarını arayan bir Ruslaştırma ajanından başka bir şey değildir. Rus tarihçi Nikolay Firsov (1864-1933) da İl’minskiy’i bir Ruslaştırma ajanı olmakla ve Tatarları Cedid Hareketi’ne muhalefet etmekle suçlamaktadır. Fakat, bir Rus bilim adamı olarak Firsov, aynı zamanda, İl’minskiy’i Orenburg’da Rus-Tatar öğretmen okulunun açılmasına ve İsmail Gaspıralı’nın Tercüman isimli gazetesinin yayınlanmasına karşı çıkmak suretiyle, Tatarların Rus medeniyetinden tecrit edilmesinin yolunu aramakla suçlamaktaydı. Öte yandan, İbrahimov Tatar kültürünün bağımsız bir şekilde gelişmesi gerektiğine ve imparatorluğun azınlıklarına Rus kültürünü empoze ettiği için İl’minskiy’in sansür edilmesi gerektiğine inanmaktaydı (1937’de, Stalin’in kendi Ruslaştırma programını kurumsallaştırmasından sonra, İbramihov tutuklanmış ve Kazan Cezaevi’nde hayatını kaybetmiştir).[6]

Bu iki yeni yaklaşım Lenin’in ve Stalin’in Rus olmayan halklar arasındaki yerelleştirme politikasının ürünleridir. Ancak, başta Tatar olmayan tarihçilikte bu eğilimin altında, İl’minskiy’e Finno- Ugrik edebiyatının ve milli bilincin yeşermesinin ana saiki olarak kıymet verilmektedir. İyi bir “resmi” parametre Bol’şaya Sovetskaya Entsiklopediya (Büyük Sovyet Ansiklopedisi)’dir. Bu ansiklopedinin ilk baskısında (1933), İl’minskiy, eğitim sistemi Orta Volga’daki halklara baskı yapmak ve onları Ruslaştırmanın bir aracı olarak kullanılan gerici bir monarşist olarak tasvir edilmektedir.[7] On dokuz yıl sonra, söz konusu ansiklopedinin ikinci baskısı yeni parti çizgisini yansıtmaktadır. İl’minskiy hâlâ bir muhafazakar misyoner olmakla birlikte, o artık ilerlemeci bir pedagogdur da. O, özellikle, Tatarca, Marice, Udmurtça, Çuvaşça ve Yakutça için kiril alfabeleri geliştirmiştir.[8] Aynı zamanda, Stalin Kiril alfabesini Sovyetler Birliği’nin bütün halklarına empoze etmiştir ve yerel halkların Ruslar tarafından fethi müspet bir gereklilik olarak tasvir edilmiştir, çünkü Rus halkı İşçi devriminin avangardı idi.[9]

Gerçekte, İl’minskiy’in imajı daha henüz 1920’lerde, yani Tatarların yanı sıra Orta Volga’nın diğer azınlıklarının da kendi tarihlerini yazmaya başlamalarıyla değişmiştir. 1923 yılında, büyük annesi bir Çuvaş olan ve kendisi de Kazan’da Kriaşen-Tatar okulunda Tatarca öğreten ünlü Türkolog Nikolay Aşmarin (1870-1933), İl’minskiy olmasaydı “hepimiz (yani Çuvaşlar) cahil kalacaktık” demekteydi.[10]

1929 yılında ise, Sovyet etnografyasının daha sonraları rakip tanımaz lideri olan Nikolay Matorin (doğumu 1898) bu değişimi doğrulamaktadır. Orta Volga’daki Tatarları ve diğer azınlıkları da kapsayan din üzerine çalışmasında, Matorin İl’minskiy’i karmaşık bir kişilik olarak takdim etmekte ve onu Hıristiyan eğitimine yaptığı vurgu açısından belirgin bir şekilde mürteci olarak tanıtmakla birlikte, aynı zamanda Orta Volga’nın Türk ve Finno-Ugrik halkları arasında okur yazarlığı artırmak suretiyle yerel elitlerin oluşmasına büyük katkıda bulunduğunu belirtmektedir.

Bu elitler, daha sonra, yeni proletarya devletinin ana kadrolarını teşkil etmişlerdir. 1940 yılında, Kazan’daki Kriaşen-Tatar okulunda eğitim gören Kriaşen Vasiliy Mihailovich Gorohov (1891-1960) İl’minskiy ve onun talebelerinin kendi edebiyat okullarında yerel dillerini öğrenme haklarını korumak için giriştikleri mücadeleyi anlatmaktadır.[11] Sekiz yıl sonra, A Efirov İl’minskiy okullarının ilk içten etüdünü yayınladı. O, üzerlerinde dini bir cila olmasına rağmen, İl’minskiy okullarının etüt edilmeye değer olduğunu düşünmekteydi.[12]

Bütün bunlara rağmen, bir misyoner olarak İl’minskiy hâlâ yarı karanlıkta bulunmaktadır ve hiç kimse onu Rus Ortodoks Kilisesi tarihi ile bağlantılı olarak etüt etmeye teşebbüste bulunmamıştır. 1950’lilerde, Tatar olmayan bilim adamları tarafından tamamen pedagojik açıdan yaklaşılan İl’minskiy’in faaliyetlerinin yorumlanması olumlu yönde değişmeye devam etmiştir. Mari entelektüel çevreleri, üniversite öğrencileri ve daha geniş halk kitlelerini hedef alan bir kitapta, A. T. Trefilova, kendisini tamamen gerçekler ve veriler ile sınırlandırarak hiçbir aşağılayıcı sıfat kullanmaksızın İl’minskiy hakkında şunları yazmıştır: “İl’minskiy Mari dilini biliyordu, metinlerin tercümelerine nezaret etmekteydi, yerli okulları açtı, Rusça öğrenmeyi sadece bir konu olarak açıkladı.” Onun “dini eğilimi” hakkında hiçbir şey söylenmemektedir. 1970’li yıllarda, bir Mari bilim adamı olan V. N. Ablinov, bir tercüman ve pedagog olarak İl’minskiy’in Mari halkının tarihindeki önemini bir kez daha ifade etmektedir.[13]

Fakat, 1970’ler ve 1980’lerde Tatar bilim adamları, İbrahimov’un mirası ve Tatarlar ile Kriaşenler üzerine 1920’lerde yapılan etnografik çalışmaların bir uyumunu aramak suretiyle bu fikre karşı çıkmışlardır. Kriaşenlerin linguistik ve kültürel özellikleri hakkında bir uzman olan Flera Bayazitova (doğumu 1942), İl’minskiy’in okullarının çok kısıtlayıcı bir eğitim tipi sağladığını ileri sürmektedir. Ona göre, misyoner okulları Kriaşenleri, başta İslam olmak üzere, Tatar eğitiminin faydalarından izole etmiştir. Misyonerler yerlilerin aydınlanması konusuyla pek ilgilenmemişlerdir. Misyonerler, aksine, bu inançların onları İslam’dan koruyacağına ve İncil mesajlarını daha kolay benimseyecek hale getireceğine inandıkları için onların animistik inançlarını desteklemişlerdir.[14] Neticede, Kriaşenler kapalı, geri, az gelişmiş bir toplum oluşturmuştur. Ancak, İslamlaşmış Tatarların yararına olarak, Kriaşenler onlara bir parça İslam öncesi Türk adetlerini, törelerini tanıtmıştır. Burada Bayazitova, İl’minskiy’in kendisinden ve etnografyacı Nikolay Vorobev’den (1894-1967) bir görüş alıntılayarak geleneksel İslam’ın Tatar kültürünün Türk özünü bozmuş olduğunu kaydetmiştir. (Osmanlı İmparatorluğu’nda, Jön Türkler de geleneksel İslam’a karşı aynı tavrı takınmışlardır.) Bayazitova’nın milliyetçi bakış açısı Kriaşenleri yeniden Tatar toplumu ile bütünleştirmiştir (Bu okullardaki Müslümanlar suni olarak diğer Müslüman kardeşlerinden ayrılmışlardır.).[15]

Batı Histografisi

Şaşırtıcı bir şekilde, 1969 yılına kadar, Batılı bilim çevreleri Sovyet histografisiyle çok fazla bir farklılık göstermemiştir. Ağırlıklı olarak Sovyet eserlerine dayanarak, Batılı tarihçiler, yerel halklar arasında İl’minskiy’in negatif rolünü yeniden ele almaya teşebbüs etmemişlerdir. Ancak, arşivlere ulaşma eksikliği Sovyet histografisine bağlı kalınmasını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. İl’minskiy’in yazıları ya da Eğitim Bakanlığı ile Kutsal Sinod’un yayınları Batı’da mevcuttur.[16] Buna ilaveten, Eğitim Bakanlığı’nın bazı arşivleri Sovyetler tarafından basılmıştır. İl’minskiy’in yerli pedagoji kavramının neden ihmal edildiğinin sebeplerinden biri, İl’minskiy’in faaliyetlerinin daha sonra Batılı tarihçilikte ihmal edilen, görmezden gelinen Rus Ortodoks Kilisesi tarihi, eğitim ve milliyetler politikası gibi alanlarda odaklanmasından kaynaklanmaktadır. Sadece 1969 yılında, Isabelle Kreindler İl’minskiy’i rehabilite etmenin yollarını aramış, ancak onun bu teşebbüsleri günümüz Batılı ve Tatar bilim adamlarının çoğu arasında çok az bir aksül amel uyandırmıştır.

İl’minskiy’e yönelik olumsuz davranış, Sovyet literatüründe başlangıçta var olan karmaşadan kaynaklanmaktadır. İl’minskiy’in yazılarına ve Eğitim Bakanlığı programına yönelik cevabına bakmaksızın, Batılı tarihçiler İl’minskiy’in vaftiz edilmiş Tatarlar için yerel eğitim anlayışı ile İl’minskiy’in fikirlerinin Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan yorumlarıyla özdeşleştirmektedirler. Vaftiz edilmiş yerlilerle Müslüman yerliler arasında Rus dilini yaygınlaştırmanın yolunu aktif bir şekilde arayan dönemin eğitim bakanı Dmitriy Tolstoy’un programında, İl’minskiy’in Kriaşenler için gerçekleştirdiği okullaşma, İl’minskiy’in çekincelerine rağmen, Müslümanlar arasında da yaygınlaştırılmıştır. Ancak, 1960 yılında Serge Zenkovsky, İl’minskiy’in vaftiz edilmiş olan ve Müslüman olan Tatarlar için Kiril alfabesine dayanmakla birlikte kendi dillerinde eğitim verecek olan bir ilkokul üzerinde çok büyük bir hassasiyetle durduğunu açıklamıştır.[17]

Rus merkezli tarih anlayışından Tatar merkezli bir tarih anlayışına geçiş, başlangıçtaki bu karmaşaya bir açıklık getirmektedir ve bu İl’minskiy’in aktif bir Ruslaştırma ajanı olduğu fikrini güçlendirmektedir. Böylece, Alexander Bennigsen, Chantal Lemercier-Quelquejay ve Jean Saussay’a göre, İl’minskiy aktif bir şekilde Müslüman Tatarların Hıristiyanlaşmasını ve hem diğer Türk topluluklarından hem de Avrupa kültüründen tecrit edilmesini amaçlamıştır. Bu bilim adamlarının ulaştıkları sözkonusu yargı Sovyet tarihçiliğine (özellikle de İbrahimov ve Firsov’un çalışmalarına) dayanmaktadır. Misyoner İl’minskiy’in Pobedonostsev ile yazışmaları ve Piskopos Andrey ile N. V. Nikol’skiy’in 1912 yılında gerçekleştirdikleri tartışmalı istatistik, Hıristiyanlığa geçen Müslümanların sayısını abartmaktadır. Bu Fransız bilim adamlarının görüşüne göre, İl’minskiy’in birinci hedefi Tanrı’nın ismini Müslüman Tatarlar arasında yaymak için Avrupaileşmiş ve vaftiz edilmiş entelejensiyanın eğitilmesiydi. İkinci olarak, O, kültürel açıdan oldukça gelişmiş olan Volga Tatarlarının etkisi altındaki Türk halkları için Kiril alfabesine dayalı yazı dilleri yaratmanın yollarını aramaktaydı. O’nun üçüncü amacı ise, Ortodoksluğun en tehlikeli rakibi olarak düşündüğü İslam’ın modernist formunu teşkil eden Cedidizmin (Yenilikçiliğin) kültürel yayılmasının önünü almaktı. Sonuç olarak, iki yüz bin Tatar din değiştirmiştir ve daha önce Müslüman olan Kriaşen cemaati ayrı bir millet olmuştur.[18]

Ancak, bu üç tarihçi Hıristiyanlığı benimseyen Tatarların bir kısmının aslen Animist olduğunu dikkate almamışlardır. Çalışmalarında, Tatar İslamı’nı tarih tarafından tanımlanan bir sabit kimlik olarak görmekte ve Hıristiyanlığa geçişi de bir siyasi bölünme ve bir kültürel çürümenin işareti olarak algılamaktadırlar.

Bu bilim adamlarının bakışına göre, irtidat dışarıdan yapılan bir dayatmanın sonucu olup, kişisel tercihlerden kaynaklanmamaktaydı. Ancak bu bakış açısı, bir Kriaşen topluluğunun hayatta kalmayı başararak bugüne kadar ulaşmasına açıklama getirmekte başarısız olmaktadırlar. “Tatar milliyetçi yaklaşımının” misyonerlerin ve Kriaşenlerin seslerinin duyulmasını engelledikleri açıktır. Bir Hıristiyan imanlı olarak İl’minskiy’in faaliyetleri yerli Ortodoks Hıristiyanların aydınlanmasıyla ilgilenmekteydi ve böylelikle de baskıcı ama mahir bir Ruslaştırma faaliyetinin başka bir versiyonundan başka bir şey değildi. Bennigsen, Lemercier-Quelquejay ve Saussay tarafından tanımlandığı gibi, İl’minskiy’in yerlilere yaklaşımı, o sıralar Rusların ve daha sonraları da Sovyetlerin münhasıran kendi toprakları üzerinde bulunan milliyetlere karşı uyguladıkları “böl ve yönet” politikasıyla özdeşleştirilmektedir.

1969 yılında, Columbia Üniversitesi’nden Kreindler’in ilmi risalesi, Batı’daki mevcut kaynaklara (esas olarak da İl’minskiy’in talebeleri tarafından yazılan biyografilerine) bakarak İl’minskiy’in eserini rehabilite etmenin yolunu aramıştır. Kreindler, İl’minskiy’in Tatarları Ruslaştırmak gibi bir amaç gütmediğini, sadece halihazırda vaftiz edilmiş olan Tatarlar arasında hakiki Ortodoksluğu kurumsallaştırmayı hedeflediğini ileri sürmektedir. Bu bilim adamına göre, İl’minskiy’in Pobedonostsev ile yaptığı yazışmalar çoğu zaman bağlamından kopuk bir şekilde alıntılanmaktaydı. Aslında, İl’minskiy’in Tatar İslamı’na karşı yaklaşımı saldırgan olmaktan ziyade müdafaacıdır. Bu meşhur Misyonerin temel endişesi Kriaşenleri Müslüman propagandasına karşı korumaktır. Son olarak Kreindler, Eğitim Bakanlığı tarafından uyarlanan “İl’minskiy sistemi”nin İl’minskiy’in yerliler için arzuladığı sistem olmadığını göstermiştir. İl’minskiy, hiçbir zaman yeni pedagojik metodunun sistematize edilerek Müslüman Tatarlara yönelik olarak da kullanılacak şekilde kapsamının genişletilmesini istememiştir. Aslında, onun tercihi ve gönlü herhangi bir sabit müfredatı olmayan edebiyat okullarından yanaydı, ve misyonerlere mürtedi köylerinde okul açmamaları tavsiyesinde bulunmaktaydı (bunlar Kriaşenlerin köyleriydi ve resmen Müslüman olarak kabul edilmek için başvuruda bulunmuşlardı). İl’minskiy, ilkokullarda eğitim dili olarak yerel dilin kullanılması konusunda Eğitim Bakanlığı’nın ağır kısıtlamalar getirmesiyle de büyük bir hayal kırıklığına uğradığını ifade etmektedir.[19]

Kreindler’in, İl’minskiy’in Batı tarihçiliğindeki imajını rehabilite etme gayretlerine rağmen, Stephen Blank, hâlâ, İl’minskiy’in Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunarak kendi eğitim modelini, Müslümanlar dahil olmak üzere, bütün milliyetler için bir model olarak benimsenmesini istediğini doğrulamaktadır.[20] Tatar asıllı bir Amerikalı tarihçi olan Ayşe Rorlich, böyle bir şeye davet edilmemelerine ya da zorlanmamalarına rağmen, Tatarların çocuklarını İl’minskiy’in okullarına göndermeye direndiklerini ifade etmektedir.[21] Sadece son zamanlarda, Alexandre Bennigsen’in kızı Fanny Bryan (kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bir tarihçi olarak) misyonerlik faaliyetleri ile alakalı olarak babasının bakış açısı ile Kreindler’in bakış açısını uzlaştırmanın yollarını araştırmıştır. O da Kreindler’in fikrini tekrar ederek, İl’minskiy’in Hıristiyan yerlileri korumaya çalıştığını söylemektedir. Ancak, Bryan’a göre, İl’minskiy nüfuzunu Cedid hareketinin mahf olması için kullandı ve böylece Ruslarla yerel halklar arasındaki güvensizliğe ya da güven bunalımına katkıda bulundu. Ancak, Fanny Bryan iddiaları için yeni kaynaklar kullanmadı.[22]

Bugünkü Amerikan tarihçiliği, İl’minskiy’in İslam’a yönelik tavrı konusunda hâlâ bölünmüş durumdadır. Edebiyat eleştirmeni Edward Said’in etkisi altında bulunan Paul Geraci, İslam’ın İl’minskiy gibi misyonerlerin gözünde nasıl yanlış anlaşıldığını ve reddedildiğini göstermemektedir. Ancak, diğer bir bilim adamı olan Paul Werth gibi, O da İl’minskiy’in İslam görüşünün tedricen değiştiğinde ve tamamen de olumsuz olmadığı konusunda ısrar etmekteydi. Aslında, inancın temellerini öğretme yeteneği ve öğrencilerin daha fazla öğrenmesini temin etmek için bütün bir arka planla uğraşması yüzünden temel İslami eğitim İl’minskiy’in hayranlığını kazanmıştı. Kriaşenleri Ortodoks kilisesinin kucağında tutma teşebbüsünde, İl’minskiy, Hıristiyan misyonerlerin gayri resmi ve standart olamayan okullaşmasında, temel İslami eğitimi bir model olarak almış, onu taklit etmiş ve aşmaya çalışmışlardır.

Son olarak, Paul Werth’in eserinin gösterdiği gibi, İl’minskiy’in okulları ve çevirileri hakiki bir yerli Ortodoks Hıristiyanlığın ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Kriaşenler dahil olmak üzere Hıristiyan değerlerini kendi şartlarına göre benimseyen yerliler, başarılı bir şekilde Tatarlardan ve Ruslardan ayrı bir kimlik oluşturmuşlardır.[23]

Sovyet Sonrası Kazanı’nda İl’minskiy

“Kriaşen meselesi” günümüz Kazanı’nda hâlâ sıcak meseledir ve milliyetçi Tatar düşünürler ile Kriaşan topluluğun kendileri arasında bir ayrılık sebebidir. Yeniden yapılanmadan (perestroika) sonra, Kazan’da İdil ve Miras gibi gençlerin ve bilimsel çevrelerin çıkardığı süreli yayınlarda pek çok misyonerlik karşıtı makale görülmüştür. Misyonerlerin günlükleri ve mektuplarından geniş alıntılar Tatarcaya tercüme edilerek, İl’minskiy ve talebeleri gibi misyonerlerin Tatarları tam olarak Hıristiyanlaştırmayı ve Ruslaştırmayı amaçladığını göstermişlerdir. Özellikle de, Kriaşen irtida hareketleri popüler bir konu haline gelmiştir.

Ildus (Yıldız) Zahidullin gibi Kazan Tatar bilim adamları ve gazeteci Gölsina Şarifullina, Kriaşenlerin özgürlükleri için uzun süre devam ettirdikleri mücadelele-rini kutlayan makaleler yazmışlardır.[24] 1994 yılında yayınlanan bir makalesinde, Ravil Nafigov İl’minskiy’in yerlileri hakir gördüğünü ileri sürmektedir. Misyoner İl’minskiy Tatar milletini dinsel bazda bölmenin ve birbirlerine karşı kullanmanın yolunu aramıştır. Sonuç olarak, O bütün halkın imhasını amaçlayan Stolıpin reformlarının atasıdır.[25]

Aynı zamanda, Kriaşenler kendilerinin aslında Müslüman Tatarlar olmasına rağmen, Korkunç İvan tarafından cebren Hıristiyanlaştırıldıklarına dair fikre karşı çıkmaktadırlar. Kriaşenler kendilerinin ayrı bir millet olduğunu ileri sürmektedir. Onlara göre, onuncu yüzyıldaki Bulgar Krallığı’nda mevcut olan tek din İslam değildi; Rusların 1552 yılında Kazan’ı işgal etmesinden önce de Bulgar topraklarında Hıristiyanlar yaşamaktaydı. Kriaşen yazarları, Kriaşenlerin Doğu Avrupa’daki ilk Hıristiyanlar olabileceğini de ilave etmektedirler.[26] Bu açıdan bakıldığında, din değiştirmiş olan Kriaşenler İslam’a dönen insanlar olarak görülemez, aksine Türk misyonerlerin ve Tatar mollalarının İslam propagandasına boyun eğmiş insanlardır bunlar.[27] İl’minskiy, aynı zamanda, daha küçük yerel halkların koruyuculuğunu da üstlenmiştir. Kriaşen halk entelektüellerinden biri olan Maksim Gluhov- Nogaybek, İl’minskiy’in bir emperyalist ve Ruslaştırma ajanı olduğuna dair Nafigov’un fikrine karşı çıkmaktadır. Bunun kaynakları, Kriaşen Vasiliy Timofyev’in günlüklerini ve İl’minskiy’in devrim öncesi yazılmış biyografilerini de içermektedir. Kazanlı bu profesör 1884 yılında, bir akademisyen olabileceği St. Petersburg’a gitmeyecek kadar yerlileri sevmektedir. İl’minskiy’in gayretleri sayesinde, Kriaşenler kendi dillerinde eğitim veren ilkokullarına sahip olmuşlar ve bir ulusal gurur geliştirmişlerdir. Merkezi Kriaşen Tatar okulunda aldıkları eğitim sayesinde, daha önce İl’minskiy’in talebesi olanlar, devrim sonrası dönemde önemli bilim adamları haline gelmişlerdir.

Açıkçası, milliyetçi Tatarlar bu tür yazılara olumlu bakmamaktadırlar. Tatarlar, cumhuriyetleri resmen egemen hale geldikten beri Kriaşenlerin İslam’ın bağrına dönmesini beklemektedirler. Fakat, Gluhov-Nogaybek gibi Kriaşenler, Nikolay Yosifoviç Vorob’yev (1889-1967), Flera Bayazitova, Yulduz Muhametşin ve Mahmud Nimetziyanov (doğumu 1930) gibi Tatar ve Rus etnografyacılar tarafından geliştirilen ve bunların Tatar etnik grubunun en eski tabakası olduğunu ileri süren görüşü muhafaza etmişlerdir. Bunların kültürü İslam tarafından etkilenmediği için, Türk sanat, müzik ve folklorünün özünü koruyabilmiştir.

Sonuç

Kazan’da, İl’minskiy’in eserlerinin yorumlanması siyaset ve ulusal tercihler tarafından şekillendirilmiş olan ve hâlâ da şekillendirilmeye devam edilen bir tarihtir. Değişik etnik arka plan ve çıkarlar, farklı tarihçilerin değişik kaynak gruplarından faydalanmasına yol açmıştır. Mesela, İl’minskiy’in Pobedonostsev ile yazışmaları, Tatar Müslüman duruşu lehine olmaktan uzak olduğu için, İl’minskiy’in yerli tercümelerine dair çalışmaları, yerli pedagojisi ve yerli Kilise misyonu pahasına vurguya mahzar olmuştur. Şayet, İl’minskiy’in çalışması, Kilisenin misyonlar tarihi ile bağlantılı ya da Rusça eğitim bağlamında etüt edilecek olursa, bu eser müspet bir şekilde değerlendirilecektir.

Ancak, Çar yanlısı milliyetçi siyaset bağlamında etüt edilecek olursa, İl’minskiy’in faaliyetleri tehlikeli bir emperyalist faaliyet olarak görülebilir. Bundan, hem Batı’da, hem de Avrasya’da İl’minskiy’in oldukça tartışmalı bir resmi ortaya çıkar.

Daha önemlisi, Sovyet tarihçiliğinde, tarihçiler Komünist Parti tarafından dayatılan genel ideolojik ön kabullere uymak zorunda olmasına rağmen, Tatar, Çuvaş ve Marilerin kendi tarihlerini yazmasına müsaade edilmiştir. Bunların sesleri ilk kez böyle duyulmuştur. Ancak, Kriaşenler bu imkandan mahrum bırakılmışlardır. Ancak perestroika’dan sonradır ki Kriaşenler kendilerinin ayrı bir grup olarak resmen tanınmalarını talep etmişlerdir. Ayrı Kriaşen okullarının ve daha önemlisi kendi dillerinde ibadet yapılacak Kriaşen kiliselerinin açılmasının avukatlığına soyunmuşlardır. Ulusal tanınma arayışında olan Kriaşenler, İl’minskiy’in hatıralarını küçük milletlerin hamisi olması hasebiyle rehabilite etmeye çalışmaktadırlar. Milliyetçi Tatarlar Pobedonatsev’in mektuplarına büyük vurgu yaparken, Kriaşenler bu mektupları göz ardı etmektedirler ve kaynaklarını daha çok devrim öncesi yazınından, 1920’ler ya da 1970’ler ve 1980’lerde yayınlanan etnografik eserlerden ve Finno-Ugrik tarihçiliğinden temin etmektedirler. Kriaşenlerin milliyetçi eğilimi günümüz Rus Ortodoks Kilisesi’nin, Rus olmayan halklar arasında misyonerliğe yönelik artan ilgisi ile kesişmektedir.[28]

Dr. Agnes Nilüfer KEFELİ

Arizona Devlet Üniversitesi Tarih Bölümü / A.B.D.

Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 18 Sayfa: 451-459


Kaynaklar:

♦ Ablinov, V. N. “Mariiskaia shkola i narodnoe obrazovanie v kontse XIX-nachale XX vv.” In Voprosy dorevoliutsionnoi istorii Mariiskogo kraia. Ioshkar-Ola: Mariiskii nauchno-issledovatel’skii institut pri sovete ministrov Mariiskoi ASSR, 1978. Pp. 70-73.
♦ Afanas’ev, P. O. “N. I. Il’minskii i ego sistema shkol’nogo prosveshcheniia inorodtsev Kazanskogo kraia.” Zhurnal Ministerstva narodnogo prosveshcheniia, n. s. 52 (July 1914): 1-31; (September 1914): 43-70; (December 1914): 125-173; 53 (February 1915): 129-45.
♦ Amfiteatrov A. and Anichkov E. Pobedonostsev. Saint Petersburg: Shipovnik, 1907.
♦ Bayazitova, F. S. Govory Tatar-Kriashen v sravnitelnom osveshchenii. Moscow: “Nauka”, 1986.
♦ Bayazitova, F. S, Keräshennär. Tel üzenchälekläre häm iola ijaty. Kazan: “Matbugat iorty” näshriiaty, 1997.
♦ Bazanov, A. Ocherki po istorii missionerskikh shkol na Krainem Severe. Leningrad: Institut Narodov Severa, 1936.
♦ Belousov, Iv. “Vliianie shkoly na inorodtsev.” Izvestiia po Kazanskoi eparkhii no. 16 (22 April 1904): 520-22.
♦ Bennigsen A. and Quelquejay C. Les mouvements nationaux chez les Musulmans de Russie: Le “Sultangalievisme” au Tatarstan Paris-La Haye: Mouton et co., 1960.
♦ Blank, S. “National Education, Church and State in Tsarist Nationality Policy: The Il’minskii system.” Canadian-American Slavic Studies, 17, no. 4 (Winter 1983): 466-86.
♦ Bobrovnikov, N. A. “Inorodcheskoe dukhovenstvo i bogosluzhenie na inorodcheskikh iazykakh v Kazanskoi eparkhii. ” Pravoslavnyi sobesednik (May 1905): 177-81.
♦ Bol’shaia Sovetskaia Entsiklopediia, 27 (1933): 785.
♦ Bol’shaia Sovetskaia Entsiklopediia, 27 (1952): 551.
♦ Bryan, Fanny E. “Organization and Work of Missionaries in the Middle Volga in the Second Half of the Nineteenth Century.” Islam and Christian-Muslim Relations 6, no. 2 (December 1995): 173-86.
♦ Bryan, Fanny E., “Missionerskie organizatsii v Povolzh’e vo vtoroi polovine XIX veke.” Islamo-khristianskoe pogranich’e: itogi i perspektivy izucheniia (Kazan: IIaLI im. G. Ibragimova AN RT, 1994), 116-23.
♦ Carrère d’Encausse, H. L’Empire éclaté. Paris: Flammarion, 1978.
♦ Chicherina, S. “Kak nachalos’ delo prosveshcheniia vostochnykh inorodtsev.” Zhurnal ministerstva narodnogo prosveshcheniia no. 9 (September 1907): 1-62.
♦ Chicherina, S., O privozhskikh inorodtsakh i sovremennom znachenii sistemy N. I. Il’minskogo. Doklad chitannyi v Obshchem Sobranii obschestva Vostokovedeniia. Saint Petersburg: “Elektro-Tipografiia N. Ia. Stoikovoi”, 1906.
♦ Efirov, A. F. Nerusskie shkoly Povolzh’ia, Priural’ia i Sibiri. Istoricheskie ocherki. Moscow: Uchpedgiz, 1948.
♦ Firsov, N. Proshloe Tatarii. Kazan: izdanie Akademicheskogo Tsentra Tatnarkomprosa, 1926.
♦ Geraci, Robert. “Window on the East: Ethnography, Orthodoxy, and Russian Nationality in Kazan, 1870-1914.” Ph. D. diss., University of California at Berkeley, 1995.
♦ Geraci, Robert, Window on the East: National and Imperial Identities in Late Tsarist Russia. Ithaca: Cornell University Press, 2001.
♦ Glukhov-Nogaibek, M. Sud’ba gvardeitsev Seiumbeki. Kazan: izdatel’stvo “Vatan”, 1993.
♦ Gorokhov, V. M. Reaktsionnaia shkol’naia politika tsarizma v otnoshenii Tatar Povolzh’ia. Kazan: Tatgosizdat, 1941.
♦ Ibragimov, G. Tatary v revoliutsii 1905. Kazan: tip. universiteta, 1926.
♦ Il’minskii, Nikolai, ed. Kazanskaia tsentral’naia kreshcheno-tatarskaia shkola: Materialy dlia istorii khristianskogo prosveshcheniia kreshchenykh Tatar. Kazan: Tipografiia V. M. Kliuchnikova, 1887.
♦ Kononov, A. N. Bibliograficheskii slovar’ otechestvennykh tiurkologov: Dooktiabr’skii period. Moscow: “Nauka”, 1989.
♦ Kreindler, Isabelle Teitz. “A Neglected Source of Lenin’s Nationality Policy.” Slavic Review, 36, no. 1 (March 1977): 86-100.
♦ Kreindler, Isabelle Teitz, “Educational Policies Towards the Eastern Nationalities in Tsarist Russia: A Study of Il’minskii’s System.” Ph. D. dissertation, Columbia University, 1969.
♦ Kreindler, Isabelle Teitz, “Nikolai Il’minskii and Language Planning in Nineteenth Century Russia.” International Journal of the Sociology of Language no. 22 (1979): 5-26.
♦ Malakhov, V. M. “Kto krestil Kriashen?” Keräshen süze (Slovo Kriashen), no. 1 (17) (9 April 1996): 2.
♦ “Missionerskii s”ezd v gorode Kazani 13-26 iiunia 1910 goda.” Pravoslavnyi sobesednik (November 1910): 1-80.
♦ Mukhametshin, Iu. G. Tatary-kriasheny. Istoriko-etnograficheskoe issledovanie material’noi kul’tury-seredina XIX-nachalo XX vekov. Moscow: “Nauka”, 1977.
♦ N-skii, P. “Nikolai Ivanovich Il’minskii.” Narodnoe obrazovanie no. 10 (October 1898): 9-31; no. 11 (November 1898): 22-39.
♦ Nafigov, R. I. AN. I. Il=minskii B kto on na samom dele? @ Islamo-khristianskoe pogranich=ie: itogi i perspektivy izucheniia. Kazan: IiaLi im. G. Ibragimova AN RT, 1994: 78-86.
♦ Naibolee vazhnye statisticheskie svedeniia ob inorodtsakh Vostochnoi Rossii i Zapadnoi Sibiri, podverzhennykh vliianiu islamu. Eds. Andrei and N. V. Nikolskii. Kazan: Tip. Gub. Pravleniia, 1912.
♦ ANew testament translation restarted after 100 years. @ United Bible Society World Report 359, April-May 2001, 13-15.
♦ Ostroumov, Nikolai. “K istorii musul’manskogo obrazovatel’nogo dvizheniia v Rossii v XIX i XX stoletiiakh.” Mir islama 2, vypusk. 5 (1913): 322-326.
♦ Kreindler, Isabelle Teitz. Pis’ma N. I. Il’minskogo k ober-prokuroru sviateishego sinoda K. P. Pobedonostvevu. Kazan: tipo-litografiia Imp. universiteta, 1895.
♦ Rorlich, Azade-Ayse. The Volga Tatars: A Profile in National Resilience. Stanford, California: Hoover Institution Press, 1986.
♦ Rorlich, Azade-Ayse, “Which Way Will Tatar Culture Go? A Controversial Essay by Galimdzhan Ibragimov.”
♦ Cahiers du Monde russe et soviétique, 15, no. 3-4 (July-December 1974): 363-71.
♦ Rybakov, S. “N. I. Il’minskii i tserkovno-prikhodskie shkoly sredi inorodtsev.” Narodnoe obrazovanie no. 5 (May 1897): 7-13.
♦ Rybakov, S, “Radeteli inorodcheskogo prosveshcheniia.” Narodnoe ob razovanie no. 10 (October 1896): 67-76.
♦ Sabler, V. K. “O shkol’nom prosveshchenii inorodtsev (Pamiati N. I. Il’minskogo.” Narodnoe obrazovanie no. 9 (September 1897): 1-5.
♦ Saussay, J. “Il’minskij et la russification des Tatars, 1865-1891.” Cahiers du Monde russe et soviétique 8, no. 3 (July-September 1967): 404-26.
♦ Sbornik dokumentov i statei po voprosu ob obrazovanii inorodtsev. Saint Petersburg: “Obshchestvennaia pol’za”, 1869.
♦ Shärifullina, Gölsinä. “Urys-kiäfer kilgänder Elysh avyly ilenä.” Idel, no. 5 (May 1993): 66-70.
♦ Spasskii, N. A. Prosvetitel’ inorodtsev kazanskogo kraia Nikolai Ivanovich Il’minskii. Samara: tip. Samarskoi Dukhovnoi Konsistorii, 1900. Tatary Srednego Povolzh’ia i Priural’ia. Moscow: “Nauka”, 1967.
♦ Trefilova, A. T. Ocherki po istorii Mariiskoi nachal’noi shkoly dooktiabr’skogo perioda. Ioshkar- Ola: Mariiskoe knizhnoe izdatel’stvo, 1957.
♦ Vorob’ev, N. I. Material’naia kul’tura kazanskikh tatar. Kazan, 1930.
♦ Vorob’ev, N. I., Kazanskie Tatary. Kazan: Tatgosizdat, 1953.
♦ Werth, Paul. “Subjects for Empire: Orthodox Mission and Imperial Governance in the Volga- Kama region, 1825-1881).” Ph. D. diss., University of Michigan, 1996.
♦ Zahidullin, Ildus. “Jylysh avyly mäk’ruhlary.” Miras, no. 9 (1995): 111-115, no. 11-12 (1995): 138-148.
♦ Zelenin, D. “N. I. Il’minskii i prosveshchenie inorodtsev.” Russkaia shkola no. 4 (March 1902): 175-94.
♦ Zenkovsky, Serge A. Pan-Turkism and Islam in Russia. Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press, 1960.
♦ Znamenskii, P. Na pamiat’ o Nikolae Ivanoviche Il’minskom; k 25 letiiu Bratsva Sv. Guriia. Kazan: Gurii Brotherhood, 1892.
Dipnotlar :
[1] “Missionerskii sezd v gorode Kazani 13-26 iiunia 1910 goda, ” Pravoslavnyi sobesednik (November 1910): 1-80; R. I. Nafigov, AN. I. Il’minskii B kto on na samom dele? Islamo-khristianskoe pogranichie: itogi i perspektivy izucheniia (Kazan: IiaLi im. G. Ibragimova AN RT, 1994): 78-86.
[2] Isabelle Teitz Kreindler, “Educational Policies Towards the Eastern Nationalities in Tsarist Russia: A Study of Il’minskii’s System, ’’Yayınlanmamış doktora tezi, Columbia University, 1969, 103; Pis’ma N. I. Il’minskogo k ober-prokuroru sviateishego sinoda K. P. Pobedonostsevu (Kazan: tipo- litografiia Imp. universiteta, 1895), 213-214.
[3] P. O. Afanas’ev, “N. I. Il’minskii i ego sistema shkol’nogo prosveshcheniia inorodtsev Kazanskogo kraia, ” Zhurnal Ministerstva narodnogo prosveshcheniia, n. s. 52 (Temmuz 1914): 1-31; (Eylül 1914): 43-70; (Aralık 1914): 125-173; 55 (Şubat 1915): 129-145; N. A. Bobrovnikov, “Inorodcheskoe dukhovenstvo i bogosluzhenie na inorodcheskikh iazykakh v Kazanskoi eparkhii, ” Pravoslavnyi sobesednik (Mayıs 1905): 177-181; P. Znamenskii, Na pamiat’ o Nikolae Ivanoviche Il’minskom; k 25 letiiu Bratstva Sv. Guriia (Kazan: Bratstvo Sv. Guriia, 1892); A. Amfiteatrov and E. Anichkov, Pobedonostsev (Saint Petersburg: Shipovnik, 1907); Kreindler, “Educational Policies, ” 181-188.
[4] D. K. Zelenin, AN. I. Il’minskii i prosveshchenie inorodtsev, Russkaia shkola (Nisan 1902): 175-94; Nikolai Ostroumov, “K istorii musul’manskogo obrazovatel’nogo dvizheniia v Rossii v XIX i XX stoletiiakh, ” Mir islama 2, vypusk. 5 (1913): 322-326.
[5] Sbornik dokumentov i statei po voprosu ob obrazovanii inorodtsev (Saint Petersburg: “Obshchestvennaia pol’za”, 1869), 1-20; P. N-skii, “Nikolai Ivanovich Il’minskii, ” Narodnoe obrazovanie no. 10 (Ekim 1898): 9-31; no. 11 (Kasım 1898): 22-39; V. K. Sabler, “O shkol’nom prosveshchenii inorodtsev (Pamiati N. I. Il’minskogo, ” Narodnoe obrazovanie no. 9 (Eylül 1897): 1-5; S. Rybakov, “Radeteli inorodcheskogo prosveshcheniia, ” Narodnoe obrazovanie no. 10 (Ekim 1896): 67-76; idem, “N. I. Il’minskii i tserkovno-prikhodskie shkoly sredi inorodtsev, ” Narodnoe obrazovanie no. 5 (Mayıs 1897): 7-13; N. A. Spasskii, Prosvetitel’ inorodtsev kazanskogo kraia Nikolai Ivanovich Il’minskii (Samara: tip. Samarskoi Dukhovnoi Konsistorii, 1900); S. V. Chicherina, “Kak nachalos’ delo prosveshcheniia vostochnykh inorodtsev, ” Zhurnal ministerstva narodnogo prosveshcheniia no. 9 (Eylül 1907): 1-62; idem, O privolzhskikh inorodtsakh i sovremennom znachenii sistemy N. I. Il’minskogo. Doklad chitannyi v Obshchem Sobranii obshchestva Vostokovedeniia (Saint Petersburg: “Elektro-Tipografiia N. Ia. Stoikovoi”, 1906); Pis’ma N. I. Il’minskogo k ober-prokuroru, 375.
[6] G. Ibragimov, Tatary v revoliutsii 1905 (Kazan: tip. universiteta, 1926), 9; Azade-Ayse Rorlich, “Which Way Will Tatar Culture Go? A Controversial Essay by Galimdzhan Ibragimov, ” Cahiers du Monde russe et soviétique, 15, no. 3-4 (Temmuz-Aralık 1974), 363-371; N. Firsov, Proshloe Tatarii (Kazan: izdanie Akademicheskogo Tsentra Tatnarkomprosa, 1926), 32-34.
[7] Bol’shaia Sovetskaia Entsiklopediia, 27 (1933), 785.
[8] Bol’shaia Sovetskaia Entsiklopediia, 27 (1952): 551.
[9] Hélène Carrère d’Encausse, L’Empire éclaté (Paris: Flammarion, 1978), 31-34.
[10] A. Bazanov, Ocherki po istorii missionerskikh shkol na Krainem Severe (Leningrad: Institut Narodov Severa, 1936), 9; A. N. Kononov, Bibliograficheskii slovar’ otechestvennykh tiurkologov: Dooktiabr’skii period (Moskova: “Nauka”, 1989), 30-31.
[11] V. M. Gorokhov, Reaktsionnaia shkol’naia politika tsarizma v otnoshenii Tatar Povolzh’ia (Kazan: Tatgosizdat, 1941), 37-89; Maksim Glukhov-Nogaibek, Sud’ba gvardeitsev Seiumbeki (Kazan: izdatel’stvo “Vatan”, 1993), 223.
[12] A. F. Efirov, Nerusskie shkoly Povolzh’ia, Priural’ia i Sibiri. Istoricheskie ocherki (Moskova: Uchpedgiz, 1948), 15-29.
[13] A. T. Trefilova, Ocherki po istorii Mariiskoi nachal’noi shkoly dooktiabr’skogo perioda (Ioshkar-Ola: Mariiskoe knizhnoe izdatel’stvo, 1957), 34-35; V. N. Ablinov, “Mariiskaia shkola i narodnoe obrazovanie v kontse XIX-nachale XX vv., ” Voprosy dorevoliutsionnoi istorii Mariiskogo kraia (Ioshkar-Ola: Mariiskii nauchno-issledovatel’skii institut pri sovete ministrov Mariiskoi ASSR, 1978), 70-73.
[14] Bayazitova’nın fikirlerinin aksine, misyonerler mollardan daha az olmamak üzere sık sık pagan uygulamalarını şiddetle kınamkataydılar. Aslında, yerlilerin nihai anlamda Hıristiyanlaşıp Hıristiyanlaşmadıklarını tespit etmek için kullandıkları kriterlerden birisi, bunların hâlâ kendi tanrılarına ve ruhlarına mı ibadet ettiği yoksa kendi kutsal yerlerine mi ibadet ettiklerini kontrol etmekten geçmekteydi. Bakınız, Iv. Belousov, inorodets, “Vliianie shkoly na inorodtsev, ” Izvestiia po Kazanskoi eparkhii no. 16 (22 Nisan 1904): 520-522.
[15] F. S. Baiazitova, Govory Tatar-Kriashen v sravnitel, nom osveshchenii (Moskova: “Nauka”, 1986), 9-13; idem, Kerashennar. Tel üzenchaleklare ham iola ijaty. (Kazan, “Matbugat iorty” nashriiaty, 1997); Iu. G. Mukhametshin, Tatary-kriasheny. Istoriko-etnograficheskoe issledovanie material’noi kul’tury-seredina XIX-nachalo XX vekov (Moskova: “Nauka”, 1977); N. I. Vorob’ev, Material’naia kul’tura kazanskikh tatar (Kazan: 1930); idem, Kazanskie Tatary (Kazan: Tatgosizdat, 1953); Tatary Srednego Povolzh’ia i Priural’ia (Moskova: “Nauka”, 1967), 465.
[16] Mesela, Nikolai Il’minskii, ed. Kazanskaia tsentral’naia kreshcheno-tatarskaia shkola: Materialy dlia istorii khristianskogo prosveshcheniia kreshchenykh Tatar. Kazan: Tipografiia V. M. Kliuchnikova, 1887. Batı’da bulunan İlminskiy’in eserlerinin tam bir bibliografyası için bakınız Kreindler, “Educational Policies, ” 221-224.
[17] Serge A. Zenkovsky, Pan-Turkism and Islam in Russia (Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press, 1960), 28-29.
[18] A. Bennigsen and C. Quelquejay, Les mouvements nationaux chez les Musulmans de Russie: Le “Sultangalievisme” au Tatarstan (Paris-La Haye: Mouton et co., 1960), 34; Jean Saussay, “N’minskij et la russification des Tatars, 1865-1891, ” Cahiers du Monde russe et soviétique 8, no. 3 (Temmuz-Eylül 1967): 404-426; Andrei and N. V. Nikol=skii, eds, Naibolee vazhnye statisticheskie svedeniia ob inorodtsakh Vostochnoi Rossii i Zapadnoi Sibiri, podverzhennykh vliianiu islamu (Kazan: Tip. Gub. Pravleniia, 1912).
[19] Isabelle Teitz Kreindler, “Educational Policies, ” 88, 143, 151; idem, “A neglected Source of Lenin’s Nationality Policy, ” Slavic Review, 36, no. 1 (Mart 1977), 86-100; idem, “Nikolai Il’minskii and Language Planning in Nineteenth Century Russia, ” International Journal of the Sociology of Language no. 22 (1979), 5-26.
[20] Stephen J. Blank, “National Education, Church and State in Tsarist Nationality Policy: The Il’minskii system, ” Canadian-American Slavic Studies, 17, no. 4 (Kış 1983): 466-86.
[21] Azade-Ayşe Rorlich, The Volga Tatars: A Profile in National Resilience (Stanford, California: Hoover Institution Press, 1986), 46.
[22] Fanny E. Bryan, “Organization and Work of Missionaries in the Middle Volga in the Second Half of the Nineteenth Century, ” Islam and Christian-Muslim Relations 6, no. 2 (Aralık 1995): 173-186; idem, “Missionerskie organizatsii v Povolzh’e vo vtoroi polovine XIX veke, ” Islamo- khristianskoe pogranich’e: itogi i perspektivy izucheniia (Kazan: IIaLI im. G. Ibragimova AN RT, 1994), 116-123.
[23] Robert Geraci, Window on the East: National and Imperial Identities in Late Tsarist Russia (Ithaca: Cornell University Press, 2001); Paul Werth, Paul Werth, “Subjects for Empire: Orthodox Mission and Imperial Governance in the Volga-Kama region, 1825-1881” (Yayınlanmamış doktora tezi, University of Michigan, 1996), 364, 506-519.
[24] Ildus Zahidullin, “Jylysh avyly mak’ruhlary, ” Miras, no. 9 (1995): 111-115, no. 11-12 (1995): 138-148; Gölsina Sharifullina, “Urys-kiafer kilgander Elysh avyly ilena, ”Idel, no. 5 (Mayıs 1993): 66-70.
[25] R. I. Nafigov, “N. I. Il’minskii-kto on na samom dele?”, 78-86.
[26] V. M. Malakhov, “Kto krestil Kriashen?” Kerashen süze (Slovo Kriashen), no. 1 (17) (9 Nisan 1996): 2.
[27] Kriaşenlerin kendi kendilerini tanımlamalarında bazı uyuşmazlıklar ve çelişkiler olmasına rağmen, belirli bir değere de sahiptir. Bu, Bulgarların İslam’ı benimsedikleri vakit İslamlaştırmanın tamamlanmadığını ve 19. yüzyılda hâlâ bu çabaların devam ettiğini göstermektedir. Glukhov-Nogaibek, Sud’ba gvardeitsev, 194.
[28] “100 yıl sonra İncirin yeni bir çevirisine yeniden başlanmıştır.” United Bible Society World Report 359 (Nisan-Mayıs 2001): 13-15.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.