Namık Kemal
Yakın tarihimizin en büyük şahsiyeti olan Namık Kemal hakkında şimdiye kadar yazılan eserlerde birbirine pek aykırı düşenler ileri sürülmüştür. Büyük bir adam hakkında, birbirine benzemeyen mütalâalar yürütülmesi tabii ise de vatana hizmet etmiş, milliyet uğruna çalışmış, millet ve hürriyet için her cefaya katlanmış yüksek ahlâklı bir insanı bu meziyetlerinin zıddı ile görmek tamamıyla hususi maksatlarla hareket etmekten başka bir şey değildir.
Namık Kemal için yazılmış eserlerin en büyükleri tarih sırasıyla Sadettin Nüzhet, Doktor Rıza Nur ve Necip Fazıl tarafından kaleme alınmıştır, Maarif Vekâletinin para ile ve ısmarlama olarak yazdırdığı sonuncusunun hiçbir ilmi değeri yoktur. Kaynakları arasında Rıza Nur’un kitabı alınmadığı halde onun bir kopyası olduğu anlaşılan, fakat içinde ilmi ve ciddi bir fikir ve mütalaaya rastlanmayan bu eserin müellifi de esasen Namık Kemal hakkında ilmi bir monografi yazacak salâhiyette değildir.
Sadettin Nüzhet ve Doktor Rıza Nur’un eserleri ise iki ayrı bakımla kaleme alınmıştır. Rıza Nur’un eserinde Namık Kemal hakkında ileri sürülen düşünceler ekseriyetin fikirlerine uygundur. Yani Namık Kemalin yurtseverliği, yüksek şairliği, milliyetçiliği, ahlâki büyüklüğü kabul edilmektedir. Sadettin Nüzhet ise Namık Kemal’de bazı meziyetler kabul etmekle birlikte onun milliyetseverliğini ve ülkücülüğünü tanımakta, üstelik Namık Kemal’in Arnavutluğunu ileri sürmektedir.
Çok iyi tanıdığım Sadettin Nüzhet’in bu fikirlerinde samimi olmadığını biliyorum. Onun hangi hayat endişesiyle, ne gibi düşünce ve kaygılarla böyle yazdığına da vâkıfım. Sadettin Nüzhet, Namık Kemal hakkındaki bu yanlış fikirlerini bugün de müdafaa ediyorsa bunun sebebi bir defa okun yaydan çıkmış olması, yiğitliğe leke sürmemek kaygısıdır. Şahsiyata dökülmemek için onun Namık Kemal’e zoraki düşmanlık göstermesindeki sebepleri saymayacağım. Fakat onun bu yanlış hareketi birçok zihinleri bulandırdığı için bunlara cevap vereceğim. Türk olmayan veya yabancı ülkülere bulaşmış bazı kimseler Sadettin Nüzhet’in fikirlerini senet ettikleri için Sadettin Nüzhet, bilmeyerek ve istemeyerek de kötülük yapmış demektir.
***
1- Namık Kemal’e yapılan hücumların başında, onun Arnavutluğu hakkındaki iddia gelir. Bunun başlıca iki sebebi var: Namık Kemal’in annesinin babası olan Abdüllâtif Paşa’nın Koniçeli olması ve Namık Kemal’in “Tâkib” adlı eserinde “Bendeniz Arnavud’um ama o kadar ciğerden hoşlanmam. Harâbâtın her sayfasında ise bir ciğer mazmuna tesadüf ettikçe kendimi Bahçe Kapısında Süslünün lokantasında zannediyorum da gönlüme istikrah geliyor” demesi…
2- Bu iki zayıf delille Namık Kemal’i Arnavut yapmak için insanın muhakkak kötü bir niyeti olması lâzımdır. Çünkü annesinin babası Arnavut olmakla bir kimsenin Arnavut olması icap etmez. Ambriyoloği ilmine göre o adamda ancak % 25 Arnavut kanı var demektir. Eğer Namık Kemal’in anne babası hakikaten Arnavut ise Namık Kemal’de dörtte bir nispetinde ve kültürünün tamamıyla Türk olmasını bir yana bırakarak Namık Kemal’e Arnavutluk kondurmak ne gülünçtür! Kaldı ki anne babasının Arnavutluğu da kat’i değildir, bir ihtimaldir. Çünkü Koniçeliler Arnavut değildir. Bu, İstanbul’daki Koniçelilerden sorulup öğrenilebilir. Doktor Rıza Nur, “Namık Kemal” adlı eserini yazarken Koniçelilerin ırkı hakkında araştırmalar yapmış ve İstanbul’da da benim araştırmamı istemişti. Yaptığımız araştırmalara göre “Koniçe” kelimesinin Sırpça, Rumca ve Arnavutça olmadığını, Koniçelerin kendilerini Türk saydıkları, aralarında bozuk bir Rumca, Selânik şivesine benzeyen bozuk bir Türkçe ve çarşıda kısmen Arnavutça konuştuklarını öğrenmiştik.
Bu muhtemel % 25 gayr-i Türklüğe karşı Namık Kemal’in babası tarafından sağlam bir Türk şeceresi vardır ki inkâr olunamayacak kadar kuvvetlidir. Namık Kemal’in bilinen ilk dedesi Konyalı Bekir Ağa, onun oğlu Sadrâzam ve şehit Topal Osman Paşâ, onun oğlu Derya Kaptanı ve Üçüncü Sultan Ahmed’in damadı şair ve hattat Râtib Ahmed Paşa, onun oğlu beğlerbeğilik rütbesi almış olan ve Üçüncü Mustafa’ya mabeyinci olan Şemseddin beğ, onun oğlu ve Namık Kemal’in babası da İkinci Abdülhamid’in başmüneccimi Mustafa Âsım Beğdir. Görülüyor ki Namık Kemal 250 yıllık aristokrat ve vatana hizmet etmiş bir aileye mensuptur. Üçüncü Sultan Ahmed’in kızı Ayşe Sultanla evlenen Râtib Ahmed Paşanın 10 tane oğlu vardır. Bunlar herhalde bir zevceden değildir. Eğer Namık Kemal`in dedesi Şemseddin Beğ, Ayşe Sultan’dan doğmuşsa Namık Kemal kısmen de Osmanlı hanedanına mensup demektir. Okuyuculara kolaylık olsun diye Namık Kemal’in şeceresini liste halinde gösteriyorum.
Bazıları Topal Osman Paşa’nın babası olan Konyalı Bekir Ağa’yı mevsuk saymıyorlar. Tarihi hiç bir kayıtta bu isme rastlanmıyor diyorlar. Olabilir. Fakat ailenin hususi sicillerinde bu ismin pekâlâ mahfuz kalmış olması mûmkündür. Böyle olmasaydı Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem, “Namık Kemal adlı kitabında Konyalı Bekir Ağa’yı zikretmezdi. Konyalı Bekir Ağa uydurma bir isim olsa bile Topal Osman Paşa’nın Türklüğü aleyhinde hiç bir delil yoktur. Eski tercümeihal kitaplarında Türk’ten başka ırklara mensup olanların asıl milliyetleri daima zikrolunduğu halde Topal Osman Paşa hakkında böyle biç bir kayıt yoktur. Türklüğü. aleyhinde hiç bir kayıt olmayan bir Osmanlı Paşasını Türk saymamak kötü niyetten başka bir şey göstermez.
Namık Kemal’in “Bendeniz Arnavud’um ama o kadar ciğerden hoşlanmam” demesi ise apaçık bir alaydır. Bu söz, o zaman Namık Kemal’le arası açık olan Ziya Paşayı tezyif için söylenmiştir. Ziya Paşanın annesi Arnavut’tur. Namık Kemal burada Ziya Paşanın “Harâbât”ını tenkit ederek Ziya Paşa için bir telmih. ve kinayede bulunmuştur, Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem, Edebiyat Fakültesinde benim hocamdı. Tam bir Osmanlı olan Ali Ekrem’de Türklük asabiyeti yoktu. Ailelerinde hakikaten bir Arnavutluk olsaydı bunu, biz talebe ile, çok hususi ve samimi konuşan Ali Ekrem’in ağzından elbette işitirdik. Halbuki, biz onun ağzından aksini duyduk.
Görülüyor ki Namık Kemal’in Arnavutluğu, son zamanlarda Türk düşmanları tarafından Ömer Seyfettin’in Çerkezliği, Abdülhak Hâmid’in Araplığı, Ziya Gök Alp’ın Kürtlüğü ve Osman Gazinin Rumluğu kabilinden bir yalandır.
3- Namık Kemal’in padişahtan para aldığı hakkındaki sözler de iftiradır. Namık Kemal Avrupa’da iken Mustafa Fazıl Paşa’nın verdiği para ile geçinip mücadelesini yapıyordu. O para kesilince Türkiye’ye döndü. Padişahtan para alan adam Türkiye’de otururdu.
Namık Kemal düşmanları onun Osmanlı hanedanına düşman olduğu halde onlardan memuriyet almasını aleyhine bir delil diye kullanmak istiyorlar. Şunu açıkça bilmeliyiz ki Namık Kemal Osmanlı hanedanına düşman değildi. Bilâkis o hanedanı seven ve sayan bir adamdı. Bu, tarihi eserlerinde pek açık olarak görülür. O yalnız mutlakıyeti yıkıp yerine meşrutiyeti getirmek için padişahla çarpışmıştı. Memuriyet almasına gelince bundan da tabii bir şey olamazdı. Çünkü nihayet kendi vatanına hizmet ediyor ve hizmetine mukabil de yaşamak için milletinin parası demek olan maaş alıyordu. Namık Kemal Rus çarına hizmet etmiyordu. Kendisine memuriyet veren adam nihayet bir Türk padişahıydı. Nasıl, Osmanlı hanedanını yıkan Atatürk’ün Osmanlı devletinde bir general ve padişahın yaveri olması onun aleyhine kaydolunacak bir nokta değilse mutlakıyetin düşmanı olan Namık Kemal’in de padişahın bir mutasarrıfı olması onu asla küçültmez.
4- Namık Kemal milliyetçi değildir, Osmanlıcı ve İslâmcıdır diyorlar. Acaba 19. asır Türkiye’sinde bugünkü gibi bir Türkçülük yapılabilir miydi? Her şeyi zaman ve muhitle ölçmek hak ve insaf icabı iken neden Namık Kemal’in zamanı dikkate alınmadan tenkit olunuyor? Namık Kemal Osmanlıcı ve İslâm’cı idi. Fakat onun zamanının milliyetçiliği de ancak o şekilde yapılabilirdi. O kadar uluğladığımız, yakında heykelini dikeceğimiz Fatih Sultan Mehmed de bugünkü mânâsı ile Türkçü değildi diye tenkit mi edeceğiz? Bu gülünç iddialar demagojiden başka bir şey değildir. Unutmamalı ki Namık Kemal, yurdumuza herkesin “Memâlik-i Osmâniyye” dediği bir sırada “Türkistan” diyordu. Milletimiz için birçok yerlerde “Türkler” tâbirini kullanmıştı. Bunlar onun şuurlu bir milliyetçi olduğunu göstermez mi? Namık Kemal’in hakiki bir Türk milliyetperveri olduğuna bir delil daha vardır ki küçümsenemez: Türkiye’deki komünistler neden daima Namık Kemal’e saldırmışlardır? Herhalde kendilerinin tam zıddı olduğu için… Namık Kemal en büyük milliyetçi olmasaydı Türklük ve vatan düşmanları ilk önce ona saldırmazlardı.
***
Namık Kemal’in şairliği, bilginliği hakkındaki tenkitlere cevap vermeyeceğim. Bunlar asıl mevzua temas etmez. Fakat şu kadar söylemeliyim ki Namık Kemal Osmanlı Türk edebiyatına bütün incelikleriyle vâkıftı. Öyle sanıyorum ki Osmanlı şairlerinin en ehemmiyetsizlerini bile dikkatle okumuştu. 15. asır sonu tarihçilerinden meşhur Neşri’nin bir gazeline yaptığı nazire bunu gösterir. Çünkü Neşri değersiz bir şairdi.
***
Büyük Namık Kemal’e yapılan hücumlar ya milliyetçiliği yıkmak yahut yaranmak için yapılıyor. Namık Kemal’in belki tenkit olunacak tarafları vardır. Fakat bunlar ne komünistlerin, ne de dalkavukların sürdükleri şeyler değildir.
Çınaraltı, 1942, Sayı: 22