Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Muhammed Salih ve Özbekistanda Demokrasi Hareketi

2 18.674

Muhammed Salih, (doğumu 1949) Özbekistan rejim muhaliflerinin lideridir. Ömrünü Özbekistan da demokrasi mücadelesine ve Türkistan’ın birliğine adamış olan büyük bir Türk milliyetçisidir. Muhammed Salih Kim diye sorarsanız?

Muhammed Salih, Özbekistan’ın Harezm eyaletinde dünyaya geldi. 1966’de liseyi bitirdi; 1968-1970’de Sovyet ordusunda askerlik görevine çağrıldı. Askerliğini Çekoslovakya’da yapan Muhammed Salih, burada meşhur Prag Baharının şahidi oldu. Prag olayları henüz 18 yaşında olan Muhammed Salih’in zihninde iz bıraktı ve Sovyet sisteminin adil bir sistem olduğu hakkındaki propagandalara şüpheyle bakmaya başladı. 1970’de askerlikten terhis oldu. Aynı yıl Taşkent Devlet Üniversitesi’ne kabul edildi, 1975’de mezun oldu.

Öğrencilik yıllarında şiir ve tercüme denemeleri yapmıştır. Dönemin genç kuşaklarını etkileyen varoluşçuluğu incelemiştir. Jean Paul Sartre, Albert Camus, Franz Kafka gibi ünlü yazarların eserleriyle ilgilenmiştir. Mezuniyet tezini Çağdaş Fransız şiiri’’ olarak seçmiştir. O yıllarda Franz Kafka eserlerini ve XX. yüzyıl Fransız şiirini Özbek Türkçesine tercüme etmiştir. 1975–85 yıllarında 7 şiir kitabı yayınlanmıştır. 1982’de “Dede Korkut Kitabı”nı, 1986’da Ziya Gökalp’ın “Türkçülüğün Esasları”nı, daha sonra Türkçeden “Yunus Emre Divanı”nı Özbek Türkçesine çevirtmiş ve yayınlatmıştır.

Özbek şiirinde “Metoforistik Akım’’ denilen yeni bir ekolun mimari olan Muhammed Salih kısa sürede Sovyet aydınlarının tanıdığı bir isim haline gelmiştir. 1985 Ocak ayında ‘’Politbüroya Mektup’’ adlı eserini yazdı ve eser bütün SSCB’de büyük etki yarattı. Bu sosyal depresyon onu politikaya iten bir etken haline geldi.

1985’den başlayarak o kendi makalelerinde her cepheden Özbek halkının dertlerini gündeme getirmeye başlamıştır. Mayıs 1988’de Özbekistan Yazarlar Birliği Genel Sekreterliğine seçildi. Aynı yılın Haziran ayında o Moskova’da SSCB Yazarlar Birliği Kurultayında, yüksek minberden ilk olarak Sovyetler Birliğini sert eleştiriler getirmiştir. Arkasından Moskova’nın arzusuyla Komünist Partisi üyeliğine davet edilmiştir. Bu daveti kabul etmemiştir.

1988 yılın Kasım ayında kendisinin üç arkadaşıyla birlikte o donemin ilk muhalefet teşkilatı olan “Birlik Halk Hareketi”ni, 1990 yılının Nisan ayında ise ‘’ERK’’ demokratik partisini kurmuş ve başına geçmiştir. Aynı yıl Özbekistan Parlamentosu’na girmiştir. Partisi tarafından hazırlanan “Özbekistan’ın Müstakillik Deklarasyonunu’’ Parlamentoya sunmuş ve kabul edilmesinde rol oynamıştır.

1991 yılının Aralık ayında yapılan Cumhurbaşkanlık Seçimlerinde aday olmuştur. Resmi açıklamalara göre seçimden %12,7 oyla çıkmıştır. Seçimlerden hemen sonra Partisine baskılar başlamış ve parti gazeteleri yasaklanmıştır. Bir süre gözaltında tutulan Muhammed Salih daha sonra serbest bırakılmıştır. 1993 yılın ilkbaharında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın davetiyle Türkiye’ye gelmiştir. Türkiyeye gelmesinde Kerimov diktatörlüğünün baskısı sonucudur. Çünkü Hayatı tehlikedeydi, çünkü Özbekistan’da meşru ve demokratik bir muhalefetin sürdürülmesine imkân kalmaması sebebiyle mücadeleyi yurt dışında sürdürmek zorunlu hale gelmişti. 1993 yılının Nisan ayı ortalarında Muhammed Salih, arkadaşlarının da baskısıyla, gizli yollardan, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı… Salih’in ülkeyi terk etmesinden sonra Partinin binasına el konuldu. Partinin malları, makam arabaları devlet tarafından talan edildi. Artık Muhammed Salih, diktatörlüğe karşı demokrasi mücadelesini yurt dışından sürdürecekti…

Özgürlük zincire vurulmuştu… İnsan Haklarının ayaklar altında çiğnenmesine izin veriliyordu. Demokrasi, Kerimov’un oyuncağı haline gelmişti… Para’nın değerinin kalmadığı ülkede, halk ise devletin kölesi haline getirilmek isteniyordu… Böylesine bir kargaşa ortamında çok şeyler yapmak mümkündü… Ama kan dökülürdü…

Salih ise “kan dökmeyi” değil, sadece “insan haklarına saygılı, özgür bir demokrasi” istiyordu…

Bu yüzden Muhammed Salih ülkesini terk etti. Dava arkadaşlarıyla birlikte Özbekistan’daki demokrasi mücadelesini yurt dışından yönetmeye, uluslararası kuruluşları devreye sokarak ülkesindeki terörü engellemeye çalıştı.

Evet, Salih, Özbekistan’dan zorla çıkarılmıştı.

Ülkeden kovulan “Salih” değil, ülkeden kovulan “demokrasi” idi.

Yargılanan “Muhalefet” değil, yargılanan “insan hakları” idi.

Tutuklanan “Erk üyeleri” değil, tutuklanan “Özgürlük” idi

Muhammed Salih’in Özbekistan dışında olmasından yararlanmak isteyen Kerimov, Salih’i Erk Partisi Başkanlığı’ndan düşürmek için bir komplo düzenledi. Erk Partisi yönetiminde görevli bir akademisyen olan “Şadi Kerimov” ile işbirliği yaptı. 25 Eylül 1993 tarihinde yapılan, Erk Partisi’nin Genel Kurul Toplantısı’nda Kerimov’a satılan belki de tehdit edilen zavallı Şadi Kerimov, Erk Partisi Başkanlığı’na adaylığını koydu. Parti kurultayında yaptığı konuşmasında başkan seçildiği takdirde Partinin tüm mal ve mülklerinin geri alınacağını, devlet kademelerinde Erk üyelerine makamlar tahsis edileceğini söyleyen Şadi Kerimov, kurultaya iştirak eden delegeler tarafından “kukla aday dışarı” sloganlarıyla kongre salonundan kovuldu ve ülke dışında sürgün hayatı yaşayan liderleri Muhammed Salih’i oy birliğiyle yeniden Genel Başkanlığa seçtiler.

Kerimov’un diktatörce baskısı altında ve Muhammed Salih’in bulunmadığı bir ortamda böylesi bir sonucun ortaya çıkması Erk Partisi’nin nasıl güçlü ve dayanıklı kadrolardan oluştuğunu açıkça göstermektedir…

ERK, bilindiği gibi, 1920’lerdeki Türkistan Cedit Hareketinin manevi mirasını taşıyan ilk millî partinin adıdır.

Muhammet Salih, Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçilir. 1990 yılının 20 Haziranında ERK partisinin hazırlayıp sunduğu “Özbekistan Devletinin Bağımsızlığı” deklarasyonu parlamentoda kabul edilir.

1991 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, O dönemin Komünist Parti yöneticisi olan İslam Kerimov’a karşı başkan adayıdır. O, devlet radyosundan açıklanan ilk seçim sonuçlarına göre oyların yüzde 33’ünü almıştır. Daha sonra hükümetin resmi tebliğinde aldığı oy oranı yüzde 12,7 olarak ilan edilmiştir. Yani komünist lider Kerimov açıkça sahtekârlık yapmış, seçime hile karıştırmış, sonucu tahrif etmiştir.

1992’den itibaren ERK Partisi mensupları ve onun Genel Başkanı Muhammet Salih’e karşı baskılar şiddetlendi; partinin vilayeti erdeki sekiz gazetesi kapatıldı; tüm mal varlığına el konuldu ve parti yarı legal hale getirildi. Nihayet ertesi yıl Muhammed Salih de tevkif edildi, hapse atıldı. Fakat dünya kamuoyunun baskılarıyla dört gün sonra serbest bırakıldı. Ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın davetiyle Türkiye’ye geldi. Fakat çok geçmeden Özal vefat etti. İslam Kerimov’un Türkiye nezdinde yaptığı sürekli baskılar sonunda 1994 yılında bu ülkeyi terk ederek Almanya’ya geçmek zorunda kaldı. 1996’da tekrar Türkiye’ye döndü. 1998’de yine İslam Kerirnov’un ısrarlı baskılarıyla Bulgaristan’a sürüldü. Aynı yıl, gayrı resmi olarak, İstanbul’da kalan ailesinin yanına döndü. Bu kez üçüncü defa sürgün edildi, kısmetinde Romanya vardı. 1999’un başlarında Türkiye’ye dönen Muhammed Salih kısa süre sonra Birleşmiş Milletlerin Ankara’daki ofisine, siyasî mülteci olarak başvurmak zorunda kalıyor ve o kanalla Norveç’e yerleşiyor. O, şimdi Norveç’ten partisini yönetiyor.

Bu uzun yıllar boyunca Muhammet Salih, Özbekistan’daki siyasî hayat üzerindeki etkisini hiç zaafa uğratmadan sürdürdü. Bu etkinlik bugün de gücünden bir şey kaybetmeden devam ediyor. Bu yüzdendir ki Özbek yönetiminin bir numaralı düşmanı konumuna gelen bu insanı ortadan kaldırmak İçin bir kaç defa suikast düzenlendi ve bu suikastçının bizzat Kerimov olduğu bu yılın ilkbaharında bütün dünyaya ayan oldu.

Bu baskılar ve takipler, tehdit ve tehlikeler Muhammet Salih’e zerre kadar hız kestirmedi.

Muhammet Salih, Sovyet döneminde sömürgeci zulme karşı mücadele yürüttü. Bugün de onların yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleye devam ediyor. Allah’ın inayeti üzerinden eksik olmasın!

Bugün Özbekler, Gorbaçov dönemindekinden daha az hürriyete sahipler. İktisadî, siyasî durum hızla kötüleşmekte ve ekolojik tahribat gittikçe hızlanmaktadır. Amma Muhammet Salih, halkına sesleniyor, onun layık olduğu demokratik haklara, refaha, huzur ve mutluluğa kavuşacağına dair inancını sürekli yineliyor, ümidini yitirmemeye çağırıyor.

Evet, Muhammet Salih büyüktür ve asla yalnız değildir! Onun arkasında. Orta Asya’da, Özgürlük ve demokrasinin er geç galebesine inanmış elli milyonluk Türkistan halkı var!

Ergeç İslam Kerimov’un diktatörlüğü yıkılacak Özbekistan’a demokrasi gelecektir. Özbekistan Uluğ Türkistan’ın gövdesidir. Türkistan birliği Özbekistan liderliğinde sağlanacaktır.

2 Yorumlar
  1. Şemsettin diyor

    Dualarımız Muhammed Salih ve dava arkadaşlarına.
    Allah yardımcıları olsun.
    Allah tüm Türki cumhuriyetleri Moskova kuklalarından korusun ve kurtarsın.

    1. Hay diyor

      kurtarmaz. kendi kendini kurtarmak için bişey yapmalısın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.