Millî Mücadelede Protesto ve Mitingler
Birinci Dünya Savaşı sonunda mağlûp sayılan Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi’ni imzalamak mecburiyetinde bırakılmıştı. İtilâf Devletleri Mütareke’nin mahut 7. ve 12. maddelerine dayanarak Kasım 1918 başlarından itibaren memleketin çeşitli bölgelerini işgal etmeye başladılar. Bu işgal hareketlerine karşı Türk milleti, kendisine reva görülen mezalim ve haksızlıklara karşı bir tepki olarak memleketin en ücra köşelerine kadar her tarafta protesto mahiyetinde toplantılar düzenlemiştir. Bu toplantıların sonunda çeşitli makamlara protesto telgrafları gönderilerek, hâdiseler karşısında tavır ve düşünceleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Meselâ, güney bölgelerinde yapılan her işgal ve değişiklikler, Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nin istifası, Sevr Antlaşması’nın imzalanması, herhangi bir devlet adamının millî menfaatlere uymayan sözleri ve davranışları veya yabancı bir devlet adamının Türkiye hakkında beyanatı, Osmanlı İstiklâl Günü münasebetiyle, herhangi bir cephede kazanılan galibiyet veya mağlubiyet üzerine, İzmir’in, İstanbul’un, Maraş’ın işgali üzerine, Kuvâ-yı Milliye’nin tanınması, Sivas Kongresi kararlarına iltihak edilmesi gibi, sayısı daha da artan pek çok mevzu üzerine mitingler yapılmış, miting sonunda alınan kararlar ilgili makamlara protesto telgrafları ile duyurulmuştu. Anadolu’nun birçok yerinde halk bu tür toplantılar yapmış ve çeşitli makamlara protesto telgrafları göndermiştir. Bunlar içerisinde hiç kuşkusuz en önemlisi İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali hâdisesidir.
Yunan kıt’aları 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir rıhtımına çıkmaya başladılar. Şehrin yerli Rum ahalisi Efzun taburlarını coşkun gösterilerle karşıladı; İzmir metropoliti, sevinç gözyaşları arasında, gelenleri takdis etti. Bu gelenler, asırların rüyasını gerçekleştiren son hamlenin müjdecisi olarak selâmlanıyorlardı. Bütün davranışlar, işgalin geçici bir süre için değil, aksine daimi olduğunu, bir ilhak niteliği taşıdığını gösteriyordu.
Bu suretle başlayan İzmir’in işgali, başından sonuna kadar, sözün tam anlamıyla, tüyler ürpertici facia sahneleri ile doludur. 15 Mayıs’ta karaya çıkan Yunan askerleri ile İzmirli Rumların birlikte Türklere nasıl davrandıklarını gösteren çok sayıda belge vardır.
Yunan işgal ve faciası sadece işgal günüyle kalmadı. Yunanlılar 16 Mayıs ile 12 Haziran arasında Urla, Çeşme, Torbalı, Menemen, Manisa, Bayındır, Selçuk, Aydın, Ayvalık, Tire, Kasaba, Ödemiş, Nazilli, Akhisar ve Bergama’yı işgal ettiler. 17 Haziran’da Menemen’de bir katliam yaptılar. Hulâsa, ünlü Tarihçi Toynbee’nin dediği gibi “15 Mayıs 1919’da yıkıcı bir kuvvet Batı Anadolu’ya bir anda volkan dehşetiyle saldırmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın sona erişinden altı ay sonra sivil halk ve silâhsız Türk askerleri İzmir sokaklarında katledilmiştir. İzmir’in köyleri de tahrip edilmiş ve kan deryası hâline sokulmuştur.”
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi / Türkiye