Milli Gaye
“Her şey, Büyük Türkiye uğruna ve onun için.”
Her gönülde bir Arslan yatar. Bizim milli gönlümüzde yatan Arslan nedir? Çok nüfuslu, ahlakı, ilmi ve tekniği yüksek, büyük Türkiye’dir. Buna nasıl varacağız?
***
İstikbal, İstiklal diyoruz. Şu halde Türk Cumhuriyetini biz ölmeden öldürmeyeceğiz.
Yeni doğan Türk Demokrasisini kuvvetlendirmeye ve her şeye hâkim bir esas olarak yaşatmaya çalışacağız.
Ahlakımızı, milli ilimlerimizi ve tekniğimizi yükselteceğiz. Az kazansak da çok çalışacağız. En fena şeraitin yoksuzluklarını bedeni ve ruhi kabiliyetimizdeki acarlıkla kapatacağız. Nihayet nüfusumuzu, Türkiye’deki içtimai kesafeti arttıracağız. Bütün Türkler Türkiye de toplanacaktır.
İstikbalimizin temeli köylerimiz ve köylülerimizdir diyor ve buna kendimizden çok inanıyoruz. Şu halde köylerimizin içine girecek, yağ kandilleri ve tezek kokuları içinde sessiz ve iniltisiz, nutuksuz ve yaygarasız mesai sarf edeceğiz.
İçimizde yaşayanlar bizden olanlardır. Dili bir, dileği bir, kanı bir kardeşlerdir. Hiç kimseyi birbirinden ayırt etmeyecek ve aykırı adam bırakmayacağız. Halkımızla el ele verecek, beraber gülecek, beraber ağlayacak, beraber çalışacak ve beraber yükseleceğiz. Halka tepeden bakan ve şehirlerde kahraman olanlara münevver demeyeceğiz.
Şahsi bir derdimiz, şahsi bir ihtirasımız ve şahsi bir dileğimiz olmayacak. Bu küçük dertleri ve hodbinlikleri büyük ıstırabın içinde kaynatacak ve unutacağız.
Geçmiş asırlardan beri münevverlerimizin halkımıza ve köylümüze karşı olan sonsuz borcunu ödemeye çalışacak ve hiç değilse bu borç üstüne borç katmamaya and içeceğiz.
Yaygaralarla şöhret arayanlara Atsızlıktaki feragatle mukabele edeceğiz. Riyakârlığı nezaket sananlara kabalığın asaletini göstereceğiz.
Kuvvetini ve şahsiyetini halk içinde ve onun için tüketerek ölenlere milli kahraman diye tapacağız. Yalnız köylerde ve köylülerin gönlünde yaşayan uluslara milli kahraman diyeceğiz.
Salonlarda dile gelen, şehirlerde hak dava eden, iş görmek için mevki bekleyenlere ve yaptıklarıyla öğünenlere inanmayacağız.
En büyük kıymetlere, kıymet oldukları gün sırnaşmayacağız. Milletimizin iyiliği ve yüksekliği için müspet çalışanları gönlümüzde yaşatacak ve Türkiye topraklarına gömüldükleri gün, mezarlarını milli mefkûremizin mabedi yapacağız.
Yüze karşı söylenen sevgilere güleceğiz. Sevgiler gönülde, hatıralar tarihte, kahramanlar milli mabetlerde kutlu olacak.
Riya ve Şarlatanlık karışık olan her şeye tüküreceğiz.
Millet ve Vatan yolunda can verenlere ve onların yadigârlarına bu milletin tarihte olduğu gibi en kutlu insanları olarak bakacak ve onları fedakârlıkta kendimize, örnek edeceğiz.
Millet ve Vatan işlerinde hırsızlık, ahlaksızlık ve fenalık yapanlara tafsilatlı kanun maddeleri yazarak cürme göre pazarlığa girişmeye aklımız ermediğinden böylelerin yok olmasını ve yok edilmesini isteyeceğiz.
Rüşvet ve İrtikâp kelimelerin sehpalara asılı yaftalarda seyredeceğiz.
Halkın hakları ve dertleri için acı, sert, açık ve fakat doğru söyleyenleri dinleyecek, tatlı, yumuşak, kapalı ve nezaketli konuşanlardan şüphe edeceğiz.
Sefaletler içindeki sefahatlere, ıstıraplar karşısındaki zevkler, iniltilerle alay eden kahkahalara haykıracağız.
Halkın sıhhati, hayatı, refahı ve istikbali için faydalı olan her şeyi benimseyecek, bunlara karşı koyan ve ne şekilde olursa olsun halkı esir yapmaya ve istismar etmeye uğraşan her şeyi düşman bileceğiz.
Neslimiz bunları yaparsa, nesillerimiz ve istikbalimiz kurtulmuş olacaktır.
Atsız Mecmua, 1932, Sayı: 9