Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

“Millet”in İfşaatı

0 14.282

Hüseyin Nihâl ATSIZ

Haftalık “Millet” dergisi epey zamandan beri Türkiye’deki Moskofçuluk faaliyeti ve bu faaliyetin mazisi hakkında yazılar neşrediyor. Seri halinde çıkan bu yazılara ifşaat demek daha doğrudur. Çünkü bu yazılar bilinmeyen, pek az bilinen, pek az kimseler tarafından bilinen korkunç hakikatleri anlatmaktadır. Yazılarda imza yoktur. Fakat derginin sahibi tarafından yazıldığı anlaşılıyor. Her halde bu yazılar iyi çalışılarak, çok kimselerden yardım görülerek hazırlanmıştır.

“Millet”in iddiası şudur: “Moskoflar çok eski zamandan, Türk-Rus dostluğunun (!) başladığı yıllardan itibaren Türkiye’yi mahvetmek, Moskoflaştırmak için plânlı ve sürekli faaliyete girişmişler, bu faaliyetleri sırasında da pek kuvvetli bir beşinci koldan faydalanmışlardır. Bu beşinci kol, Rus elçiliğinin ve ajanlarının yardımıyla memlekette mühim mevkilere geçmiş, subaşlarını tutmuştur. Ankara’da yeni kurulan sosyetenin pek şık sayın bayanları da bu faaliyette rol oynamış, Moskofçuluğa karşı duranlar türlü iftira, dedikodu, propaganda ve komplo ile manen ifna edilmişlerdir. Moskoflar, Türklüğü ruh bakımından da perişan etmek için Dil Kurumuna da adamlarını sokmuşlar, Türkçeyi rezil etmeğe çalışmışlar ve kısmen bunu başarmışlardır. Moskoflar tarafından Rusya’da, Almanya’da yetiştirilen, kısmen de buruda satın alınan beşinci kolun birçok âzaları halen iş başında bulunmaktadır.”

“Millet” dergisi bunları ceffelkalem söylemiyor. Yer, zaman ve şahıs adlarıyla belgelendiriyor. İşin garibi itham ettiği insanlardan hiçbiri bu yazıları yalanlayamıyor. Demek ki, yazılanlar doğrudur. Şimdiye kadar yalnız bir tek kişi, kendisi hakkında yazılanları yalanlayacak oldu. Fakat “Millet” onun bu yalanlamasını da ağzına tıkamasını bildi.

Bu ifşaat karşısında ürpermemek, tiksinti duymamak kabil olmuyor. Biz de bazı şeyler biliyor, bazı insanlardan şüpheleniyorduk. “Millet”, şüphelerimizde haklı olduğumuzu ispat etti ve nasıl büyük tehlikeler içinde yaşamış olduğumuzu ve hâlâ yaşadığımızı bize gösterdi.

Moskof’tan ve Moskofçulardan Türklük için rahmet bekleyecek değildik. Moskof kumandanlarının Türkiye’ye gelerek bizim devlet ricali ile sarmaş dolaş oldukları günlerde bile onlar bizim için nihayet “Moskof”tu. Satılık beşinci kol da hiç şüphesiz vazifesini yapıyor ve mükâfatını görüyordu. Fakat ya şu, her şerefi kendisine mal eden, vatan yaratmakla övünen Halk Partisi acaba ne yapıyordu? Kendi saflarında yer alarak Türk milletini yıkmağa uğraşan Moskofçulara karşı niçin harekete geçmiyordu? Haydi diyelim ki, o zaman gaflet içindeydi, bir şeyden haberi yoktu. Ya bugün, bu kadar acı hakikatler ortaya çıktıktan sonra neden bu işle ilgilenmiyor? Neden adları anılan ve bugün kendi mensubu olan kimseler için bir inceleme yapmıyor? Adı geçenler masum ve suçsuzsa neden açıklamıyor? Son 25 yılın bütün iyiliklerini benimsediği halde kötülüklerini neden üzerine almak yiğitliğini gösteremiyor? Madem ki, ortada Halk Partisinden başka bir kuvvet yoktu, o halde bu işleri kim yaptı? Bunların sorumlusu kim? Irkçılarla Turancılar mı?

Biz şimdi hâdiseleri daha büyük bir açıklıkla, daha aydın olarak gözden geçirebiliyor ve Halk Partisinin Türkçülere karşı gösterdiği düşmanlığın mânasını anlıyoruz. İçine bir hayli Moskofçu dolan ve mühim mevkileri bu Moskofçulara kaptıran bir parti, aslında milletçi olsa bile başka türlü hareket edemezdi. Başka bir memlekette olsaydı, “Millet” dergisinin ifşaatı gibi ifşaat yapıldıktan sonra kıyametler kopar, millî şuur şahlanır, hükümet harekete geçer, en uzaktan sorumlu görülenler bile istifa ederdi. Burada ise derin bir sükût!.. Acaba hükümet, kendi içinde var olduğu iddia olunan bu çeteden çekiniyor mu? Çekinmiyorsa neden bunları yakalamıyor? Yoksa hâlâ Moskof dostluğu mu güdüyor? Öyle ise yüz milyon doları neden kabulleniyor? Acaba bunların hepsi bizim idrakimizin çok üstünde birer hikmet-i hükümet mi? Herhalde öyle… Yoksa Halk Partisi hiç hatâ eder mi?

Altın-Işık, 25 Haziran 1947, Sayı: 6

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.