Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Manastırlı Deli Ömer

0 14.973

Gülsev Eyüboğlu İRHAN

Beyoğlu Amerikan Konsolosluğu binası bitişiği Notovni Otel onunda bitişiği Krocker Otel..

O Krocker Otel’ki alt katlarındaki mahzenlerinde İngiliz Gizli Servisi’nin İstanbul sorumlusu Yüzbaşı John Godolphin Bennett ve yardımcılarının konakladığı ve her gün akıl almaz işkenceleriyle inim nim inlettiği, sakat bıraktığı binlerce TÜRK’ün haykırışları vardır.

İstanbul İşgal Kuvvetlerinin en geniş yetkilerle yetkilendirdiği bu İngiliz Yüzbaşı; 426 yıllık rüyalarını gerçekleştiren Haçlıların sanki 426 yıllık intikamlarını Türkler’den bireysel olarak alan temsilcileriydi. İngiliz Savaş Gemilerine doldurularak Malta Adasına gönderilen Türkler’e yapılan işkencelerde ve tutsak alınmalarında Yüzbaşı J.G.Bennett’in imzası vardır. İşgal altındaki İstanbul’da İstanbul Hükümeti’nin emriyle Umumi Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Birimi İngiliz İstihbarat Subayı Yüzbaşı Bennett’in emrine verilmiştir. Düşman işgaline karşı gelen, mukavemet eden veya gizli teşkilat kurduklarından şüphelenilen ya da kısaca niye kaşının altında gözün var denilen Türkler; (Subay, Polis, Gazeteci, Siyasi, Doktor, Eczacı, Esnaf, Tüccar, Hamal, İşçi, Köylü, Öğretmen, İmam, Müezzin, Hafız, Öğrenci, Balıkçı, Fırıncı, Tulumbacı, Ayakkabıcı, At Arabacı, Oduncu, Kömürcü…); sabaha karşı yaka paça evlerinden alınıyor çeşitli suç isnatlarıyla tutuklanıyor, akıl almaz işkencelere tabi tutuluyorlardı.

Ezeli Türk düşmanları işgalci Haçlıların 426 yıllık TÜRK Payitahtı İstanbul’da içerdeki işbirlikçileriyle kurdukları korku İmparatorluğunun başı Yüzbaşı Bennett, eğlenceye pek düşkündür. Geceleri özellikle Büyükdere’deki gazinolarda geçirir hangi gazinoda bulunsa her türlü hizmet yapılır, Rum ve Ermeni kızları yollarını gözlerdi.

Ancaakkk bu ezeli TÜRK düşmanları Haçlılar ve yerli işbirlikçileri kurdukları korku imparatorluğuyla TÜRK’ün asla eğilmeyen dik başını eğdikleri gafletiyle TÜRK Yurdunda rahatça çöreklenmişlerdi. Oysa yanı başlarında gezinen dilenciler ya da etraflarında sözüm ona el pençe bakınanlar onların her attığı adımı takip ediyorlar ve hatta kaç defa nefes aldıklarını bile biliyorlardı. Bu kahramanlar Asil Türk Milleti’nin Ebedi Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emriyle İstanbul’da teşkilatlanan gizli M.M. (Milli Müsellah Kuvvetleri)nin adamlarıydı.

Haçlıların ve onların İşbirlikçilerinin azametli İstihbarat Subayı İngiliz Bennett hangi gazinoya girse Yiğit M.M.cilerden biri onun en yakınında yer alıyor, konuşmalarını dinliyor, hareketlerini izliyordu. Taze barbunya, ıstakoz ve rakıya düşkün olduğunu Büyükdere’den gece yarısı ayrıldığında Ayazağa yokuşu Hacıosman Bayırından Maslak yoluyla Şişli-Harbiye-Taksim güzergâhından Beyoğlu Kroker Otele geldiğini eğer Otelin mahzenlerinde yeni tutuklanmış Türkler varsa aşağıya inip onları aşağılayarak kamçısıyla dövdüğünü de biliyorlardı.

Kendisini izleyen Türk yiğitleri “Bu işgalci İngiliz, kendisini Afrika da ya da Hindistan da kan kusturdukları İngiliz Müstemlekelerinde sanıyor. Oysa dünyanın en onurlu, en ahlaklı, vatanperver bir memleketinde olduğunu, kahraman Türk Milletinin içinde yaşadığını unutuyor, bu memleketi hiçe sayan, halkına hakaret eden, Türklerin şeref ve haysiyetiyle oynayan gün gelir ateşle oynadığını anlayacaktır” diyordu.

M.M. Grubuna bağlı “Muaveneti Bahriye”, “Felahı Vatan” ve “Güneş” isimli gizli teşkilat mensupları bir araya gelerek Yüzbaşı Bennett’in yaptıklarının karşılığını vermeye karar verdiler. ATA’larımız boşuna dememişler “Türklerin deliside, veliside çoktur” diye!! Evett “deli”si çoktur! İstanbul’da Haçlı Orduları (ABD, İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan)nın resmi ve sivil binlerce askeri var ve üstüne üstlük onlarla işbirliği içinde binlerce satılmışlarda var. Her sokak, her mahalle düşman askerleriyle dolu veee bu “deli” TÜRKLER dönemin en dirayetli işgalci Komutanına haddini bildirmeye karar verdiler!! Eyyy kahraman yiğit ecdatlarım aziz hatıralarınız önünde saygıyla eğiliyorum..

VEE bundan ötesini Onurlu, Yiğit, Kahraman Ecdatımız MANASTIRLI DELİ ÖMER’den dinleyelim:

“O gece yol kenarında tespit ettiğimiz büyük ağacı siper almıştık, vakit gece yarısını geçiyordu. Karanlık, mehtapsız bir gece, hepimiz tarlalara yüzükoyun yatmıştık. Ortalıkta tek yaprak kıpırdamıyordu, bizlerde nefes almaktan çekiniyorduk. Birden uzaktan farları parlak bir otomobil göründü, bir canavar gibi gözleri parlıyor, avını arıyor gibiydi. Büyük bir hızla virajı döndü. Büyük ağacı geceden testerelemiştik, iplerle gövde ellerimizdeydi ve aniden otomobilin önüne devirecektik. Bu öyle bir saniye meselesi idi ki bir an geç kalmak, tereddüt etmek, heyecana kapılmak bütün tertibatımızı mahvedebilir ve hepimizi ele verirdi. Otomobilin cani Bennett’e ait olduğunu yüzde yüz biliyorduk. Çünkü kaç gece gözlemiş ve her manevrasını ezberlemiştik. Gene her zaman ki gibi İngiliz Yüzbaşı Bennett arkada yarı sarhoş uyuklamakta, önde şoförü yanında silahlı muhafız ve onların arkasında da otomatik silahlarla donanımlı iki muhafız oturmakta olacaktı. En büyük tehlike bu sırada herhangi bir devriye grubunun yola çıkması idi. Otomobil biraz yaklaşınca bir ıslık çalındı, ağacın önceden testerelenmiş gövdesini iplerle sarmış ve ip uçlarını ellerinde tutan arkadaşlar birden ayağa fırlayarak hemen ağacı çektiler, büyük bir çatırdıyla ağaç devrildi, Otomobil fren yaptı ancak otomobildekilerden hiç biri dışarı çıkmaya fırsat bulamadı. Hepimiz sol taraftan tabancalarla ateşe başlamıştık. Gecenin ikisinde Maslak yolu silah sesleriyle bir meydan muharebesi manzarasını almıştı. Otomobilin içindeki muhafızlarda otomatik silahlarla etrafı taramaya başlamışlardı, bu arada İşkenceci İngiliz Yüzbaşı Bennett acıyla haykırarak kanlar içinde arabanın içine yığıldı. Bu sırada birde bomba patlamıştı, bunu da bizim arkadaşlardan biri yapmıştı. Ve hepimiz bütün TÜRKLER’in intikamını almış gibi büyük bir sevinçle gecenin karanlığında tuğla harmanlarına doğru kaçtık. İngiliz Devriyeleri ve Bizim Jandarmalar neden sonra yetişmişler yaralıları en yakın Fransız Hastanesine nakletmişlerdi. O geceyi asla unutamam, o gece bahçe aralarında köy köpekleri arkamızdan havlıyor, ortalık birbirine karışmış. Bekçiler “durun”, “durun” diye bağırıyorlardı, ancak içimizden hiç kimse yakalanamadı.”…

Vee o azametli işgalci Haçlı Orduları Subayı İngiliz Benett ağır yaralı olarak Fransız Hastanesine kaldırılmış, ameliyat edilmiş uzun süre tedavi altında kalmıştı. MANASTIRLI DELİ ÖMER ve Yiğit arkadaşlarının kurşunlarıyla bir ayağı sakat kalarak ona ömür boyu “İSTANBUL Hatırası” olarak kalacaktı.

Bütün İstanbul’da işgal kuvvetlerinin ve onların hain işbirlikçilerinin kudretli İşkenceci İstihbarat Kumandanları Yüzbaşı J. G. Bennett’in başına gelen bu olay topyekün hainleri dehşet ve korku içinde bıraktı.

Elinde en büyük yetkileri olan emrinde binlerce yerli ve işgalci inzibat olan, İstanbul’da adeta uçan her kuştan haberdar olan İngiliz Entelllicens Servisi’nin İstanbul’daki en kudretli adamına her şeye rağmen bunu yapan “DELİ TÜRKLER (!)” acaba kimlerdi??? Aylarca arandıkları halde asla yakalanmadılar ve o zaman ezeli TÜRK düşmanları Haçlılar ve onların hain işbirlikçileri asla TÜRKLER’in boyun eğmeyeceklerini ve daima hesaplı hareket etmeleri gerektiğini anladılar !…

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ gerektiğinde yüce bağrında daha nice nice MANASTIRLI DELİ ÖMER’ler yetiştirir !

BİLİNE…

Saygıyla

23 Temmuz 2011

Gülsev Eyüboğlu İRHAN

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.