Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

M.M. = M.M.T. ya da Mit’in Kökleri !!!

0 14.989

Gülsev Eyüboğlu İRHAN

Tarihte gizli teşkilatlanmayı, istihbarat örgütlerini ilk kuran Türk’lerdir !

Eğer TÜRK Budunlarının, genlerinde var olan Teşkilatçılık olmasaydı, onbinlerce yıl önceden bugüne dünyada TÜRK adı var olmazdı! O birilerinin gerile gerile övündükleri namı diğer Haçlı’ların bugün var olan İstihbarat Kurumları’nın TÜRK Gizli Teşkilat’larından kopya edildiğini bilirlerde, bilmezlikten gelirler! Bu Haç’ların “Yerli Misyonerler”i !!

Bilinen ilk TÜRK İstihbaratını kuran ALP Kürşad Tigin ve 39 Subay arkadaşıdır! ALP (Komutan-Savaşçı Subay) Kürşad, Han soylu bir Tigin (Prens) dir. TÜRK Devleti (Hun İmparatorluğu) parçalanma sürecindedir, Hakan ve Devlet’in tüm yönetici kadroları (100.000 kadar) tutsak alınarak Çin Sarayında Hapishanelerdedir. TÜRK Devleti’nin Yönetimine ise güdümlü işbirlikçiler getirilmiştir. ALP Kürşad Tigin, büyük bir gizlilik içinde 39 Savaşçı ile teşkilatlanarak Çin sarayını basmayı ve tutsak alınananları kurtarma planı yaptılar. Aylarca çok değişik kimlikler içinde Çin başkent’inde en ince ayrıntısına kadar istihbarat topladılar.

Gün oldu tüccar oldular, gün oldu sirklerde çalıştılar, gün oldu açlık içinde dilenci oldular, gün oldu çalgıcı, ozan oldular. Saray üst düzey yöneticilerinin kızlarının gönlünü çaldılar. En sonunda Çin Hakan’ının hafta da iki gün tebdili kıyafetle şehirde gezdiğini tespit ettiler. Sarayı basmaktansa Hakan’ı kaçırmaya karar verdiler. Tüm hazırlıklarını tamamladılar ancak o gün ne yazık ki aniden çıkan kasırga, planlarını alt üst etti. Ancak geri dönmemeye ve Çin Sarayını basmaya karar vererek öleceklerini bile bil, içeri daldılar. Yapacakları bu Kahramanlık duyulacak ve esaret altında inleyen TÜRK Budunları, düşmana karşı ayaklanacaklardı. Vuruşa vuruşa Çin Sarayından çıkmayı başardılar, peşlerinde binlerce Çin Askeri’nin takibinden kurtulmayı önlerine çıkan Vey Irmağı önledi.

ALP Kürşad Tiğin ve 39 Türk Savaşçısı işgal altındaki TÜRK YURDU uğruna kahramanca uçmağa vardılar. Kanlarını, canlarını verdiler ancak amaçlarına ulaştılar! TÜRK Budunları ayaklandılar ve TÜRK Devleti’nin adını GÖKTÜRK Koyarak, TÜRK Devlet düzenini bugüne taşıdılar.. O Yiğit TÜRK Kahramanları Vey Irmağının kenarında uyuyorlar ancak Türkler onları yaşatıyor!

Kırklamak geleneği işte bu kırk yiğit içindir..

TÜRK DEVLET Töresinde: İstihbarat, gizli teşkilat düzeni hep varolmuştur. M.Ö. 539 İskit Hakanı Tomris Kağan’ın Savaşçı kadın subaylarını, Kiros’un Sarayına işveli dansçılar olarak göndermesi, Attila Kağan’ın 16 yaşında sadece 5 günlük azık torbasıyla Roma sınırından içeri gönderilerek, yaşayıp geri gelebilirse Hakan seçileceği, CENGİZ HAN’ın bizzat kendisinin yetiştirdiği ve adını KIYAT’lar (Kudurmuş seller) koyduğu ve aylar önceden düşman şehirlerine gönderdiği Savaşçı Subaylardan oluşan İstihbarat teşkilatı, Tuğrul ve Çağrı Beylerin taa İstanbul’a kadar tüccar kılığında gönderdiği gizli Savaşçıları ve daha binlerce örnek vardır Şanlı TÜRK Tarih Sayfalarında.

Bu muhteşem TÜRK İstihbarat Teşkilatı’nın devamlılığı hiç kesintiye uğramamıştır, dünya var oldukça devam edecektir!

Ne derler, ezeli TÜRK düşmanları “Onları tutsak aldığınızda üçünü bir araya getirmeyeceksiniz. Yoksa üç Türk bir araya gelince hemen birini Komutan seçerler ve bir devlet kurarlar. “Yaaa böyle işte (!)..

Dünya var olduğunda var olan Asil ATAlarımızın yeryüzüne çelik pençeleriyle kazıdıkları, boy boylanan soy soylanan TÜRK Tamgalarına kısaca değindik! Unutan hatırlasın dedik!.. Asil TÜRK Milleti, derinnn Millettir Beyler…

Daha dün 466 yıllık TÜRK Payitahtı İstanbul’un üstüne kara bulutlar gibi çöken kudurgan Haçlılar ve onların hainleri “yerli misyonerler”inin ezeli zehirli kinleriyle adım adım hazırladıkları TÜRK Yurdunun feci işgalinin alçakça istilasının karşısına yine derin kökleri şanlı tarihlerinden gelen Asil TÜRK Milletinin kahraman yiğitleri çıktılar..

Hani birilerinin onlara Düvel-i Muazzama dediği yani alçaklığa bakınız ki topraklarını alçakça işgal eden Haçlılara kendilerini satan cibilliyetsizler muazzam devletler diyerek birde onları yüceltmişler! Torunları da Süper Güçler diyorlar ya.

İşte bu cibilliyetsizlerin Düvel-i Muazzama’larının işgal kuvvetleri’ne karşı, İstanbul’un hemen hemen semtinde kahraman Türk Alp (Subay)leri yine sessizce,” yakalandıklarında kurşuna dizileceklerini bile bile” Çanakkale Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın buyruğunda harekete geçtiler.

Kadın, erkek, çoluk, çocuk, yaşlı sessiz kalabalıklar; TÜRK’E özgü soğukkanlılıklarıyla ancak Vatan için kanlarını, canlarını vermeye hazır cesaretle, sıraya girmiş emre hazır bekliyorlar! Gündüzleri İstanbul sokaklarında boynu bükük her şeye razı olmuş, sessiz, yılgın görünen kadınlı, erkekli kahraman ecdatlarımız; geceleri kuduz Haçlıların ve onların yerli misyonerlerinin kahpe İşgali altındaki İstanbul’un altını üstüne getiriyor, düşmanın ve onların hayâsız işbirlikçileri hainlerin enselerinin dibine kadar sokuluyorlardı. İstanbul’lu Vatanperverlerin gözü kulağı Ankara’da Gök Gözlü Kahramanları GAZİ Paşa’larındaydı. Bizzat içeriklerini Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kaleme aldığı “afiş”leri geceleri İstanbul’un her yerine asıyorlar, düşmanların hain gözlerinin içine sokuyorlardı! Gazi Mustafa Kemal Paşa’larının “Ya İstiklal Ya ölüm” emri gizlice dalga dalga Anadaolu’ya olduğu gibi İstanbul’a da yayılmıştı. İşte Şanlı Türk Tarihinden gelen TÜRK Ruhu “Mevzubahis Vatansa Gerisi Teferruattır” olduğunda anıyla şanıyla şahlanır!! Onların çoğunluğu isimleri unutulmuş Kahraman ecdatlarımız, aziz yiğit ruhları önünde saygıyla diz çöküyorum (Biraz müsaade çünkü ağlıyorum)…

İstanbul Semtlerinde Milli Mukavemet (M.M.)Teşkilatları;

Beyazıt-Aksaray-Fatih ve Civarı: M.M.T Kurucusu Erkanıharp Yarbay MUĞLALI MUSTAFA (Muğlalı) BEY (Yaaa işte bitmeyen kinin nedeni budur işte! Kışla’dan adını kaldırmakla zehirli kinlerini kusanlar: Kahraman TÜRK Komutanı Mustafa Muğlalı Paşa’nın adı asla bir metrelik tabelalara sığmaz, biline!) Gizli Teşkilatın adını “Yavuz Grubu” koydu. Yavuz Grubu’nda Yarbay Besim Bey, Süvari Binbaşı Nidai Bey, Eczacı Şevket Bey, Yarbay H.Hüsnü Bey..

Kasımpaşa ve Civarı: M.M.T Kurucusu Bahriye Yarbay Muhittin Bey, Eczacı Vasıf Bey, Bahriye Binbaşı Sami Bey, Çarkçı Kolağası Mehmet Bey, kapatılan Meclis zabıt katibi Saim Tayyar Bey.. Çarkçı Bahriye Yüzbaşı Safranbolulu Hakkı Bey, Saim Tayyar Bey dört dönümlük arazisini M.M.T’ye vermiş, geceleri gizlice Bahriye Yarbay Muhittin Bey, gençlere Silah ve Bomba kullanma talimleri yaptırıyor, Askerliğini yapmış gençleri, Askerliğini yapmayan gençleri eğitmekle görevlendiriyordu…

Topkapı-Şehremini : M.M.T Kurucusu Piyade Yüzbaşı Emin Ali Bey, Bahriye Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Çarkçı Bahriye Yüzbaşı Giritli Mehmet Bey, Topçu Teğmen Erzurumlu Muhlis Bey, İstanbul Merkez hapishane Komutanı Jandarma Yüzbaşı Giritli Enver Bey, Emniyet Genel Müdürlüğü Siyasi Şube Komiserlerinden Cemal Bey, Amir Serezli Niyazi Bey, Yüzbaşı Giritli Mehmet Bey, Topkapılı Mehmet Bey, Divanı Muhasebe memuru İhsan Bey, Kayyum Ahmet Bey, Harbiye Nezareti sivil memur Şahap Bey, Harbiye Nezareti Askeri Katiplerinden Bican Bey, Hakkı Bey, Topkapı’da Eczacı Ahmet Bey, Topkapı’lı Yüzbaşı Rıza Bey, Emniyet Müdürlüğünde sivil Polis Saip Bey.. Bu gizli çalışmaları İngiliz Ajanları da öğrenmiş ve İngiliz İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye’de görevli en yetkili Ajanı Rahip Frau başkanlığında sözüm ona Topkapı ve civarında Topkapı Fukaraperver Cemiyeti kurularak Kurban Bayramlarında fakir halka günde 50 kurbanlık koyun verdiler. Bu hainlere en büyük yardımı Hürriyet ve İtilaf Fırkası Semt Başkanı İngilizperver Miralay Sadık Bey yapmıştır..

M.M.Teşkilatına katılan Eyübsultan Hafızlarından Hafız Kemal Bey; kısa zamanda arkadaşlarıyla birlikte Defderdar’dan Eyübsultan Semtleri ve civarında Feshane Fabrikaları işçilerini gizli Teşkilata sokmuştur. Esnaf Şahap Bey, Feshane Fabrikası Ustabaşılarından Kazak Mehmet Bey, Terlik ustası Hüseyin Bey, Reşadiye Okulu Müdür yardımcısı Fikri Bey, Fizik Öğretmeni Murtaza Bey, Eğrikapı’da oturan Emekli Jandarma Albay Sait Bey..

Rami Kışlasına yerleşen Fransız Birliklerinde Cezayirli İslam Kıtaları adıyla anılan Askerler Cuma namazı kılmak üzere geldikleri Eyübsultan Camiinde, Hafız Kemal Bey onlara Hristiyanların Müslümanlara eziyet ettiğini ve onlara karşı gelmelerini telkin ediyordu..

Bakırköy ev civarı: M.M.T Kurucusu Harbiye Nezaretinde Harp Dairesinde Binbaşı Cemal Bey ve üyeler Kardeşi Eczacı Hulusi Bey, Eczacı İlhami Bey, Süvarı Yarbay Hacıkadınlı Arif Bey, Sapancalı Hakkı Beyin Kardeşi Rıza Bey, Talat Paşa’nın Muhafızı Başkomiser Cavit Bey

Galata ve civarı: M.M.T. Yavuz Grubuna bağlıydı. Galata’da Yabancı Deniz Şirketi Markasya, deniz taşımacılığına hakimdi. Çok az ücretle çalıştırdıkları İşçiler, Rumeli Faciasında Türkiye’ye gelen ve Hükümet tarafından Siirt’e yerleştirilen Bulgaristan Türkleriydi. Ancak onlar, hamallığa razı olarak İstanbul’a gelmişlerdi. Limanlarda, Deniz Şirketlerinde çalışan bu Öz TÜRK Evlatları o günlerin tabiriyle hamallık yapıyorlardı, Hamallık Derneği’nin Başkanı Emin Ali Bey, derhal tüm Türk İşçiler arasında gizli M.M. Teşkilatı kurdu. Galata, Kabataş Limanlarında Yabancı Gemilerin yükleme, boşaltma, düşman gemilerine kömür taşıma görevlerinde çalışan yoksul Türkler; gizlice edindikleri tüm bilgileri derhal M.M.Teşkilatına haber veriyorlar, Kuruçeşme’de ki Kömür depolarının yoksul işçilerini de sessizce Teşkilata dahil ediyorlardı.

İstanbul’daki Karadenizli sandalcılar, takacılar, balıkçılar da anında M.M.T’lere girerek İstanbul dahilindeki Silah ve Mühimmat depolarına gizli ani baskınlar düzenleyerek her türlü tehlikelere göğüs gererek el koyan  M.M. ve M.M.T’lerin, topladıkları her türlü silah ve mühimmatı gizlice Anadolu’ya gönderilmek üzere Karadeniz’in küçük Koylarına, Marmara Deniz’inden Karamürsel’e deniz yoluyla sevk ediyorlardı. İşgal Kuvvetlerini bir şekilde atlatıyor, akla hayale gelmeyen türlü hileler buluyorlardı. Örneğin kemençeli, horonlu sözüm ona takalarla düğün alayları düzenliyor inandırıcı olsun diye gelin-damat bile oluyorlardı. Bazen de çok büyük ağlaşmalarla sözüm ona cenaze götürüyorlardı. Şimdilerde birileri  biz Karadenizlilerle Temel-Fadime fıkraları üreterek alay ediyorlar ama, hadi neyse (!)..

M.M ve M.M.T’lerin Kurucuları Yiğit Ecdatlarımız TÜRK Subayları; İşgal Kuvvetleri’ne İstanbul’u teslim eden İstanbul Hükümeti’ne karşı gizli çeteler kurmaktan Divan-ı Harp Mahkemelerinde yargılanıp, kurşuna dizileceklerini bile bile tüm olumsuz şartlara rağmen sessizce M.M.ve M.M.T’leri sevk ve idare ediyorlar, askerlikten istifa eden ve İstanbul Yönetimi ve Polis teşkilatı tarafından Eşkıya Başı olarak aranan Gazi Mustafa Kemal’i Komutanları olarak kabul eden ve gizlice kendilerine ulaşan emirlerini yerine getiriyorlardı. Gazi Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü (72 parça Haçlı Donanması’nın TÜRK Devleti Üst Yönetim Kurumu Dolmabahçe Sarayının önüne sabah karanlığında demirleyerek, fiili TÜRK Devletini işgal ettikleri öğleden sonra Haydarpaşa’da Trenden indiğinde “Geldikleri Gibi Gidecekler” parolasını söylediği gün Annesinin Akaretlerdeki evinde gizlice toplanarak lHükümet tarafından lağvedilen Teşkilat-ı Mahsusa’nın Başkanı Yarbay Hüsamettin (Ertürk) Bey’e İstanbul Gizli M.M. ve M.M.T’lerinin başkanlık yetkisini verdi.

Sarıyer-Büyükdere ve civarı:  M.M.T. Emekli Binbaşı Süreyya Hidayet Bey, Pertevniyal Okulu Müdürü Aziz Bey, Dalyan sahibi Yusuf Bey, Gazino Sahibleri Ahmet Bey, Halim Bey, Kilyos Muhtarı Hasan Bey

Kadıköy ve civarı:  M.M.T. Erkanıharp Yarbay Hüsamettin Bey, Eski Sadrazam Ahmet İzzet Paşanın Yaverlerinden Piyade Yüzbaşı Naci Bey, Doktor Necmettin Rıfat Bey, Tüccar Kocabaş Arif Bey ve Eşi Didar Hanım, Adliye Nezareti 1.Sınıf Hakimlerinden Suphi Bey, Eczacı Nizamettin Bey, Maarif Müfettişi Hasip Bey, Doktor Hayri Bey ve Eşi Hayriye Hanım, Bektaşi Dergahından İbrahim Mihrabi Baba, Avukat Ramiz Bey, Bahriye Fırkateyn Katibi Nahit Bey, Edebiyat ve Dil araştırmacısı Semih Rıfat Bey ve Kardeşi Ali Rıfat Bey…

Üsküdar-Kuzguncuk-Beylerbeyi: M.M.T kurucusu Üsküdar İtfaiye Karakol Amiri Yüzbaşı Memduh Bey ve üyeler; Tüccar Selanikli Karakaş İbrahim Bey, kardeşi Refik Bey, Çamlıca’da mukim Hafız Nuri Bey, eski Mebus Arif Bey, Çamlıca Bektaşi dergahından Ali Nulki Baba, Yüksek Şurayi Devlet (Danıştay) Başkanlığı Katibi Kenan Bey, Karşı Yalıda oturan kardeşler Ulvi Bey, Hami Bey, Dıvan-ı Harp Mahkemesi üyelerinden Hakim Sabri Bey, Askeri Harita Şubesinden Binbaşı Sadri Bey, Bakkal Tevfik Bey oğlu İsmail Bey, Bahriye Yarbay Komodor Nazmi Bey, Emekli Süvari Binbaşı Salih Bey (BOZOK, daha sonra ölünceye kadar Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Yaveri). Sultan Abdülhamit Han’ın Baş Muhafızı Yarbay Rasim Bey, Tüccar Edip Bey, Eğinli kasap Rıza Beyoğlu Halis Bey. Emekli Albay Mümtaz Bey, Kaptan Hamdi Bey, Kömürcü Eğinli Ali Bey, marangoz Mehmet Usta, Pehlivan Mustafa Bey, Emekli Gümrük Başmemuru Emin Bey, Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenci Burhan Bey ve Beylerbeyi’nde Berber çırağı Küçük Ömer (Küçük Ömer’i İngiliz askerleri yakalayarak günlerce işkence ettiler ancak yiğit Küçük Ömer asla konuşmadı ve onca eziyete dayandı, M.M.T’den arkadaşlarının adını söylemedi. Yarı ölü serbest bırakıldığından aylarca hasta yattı.)…

Çengelköy ve Civarı: M.M.T. Kurucusu Binbaşı Bahattin Bey, Askerlik Şube Reisi Piyade Binbaşı Cemal Bey, Emekli Jandarma Yüzbaşı Zihni Bey, Gümrük Baş Müdürü Nail Bey ve oğulları Hadi, Muhtar, Fethi Beyler, Gümrük Muhafaza Başmemuru Cemat Bey, Gümrük memuru Enver Bey, Silah Depolarındaki Cephaneyi deniz yoluyla taşıyan Kaptan Murat (Korsan Murat) Bey, Muhtar Alaaddin Bey…

Anadolu Hisarı: M.M.T. Piyade Yüzbaşı Reşat Bey, Polis Müdürü Mazhar Bey…

Beykoz ve Anadolukavağı: M.M.T Kurucusu Harbiye Nazırı Kavaklı Fevzi Paşa (Çakmak), 16 mart 1920’den sonra İstanbul Milli Müsellah Teşkilatı Başkanlığı tarafından gizlice Ankara’ya götürülmüştür.. Beykoz ve Kavaklar sorumlusu Eczacı Ferit Bey, Beykoz Adliye Katibi Salih Bey, Beykoz Adliye Hakimlerinden Rıza Bey, Beykoz Eşrafından Mustafa Bey ve Osman Bey…

Milli Mücadele uğrunda İstanbul gizli Teşkilatların ilk Vatan Şehiti yiğit ecdadımız; Tekaüt (Emekli) Sandığı memurlarından Tevfik Sukuti Beydir. O dönem Sadrazam (Başbakan) Damat Ferit Paşa’ya sözde suikast tertip ettiği suçlamasıyla tutuklanarak Örfi İdare Mahkemesi (Sıkıyönetim)ne teslim edilerek, iki günde yargılanarak idam edilmiştir..

İstanbul, Kuduz Haçlılar ve onların “yerli misyonerler”ince hayasız işgalinde üç bölgeye ayrılmıştı. Beyoğlu’dan Kavaklar’a kadar İngiliz’lerin, Eminönü’nden Yeşilköy’e kadar Fransızların, Kadıköy, Pendik ve Kavaklar’a kadar İtalyan’ların kontrol mıntıkalarındaydı. Bu bölgelere Askeri karakollar kurularak, bu karakollarda tercüman ve kılavuzluk görevlileri olarak Ermeni ve Rumlar, işgalci subayların yardımcılarıydı. Bu hayasız kılavuzlar; sevmedikleri, intikam almak istedikleri Türkleri düzmece delil ve iftiralarla İşgal güçlerine ihbar ediyor, tutuklattırıyorlar, alçakça işkencelerle sakatlıyorlardı. Özellikle Türk Delikanlılar hedeflerindeydi, bile bile sakat bırakıyorlardı, savaşamasınlar diye.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle İstanbul M.M. ve M.M. Teşkilatlarının Başkanlığını yapan Yiğit Ecdadımız Yarbay Hüsamettin Ertürk Bey diyor ki:

“Mondros Mütarekesi imzalanıp da düşman donanması hemen İstanbul’a gelince, İngiliz Fransız ve İtalyan Birliklerinin şehre ihracı ile bir müstevli garnizonu kurulunca merkez Kumandanı Abdulhamit Devri Seccadebaşısı İzzet Beyin damadı Fevzi Paşa (Fevzi Çakmak değil) karşımıza çıktı; Teşkilat-ı Mahsusa lağvedilmiştir, derhal elinizi eteğinizi bu işlerden çekeceksiniz! Elinizde Düveli Muazzama kuvvetlerine karşı savaşmış bilumum gizli ajanlarınızın listelerini tüm gizli evrakları, gizli mühimmatlarınızı İngilizlere teslim edeceksiniz, Hükümetin emrine uyacaksınız diyerek beni azarladı. Hükümet bir taraftan Teşkilatımızı hızla dağıtırken, elimizdeki silah ve cephaneyi almaya kalkarken ben büyük hata işlediklerini görüyordum. Ben şahsen işgal kuvvetlerinin emriyle hareket eden Hükümeti dinlemedim, elimizdeki silah ve cephaneyi asla teslim etmedim, Teşkilatımızın gizli ajanlarının listelerini vermedim. Binbir cefa ve eziyete rağmen arkadaşlarımızla bütün evrak-ı mahsusayı ve cephanelerimizi (kimsenin aklına gelmeyeceği tavuk kümeslerine dahi) sakladık. Bunlar, Milli Mücadele başladığı zaman kahraman ve fedakar adamlarımız tarafından bin bir müşkilatlara rağmen Anadolu’ya kaçırıldı.. Yalnız şu farkla ki artık bu teşkilatın adı Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin ve Fevzi (Çakmak) Paşa’nın gizli emir ve müsaadeleriyle “MİLLİ MÜSELLAH KUVVETLER GRUBU” adını almıştır.

***

KAHRAMAN YİĞİTLER ŞANLI ECDATLARIMIZIN AZİZ RUHLARI ÖNÜNDE SAYGIYLA DİZ ÇÖKÜYORUM! ONLAR DAİMA ÖLÜMSÜZ YİĞİT RUHLARI İLE İLELEBET ASİL TÜRK MİLLETİ İLE BİRLİKTE OLACAKLARDIR.. BİLİNE!

ŞİMDİLER DE CİBİLLİYETSİZ GENLERİNDEN GELEN ZEHİRLİ KİNLERİYLE TÜRK DEVLETİ’Nİ ÇÖKERTTİKLERİNİ SANAN HAÇLILAR VE ONLARIN YAMAKLARI, EZELİ KİNLERİYLE TISLAYAN ÇATAL DİLLERİYLE ZAFER ÇIĞLIKLARI ATIYORLAR! HAYASIZ BEYİNSİZLER,YİNE YENİDEN ŞANLI TÜRK TARİHİ ALTINDA EZİLECEKSİNİZ!!! YOKOLUP GİDECEKSİNİZ ANCAK TÜRK DEVLETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR..

EYY KÖKSÜZLER !!

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’NİN KÖKLERİİ ÇOOKK DERİNDİRRR ÇOOKK !!

TAAA MAGMA TABAKASINA İNER !!

SİZ KİMSİNİZ BE, KİM???

TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR !!

DÜNYA DURDUKCA TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR…

Saygıyla…


“TÜRK ULUSUNUN DÜZENİNİ BOZMAYA YÖNELEN ÇABALAR BOĞULMAYA MAHKUMDUR. BÜYÜK TÜRK ULUSU, KENDİSİNİN VE VATANININ YÜKSEK ÇIKARLARI ALEYHİNE ÇALIŞMAK İSTEYEN BOZGUNCU ALÇAK YURTSUZ VE ULUSSUZ BEYİNSİZLERİN GİZLİ VE AÇIK KİRLİ EMELLERİNİ ANLAMIYACAK VE ONLARA HOŞGÖRÜ GÖSTERECEK BİR ULUS DEĞİLDİR”

MAREŞAL  GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.