Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Kubrat Han ve Büyük Bulgar Devleti’nin Kuruluşu

1 11.766

Ali AHMETBEYOĞULU

Büyük (Magna) Bulgar Devleti’nin kurucusu olan ve 765-766 yıllarında ya­zıldığı tahmin edilen Bulgar Türklerine ait elde mevcut vesikaların en eski tarihlisi “Hakanlar Listesi”[1] diye tanınan Grekçe kronolojik kitabede 60 yıl hüküm sürdüğü[2], Dulo[3] sülalesine mensup olduğu, Şegur Veçem (Sığır yılı­nın üçüncü ayı)’de tahta geçtiği belirtilen ve Bulgar Türklerince ata kabul edilen Kubrat Han hakkında kaynaklardaki bilgiler yetersiz ve karışıktır.[4] VI. asrın son çeyreğinde veya VII. asrın ilk yıllarında doğduğu tahmin edilen Kubrat Han’ın ailesi, çocukluğu, yetişmesi tespit edilememiştir.[5] Kaynaklarda Kubrat, Kovrat, Kuvrat, Kobrates, Kvuratos, Kovratos, Khubrat, Kubratos, Koubratos, Kobratog, Kourt, Kurt[6] şekillerinde geçen ismin; Gy. Nemeth, L. Bazin, P. B. Golden “toplamak, toplayan” yani halkı, devleti bir araya getiren manasına gelen Kubrat (Kobrat) ile alakalı[7]; A. Vambery, G. Feher, B. Szasz, V. Besevliev ise Türkçe “Kurt”dan ibaret olduğunu açıklamışlar­dır.[8] Kubrat’ın istiklal mücadelesi için bir araya getirdiği Ogurlar (Bulgarlar), VII. Yüzyılın ilk yarısında Karadeniz ve Kuzey Kafkasya arasında dağınık halde idiler ve bir kısmı sınırları Karadeniz’e dayanan Göktürklere; bir kısmı ise Pannonia merkezli devlet kuran, hâkimiyetlerini Kafkaslara kadar genişle­ten Avarlara tâbi olarak yaşamaktaydılar. I. Göktürk Devleti’nin iç savaşlar sonucu zayıflayarak yıkılması, Avarların 626 yılındaki başarısız İstanbul ku­şatmasından sonra güç kaybetmesi üzerine Bulgarları oluşturan boylar beyle­rin yönetiminde müstakil hareket etmeye başlamışlardır.[9]

Böyle bir atmosferde gençlik yılları geçen Kubrat’ın karışık zamanda na­sıl bir görev ifa ettiği anlaşılamamaktadır. Fakat bu sıralarda Hun-Ogur (Hun-Bulgar) Beyi olan dayısı Organa (Origin)[10]’nın yanında bulunduğu ve yetiştiği tahmin edilmektedir[11]. Fakat Nicephoros’un, 619 yılında kilise mese­lesini görüşmek üzere bir Hun-Bulgar Beyi’nin maiyetiyle birlikte İstanbul’a gelerek Hristiyanlığa kabul edilmesini rica ettiği, yanındakiler ve hanımlarının vaftiz edildiğini, kendisine ise İmparator tarafından Patrik ünvanı verildiğini söylemesi karışıklıklara yol açmıştır[12].

Nitekim maiyetiyle birlikte kilise meselesini görüşmek üzere İstanbul’a gelen Bey’in isminin kaydedilmemesi, onun kimliği ile alakalı değişik görüşle­rin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Marquart başta olmak üzere birçokları Hun Beyi’nin Organa, Zlatarsky ve bazı ilim adamları ise Kubrat olduğunu iddia etmişlerdir. Beraberindekilerinin Hristiyanlığı kabul ettikleri belirtilir­ken Hun Beyi’nin vaftiz olduğu konusunda bir kayıt bulunmamaktadır. Bu sebeple kaynaktaki bilgilerden zorlamayla Hristiyan olduğu hükmü çıkarıldığı gibi, din değiştirmeyip kendi dininde kaldığı da kabul edilmiştir. Kendisine hediyeler verilen ve Patrik gibi yüksek bir ünvan tevdi edilen Beyin Bizans için oldukça ehemmiyet taşıdığı anlaşılmaktadır.[13]

Stratejik açıdan oldukça önemli olan Kırım’daki topraklarının güvenliği için Karadeniz’in Kuzeyi ve Azak civarındaki kabilelerle iyi ilişkiler içinde bulunan Bizans, Hristiyanlığın bu kabileler arasında yayılması için oldukça çok çaba sarf etmiştir. Nitekim Hunlar arasındaki misyonerlik faaliyetleri sonucunda Onogur Piskoposluğu tesis edilmiştir. Azak civarındaki bölgenin Göktürklere bağlı olan Hun-Bulgar Beyi, tebaası içindeki Hristiyanların dini meseleleriyle alakalı Bizans’la direk müzakerelerde bulunmuştur. Bu sebeple Nicephoros’un bahsettiği Beyin bu Hun-Bulgar Beyi ile aynı kişi olduğu talimin edilmektedir[14].

626 yılında Avarların Sasaniler’le birlikte İstanbul kuşatmasında başarısız olmaları çok büyük prestij kaybetmelerine sebep olmuştur. Avar Devleti’nde merkezi otorite sarsılmış, iktisadi ve siyasi kriz baş göstermiştir. 630 yılında Avar Kağanı’nın ölümü de yeni Kağan’ın kim olacağı meselesini ortaya çı­karmış, Pannonia’da iç harp vukuu bulmuştur. Avarlara bağlı olan Bulgarlar, Kağan’ın ölümü üzerine yeni hükümdarın kendilerinden olması gerektiğini öne sürerek isyan etmişlerdir. 9000 kişilik bir kuvvetle Avar ordusuna karşı koyan Bulgar Beyi mağlup edilerek Pannonia’dan püskürtülmüştür. Yenilen Bulgar Beyi; kadın, çocuk ve sağ kurtulanlarla birlikte Bavyera bölgesine kaçmış, Frank Kralı Dagobert’ten sığınma talebinde bulunmuştur. Frank Kralı, ilk önce kışı geçirmeleri için Bulgar Beyi ve maiyetindekileri sınırlarına kabul etmiş, sonra kararını değiştirerek öldürülmelerini emretmiştir. Bulgar Beyi yanındakilerle Marco Vinedorum’a kaçarak Longabard Kralı Walluc’a sığınmıştır. Panonia’daki Bulgar isyanını yöneten ve ismi tespit edilemeyen kişinin Kutrigur Beyi olduğu anlaşılmışsa da, bu şahsın Organa veya bizzat Kubrat’ın kendisi olabileceği de iddia edilmiştir[15].

Bu ilk isyandan sonra Bulgarların mücadeleleri devam etmiştir. Dayısı Organa’nın yerine Hun-Bulgarlarının (Ogur-Bulgar) başına geçen Kubrat (Nıcephoros, Onogurların Hanı ifadesini kullanmıştır), Avarları mağlup edip Kuzey Karadeniz bölgesine göçe zorlayarak bu sahadaki Bulgarlar ile I. Gök­türk devletinin yıkılması sonucu serbest kalan Azak civarındaki Bulgarları (Ogur boyları Onogur, Otuzogur, Koturogurları) birleştirip 635 yılında Bü­yük (Magna) Bulgar Devleti’ni kurmuş ve devletin ilk Hanı olmuştur.[16] Dev­letin kurulduğu coğrafya hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Araştırmacıları değişik sonuçlara ulaştıran bilgilerin kaynağını ise Theophanes, Nıcephoros ve bir Ermeni coğrafya kitabında yazılanlar oluşturmuştur. Bu konuda en geniş bilgilerin yer aldığı Theophanes’de şunlar kaydedilmiştir: “…Karadeniz’in kuzeyinde Maeotis gölünün ötes’inde, Sarmat topraklarında okyanus’a doğru uzanan bu sahada büyük İtil Nehri akar. Kafkas dağların­daki Daryal geçidinden geçen Don Nehri, İtil Nehri’ne yakındır. Maeotis gölünün yukarılarından değişik yönlere akan Don ve İtil’in yakınlarında Kuphis Nehri (umumiyetle bunun Kuban nehri olduğu düşünülmüştür) doğar, ve Necropiles ile Krioproson yakınlarında Pontus denizine dökülür. Maeotis gölünün doğu sahillerinde Phanagoria ötesinde Yahudiler yanında birçok halk yaşar. Bu gölün öte tarafında Bulgarların xistan balığı avladıkları Kuphis’in yukarı taraflarında Büyük Bulgar Devleti bulunur ve orada Bulgar­ların akrabaları Kotraglar yaşarlar…”[17].

Nicephoros’da kısaca “…Hunlar ve Bulgarlar hakkında bir şeyler söyle­meliyiz. Maeotis gölünün civarında, Kuphis Nehri boyunca Büyük Bulgarlar yani Kotraglar yaşar…” demiştir[18].

Ermeni Ananias Sirakeçi İse, Ermenistan Coğrafyasına Yeni Notlar isimli kitabında şu bilgileri vermiştir: “…Sarmatyada, Keraunian ve Hipion dağlarının olduğu yerde Maeotis denizine dökülen beş nehir vardır. İki nehir Kafkasya’dan gelir. Biri, Kafkaslardan başlayan Maeotis’in kuzeybatısı ile Pontus arasına vaki Krax dağlarından dökülen Vallanis’dir. Diğeri ise Psevhros nehridir (Kuban’ın bir kolu) ve Bosphoros’u Nikops şehrinin bu­lunduğu yöreden ayırır. Onların kuzeyinde Türk ve Bulgar halkları yaşarlar. Bunlara Kupi-Bulgar, Duçi-Bulgar, Oghontor-Bulgar muhacirleri ve Çdar- Balkarlar denilirdi. Ptolemeus bu isimleri bilmezdi…”. Yine aynı kitap da “..Trakya’da iki dağ ve nehir vardır. Bunlardan biri altı kola ayrılan Tuna’dır. Bu nehir bir göl ve Pjuki denilen bir ada oluşturur. Bu adada, Avarları yenip Bulgar dağlarından geçerek Hazarlardan kaçan Kubrat’ın oğlu Asparuh ya­şar…”[19]

Kaynaklarda aktarılan bu bilgilerden yola çıkılarak Büyük Bulgar Devle­ti’nin nerede olduğu, konusunda değişik yerler gösterilmiştir. Bulgar ve Ogurlar arasında bir bağlantı olmadığını iddia ederek devletin batıda kurul­duğuna inanan Fr. Westberg ve J. Marquart dikkate alınmazsa[20], Büyük Bul­gar Devleti’nin neşettiği yer hakkında ilk ciddi çalışmayı Gy. Moravcsik yapmış ve devletin Kuzey Kafkasya’da Kuban ve Don nehirleri arasındaki coğrafyada kurulduğunu söylemiştir[21]. Gy. Nemeth[22], S. Szadeczky- Kordoss[23], L. Ligeti[24], Gs. Balint[25] gibi birçok Macar ilim adamı Moravcsik’in fikrini desteklemişlerdir. İstvan Zimonyi Karadeniz’in kuzey kıyılarında[26], W. Pohl Azak Denizi’nin her iki yanında[27], M. İ.- Artamanov Azak Denizi’nin Dnyeper’e, Don’dan Kuban’a kadar uzanan sahada[28], C. H. Beck de Büyük Bulgar Devleti’nin merkezinin Kuban olduğunu Don-Dnyeper arasında kurulduğunu söylemiştir[29]. Ayrıca S. A. Romaşov batıdaki sınırların Dnyeper’e ulaştığını çünkü başlangıçta Don-Dnyeper arasında yaşayan Kutrigurların devlete katılmadıklarını düşünmüştür. I. S. Chichürov ise Büyük Bulgar Devleti’nin Azak Denizi’nin doğusundan Kuban Nehri’ne kadar uzanan sınırlı bir bölgede kurulduğunu iddia etmiştir. En son A. Rona-Tas ise Büyük Bulgar Devleti’nin Azak Nehrinin kuzeyindeki saha merkezli olmak üzere Dnyeper Bölgesi’nde kurulduğunu, sınırlarının doğuda Don boylarına, batıda ise Bug Nehri’ne dayandığını ortaya koymuştur[30].

Kubrat ve Bulgarlara ait bilgiler kifayetsiz olduğundan devletin kesin sı­nırlanın belirlemek mümkün olamamaktadır. Fakat kaynaklardaki yazılanlar yanında, 1912 yılında bugünkü Ukrayna’da bulunan ve Kubrat Han’a ait olduğu düşünülen iki yüzük ile üzerindeki yazılardan yola çıkarak Andras Rona-Tas’ın yaptığı değerlendirmeler ve tespitlerin daha sağlıklı olduğunu düşünmekteyiz.

Kubrat Han devleti kurduktan sonra İstanbul’a elçi göndererek Bizans İmparatoru Herakleios (610-641)’la antlaşma imzalamıştır. Yeni kurulan bir devlet için bu oldukça önemli olmuştur. İmparator Herakleios Avarlara ve Avar-Sasani ittifakına karşı yeni bir müttefik bulması açısından Büyük Bulgar Devleti’nin varlığını kabul etmiş ve Kubrat Han’a hediyeler göndererek ona Patrik ünvanı vermiştir. Kubrat Han Herakleios’la yaptığı bu antlaşmaya ömür boyu sadık kalmıştır. Öyle ki, Herakleios’un Ölümünden sonra dul karısı Martina oğlu Herakkomos’la birlikte Konstantin’in, oğlu Konstan’a karşı taht mücadelesine girişmiş. Kubrat, Martina ve oğlunu sonuna kadar desteklemiştir[31].

641 yılında Hazarlarla savaştığı anlaşılan ve yaptıkları hakkında daha faz­la malumat sahibi olmadığımız Kubrat Han’ın ölüm tarihi hakkında da deği­şik görüşler ortaya atılmıştır. Müttefiki, dostu Herakdeios’un ölümünden kısa süre sonra 641-647 yılları arasında öldüğü iddia edilmiştir[32]. Rona-Tas, Kubrat’a ait olduğu kabul edilen sikkelerden yola çıkarak en geç 650 yılında öldüğünü söylemiştir[33]. Kubrat’ın Göktürkler’den ayrılarak bağımsız Büyük Bulgar Devletini kurduğu tarihi 584 olarak kabul eden Zlatarsky 642’de[34], G. Feher ise VII. yy. Ortalarında öldüğünü düşünmüşlerdir[35]. Bizans tarihçisi Theophanes’in Kubrat ’ın II. Konstans (641-668)’in batıya hareket ettiği za­manda öldüğünü kaydetmesi (hareketten önce mi sonra mı öldüğü belirsiz­dir)[36] Kubrat’ın ölüm tarihini 668-669 yılına kadar çıkarılmasına sebep olmuştur[37]. Bu bilgiden hareketle O. Pritsak, Kubrat’ın ölüm tarihi olarak 665 yılını vermiştir[38] ki, daha sonraki hadiseler göze alındığında gerçeğe en yakın tarih olarak kabul edilmiştir[39].

Büyük Bulgar Devleti kurucusunun ölümünden sonra fazla devam et­memiş, ayrılmayıp bir arada yaşamalarını tavsiye ettiği oğulları arasındaki çekişmeler neticesinde parçalanmaya başlamıştır. Bu dâhili mücadelelerin ne kadar sürdüğü ve Kubrat’ın ardından kurduğu devletin daha kaç yıl varlığını koruyabildiği tam olarak bilinmemektedir. L. N. Gumilev devletin 679’a kadar sürdüğünü söylemiş[40], genel olarak da devletin 668-670 yılları arasında yıkıldığı tahmin edilmiştir[41]. Kubrat’ın, Theophanes[42] ve Nicephoros[43] un sadece üç tanesinin ismini kaydettiği beş oğlundan en büyüğü Batbayan, babasının isteği mucibince yerine tahta geçmiş, fakat iç mücadeleler sonucu devlet dağılmış ve ülkede kalanlarla kendisi, hâkimiyetleri Karadeniz’in kuzeyin’e kadar uzanan Hazarlar tarafından boyunduruk altına alınmıştır. İkinci oğul Kotragos Don’u geçerek o bölgeye yerleşmiş, ismi Kuber (Kuver) ol­duğu sanılan dördüncü oğul Tuna’yı aştıktan sonra Pannonia’ya göç ederek Avar hâkimiyetine girmiş, beşinci oğul İtalya’ya giderek Ravenna’lı Pentapolis’in topraklarına yerleşmiştir. Üçüncü oğul Asparuh ise Dnyeper İle Dnyester’i geçerek Tuna’nın denize dökülen kısmına yerleşmiş ve Tuna Bul­gar Devleti’ni kurmuştur[44].

Hazarların Karadeniz’in kuzeyi ve Kafkaslar’daki ilerlemesi Büyük Bul­gar Devleti’nin yıkılmasında önemli bir etken olduğu gibi, Bulgarların dağıl­malarında da başrolü oynamıştır. Nitekim Göktürklerin çöküşü ile birlikte Batı’da güç kazanan ve Orta Asya’dan gelen göçlerle kalabalıklaşan, 66O’lı yılların başında Ermenistan’a giren Hazarların yükselişini Hazar Meliki Yu­suf (X. asır), mektubunda “V.n.nt.r” diye isimlendirdiği ve Hazarlardan daha kalabalık olduğunu söylediği Onogur-Bulgarların kovulmalarına bağlamıştır.[45] Kubrat Han’dan geriye, Ukrayna’da Poltova Bölgesi’ndeki Mola Pereşçepino köyü yakınlarında Dnyeper Nehri’nin sol ayaklarından Vorskla Nehri’nin sol kıyısında ele geçen hâzineden başka birşey kalmamıştır. At koşum takımları, giysiler, Sasani-Bizans ve yerli el yapımı kap kacaklardan oluşan eşyalar Kubrat’ın mühim kişiliğini yansıtmıştır. Ayrıca bunlar arasında Bizans sikkelerine rastlanılması Bizansla olan dostluk ilişkilerinin göstergesi kabul edilmiştir. Hâzinenin çıkarıldığı mezarın Kubrat’a ait olduğu da düşü­nülmüştür.

Bu mezar yerinin Dnyeper’e kadar uzanan Büyük Bulgar sınırlarının en dış kenarında yer alması, akıllara çeşitli sorular getirmiştir. Kubrat Hazarlardan kaçtığı sırada yolda iken buralarda mı ölmüştür, yoksa bu bölgede zaman zaman Kubrat Han’ında kaldığı birçok Bulgar merkezlerinden birisi mi bulunmaktaydı? Her ne kadar Ermeni coğrafya kitapları Bulgar Devleti’nin dört merkezi parça­dan oluştuğunu söylemişseler de bunların yerini tam olarak tespit etmek müm­kün olamamıştır. Hangi sebepten gömülmüş olursa olsun mezar da bulunan bir Sasani gümüş kabı, Bizans ve Sasani gümüşleri, Avarlarınki İle de benzerlik gösteren altın kupalar, üzerinde Patrik Kubrat yazan iki yüzük (bunun Kubrat’ın hükümdarlık mührü olabileceği düşünülmüştür) gibi kıymetli eşyalar; bir bozkırlı Türk Beyi’nin şaşırtan kültürel-tarihi görüş açılarını, düşüncelerini, münasebetle­rini yansıtması bakımından oldukça ehemmiyetlidir.[46]

Netice olarak Azak civarında bulunan ve Göktürklere bağlı Onogurların ba­şında olan dayısı Organa’ın yanında yetişen ve onun ölümü üzerine yerine ge­çen, Onogurlar ile Kutrigurlar başta olmak üzere Karadeniz kıyılarındaki Ogurları (Bulgarları) birleştirip bir devlet kuran Kubrat, aynı zamanda kendisin­den sonra yeni bir Bulgar Etnogenez’i başlatmıştır ki, bütün bu boylar daha sonra tek bir isimle Bulgar olarak adlandırılmışlardır.

Ali AHMETBEYOĞULU

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.

Alıntı Kaynak: Karadeniz Araştırmaları Merkezi -KARAM Yıl: 2007 Sayı: 13


Dipnotlar:
[1] Bk. A. Ahmetbeyoğlu, “Bulgar Hakanlar Listesi”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 14, s. 1-8.
[2] “Hakanlar Listesi’nde hükümranlık müddeti olarak verilen bu yılın Kubrat Han’ın ömür süresi olabileceği düşünülmüştür. Bk. O. Pritsak, Die Buigarische Fürsteniİste, VViesbaden 1955, s. 36 vd; L. Bazin, Les Calendriers Türe Anciens et Medİevaux, Lüle 1974 s. 661-673; V. Besevliev, Protobulgarische Inschriften, Berlin 1963, s. 318 vd.
[3] Dulo sülalesi Asya Hun Tanhusu Mo-tun (m.ö 209-174)’dan itibaren Hun Tanhuları yetiştiren Tu-ku ailesiyle aynıdır. Bu sebeple genelde Dulo sülalesine mensub olan Bulgar Hanları Asya Hun Tanhuları ile aynı köke bağlanır. Bk. O. Pritsak, aynı eser, s. 62-64; İ. Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul 1984, s. 190-191.
[4] Kubrat döneminin en mühim kaynakları Bizans müverrihleri Theophanes (VIII. yy. İkinci yarısı­nı- IX. yy, İlk yarısı) ile Nicephoros(IX. Asır)’un eserleridir. Ayrıca Paulus Diaconus(VII. Asır), Thephylaktos Simokattes(VII. Asır) gibi Bizans yazarları ile Ermeni coğrafya kitaplarında da bilgiler bulunmaktadır. Ayrıntılı malumat için bk. Gy. Moravcsik, Byzantinoturcica, I, Berlin 1958, s. 456-59, 540-544; HN. Orkun, Türk Tarihinin Bizans Kaynakları, Ankara 1938, s. 23-31.
[5]W. Pohi, Die Awaren, Wien 1988, s. 268 vdd.. Hiçbir belgeye dayanmadan Kubrat’ın daha küçük yaşlarda dayısı tarafında İstanbul’a götürülerek Bizans sarayında eğitilip yetiştirildiği ve vaftiz olup Hristiyan olduğu iddia edilmiştir. Bunun yanında Kubrat’ın küçük yaşta değil de 635 yılından sonra dostu imparator Herakleios(610-641) tarafından vaftiz edildiği de söylenmiştir. Bk. St. Runciman, A. History of the First Bulgarian Empire, London 1930, s. 12 vdd.; Ch. Gerard, Les Bulgares De La Volga et Les Slaves Du Danube, Paris 1939, s. 37-38.; L. Bazin, aynı eser, s. 672. Bu iddialar fariziyeden öteye gidememiştir. Eğer Kubrat dedikleri gibi Hristiyan olsaydı bu çocuklarına da sirayet ederdi ve torunları Krum ile Omurtag ülkelerindeki Hristiyanlaştırma çabalarına önlem almazlardı. Bk. A. Ahmetbeyoğlu, “Omurtag Han (814- 831) Türk Dünyası Tarih Dergisi, sayı 34,1989, s.42-46.
[6] Gy. Morovesik, Byzantinoturcica, II, s. 161-162; JJ. Mikkola, “Die chronologie Der Türkschen Danoublgaren”,Journal de la Sciete Finno-Ougrienne, XXX, 2, 1930, s. 10,
[7] Bk Gy. Nemeth, “Kobrat es Esperüch”, Magyar Nyeiv, XXVIII) 1932, s. 7 vd.; L. Bazin, aynı eser, s. 667-669; P. B. Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, (çev. O. Karatay), Ankara 2002, s. 202 n-69;T.Tekin, Tuna Bulgarları ve Dilleri, Ankara 1987,s.3.
[8] İ. Kafesoğlu, Bulgarların Kökeni, Ankara 1985, s 12-13; V. Besevliev, aynı eser, s. 316-320. Kubrat ismi, manası île alakalı görüşler ve Kubrat’a ait yüzükte ‘Patrik Kubrat’ ibaresinin yer alması neticesinde Kubrat’ın; II. Göktürk Devleti’nin kurucusu olan Kutluk’un Kağan ilan edildik­ten sonra İlteriş (Devleti-İli derleyip toparlayan) ünvanını alması gibi Bulgarları bir devlet çatısı altında toplamasından dolayı taşıdığı unvan olabileceğini düşünmekteyiz. Gerek Kubrat gerekse bunun haricinde kullandığı başka bir isim veya ünvan olup olmadığı konusunda hiçbir iz bulun­madığından kesin bir şey söylemek mümkün olamamaktadır.
[9] A. Stratos, Byzantine Empire İn the Seventh Century, IV, Amsterdam 1978, s. 98; Z. V. Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 155; L. N, Gumilev Eski Türkler, (çev. A. Batur), İstanbul 1999, s. 258-59; O. Karatay,”Kuber Han’ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralla­rı”, Bilig, 18,2001,5.34-35.
[10] Kubrat Han’ın dayısı olan (P.B,Golden’e göre amcası) Organa’nın Göktürklerin batıdaki Prens­lerinden Çin kaynaklarında geçen Mo-ho-t’un hou ile aynı kişi olduğu söz konusu edilmiştir. Azak civarındaki Bulgarların başında olan şahsın ünvanının Mo-ho-t’un hou, adının ise Organa veya Urağan olduğu Tulular ve Bulgarların başına geçerek Göktürklere İsyan ettiği, Hazarlarla savaştığını ve Çungarya’daki savaşlar esnasında 631 yılında hayatını kaybettiği belirtilmiştir. Ayrıca Kubrat’ın genellikle kabul edildiği gibi kız kardeşinin oğlu değil, hanımı tarafından yeğeni olduğu da vurgulanmıştır. Bk. M. İ. Artamanov, Hazar Tarihi, 217; A. Taşağıl, Göktürkier, Ankara 1995, s. 93, 110; St. Runciman, A. History ofîhe First Bulgarian Empire, London 1930, s. 14- 15;P.B.Golden, Hazar Çalışmaları,(çev. E.Ç,Mızrak), İstanbul 2006, s.55.
[11] Johannes Camenita, De Excidio Thesalonicensi, Bonnua, s. 495-496; W. Pohl, Die Awaren, s. 271; Gantscho Tzenoff, Goten Öder Bulgaren, Leipzig 1915, s. 184-202; St. Runciman, A. History ofthe First Bulgarian Empire s. 14-15.
[12] I. Zimonyt, Bulgarlar ve Ogurlar, bk Türkler, Cild 2, Ankara 2002, s. 610-11; Gy. Moravcsik, “Zur Geschichte Der Onoguren”, Ungarischen Jahrbücher, 10, 1930, s. 70-82; V. Besevliev, Die Protobulgarische Periode Der Buigarischen. Geschichte, Amsterdam 1980, s. 146 vdd. ;A. Avenarius, Die Awaren in Europa, Amsterdam 1974, s, 255.
[13] I. Zimonyt, Bulgarlar ve Ogurlar, bk Türkler, Cild 2, Ankara 2002, s. 610-11; Gy. Moravcsik, “Zur Geschichte Der Onoguren”, Ungarischen Jahrbücher, 10, 1930, s. 70-82; V. Besevliev, Die Protobulgarische Periode Der Buigarischen. Geschichte, Amsterdam 1980, s. 146 vdd. ;A. Avenarius, Die Awaren in Europa, Amsterdam 1974, s, 255.
[14] M.İ. Artamanov, aynı eser, s. 214; A, Avenarius, aynı eser, s. 157; G.-Ostorgorsky, Bizans Devleti Tarihi, (çev. F. Işıltan), Ankara 1986, s. 97.
[15] J, Jarnut, Geschichte Der Langobarden, Stutgart 1982, s. 60 vd. ; W. Pohi, aynı eser, s. 269- 270; V. Besevliev, aynı eser, s. 156-157;P.B.Golden, Hazar Çalışmaları, s.57;O.Karatay, aynı makale, s.36-37.
[16] Nicephoros, s. 24; W. Pohi, Die Avvaren, s. 272-73; A. Toynbee, Constantine Porphrogenİtus and his World, London 1973, s. 437-440; H. Memişoğlu, ‘‘Bulgarların menşei ve oluşumları”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 71, 1991, s. 60-61. Kubrat’ın Büyük Bulgar Devleti’ni kurup Han olmadan önce “Hakanlar Listesi”‘nde Ermi ailesine(Dulo’ya evlenme yolu İle bağlanan ve hanım tarafından akrabalık vasıtasıyla oluşan’soy) mensub ve bir hüküm sürdüğü belirtilen Gostun diye birinden bahsedilmiştir. Hakkında hiçbir malumat bulunmayan Gostun’un Organa’nın Genel Valisi veya Organa’nın ölümünden sonra kısa bir müddet Hun Ogur-Bulgarların başında bulunulmuş olabileceği yahut bizzat Organa’nın kendisi olduğu düşünülmüştür. L. Bazin, aynı eser, s. 661; V. Besevliev, aynı eser, s, 317; M. İ. Artamanov, aynı eser, s. 218; G. D. O. Pritsak, aynı eser, s. 38; İ. Zimonyi, aynı eser, s. 610.Ayrıca’Kubrat Han’ın istiklallerini ilan etmeden önce dayısının bağlı olduğu Göktürklere değil, Avarlara tâbi olduğu söylenmiştir. Bk.P. B.Golden, Hazar Çalışmaları, s.55;O.Karatay, aynı makale, s.37.
[17] Theophones Confessor, Chronographia, (neşr. Kari de boor), Leipzig 1883, s. 356-357.
[18] Nicephoros, s. 24.
[19] http//groznijat.tripod.com/Bulgar.
[20] Gy. Moravcsik, “Zur Geschichte der Onoguren”, s. 72.
[22] Gy. Nemeth, A Foglalö M agyarsâg Kİakulâsa, Budapest 1930, s. 175 vd..
[23]  S. Szâdecky-Kardoss, “Kuvrat Fiânak Kubernek a Törtenete es az Avar-Kori Leletanyak” Antik Tanumanyak, 15, 1975, s. 270-71; Aynı Müellif, Az Avar Törtenelem Forrasai 557- tol 806 ig, Szeged, 1992, s. 212-213.
[24]  L. Ligeti, A Magyar Nyelv Török Kapcsolotai a Hanfoglalâs Eiött es az Arpada-Korban, Budapest 1986, s. 345-352.
[25] Cs. Bâlint, “Nochmals uber Die Identifizierung Des Grabes Von Kuvrat”, Ada Orientalia, 42, 1988, s.
[26]I. Zimonyi, aynı eser, s. 611.     ‘
[27] W. Pohl, Die Awaren, s. 271-72.
[28] M. İ. Artamanov, aynı eser, s. 210, 222.
[29] H. Beck, “Avvaren”, Fteallexikon der Germanischeri Altertumskunde, 2, 1, 1967, s, s. 527 vdd…
[30] A. Röna-Tas, “Where Was Khuvrat’s Bulgharia?”, Acfa Grientalia, 53, Sayı 20, 1-2, 2000, s. 1-16.
[31] Nicephoros, s. 25; Ch. Gerard, aynı eser, s. 40; i. Böna, Das erste Auftreten derBuigaren im Karpatenbecken, bk Studia Turco-Hungarica, Budapest 1981, s. 105-107; S. Szadeczky- Kardoss, “Kutruguroİ Onaguraİ; Ugoroi:”, Paulys Realencyclopadie Derclassichen Attertumswissenschaft, XII, 1970, s. 904; A. Stratos, Byzantine Empire in the Seventh Centuy, II, s. 136; J. Werner, Der Grabfund Von Maiaja Prescepina und Kuvrat Kağan Der Bulgaren, München 1984, s. 39; E. Chrysos, Byzantine Diplomacy A. D. 300-800: Means and Ends, Byzantine Diplomacy Vanorum, 1991, s. 25-30; D. Obolanesky, The Byzantine Commonvveaith, Oxford 1966, s. 89. Kubrat’a Herakleios tarafından Patrik unvanı verilmesi Bizans için Kubrat’ın ne kadar ehemmiyet taşıdığını ve 619 yılında Nicephoros’un bahsettiği İstanbul’a gelen ve Patrik ünvanıyla taltif edilen kişinin de Kubrat olamayacağını ortaya koymuştur (aynı kişiye bir ünvan iki kere verilemeyeceğinden).
[32] A. Röna-Tas, IV/ıere VVas Khuvrat’s Bulgaria?, s. 6; T. Tekin Tuna Bulgarları ve Dilleri. Anka­ra 1987, s. 33; L. Bazin, aynı eser, s. 680-682; A. Stratos, aynı eser, s. 99.
[33] A. Röna-Tas, aynı makale, s. 7.
[34] M. İ. Artamanov, Hazar Tarihi, s. 219.
[35] G. Feher, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1985, s. 31.
[36] Theophones, s. 273.
[37] W. Pohl, Die Awaren, s. 271; A, Stratus, aynı eser, s: 165.
[38] O. Pritsak, Die Bulgarischhe Fürsteniiste, ş-191-192.
[39]İ. Kafesoğlu, Bulgarların Kökeni, s. 15; İ. Zimonyi, Bulgarlar ve Ogurlar, s. 611.
[40] L. N, Gumilev, Eski Türkler, s. 258-259.
[41] I. Bona, aynı eser, s, 107; Gy. Laszîö, Kovrât Kagân Fiinak Törtenetâhez Magyar Östörteneti Tanuimanyâk, Budapest 1977, s. 225 vdd..; J, VVerner, aynı eser, s. 9-16; W, Pohl, Die Awaren, s. 271 vd..
[42] Theophones, s. 357-358.
[43] Nicephoros, s. 1-12?
[44]  M. İ. Artamanov, aynı eser, s. 223 vd; İ. Zimonyi, aynı eser, s. 611-612; S. Szâdeczky- Kardoss, Kutruguroi;Onoguroi; Uguroi:, s. 218-19; Christian Gerard, Les Bulgares De La Voiga et Les Slaves Du Danube, s. 49 vd..; Z. Miftakov, İlk Bulgar Devlet Oluşumları bk Türkler, Cild 2, s. 623;O.Karatay,ayn/ makale,s.37,-43. Bu arada Kubrat’ın en büyük oğlu Batbayan’ın “Hakanlar Listesi’”ndeki Vezmer’le aynı şahıs olduğu iddia edilmiştir. Bk A. Ahmetbeyoğlu, Bulgar Hakan-lar Listesi, s. 3; W. Pohi, Die Awaren, s. 274 vd; Gy. Szekely, La Conquete Turcobulgare et la Fondation de L’etat Bulgare, Studia Turco-Hungarica, s. 9-10; P.B.Golden, Hazar Çalışmaları, s.56.
[45] D. M. Duniop, History of the Jewish Khazars Newyork 1956, s. 56 vd.; P. B. Golden, Khazar Sludİes, I, Budapest 1980, s. 45; M. I. Artamanov, Hazar Tarihi, s. 231.
[46] 46     W. Pohl, aynı eser, s. 272 vd.; J. Werner, aynı eser, s. 43-44; Cs. Bâlînt, “Zur ldentifîzierung des Grabes Von Kuvrat”, Açta Archalogia Hungarİca, 30, 1978, s. 209-223; Aynı Müellif, Die Archâlogie Der Steppe Steppenvölker zwischen Wolga und Danau Vom 6. bis Zum 9. Jahrhundert, Wien 1988, s. 91-98; A. Röna-Tas, Hungarions and Europe İn the middle Ages, an Introduction to Early Hunganan History, Budapest 1999, s. 218.
1 yorum
  1. Berkay diyor

    Tarihi akademik bir makalede 2000 sene öncesinden bahsederken Konstantinopolis yerine ısrarla İstanbul yazmanıza bir mana veremedim. 2-3 kez ısrarla İstanbul yazmanızı okuyunca da maalesef okumayı bıraktım. Kafatasçı milliyetçilik ile tarihe yaklaşmayın lütfen

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.