Kırım Savaşı, Islahat Fermanı ve Paris Barış Antlaşması
Osmanlı Devleti Mısır ve Boğazlar sorununu çözdükten sonra, bir süre de olsa bir barış dönemi yaşama imkanına kavuşmuştu. Avrupa 1848 ihtilalleri ile boğuşurken Osmanlı Devleti de iç işlerini düzene sokmaya çalışmıştı. İlan ettiği Gülhane hatt-ı hümayun’u ile İstanbul’dan başlayarak Bosna, Bulgaristan ve Mısır’da dahil olmak üzere birçok eyaletinde idari, askeri, adli, mali ve eğitim alanlarından düzenlemeler gerçekleştirdi. Devlet yeniden yapılanma sürecine girmişti. Osmanlı devlet yöneticilerinin bu tutumu İngiltere ve Fransa’nın da takdirini kazanmıştı. Emperyalist stratejisini Osmanlı Devleti’nin parçalanması üzerine kurmuş olan Rusya ve Avusturya’ya karşı Osmanlı Devleti bu iki devletin o dönemde düşmanı olan İngiltere ile Fransa ile yakın işbirliği içerisine girdi. Babıali artık dış politikada yüzlerce yıldır sürdürdüğü “kendi kendine yeterlilik” ilkesini terk etmişti. Bu çerçevede Osmanlı Devleti yönünden Avrupa ile olan ilişkiler artık, pasif karakterli olmaktan çıkmış, enerjik bir boyut kazanmıştır. Kırım Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu kendisine karşı düşmanca duygular besleyen ülkeleri yüreklendirecek zaaf içinde gözükmüyordu.
Osmanlı Devleti, ciddi bir zihniyet değişimi ile yeniden yapılanma sürecine girmişken, iç ve dışta meydan gelen olaylar bu sürecin istenilen düzeyde başarılı olmasını engellemiştir. Bu dönemde Babıali, Suriye ve Lübnan’da çıkan iç isyanlar bastırmaya çalışırken, aynı dönemlerde Eflak- Boğdan’da meydana gelen olaylar Rusya ile Osmanlı Devleti’nin bir kez daha karşı karşıya gelmesine neden olmuş, Osmanlı’ya sığınan “Macar ve Leh” mülteciler sorunu da bunlara eklenince ilişkiler büsbütün gerginleşmiştir. Bütün bu gelişmeler Rusya’nın tarihi rüyası olan Türk toprakları üzerinde egemenlik kurma girişimleri ile birleşince iki devlet arasındaki savaş kaçınılmaz hale gelecekti.
Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / Türkiye