Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Kim Vurdu Bana ?!

0 14.975

25 Temmuz 2007

Çok beğendiğim, her vesileyle de anlattığım bir fıkradır.. Şimdi de hâle uygun olduğu düşüncesindeyim..

Temel bilet gişesinden bir vapur bileti alacak, yanaşmış gişeye, başı önünde elindeki işle meşgul olan biletçiye seslenmiş..
“Pağa bi bilet ver..”
Biletçi hiç başını kaldırmadan “Sıraya gir..” demiş.
Temel bir sağından geriye dönüp bakmış, bir solundan.. Kimse yok..
“La havle..” demiş içinden.. Hiç sinirlenmemiş gibi yine sakin, aynı ses tonuyla tekrarlamış; “Pağa bi bilet ver..”
Biletçi yine başını kaldırmadan “Sıraya gir..” demiş.
Temel yaradana sığınıp bir çakmış biletçinin gözüne.. Biletçi bir tarafa, sandalyesi bir tarafa..
Yerden doğrulurken nihayet başını kaldıran biletçi “Kim vurdu bana ?” diye sormuş..
Temel ;  “Ne pileyim bu kalabalukta kim vurdi sağa..” demiş.

Günlerdir “groke” durumunda seçimin anlaşılmaz sonucunu anlamaya çalışan benim gibilerin hikâyesi bu.
Vatandaş Temel bir çaktı gözümüze, başımızı önümüzden kaldırıp etrafa bakmak zorunda kaldık..
Bu itirafımın kabulünü..
Seçimin öncesinde “Hamama giren terler” başlıklı yazıyı yazıp “e-muhtıra”ya destek verdiğimde, beni seven, yazdıklarımı da beğenerek okuyan bir çok arkadaşımdan tepki almıştım; “Hiçbir hal ve şart askerin demokrasiye gölge düşürecek müdahalelerini kabul edilir kılmaz” diyorlardı..
Vatandaşın çoğunluğu da böyle düşünüyormuş ki bu oyu alanların dahi beklemediği bu sonuç çıkabildi ortaya..
Yoksa, arşa çıkan iddialarda, TV’lerden sunulan kanıtlarda söylenegelen iaşe ve para dağıtmalar, köylüye koyun dağıtmalar bu inanılmaz ve anlaşılmaz oy artışını izaha yetmez.
Fakat, bu para ve iaşe dağıtımlarının politik ve ideolojik söylemler kadar oy getirdiğinin inkâr edilemez bir gerçek olduğu da ortaya çıkmıştır bu seçimde..
“Yapabilene helâl olsun” mu demeli ne ?..

Bir TV programında söz kalabalığının arasında kaynayan ama benim çok dikkatimi çeken, önemsediğim bir tespiti de paylaşmak istiyorum;
Vatandaşın -zor hayat şartları sebebiyle de olsa- oyunu birkaçyüz liraya, bir iki fileye, bir koyuna, bir ton kömüre satmasını biraz küçümseyerek karşılıyoruz ama, burada hiç de mecbur olmadığı halde, sandığa gittiği zaman sözünü tutan bir  “haslet” var.
Vatandaş yediği üç kuruşun “helâl” olabilmesi düşüncesiyle söz verdiği oyu atıyor sandığa..
Her ne kadar patenti bana ait olmasa da, önemsediğim bu tespitin de kabulünü..

Evdeki çamaşır makinesini sattılar, sofrayı zengin yaptılar.. Bulaşık makinesini sattılar, televizyonu sattılar, fırını sattılar, sofrayı her zaman dolu dolu gösterdiler. Buzdolabını sattılar sofranın çeşidini artırdılar.
Peki yarın.. Çocuklarımızın ve torunlarımızın anne-baba olduğu günler geldiğinde ne olacak ?!
Satacak beyaz eşya kalmadığında sofranın hali ne olacak?.. Sofrada oturanların hali ne olacak ?!
O zaman fıkradaki biletçi kim olacak? Kimin gözü şiştiğinde  görmediklerini görür olacak ?!

Vatandaş Temel bu gün için “şahin” duruşluların duruşunu tasvip etmemiştir, bunu çok açık bir şekilde söylemiştir..
Ama ben yine de bu ülkenin ABD projelerinden kurtuluşunun ancak “Büyükanıt” ve onun gibi düşünen “şahin” duruşluların iradesi ile gerçekleşebileceğini bilmekteyim.

www.ucuncuyol.com

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.