Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

İslam Öncesi Devrede Orta Asya’da Yaşayan Türk Boyları

0 22.150

Boylar ve onların meydana getirdiği tarihi hadiseler, Türklerin İslamiyet’e girmeden önceki devrelerinde adeta bir ağacın köklerinden çıkarak gövdesini oluşturması sonra dallara ayrılmasına benzemektedir. Hun, Göktürk, Uygur gibi büyük devletleri arka planında olup onların alt yapısını şekillendiren boylar, tarihimizin eski devrinin bir başka cephesidir. Onları iyi analiz edip tarihlerini tam ortaya koymadan Orta Asya tarihinin özellikle eski devirlerini anlamak mümkün değildir. Böyle önemli bir konuda burada tarihin derinliklerinden X. asra kadar yaşamış olan Eski Türk boyları ele alınacaktır.

İslam öncesi devrede ilk gözümüze çarpan boy Baykal Gölü’nden geniş Kazakistan bozkırlarının batısına kadar geniş sahada yaşayan Ting-ling’ler idi. Bunun yanında Orta Asya’nın diğer alanlarında bulunan küçük boylar dikkat çekiyordu. Vusun’lar, Tanrı Dağları’nda yaşayan ve kaynaklarda oldukça fazla yer alan bir başka gruptur. M.S. III-IV asırlara kadar bu durum devam ederken, bir kısım Türk kitleleri İtil (Volga) ırmağını geçip Orta Avrupa’ya doğru ilerlemiştir. Hun devletleri de tarih sahnesinden çekilince Orhun bölgesinde Juan-juan’ların, Batı Türkistan-Afganistan havalisinde Akhunların, Çin’de Tabgaçların kurduğu devletler ortaya çıktı.

Aynı devirlerde kuzeyde yani Kazakistan bozkırları ağırlıklı olmak üzere bütün Orta Asya’da Kao-ch’e boyları Ting-ling’lerin yerini almışlardı.

Onlar da yüzyıllarca varlıklarını devam ettirdiler. Ancak, hiç bir zaman bir araya gelerek kuvvetli bir devlet kuramadılar. VI. asırda Göktürkler tarih sahnesine çıkarken, Orta Asya’da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu. Yani Kao-ch’e’ların yerini Tölesler almıştı. Çok kalabalık oldukları kaynaklar tarafından açıkça bildirilen Tölesler, Göktürklerin bağımsızlıkları yolunda önemli bir basamak meydana getirmişler, daha sonra onlar bütün Orta Asya’yı kapladığında hepsi esas halk kitlesini meydana getirmişlerdi. 627 yılından sonraki tarihi olaylar onların Türk milletinin ana unsuru olduğunu göstermektedir. Bu arada kuzeyde Kırgız, Kurıkan gibi Töles grubuna girmeyen başka boylar da vardı.

Göktürklerin zamanla zayıflaması çok sayıda Töles boyunun işine yaradı. Ancak artık Töles adıyla anılmıyorlardı. Her boy kendi adıyla tarih sahnesinde yer almaya başlamıştı. 627 tarihi bu açıdan bir dönüm noktasıdır. Önce Tola-Kerulen havalisinde yaşayan boylar isyan ettiğinde liderlik Sir Tarduş boyunda idi. Bundan sonra dahi Töles adı çok küçük bir gruba şamil olarak yaşamaya başlamıştır.

Bundan sonra Göktürk yazıtlarına göre Ötüken’in doğusunda yaşayanlar Dokuz Oğuz, batısında yaşayanlar ise Tarduşlar idi. 627-647 arasında bağımsız kağanlıklarını kuran Sir Tarduşlar, yıkıldıktan sonra varlıklarını boy halinde devam ettirmeyi başardılar. II. Göktürk Devleti döneminde bu devlete bağlanmak istemeyen boylarla kıyasıya mücadeleler olmuştur.

Dokuz Oğuzlar, Karluklar, Bayırkular, Türgişler, Kırgızlar isyanlarda ön plandadır. Nihayet 723 civarında bütün boylar Bilge Kağan tarafindan itaate alındı ve ülke huzura kavuştu. Onun 734’te ölümü üzerine tahta geçen idarecilerin başarısız idaresi devleti zayıflatınca, 742’den sonra Uygur, Karluk, Basmıl gibi boylar ön plana çıktılar ve hep beraber Göktürkleri yıktılar. Dokuz Oğuzlar, Uygur Kağanlığı’nın esas kitlesini meydana getirirken, Karluklar batıya doğru kaydılar. Issık Göl-Tanrı Dağları havalisine hatta Talas’a kadar uzandılar. Kırgızlar ise 840 yılında Uygurların devletini yıkınca önem kazandılarsa da 50-60 yıl sonra kendi esas bölgeleri olan Yenisey’e dönmek zorunda kaldılar. Ötüken bölgesi artık Kıtayların (Kitan-Liao) eline geçmişti.

Batı Göktürk ükesi de 630’lara doğru Kağan T’ung Yabgu’nun idaresine karşı boyları başkaldırmalarına sahne oldu. Adı geçen kağanın amcası tarafından öldürülmesinin ardından ülke tam karışıklığa sürüklendi. Başa geçen hiç bir kağan kontrolu sağlayamayınca Batı Göktürk ülkesindeki boylar kendi aralarında teşkilatlandılar. Teşkilatlanma on boy halinde oldu ve bu yüzden kaynaklarda On Ok şeklinde kaydedildiler. Bir grup İli ırmağı civarında yerini alırken, diğer bir grup Çu ırmağının kenarını seçmişti. Daha sonraları hanedan üyelerinin birbiri ardına başarısız olup gidip Çin’e teslim olmaları üzerine On Ok boylarından biri olan Türgişler temayüz ettiler. Geniş bir alana hakim oldular. İslam kuvvetleriyle Sir Derya boyunda şiddetli mücadelelere girerken doğudaki II. Göktürk Devleti’ne karşı bağımsızlıkları için direndilerse de başarılı olamadılar. 766’lı yıllarda İli havalisindeki yerlerini terk edip kuzeye ve batıya doğru kaydılar. Sir Derya havzası onların yeni yurdu idi. Derken Türgiş adı aniden kayboldu ve yerlerine aynı sahada Oğuzlar çıktı. Kışın Sir Derya civarında kışlayan Oğuzlar, yazın Kuzey Kazakistan bozkırlarına göç ediyorlardı. X. asra doğru Oğuz yurdu Hazar Denizi’ne (Mangışlak) Cim-Emba nehirlerine ulaşıyordu. En doğu uçları ise Sayram (İsficab)’dan başlamaktaydı. Aslında Türgişlerden ve Karluklardan çok sayıda boy çıkmıştır. Bunların adını İslam kaynaklarından ve Türkçenin en eski sözlüğü Divan-u Lugat-it Türk’ten öğrenebiliyoruz.

Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL

Ahmet Yesevî Üniversitesi / Kazakistan

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.