Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Irak’ı Kuran İngiliz Kadın Casus Gertrude Bell Ve Kerkük

0 18.969

 Ali KERKÜKLÜ 

Gert­ru­de Bell, 1. Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sı­nın Irak’ını kur­muş, sı­nır­la­rı­nı cet­vel­le ken­di­si çiz­miş ve ya­rat­tı­ğı Irak’ın kra­lı­nı bi­le biz­zat ken­di­si ta­yin et­miş bir İn­gi­liz casusudur. Bell, 14 Temmuz 1868’de zen­gin bir İn­gi­liz ai­le­nin ço­cu­ğu ola­rak dün­ya­ya ge­lir. Ox­ford’un Mo­dern Ta­rih, Coğ­raf­ya ve Ar­ke­olo­ji Bö­lü­mü­nü iyi bir de­re­cey­le bir­ti­ren ilk ka­dın olur. Gittiği yerlerde gördüklerini günlüklerine yazıyor ve çizdiği haritaları İngiliz Kraliyet Coğrafya Merkezi’ne gönderiyordu. 1913’te İngiltere’ye döndüğünde artık herkes Gertrude Bell’i bir Ortadoğu uzmanı olarak görüyordu.

Irak’ı Kuran Gert­ru­de Bell 1911 Mart’ında Türkmen Bölgelerinde Çektiği  Kerkük  Kalesi, Altun Köprünün Taş Köprüsü ve Dakuk’un (Tavuk) Ulu Camii Minaresi Fotoğraf Görüntüleri.

rtadoğu’ya sayısız ziyaretler yaptı. Arapça, Farsça ve Türkçe bilen Bell, bu ziyaretlerde kadınlığını da kullanarak o zamanlar Osmanlı’nın kontrolünde olan Kudüs’te, Suriye’de ve Irak’ta yerel halk ve tüccar ve aşiretlerle güçlü dostluklar kurdu. 1900-1914 yılları arasında  Musul-Kerkük-Erbil ve Süleymaniye bölgesinde aşiretler arasında defalarca dolaştı, fotoğraflar çekti ve yörenin haritalarını çizdi. 1911’ın Mart’ında Kerkük, Erbil, Altun Köprü ve Dakuk gibi Türkmen bölgelerini dolaşıp haritasını çizip fotoğraflarını çekti.

Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken İngiliz hükümeti, bilgilerinden faydalanmak için onu İngiliz istihbarat Servisine davet etti. 1915’in Kasım ayında Gertrude Bell, İngiliz İstihbaratına katıldı. Londra’dan kalkan gemiyle Kahire’ye geldi. Teşkilatta artık “Queen of Desert (Çöl Kraliçesi)” olarak tanınıyordu. Bell, İngilizler’in Irak’ı işgalinde ve yerel halkın onlarla birlik olmasında kilit rol oynadı. Hizmetleri ülkesinde o kadar takdir edildi ki Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için İngiltere Başbakanı Winston Churchill tarafından 1921’de düzenlenen Kahire Konferansı’na katılan tek kadın oydu. 1917’de de Bağdat İngilizlerin eline düşünce, Bell’in İngiltere için önemi daha da arttı. Yeni Irak’ın sınırlarının çizilmesinde en büyük söz sahibi Bell oldu. Çoğu günler kendini odasına kapatıp, haritaların başında saatler geçiriyordu. 1919’da Paris’te düzenlenen konferansta Bell’in ve birlikte çalıştığı Arabistanlı Lawrence’ın fikirleri dikkate alındı. Yeni sınırları çizilmiş Irak’ın ileri gelenleri tarafından “El Hatun” olarak tanınıyordu. Bell, Birinci Dünya Savaşından sonra 1920’de Irak’taki İngiliz Yüksek Komiserliği’nin Ortadoğu Sekreteri olduğu için sıfatı artık “siyasi memur”du, tüm günü Irak’ın ileri gelenlerini, şeyhleri dinlemek ve yeni bir devlet kurmaktı. Irak’ın gölgedeki lideri o olmuştu. Osmanlı himayesinde yüzlerce yıl yaşadıktan sonra İngiltere’nin himayesine giren Iraklıar, Irak’a bir lider arayışına girildi.

Irak’ta Bir Piknikte, En Önde Oturan Irak Kralı 1.Faysal ve Ortada Oturan Bayan Gert­ru­de Bell

Gert­ru­de Bell ve öğrencisi Tho­mas Ed­ward Law­ren­ce’ın (Ara­bis­tan­lı Law­ran­ce) İn­gil­te­re’nin men­fa­at­le­ri için bir araya gelerek, Irak’ın başına en iyi seçimin 1919’da Paris konferansında tanıştığı Emir Faysal olduğu kararına vardılar. 1921’deki Kahire Konferansı’nda Churchill’i de ikna ettiler. Ve Osmanlı Devleti’nin dağılmasın da büyük rol oynayan Mek­ke Şe­ri­fi Hü­se­yin İbn Ali’nin oğ­lu Fay­sal, 23 Ağustos 1921’de İngiletere’nin himayesinde Irak Kralı olarak taç giydi. Bell, Faysal’ın en büyük danışmanı oldu. 1920’de­ki San Re­mo kon­fe­ran­sın­da İn­gi­liz­ler ve Fran­sız­lar “man­da”la­rı­nı pay­la­şır­lar. İn­gi­liz­ler Irak’ı ve Fi­lis­tin’i alır­ken Fran­sız­lar’ın pa­yı­na Su­ri­ye dü­şer.

Irak Kralı I.Faysal (Önde) ve İngiliz Casusu Arabistanlı Lawrece (Kralın solunda)

Gert­ru­de Bell, bu­gün­kü Irak’ın oluş­ma­sı ve sı­nır­la­rı­nın çi­zil­me­sin­de be­lir­le­yi­ci isim ol­muş­tur. İs­mi Arap dün­ya­sın­da ef­sa­ne ha­li­ni alan Gert­ru­de Bell, Arap­lar ara­sın­da “Çö­lün Kı­zı” ya­hut “Irak’ın taç­sız kra­li­çe­si” di­ye bi­li­ni­yor­du. Ni­san 2003 ta­ri­hin­de Bağ­dat’ta iş­gal sı­ra­sın­da yağ­ma­la­nan Irak mü­ze­si­nin ku­ru­cu­su (1923) Gert­ru­de Bell’dir. Irak’ın ilk Es­ki Eser­ler Ge­nel Mü­dü­rü odur. Bu gö­rev­de üç yıl ça­lış­mış ve bu­gün Me­zo­po­tam­ya me­de­ni­ye­ti­nin en önem­li ve es­ki eser­le­ri mer­kez­le­rin­den sa­yı­lan Bağ­dat Mü­ze­si­ni ku­rup ba­şı­na geç­miş­tir. Bell, 12 Temmuz 1926’da 58 yaşındayken aşırı dozda uyku ilacı alarak intihar etti. Bağdat’ta gömüldü,  bı­rak­tı­ğı va­si­ye­tin­de 50 bin Ster­lin tu­ta­rın­da­ki pa­ra­sı­nı Bağ­dat Mü­ze­si­nin ge­liş­ti­rilme­si için ba­ğış­la­mış­tır. Gertrude Bell anne babasına yazdığı 1600 detaylı ve canlı ifadeli mektuptan, gezi sırasında tuttuğu 16 günlükten ve 40 diğer kalemden oluşur. Arşivinde 7000 fotoğraf da vardır; 1900-1918 tarihlerinde çekilmiştir. Ortadoğu tarihi eserlerine ait olanları paha biçilmezdir, çünkü bunların çoğu aradan geçen sürede yıkılıp gitmiş, ve bazen de tamamen izleri silinmiştir; öte yandan çöl kabileleri ile ilgili resimler antropolojik ve etnografik açıdan kıymetlidirler.

Irak’ı kuran, sınırlarını cetvelle çizen ve Kralını tayin eden Gert­ru­de Bell’in mek­tup­la­rın­da Ker­kük’ün bir Türk­men şeh­ri ol­du­ğu açık bir şe­kil­de belirtmektedir. Ger­tu­de Bell “El-Irak Fi Re­sa­ili Miss Bell” (Bayan Bell’in Mektuplarında Irak) ter­cü­me ve yo­rum. Ca­fer El-Hay­yat, s.383, 14 Ağus­tos 1921 ta­ri­hin­de ba­ba­sına yaz­dı­ğı mek­tu­bun­da “(Irak’ta)Re­fe­ran­dum ya­pıl­dı ve Kral Fay­sal oy bir­li­ği ile se­çil­di, ama Ker­kük, Kra­lın le­hi­ne oy kul­lan­ma­dı. Ker­kük’ün içi ve il­çe­le­ri Türk­men­ler­den oluş­tu­ğu, ba­zı köy­le­rin ise Kürt­ler­den sa­kin ol­du­ğu­nu yaz­mak­ta­dır. (El-İrak fi Resail el-Miss Bell (Bayan Bell’in Mektuplarında Irak), Tercüme ve yorum: Cafer el-Hayyat, Arap Ansiklopediler Yayınevi, Beyrut 2003, s.383 )

Kerkün’ün bir Türkmen şehri olduğu şüphesi olanlara bu belge ithaf edilir. Bu arada, Türkmen şehir, kasaba ve köylerin adlarını değiştirmeye yeltenenler bilsinler ki özü değiştirmeye güçleri yetmeyecektir, çünkü biz bu toprakların sahibiyiz ve buradayız, sonuna kadar da burada olacağız, Irak’taki Türkmen varlığını silmeye, yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkmenler Allah’a bir can borçları var, hiçbir Türkmen günü geldiğinde bu borcu ödemekten de geri kalmayacaktır.

Keser Döner Sap Döner Gün Gelir Hesap Döner”.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.