Son Milli Eğitim Şurasında kaldırılması teklif edilen, sonradan kamuflaj cümlelerle maddeleştirilerek kabul edilen Milli Andımızın okullardan kaldırılması hususunda yapılan girişimler ve en sonunda Türk Milletinin demokrasi irade tecelligahı olan T.B.M.M. Kürsüsünde “Ben Türk değilim, benim varlığım Türk varlığına neden armağan olsun” diyen zihniyeti ve bu zihniyete pirim veren siyasi iradeyi kınıyorum.
***
Bu konuda bendeniz gibi hassasiyet gösteren herkesin duygularına tercüman olacak bir mesajı Erkan Durusoy’dan aldım, paylaşıyorum, işte mesajın tam metni:
“Diyorlar ki: “Ben Türk değilim, neden varlığım Türk varlığına armağan olsun ?” Haklı. Hiç olmazsa mertçe ifade ediyor inancını.
Hiç olmazsa ‘Türk’üm’ derken içinden küfür eden şerefsizlerden değiller.
Ama burada durun derim. Van minüts yani!
Madem Türk değilsiniz, o zaman gerçekten mert olun ve:
‘Bizim TBMM’nde işimiz olmaz, istifa ediyoruz. Varlığımızı armağan etmediğimiz Türk meclisini terk ediyoruz.’
Yemez değil mi? Maksat başka değil mi?”
Âşık Kızgınî
***
Aksine ve inadına Milli Andımızı 57 yıl önceki heyecanımla burada bir kez daha haykırarak Türk Milletiyle paylaşmak istiyorum.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”
(Yazarı: Dr. Galip Reşit )
Bu duygu ve düşünceler ışığında bu haftaki köşe yazım, Milli Andımıza ayrılmıştır. Aziz Türk Milletine armağan edilen Milli Andımızı hep birlikte ve yürekten haykırarak tekrarlayalım…
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr Galip Reşit Bey tarafından kaleme alınıp Türk yavrularına, yeni Türk nesline armağan edilen bu Milli Ant, aynı zamanda Atatürk’ün Türk gençliğine emanet ettiği Cumhuriyete sahip çıkma mesajını da içermektedir.
Her sabah okullarımızın bayrak merasim toplantısında, geleceğimizin teminatı olan milyonlarca gençlerimizin yürekten haykırdıkları bu milli ruhu okşayan Milli Ant, anlaşılan birilerini rahatsız etmiş…
Geleceğimizin teminatı yavrularımıza bu ruhu her an hatırlatmak bizlerin ana görevidir.
Her sabah minik-genç yavrularımız hep bir ağızdan büyük bir heyecan ve coşkuyla bu Milli Ant’ı haykırmaya devam edeceklerdir. Şanlı hilal bu yurdun üzerinde dalgalandığı müddetçe bu Milli Ant tekrarlanacak ve “hain” ruhluları da, tabiidir ki rahatsız etmeye devam edecektir.
Gençlerimiz “Türk’üm doğruyum” dedikçe yürekler daha çok kabaracak, heyecan doruğa çıkacak, sırası gelince vatan için, bayrak için, iffet için coşup akacak düşman üstüne…
Birlik için, bütünlük için, vatan için, millet için “ne mutlu Türk olana” değil; “ne mutlu Türk’üm diyene” diyerek birliğimizi koruyacaktır. Bu Ant herkese net bir mesajdır…
Dalgalanarak coşan milli heyecanın terennüm edildiği bu Milli Ant Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti için bir semboldür; milli duygu coşkusu karşısında her yürek kabarır; her türlü gaflet ve delalet bu coşkunun önünde erir…
Bu sesler her sabah çınladıkça kulaklarda, beton duvarlarda yankılandıkça, Türkiye Cumhuriyetine karşı gaflet ve ihanet içinde bulunanları korkutacaktır.
Bu sesler duyuldukça, her köşesi cennetten bir parça olan ülkemin her karış toprağı, her çakıl taşı, her ağacı-sarıçiçeği, her böceği-kelebeği, kuşu-ceylanı koruma altındadır demektir…
Bu duygu seli yüreklerde coştukça, Cumhuriyetimizin kazanımları, temel ilkeleri teminat altındadır demektir…
“Türküm, doğruyum…” nidaları yükseldikçe, onurlu şanlı ordum yurdumun her köşesinde yurt nöbetindedir demektir…
Bu ses yankıladıkça kubbelerde, nazlı hilalim-sancağım, şanım-şerefim, anam-bacım namusum bayrağım göklerde özgürdür demektir; dalgalanarak coşmaktadır demektir…
Bu duygu ve düşüncelerle geleceğimizi emanet ettiğimiz sevgili gençlerin bu güven veren “Türküm, doğruyum…” diye coşan haykırışları, ülkemin sahipsiz olmadığını göstermektedir.
Bilgili ve bilinçli Türk gençliği oldukça bu vatan dara düşmeyecektir…
“Ne Mutlu Türküm Diyene” dedikçe…
27.11.2010 – Altınkum – www.r-demir.com