Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

İbni Sînâ’nın Hekimliği ve Tabâbetin Gelişmesine Etkileri

0 14.010

İslâm kaynaklarında kendisinden eş-Şeyh ül-Reis olarak bahsedilen, Avrupa’da 17. yüzyıla kadar hep hekimlerin hükümdarı olarak yüceltilerek daima başında bir taçla resmedilen Abu ‘Ali al- Hüseyin İbn ‘Abdullah İbn Sina (Şekil 1), hekim, filozof, kimyager, eczacı, astronom, şair ve devlet adamlığı vasıflarını şahsında toplayan, İslâm kültürünün yetiştirdiği eşine ender rastlanan, tanınmış bilim adamlarından biri olarak, sadece Türkistan’dan Endülüs’e kadar uzanan İslâm ülkelerinde değil, Avrupa’da da tababeti 17. yüzyılın sonuna kadar 600 yıldan daha uzun bir süre, hiçbir faniye nasip olmayacak derecede büyük ölçüde etkilemiştir. Avrupa’da adının Latinceleşmiş şekliyle Avicenna olarak tanınan İbn Sina, ölümünden hemen bir yüzyıl sonra Toledo’da, Latinceye çevrilen al-Kanûn fi’t-tıbb eseri ile Hippokrat ve Galenos’un şöhretini bile gölgelemiş olan müstesna bir hekimdir (Bk. Carra de Vaux: Avicenne. Paris, 1900 s. 131 ff; Casiri: Bibliotheca Arabico-hispana. C. 1, Madrid 1760, s. 263; Wüstenfeld, Ferdinand: Geschichte der Arabischen Àrzte und Naturforscher. Göttingen 1840, s. 64,75; Sarton, George: Introduction in the History of Science. C. 1, Baltimore (1927), s. 709 ff; Ullmann, Manfred: Die Medizin im İslâm. Leiden-Köln 1970, s. 152-156).

Albertus Magnus, Thomas von Aquino ve Johannes Scotus tarafından en büyük filozof olarak nitelendirilen İbn Sina, Julius Scaliger’e göre Galenos’tan bile büyük bir hekimdir (Hirschberg, Julius u. Julius Lippert: Die Augenheilkunde des Ibn Sina. Leipzig 1902, s. 3).

İbn Sina’nın ölümünden bir asır sonra tıbba dair en ünlü eseri el-Kanûn fi’t-tıbb’ın hemen İspanya’da Latinceye çevrilip Avrupa üniversitelerinde tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okunmaya başlanması ve hatta 17. yy.’da Vallodolid Üniversitesi’nde bir Avicenna (İbn Sina) Kürsüsü’nün tesis edilmesi, onun sadece İslâm aleminde değil Avrupa’da da gelmiş geçmiş en büyük hekim olarak kabul edildiğinin, hatta tababette Hippokrat ve Galenos’un şöhretini bile gölgelediğinin birer delilidir. Ayrıca İbn Sina’nın el-Kanûn fi’t-tıbb isimli eserinin Pavia’da 1510’da yayınlanan Latince tercümesinin kapağındaki resimde (Şekil 1) İbn Sina’nın (Avicenna) ortada tababetin hükümdarı olarak tahtta otururken solunda Hippokrat, sağında Galenos’un onun veziri gibi yer almış bir şekilde gösterilmiş olması bu hususu belgeleyen diğer bir delildir.

Kendisinden sonra gelen İbn en-Nefis ve Hacı Paşa gibi meşhur İslâm hekimleri hakkında devrinin İbn Sinası idi, deyiminin kullanılması ve İbn Sinâ’nın tıp alanında İslâm âleminde en büyük otorite olarak kabul edildiğini göstermektedir. İbn Sinâ’dan bir asır sonra Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ve Sencer zamanında yaşayan Semerkandlı hekim Nizamî-i Arûzî (ölümü 1147) Çehar Makale isimli eserinde İbn Sina’nın tıbbî eseri Kanûn hakkında der ki: eğer Bukrat (Hippokrat) ve Calinos (Galenos) sağ olsalardı, bu kitabın (İbn Sina’nın Kanûn’u) önünde secde etmeleri yaraşırdı.” (Nizami-i Arûzi: Tıb İlmi ve Meşhur Hekimlerin Mahareti. Türkçeye Çev. Abdülbaki Gölpınarlı, neşr. Süheyl Ünver, İstanbul 1930, s. 17).

Prof. Dr. Arslan TERZİOĞLU

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi / Türkiye

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.