Hakkını Helal Ettin mi ?
Mümkün olsa da imam, Denktaş’a sorabilse…
Bugün cenaze törenine katılarak Denktaş’ı övmek zorunda kalacak olan birtakım önemli (!) zevat zamanında “Ver kurtul” baskısına boyun eğmediği için kendisini linç etmeye kalkışmıştı.
Şimdi gözyaşı dökecekler
Bugün toprağa verilecek olan KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 2002-2006 arası Annan Planı’na karşı çıktığı için “Yes be annem”cilerin boy hedefi haline gelmişti. Bölücülerden yandaş basına dek, herkes ona saldırmıştı.
Söylemedikleri kalmamıştı
Her türlü eleştiri sınırını aşan bu kesimler, Denktaş’a hakaretler yağdırıp linç operasyonuna soyunmuştu. Şimdi dava adamı olarak övdükleri Denktaş’ın ne ahlaksızlığı kalmıştı, ne pişkinliği… Denktaş, AKP’nin de hedefindeki isim olmuştu.
Denktaş adı tarihe kazındı
Denktaş’ın naaşı bugün saat 10.00’da, Türkiye’den de çok geniş bir katılımın olacağı törenle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan Selimiye Camisi’ne götürülecek. Rauf Denktaş bağımsızlıktan taviz vermeyen duruşuyla asla unutulmayacak.
Yes be annemcilerin hedefiydi…
Annan Planı’nın Kıbrıs Türkü için ‘yok olma’ anlamına geleceğini savunan Denktaş, “Yes be annem” blokunun çok ağır hakaretlerine maruz kalmıştı.
Kim ne demişti
– Başbakan Tayyip Erdoğan: Yaşına saygı gösteriyorum. Git ne yapıyorsan Kıbrıs’ta yap. Ahlaki sınırların dışında.
– Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, aynı dönemde Annan Planı’nı savunmuş, Denktaş’ı “uzlaşmazlık”la suçlamıştı.
– Perihan Mağden-Radikal: Tıkaç Denktaş, büyük bir paranoya profesörü, mide bulandırıcı… Her şey bir yere kadar…
– Hadi Uluengin-Hürriyet: Radikal süper bir ’Pişkin Denktaş’ başlığı atmıştı. Bu söz Denktaş için sonsuz ’kibar’ kalıyor.
– Ayşe Özgün, köşesinde Denktaş ile danışmanı Mümtaz Soysal’ı “utanmazlık” ve “Atatürk yolundan ayrılmak”la suçladı.
– Koray Düzgören-Yeni Şafak: Kıbrıs davasının sembol ismi Denktaş aslında kontrgerillanın beslediği bir katil…
Büyük dava adamını lince kalkışmışlardı
Son yolculuğuna uğurlanacak olan Denktaş, 2002-2006 arasında Annan Planı’na karşı çıktığı için “Yes be anem”cilerin hedefindeki isim olmuştu.
Ömrünü Kıbrıs Türklerinin var olma savaşına adamış, büyük dava adamı, KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için vefat ettiği cuma gününden bu yana Türk dünyası yasta. Gazetelerde, televizyonlarda Denktaş’ın şanlı mücadelesi gündemin baş köşesinde. Merhum Denktaş için bugün övgüler yağdıranlar arasında 2002’den 2006’ya kadar şahsına karşı adeta linç operasyonu başlatanlar da var. Annan Planı’nın Kıbrıs Türkü için yok olmak anlamına geldiğini “Yes be annem” cilere karşı bas bas bağıran Denktaş’ı devre dışı bırakma amacındakiler büyük dava adamına akla hayale gelmeyecek hakaretlerde bulundu. Rauf Denktaş’a gazete manşetlerinden layık görülen sıfatlardan bazıları şöyle:
RADİKAL (06.12.2002)
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs’ta çözüm için hazırladığı plana itirazları içeren belgelerin teslim süreci skandala dönüştü. Rum tarafı önceki gün sunduğu cevabını, KKTC lideri Denktaş’ın yazıyı taahhüt edilen zamanda vermediği anlaşılınca geri çekti. BM’den önce ’Yanıt, teknik sebeplerle ulaşmadı’bilgisi geldi; Türk tarafı bunu yalanladı. Sabrı taşan kuruluş KKTC’yi protesto etti. Denktaş’ın yarattığı iki günlük gerilim, nihayet akşam saat 18.30’da iki tarafın aynı anda yazılarını teslim etmesiyle noktalanmış oldu.
‘MİSTER NO’ tedirginliği Vatan (09.02.2004)
Denktaş’ın Annan’a ‘hayır’ diyerek görüşme masasından kalkma ihtimali piyasayı gerdi
Perihan Mağden – Radikal Tıkaç Denktaş, Büyük paranoya profesörü, mide bulandırıcı… “ Tüm bunların hepsi Denktaş Annan belgesini 12 Aralık’ta ve sonra imzalamadığı için. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi 12 Aralık’ta kendilerince bir zafer elde etti. Çünkü Türkiye tarih için tarih bile alamazken Rum Kesimi üyeliği garantilemişti. Ama hem Rumlarda hem de bizim medyada çözüm için bir telaştır gidiyor. Olmuşken tam olsun. Kuzey Kıbrıs Türkiye’den temelli koparılsın. Artık Kıbrıs halkının Büyük Kıbrıs Tıkaçı’ndan, canına TAK etmiş vaziyettedir. Başkanlık Sarayı’nın önünde binlerce kişi “HAİN DENKTAŞ!” diye bağıracak hallere düşmüş durumda.
Hadi Uluengin Hürriyet (27.04.2004)
Referandum ertesi, ‘Radikal’ süper bir ’Pişkin Denktaş’ başlığı atmıştı. Aslına bakarsanız, ’Mister No’nun hem kel, hem fodul tavrını tanımlamak için bu ’pişkin’ lafından çok daha oturaklı ve tumturaklı deyimler Türkçe’de ibadullah? Ama anlaşılan, sevgili İsmet Berkan, gazete genel yönetmenliğinin zorunlu kıldığı ’mesafeli nezaketi’ elden bırakmayarak yukarıdaki sıfatla yetinmiş. Oysa, Denktaş için ‘pişkin’ sözü gerçekten sonsuz ’kibar’ kalıyor.
Hakaret yarışı
Denktaş’a reva görülen bu sıfatlar tabii ki yukarıdaki örneklerle sınırlı değil. Yeni Şafak yazarı Koray Düzgören’e göre Kıbrıs davasının sembol ismi Denktaş aslında kontrgerillanın beslediği bir katil. Kıbrıs’taki Türk direnişi ise derin devletin işi. Denktaş’ın bugün direnmesinin nedeni ise geçmişte yaptıklarının hesabını verememe korkusu. Kıbrıs’ta ve Türkiye’de Türk düşmanlığı yürütenler kendilerini bugünlerde o kadar güçlü hissediyorlar ki her istediklerini yazabiliyorlar. Fatih Altaylı ise “Bozmayın Denktaş’ın düzenini” diyor ve Kuzey Kıbrıs’ı Denktaş’ın ailece hortumlayarak talan ettiği için çözüme karşı olduğunu iddia ediyor. Hürriyet Gazetesi yazarı Cüneyt Ülsever Türk medyasında bir ilke imza atmayı başararak Türkiye’nin halen vermekte olduğu uluslararası bir davaya müdahil oldu. Rumların topraklarını Türklerin işgal ettiğini, Türkiye’nin bunlar için tazminat ödemesi gerektiğini belirten Ülsever, 20-30 milyar doları bulan tazminatı Denktaş’la Mümtaz Sosyal’ın nasıl ödemeyi düşündüğünü sormuştu.
Erdoğan “Türkiye’de konuşma” demişti
Kıbrıs’ta 24 Nisan 2010’da gerçekleşen Annan Planı’yla ilgili referandum öncesinde Kıbrıs Türkünü tuzağa karşı uyaran ve “Vatan namustur, satılamaz” diyerek “Hayır” oyu vermeye çağıran Denktaş, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de hedefindeki isim olmuştu. Erdoğan, Denktaş’a “Yapılacak bir şey varsa buyur Kıbrıs’ta onu yap. Ne anlatacaksan Kıbrıs’ta anlat” demişti. Referandum sonrasında Denktaş yaşanan hükümet krizinde kilit isim olarak adı geçen ve “Tayyip Erdoğan’ın adamı” olduğunu söyleyen müftü Ahmet Yönlüer’le ilgili soru yöneltmiş, Erdoğan KKTC’de hükümet bozulunca bunun faturasını Türkiye Cumhuriyeti hükümetine kesmek çok çirkindir, ahlâki sınırların dışında bir şeydir” cevabını vermişti. KKTC’nin etkili gazetecilerinden Başaran Düzgün, 2008’de yayımladığı kitabında, 2004’te New York’ta düzenlenen Kıbrıs görüşmelerinde dönemin Dışişleri Bakanı Gül’ün, Uğur Ziyal aracılığıyla Denktaş’a, ‘Benim dediğim olacak’ ültimatomu verdiğini yazdı. Kitapta ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı George W. Bush’a, “Denktaş’ı biz hallederiz” dediği iddiası da yer alıyor.
Haber: Yeniçağ Gazetesi
RAUF DENKTAŞ’IN TARİHE SON NOTU
27 Ocak 1924 yılında Kıbrıs’ın Raf bölgesinde doğan Rauf Denktaş, ömrünü Kıbrıs ve Türklük davasına vakfetmiş, unutulmaz ve vakur bir dava önderi payesi ile 13 Ocak 2012 tarihinde Kuzey Kıbrıs’ta ebedi âleme intikal etmiştir. Daha henüz 1,5 yaşında iken annesini kaybetmiş olan Rauf Denktaş, anneannesi ve babaannesi tarafından hayata tutundurulmuştur ve iyi denilecek bir tahsil hayatıyla hayata hazırlanmıştır. Henüz 6 yaşında iken eğitim için İstanbul’a gönderilmiştir ve çok küçük yaşlardan itibaren kesintisiz olarak sürdürdüğü ilköğretim ve ortaokul tahsilini İstanbul’da tamamlamıştır. Lise yıllarını Kıbrıs’ta tamamlayan Rauf Denktaş, 2. Dünya savaşından hemen sonra İngiltere’de hukuk tahsilini yaparak öz dili Türkçesinin yanı sıra Rumcaya ve İngilizceye de tam hâkim bir uluslararası entelektüel Türk lideri olarak, Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve varoluş mücadelesini hasta yatağında son nefesine kadar sürdürmüştür.
20. ve 21. yüzyılda Kıbrıs Türkü’nün egemenlik denkleminin bir önder kuramcısı olan Rauf Denktaş, bütün ömrünü milletinin haklı taleplerini meşrulaştırmak uğrunda sarf etmiştir. Kıbrıs tarihine damgasını vuran Denktaş, uğruna bir yaşam adadığı Kıbrıs davasını son nefesinde bile aklından çıkarmamıştır. Milletine vasiyet olarak, devlete ve bağımsızlığa sahip çıkmalarını, Anavatan Türkiye’ye güvenmelerini, Kıbrıs Türklerinin eşit egemen hakkından hiçbir surette ödün vermemelerini, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden ve Türk askerinin adadaki varlığından vazgeçmemelerini sıkı sıkıya tembih etmiştir.
Nefesini vermeden dakikalar önce çok yakınında bulunan ailesine fısıldadığı şarkısında Kıbrıs sevdasını dile getirerek, “Burası bağımsız bir cumhuriyettir” diyerek tarihe son notunu düşmüştür. Yine 23 Aralık 2011’de, yaşamının ele alındığı bir etkinliğe gönderdiği mesajda, “Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin birer vatan borcudur” demiştir. Kıbrıs Türk halkının, aydınlık bir istikbal için ve mazide yaşananların bir daha cereyan etmemesi için milletinden dik durmalarının, Türklükleriyle gurur duymalarının ve Atatürk ilkelerinden taviz vermemelerinin altını çizen Rauf Denktaş, “Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin” demiştir.
Rauf Denktaş, KKTC Devleti’nin Türk Milleti’nin bulunmuş bir yitiği ve sonsuza kadar yaşatılması gereken bir evladı olduğunu, bu evladın yaşatılması gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese “dur” demenin tüm Kıbrıslı Türklerin bir vicdan, namus ve vatan borcu olduğunu vurgulamıştır.
88 yaşında ebedi âleme göç eden merhum Rauf Denktaş, yaşamının tüm karelerini halkının bağımsızlığı ve onurlu kılınması mücadelesine harcamıştır.1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıs Türk halkının baskı ve zulüm altındaki biçare günlerinin son bulmasına ortam hazırlayan Rauf Denktaş, Kıbrıs Türklerinin dünyadaki tercümanı olmuştur. Kıbrıs Türk halkının haklılığını yalnızca Rumlara karşı değil, Rumların haksızlıklarına destek olan emperyalist dünyaya karşı da savunan Rauf Denktaş, Kıbrıs Türklerinin dik duruşunun evrenselleşen ve efsaneleşen adı olmuştur.
50 senenin üstünde bir süreyle Kıbrıs davasını omuzları üstünde tutmuş olan Rauf Denktaş, 20.yüzyılda Türk tarihine altın bir sayfa eklemiştir. Ne hazindir ki, takip eden yani içerisinde bulunduğumuz asırda bu altın sayfa köklü koçanından koparılmak istenmiştir. Rauf Denktaş’ın beşparmak dağlarında göndere çektiği Kıbrıs Türk Bayrağı sonsuza dek yükseklerde dalgalanacaktır. Bugün aramızdan ayrılmıştır. Ancak eserini kimse tarihten silemeyecektir. Türk Milleti ve Tarihi O’nu rahmet ve minnetle ebediyete kadar rahmetle anacaktır. Cenabı Allah rahmet eylesin ve yokluğundan doğan acıyı ve eksikliği kapatabilmeyi biz takipçilerinden esirgemesin. Türkiye’yi savunmanın yolunun Kıbrıs’tan, Kıbrıs’ı savunmanın kırmızıçizgisinin ise Türkiye’den geçtiğinin bilinciyle bir ömrü tamamlayan, bu çığlığını dünyaya haykıran, ancak kimi dâhili simalara bu mutlak doğruyu duyuramayan ve bazen menfur tertipleri de yaşarken yaşamış olan Türk’ün yılmaz mücadele adamının mekânı cennet olsun.
Hoşça kalın…
Fahrettin KORKMAZ
Yazı: http://www.turansam.org