Güç ve Siyaset İlişkisi
Bugünlerde Sn. Başbakanın rahatsızlığı üzerinden bir takım tartışmalar yapılmaktadır. Özellikle ABD’liler tarafından “Erdoğan sonrası AKP ve Türkiye” konulu anketlerin yaptırıldığı, Sn. Başbakan sonrası için nabız yoklandığı ileri sürülmektedir.
AKP’nin dış destek aldığı, bu destek sayesinde ayakta durduğu sürekli tartışılırken bu tür dedikoduların tam da Sn. Başbakan’ın rahatsızlandığı bir haftada gündeme getirilmesi birçok dedikoduya yol açmaktadır.
Gücün Siyasetteki Anlamı
Türk toplumu, siyasi tercihleri güç algısından etkilenen bir toplum olduğu için bu tartışmaların yapılması aslında oldukça anlamlıdır.
Türk toplumu siyasi tercihlerini yaparken kesinlikle en güçlü kim ona bakar. Güçlünün kim olduğu konusundaki kararını verdikten sonra oyunu kullanır ve tercihini kesinlikle güçlüden yana yapar.
Sempatizanı oldukça fazla olan ancak bir türlü barajı aşamayan partileri gözümüzün önüne getirirsek bu yargının ne kadar yerinde bir yargı olduğu anlaşılır.
Ayrıca seksüel yetenekler, güç, iktidar gibi kavramlar arasındaki sosyolojik ilişkinin Türk toplumundaki karşılığına iyi bakarsak güç Türk siyasetinde sonuca kesin etki eden en büyük belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son on yılın en güçlü adamı olarak da Sn. Başbakan karşımıza çıkmaktadır. AKP, başlangıçta uluslar arası desteğin sembolize ettiği gücü uhdesinde barındırdığı için krizle sinmiş, resmen ödü patlamış toplumun teslimiyetinin merkezini oluşturmuştur. Daha sonraki süreçte ise özellikle 2006’dan sonra AKP’nin mağdur-mazlum ama galip ikilemi içerisinde halkın önce mazluma sahip çıkma içgüdüsüyle desteğini almış ardından da AKP’nin askeri yerleşik güçlere karşı açtığı savaşta galip gelmesi ile başbakanın itibarı ve imajı farklı bir yola girmiştir.
Askeri Bile Dize Getiren Lider
Özellikle Ergenekon Soruşturması olarak adlandırılan adli süreçte bugüne kadar imkânsız görülen birçok şeyin yapılması ve onlarca generalin gözaltına alınması, ifadeye çağrılması, tutuklanması, birçoğunun emekliye sevk edilmesi başbakanı toplumun gözünde “Yenilmez Sezar” konumuna yükseltmiştir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, seçmenleri bu konuya “Dokunulmazlara dokunulması” olarak bakmakta ve başbakana açık çek vererek O’nu bu konuda sonuna kadar desteklemektedir. Bu soruşturmalar kapsamında her gözaltı ve tutuklama AKP’ye oy verenler tarafından “Helal olsun, bravo, ne büyük adamsın!” takdiri ile karşılanmaktadır.
Sonuç olarak güce büyük önem veren Türk toplumu başbakanı bugün bırakın Türkiye’yi dünyanın en güçlü birkaç liderinden birisi olarak görüyor ve sırf bu gücünden dolayı O’na gönlünde sınırsız kredi veriyor.
Nihayetinde Başbakan Erdoğan, askeri bile dize getirmiş lider titrine sahip birisi olarak toplumun gözünde yücelmiştir, bağlılığın ana nedeni budur.
Ecevit’in Bitişi
Daha 8-10 yıl öncesine kadar rahmetli Ecevit Türkiye’de bir efsane idi. 30 yılın Karaoğlanı idi. Ancak bir haftalık bir hastalık döneminin ardında siyaset sahnesinden silinip gitti.
Geçmişteki örneklerinden görüldüğü gibi Türk toplumu siyasette güce tapar sadece. Güçlü kimse ona oy verir, oyunu heba etmez, bunun yanında güçlünün karşısında yer alıp da kendini riske atacak kadar da aptal değildir. Kendini tehlikeye atmaktansa herkesten önce güçlüyle arasını yapıp güçlünün gücünden istifade etmeyi de bilir. Bu son söylediğimin en bariz örneği ise AKP’nin sürekli yerden yere vurduğu 28 Şubat’ı o dönemde en çok övenlerin bugün AKP ile kurduğu sıcak ilişkidir.
İhtimaller
Söz konusu tartışmalar içerisinde üç ihtimal üzerinde duruluyor.
Bunlardan birincisi, cemaatle arasının bozuk olduğu ve cemaatle yollarını ayırmak isteyen başbakanın bilinçli bir şekilde bu tür bir menfi propagandaya maruz bırakıldığıdır. Doğru mu içeriğini pek bilemiyoruz, bir iddia şu an için.
İkincisi, bazı çevrelerin sürekli tekrarladığı gibi artık ihtiyaç duyulmayan başbakanın bir itibarsızlaştırma operasyonu ile karşı karşıya olduğudur. Buna fazla ihtimal vermiyorum. Ancak burada itibar edilmesi gereken bir şey vardır. “Tam da başbakanın rahatsızlandığı hafta Joe Biden’in kozmik bir sır olarak gerçekleşen ziyareti”. Acaba bir şekilde başbakana mesaj mı verilmek istenmekte? Bizimle uyumlu ol yoksa iki günde itibarını yerle bir ederiz şeklinde. Bu, en güçlü ihtimallerden birisi olarak dikkat çekiyor. Eğer ki bu ihtimal doğru ise Ecevit örneği masaya konarak başbakana ölümü gösterip sıtmaya razı ol denmektedir açıkçası.
Üçüncüsü ise başbakanın gerçekten ciddi bir rahatsızlığının olması ihtimalidir. Eğer ki bu durum varsa Türk siyasetinde kartların yeniden karılmasının zamanı gerçekten gelmiş demektir.
Başbakanı içinden çekip alırsak AKP de tıpkı Demokratik Sol gibi bir kumdan kaledir. Hasta bir Ecevit DSP’ye ne kadar oy getirdiyse sağlığı bozuk veya siyaseten taca çıkmış bir Erdoğan da AKP’ye o kadar oy getirir.
Sonuç;
Kanımca ya durum gerçekten ciddi ve birileri hemen Türkiye içindeki pozisyonunu netleştirmek için ön araştırma yapıyor. Ya da birileri başbakana ölümü gösterip O’nu sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar, tıpkı Ecevit örneğinde olduğu gibi…