Türk Tarihi ve Kültür Araştırmaları

Gerçek Sorunlarımız: Politik Yozlaşma

0 13.491

Prof. Dr. Cihan DURA

– Hakkâri’de iş olanakları AKP’liler tarafından kontrol ediliyor:DSİ İl Müdürlüğü’ne güvenlik hizmeti veren taşeron bir firmanın işe aldığı iki yurttaş, bir gün sonra AKP il yönetiminin devreye girmesiyle işsiz kaldı.  

– Gümrükte büyük vurgun: Başmüdür ve 32 zanlının devleti 50 milyon TL zarara uğrattığı iddia edildi. 

– Sabah gazetesi: ‘Devlete 5.8 milyar dolar getirecek ihaleyi yargıya taşımak terördür’. EMO cevap verdi: Sabah, elektrik ihalesinde çıkarı olan bir gazetedir. 

– Seçmen listelerine ölüleri kim yazdırdı: YSK’nın İnternet sitesinde ölülerin de yer aldığı bilgisi kesinleşti. Seçimlerde ölüler adına yoğun miktarda oy kullanılacağından kuşkulanılıyor. 

– Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan dört sınavda, sınav sorularını sızdırarak para karşılığı satan kopya şebekesi:  Kopya skandalında tutuklanan “reis” lakaplı öğretim üyesi, soruları Cemaat’e yakın kişiler aracılığı ile ele geçirdiğini söyledi. 

– Mercedes Türkiye’de rüşvet dağıtıp ihaleleri kapmış! Mercedes’in üreticisi Alman otomotiv şirketi Daimler, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkenin yetkililerine on milyonlarca dolar rüşvet vermekle suçlandı. 

– Wikileaks’ten Kemal abi çıktı. 

Başbakanın eski özel kalem müdürü, görev yaptığı 5 yıl içinde üçü İstanbul’da, biri Ankara’da, biri de Gebze’de olmak üzere 5 değerli gayrimenkul sahibi oldu. 

– Sarıyer’de rüşvet operasyonu: 4 belediye çalışanı tutuklandı. 

– Torpile özel hayat kılıfı: Adalet Bakanlığı, hâkim ve savcı mülakatlarında kamera kullanılması kuralını kaldırıyor. 

– SGK’dan para alabilmek için sahte ameliyat belgeleri düzenlendi. İlaç firmaları doktorlara rüşvet dağıttı. 370 hastadan bazıları için, gerekmediği halde ameliyat yapılmış. Dönemin Sosyal Güvenlik Kurumu Fatura İnceleme Müdürü ile biri başhekim 35 beyin cerrahı, 16 medikal firması sahipleri ve çalışanlarından oluşan 52 kişi tutuklandı. 

Tunus’ta Devlet Başkanı Zeynelabidin bin Ali’nin Suudi Arabistan’a kaçmasıyla sonuçlanan isyanın yarattığı yankılar sürüyor. Devlet Başkanı ile eşi mafya tarzı yolsuzluk ağı kurarak ülkenin tüm kaynaklarını ailece yağmaladılar ve büyük bir servet biriktirdiler. “First Lady” Leyla Trabelsi, ailesi ve akrabalarını, türlü yolsuzluklarla Tunus’un en önemli şirketlerine ortak yaptı.

Değerli okur…, “bunlar da neyin nesi” dediğini duyar gibiyim. Bunlar Türkiye’de her an olup duran binlerce yolsuzluk olayından sadece birkaçıdır (Bir örnek de bir İslam ülkesinden verdim). Bunlar Türkiye’nin gerçek sorunlarıdır. Türkiye’nin kokuşup çürümekte olduğunun göstergeleridir; bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ni için için kemirip çöküşe götüren yolsuzluklardır.

Yolsuzluk nedir? Yolsuzluk “bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmadır.” Bu eylem, en geniş ölçüde siyasî ortamda kendini gösterir; bu takdirde “politik yozlaşma” adıyla da anılır. Yozlaşma, “bir varlığın, doğasındaki iyi nitelikleri, zamanla yitirmesi” demektir. Yolsuzluklar devlet yapısında giderek bozulmaya, çürümeye, çözülmeye sebep olur. Politik yozlaşma seçmenlerin, politikacıların, baskı ve çıkar gruplarının, yani politik karar alıcıların özel çıkar sağlamak amacıyla, toplumda mevcut kuralları ihlal edici davranış ve eylemlerde bulunmalarıdır.

Politik yozlaşma çeşitli şekiller alır, başlıcaları şunlardır: Rüşvet, zimmet, partizanlık ve patronaj, adam kayırmacılık, oy ticareti,lobicilik, rant kollama, kamu sırrını sızdırma, gönül yapma, politik dalavere. Bunları bir kaynaktan[1] geniş ölçüde faydalanarak aşağıda tanımlıyor, örnekler veriyorum. Uğur Mumcu “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın” der bize. Çok doğru bir sözdür. Neden? Bunu da açıklamış olacağım, yazımı bitirirken.

1) Rüşvet: Kamu görevlilerinin (bakan, müsteşar, müdür, şef ve memurların,…), kamusal mal ve hizmetleri sunarken görev ve yetkilerini kötüye kullanarak, muhatap oldukları kişi ve kurumlara ayrıcalıklı işlem yaparak para veya diğer şekillerde menfaat sağlamalarıdır. Örnek: Ehliyet almaya hak kazanmamış birine menfaat karşılığı ehliyet verilmesi…

2) Zimmet: Bir kamu görevlisinin, kamuya ait para veya bir malı yasalara aykırı olarak kişisel amaçla kullanmasıdır. Örnek: Bir devlet memurunun, kamuya ait otomobili kendi ihtiyaçları için kullanması.

3) Partizanlık ve Patronaj: Siyasal partilerin, iktidara gelince, kendilerini desteklemiş olan seçmenlere çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak onlara haksız menfaat sağlamalarına “partizanlık” denir. “Politik yandaşlık” veya “siyasal kayırmacılık” olarak da anılır. Partizanlık özellikle yerel kamu hizmetlerini yürüten birimlerde -örneğin belediyelerde- çok yaygındır. Siyasal partilerin iktidara geldikten sonra, kamu kuruluşlarında çalışan üst düzey bürokratları görevden alarak bu görevlere kendi adamlarını atamaları durumuna ise “patronaj” denir. Bunlar politik yozlaşmanın en yaygın türlerinden olup büyük kaynak israfına yol açar.

4) Adam Kayırmacılık: Bir kimsenin bilgisi, yeteneği, başarı ve eğitim düzeyi,… kısacası liyakati dikkate alınmadan, yalnızca politikacılar ve bürokratlarla olan yakınlık (akrabalık, dostluk) ilişkileri ölçü alınarak bir kamu görevine atanmasıdır. İltimas, torpil adıyla da anılır.

5) Oy ticareti: Politik yozlaşmanın bir diğer kaynağı da oy ticaretidir. “Hizmet kayırmacılığı” veya “oy satın alma” şeklinde gerçekleşir. Bir milletvekilinin yeniden seçilebilmek için, kendi bölgesindeki seçmenlerine daha fazla hizmet sunmaya çalışmasına “”hizmet kayırmacılığı” denir. Daha geniş olarak ele alırsak, siyasal iktidarın, gelecek seçimlerde yeniden iktidarda kalabilmek amacıyla kaynakları, oylarını en fazla artırabileceği seçim bölgelerine tahsis etmesidir. Siyasal partilerin, parlamentoya sundukları kanun tasarılarına olumlu oy kullanmaları için, diğer parti milletvekillerine gizlice menfaat sağlamalarına ise “oy satın alma” adı verilir. Oy satın almanın daha geniş bir uygulaması, “bir siyasal parti milletvekilinin, seçim sonrasında para ve diğer şekillerde menfaat sağlayarak başka bir siyasal partiye transfer olmasıdır.

6) Lobicilik: Siyasal karar alma sürecinde baskı ve çıkar grupları[2]; iktidar partisi, muhalefet partileri, bürokrasi ve seçmenler üzerinde lobicilik yaparak, sonuç kendi lehlerine olacak şekilde, optimum (en iyi) kararın alınmasını engeller. Lobicilik başlıca şu şekillerde yapılır:

-Seçim Kampanyası Finansmanı: Seçim öncesinde bir siyasal partiye parasal ve benzeri şekillerde yardımda bulunulur. Parti seçimi kazanınca, iktidardan çıkar ve rant sağlanmaya çalışılır.

-Etki Tacirliği: Baskı ve çıkar grubu seçim sonrasında bazı milletvekili veya bürokratların kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesini sağlamaya çalışır. Bu tür lobicilikte ilgili milletvekili veya bürokrat, meslektaşlarını tek tek dolaşarak onları baskı veya çıkar grubu lehinde etkilemeye çalışır.

7) Rant Kollama: Baskı ve çıkar gruplarının, devlet tarafından “yapay” olarak yaratılmış bir ekonomik transferi elde etmek için giriştikleri faaliyetlerdir. Yapay rant devlet tarafından bazı ekonomik faaliyetler üzerine sınırlamalar konulması veya bu faaliyetlerin bizzat devlet tarafından düzenlenmesi durumunda ortaya çıkar. Transferlere şu örnekler verilebilir: Monopol, tarife, lisans, kota, sosyal yardım, teşvik kollama.

8) Kamu Sırrını Sızdırma: Hükümetin almayı düşündüğü bir ekonomik kararın,-örneğin yeni bir gümrük vergisinin, bir fiyat ayarlamasının- bazı bakanlar, üst düzey bürokratlar veya milletvekilleri tarafından önceden, baskı ve çıkar gruplarına, fırsatçı spekülatörlere bildirilmesidir. Halk dilinde “vurgunculuk” olarak anılır.

9) Gönül Yapma: Siyasal iktidarın seçim öncesinde kendisine yardımcı olan bazı partizan grupları, seçim sonrasında devletin imkânlarından daha fazla yararlandırmasıdır. Partiye maddî destek sağlayan bir şirketin önünden geçen yolun öncelik sırasına bakılmadan asfaltlanması gibi.

10) Politik Dalavere: Politikacıların, oylarını artırmak amacıyla seçmenleri yanıltmasıdır. Örneğin, aşırı vaatte bulunurlar, yalan söylerler. Tek taraflı propaganda yaparlar. Aşırı ve karmaşık bilgi sunarak, yasalara aykırı icraatlarının halk tarafından öğrenilmesini zorlaştırırlar. Bazen de kimi bilgileri yurttaştan gizlerler, oysa demokraside açıklık esastır.  

***

Politik yozlaşma toplumu, devleti kemirir. Sosyal ahlakı bozar. Kaynak israfına yol açar, gelir dağılımını olumsuz etkiler. Halkı devletinden soğutur, çatışmaları tetikler. Dayanışmayı, ulusal birliği yok eder.

Öyleyse, bir gerçek sorunumuz da politik yozlaşma değil midir?

Değerli okur, Yaradan bize göz vermiş, akıl vermiş, eller vermiş. “Bunları adam gibi kullan; gör, öğren, işini adam gibi yap” demiş. Öyleyse görelim, öğrenelim, düşünelim. Bunun için verdim yukardaki bilgileri. Bilgi olmadan, fikir olmaz. Fikir olmadan iyi davranış, iyi iş olmaz. Siyasal tercihler fikir beyanlarıdır, doğru bilgiye dayanmalıdır. Oy kullanmak bir iştir. Seçim sandığı önünde, ülkemizin kaderini belirlerken adam gibi davranalım. Halkımızı, seni, beni, hepimizi soyanlara, devletimizi yozlaştırıp çürütenlere, çöküşe götürenlere, bu korkunç talan karşısında sessiz kalanlara, sözde “açılım”larla bizleri uyutup yok olmaya götürenlere oy vermeyelim.


[1] Coşkun Can Aktan, Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, Afa yayınları, İst., 1992, ss. 22-48.

[2] Baskı ve çıkar gruplarına şu örnekler verilebilir: Şirket ve holdingler, işçi ve işveren sendikaları, ticaret ve sanayi odaları, diğer meslek birlikleri…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.